Pozitif Gençlik

Pozitif Gençlik

Pozitif Gençlik kitabımız çıktı. Tabiî ki binler şükür. Ama hakikaten her kitabın kendisinin de apayrı, güzel, anlamlı birer hikâyesi var. Neredeyse kitabın serüveni paylaşılsa o da başka bir kitap olacak gibi.

Tabiî kitabın hayatın içinden olması, elbette pek çok okuyucuya, ‘Aaa tam da bizim hayatımızdan bahsediyor.’ yakınlığı kazandırıyor. Onun için çalışma içerisinde pek çok ideal genç portresi ile karşılaşıyoruz. Yani denilebilir ki, kitap içinde pek çok gencimizin kalp atışlarını duyabilirsiniz.
Evet, aslında, hayatı anlatılsa roman olacak ne çok gencimiz var. Gençlerimiz ne çok vakıalar yaşıyorlar. İşte onlara ışık tutabilmek, onları yaşadıkları ile yüzleştirebilmek önemli bir durum olsa gerek.
Bir toplumun insanları ‘hikâyemiz bol’ diyorsa, o toplumda yoğun şeyler yaşanıyor demektir.
Doğrusu bizim toplum da öyle. Özellikle de gençlerimiz.
Dinleyici olmaya gör, o kadar yoğun hikâyelerin içinde buluyorsunuz ki kendinizi, şaşkınlık verici.
Her genç bir değil, pek çok hikâyedir.
İşte biz de bu çalışma ile o hikâyelere âyine olmaya çalıştık.
**
Pozitif Gençlik kitabımıza ‘hoş geldiniz!’ derken, ondan gençlerin dünyalarına güzellikler sunmasını bekliyoruz.
Duâmız o ki, gençlerimize yol göstersin çalışmamız. Rıza-i İlahî’ye uygun gençler yetişmesine katkı sağlasın.
Özellikle gençlerin pozitif olmaya, hayatı ve hayattaki her şeyi olumlu, anlamlı ve hikmetli algılamaya ihtiyacı var. Çünkü bu yaşlardaki algılama biçiminin yerleşme ve zamanla ‘huy’ olma istidadı var.
O zaman ne yapıp edip gençlerimizi pozitif enerji kaynaklarımız ile buluşturmamız icab ediyor. Hâliyle önce eğitimcilerimizin, ebeveynlerimizin, gençlere hitab edenlerimizin ‘pozitif’ olması gerekiyor. Yani negatif bir hayat yaşayanın, pozitif tavsiyeleri ne kadar anlamlı olacaktı?
Pozitifliği içselleştirmemiş, hayatı bir algılama biçimi haline getirememiş bir kişinin pozitiflik yaşaması elbette mümkün olmayacaktır.
Pozitif enerji öyle bir şeydir ki, ona tutunan, ona dokunan ondan istifade edebilir. Bu hat’a bağlanmayanın, hat’ta olandan haberi olmaz.
Pozitif bir genç modeli olabilmek, önce pozitif söylemler kazanmaya bağlıdır. ‘Söylem eylemden önce gelir.’ kaidesi gereği, söylemi oluşmamış bir pozitif davranış mümkün değildir. Yani ‘Her şey önce düşüncede başlar.’ Düşünmediğimiz bir şeyi hayata dönüştürmemiz mümkün olmayacaktır.
İşte bunun için, evlerimizde, okullarımızda, iş yerlerimizde bir söylem değişikliğine ihtiyacımız olduğu muhakkak.
Bir de söylemin şöyle bir tarafı var ki, ağzımızdan çıkan kelimelerin (kelâmın) muhatabımızda, o kelimelerin muhtevasını olma ihtimallerini arttırdığı artık bilinmektedir. Yani kendisine bir söz on kez, yirmi kez söylenmiş bir insan, elbette o sözün muhtevasına, bir müddet sonra inanmaya başlayacaktır. Bediüzzaman’ın da ifade ettiği gibi, iyi bir insana kırk kez fenasın, fenasın denilse, bir müddet sonra, öyle olma özelliği gösterecekleri beklenen bir sonuçtur.
O zaman denilebilir ki, ağzımızdan çıkan her kelâm, muhatabımıza veya ‘kendimize seslendiriyorsak, kendimize’ bir yükleme yapıyor demektir.
Tabiî, dilimizden dökülen her kelâmın, mahiyetine göre, ‘güzel ruhlar veya çirkin ruhlar’ şeklinde bir yaratılmaya dönüştüğü düşünülürse, söylemlerimiz daha bir anlam kazanacaktır.
Anlaşılıyor ki dilimizi güzel kelâmla zenginleştirmek, davranışlarımızı da güzelleştirecektir. Nitekim Peygamberimizin (asm) çocuklara ‘Reyhanlarım!’ diye seslenişinin de altında bu incitmeyen yüklemeyi görüyoruz.
**
Gençlerle olan iletişimimiz çok önemlidir.
Onlara ulaşmanın elbette ayrı bir dili var. Bu dili çalışmadan, bu iletişim kaidelerini öğrenmeden olumlu gelişmeler beklemek olmaz.
Çoğu zaman da bir eğitimci veya bir ebeveyn olarak, gençlerimize, çocuklarımıza ve öğrencilerimize karşı bizi yoran şey, aslında kendi bozduğumuz kompozisyondur. Bilerek veya bilmeden yaptığımız iletişim yanlışları bir ömür boyu izleri oluşan sonuçlar doğurur. İşte o yanlışlara müdahalemiz ne kadar gecikirse, iyileşme seyri de o nispette gecikecektir.
Eğitim, önce bozmamaktır. Fıtrata müdahale etmemektir. Bozulmayı önlemektir.
**
O zaman önce muhatap olduğumuz çocuğumuzu, gencimizi söylem zenginliğine ulaştırmamız bir görev olarak bizi beklemektedir. Söylemi olmayan birisinin eylemi olmaz. Evlerimizi, sınıflarımızı, iş yerlerimizi söylem zenginliğine ulaştırmamız, eylemleri de kolaylaştıracaktır.
İşte ‘Pozitif Gençlik’ kitabımız, hayatın içinden, yaşanmış, tecrübe edilmiş ‘söylem ve eylem’ örnekleri ihtiva etmektedir.
Dün yaşanan yanlışların bugün devam etmemesi için, dün yaşananlardan bugün yaşayanların birer ders çıkarması gerekmektedir. Dersi alınmayan bir esasın, kendini çok daha acı şekilde ve ağırlaşmış biçimde hissettireceği kaçınılmazdır.
İnsanlık tarihi boyunca hep gençler varolageldi. Hepsi de bir şeyler yaşadılar. Pek çoğu yaşadığı şeylerden pişmanlıklar duydu. Pek çoğunun da ‘iyi ki yaşadım’ dediği şeyler oldu.
Yani gençlik âleminde yaşanmamış hadise yoktur. Sadece hadiseler şekil değiştirmektedir. Yoksa yaşananların mahiyetleri temelde aynıdır. Hak ve batıl. Hakkın ne olduğu, batılın ne olduğu artık bilinmektedir. İşte gelinen noktada, hakkın hayatımızda yaşanır hale gelmesi; batıldan uzaklaşma hâli, hayatımızın nasıllığını ortaya çıkaracaktır.
Yine dönüp dolaşıyoruz, ‘okuma’ konusu etrafında düşünce üretiyoruz. Okumadan bir yükseliş yoktur. Bireysel ve toplumsal aydınlanma süreci, önce okuyarak kazanılacak bir süreçtir.
Evlerimizde, sınıflarımızda pozitif bir esinti meydana gelebilmesi için, elbette ’pozitif enerji kaynakları’ anlamındaki kitapları başucumuza koymak durumundayız.
Elbette acizane bizim de duâmız o ki, ‘Pozitif Gençlik’ kitabımız, nurlu bir hayat yolunda, pozitif enerji kaynaklarına işaret eden, nur menzillerinin yollarını tarif eden bir eser olmuş olsun.
Bu çalışmayı özellikle gençlerin ciddî şekilde tahlil ederek okumalarını, anlamalarını ve satır aralarına gizlenmiş, okuyucuya gülümseyen ‘nurlu cümlelerin enerjilerini’ alabilmelerini diliyorum.
Pozitif bir ‘gençlik’ diliyorum. Çünkü onlara öyle olmak yakışır.
Kitabımızı okuyanlardan da geri dönüşümler bekliyorum.
Bir de okuyucu camiasından, duâlar bekliyorum. Çünkü bir çalışmanın arkasında ne kadar duâ varsa, o kadar güçlü olur. Güç, nicelikte değil, niteliktedir.
Bir gencin bile hayatına olumlu katkı yapacak bu çalışma, bizim yüz hatlarımızda bir serin esinti meydana getirecektir.
Pozitif Gençlik, nurlara açılan, nurlara işaret eden, pozitif bir pencere olsun!
Lütfen duâlarınızı esirgemeyin!

Sebahattin Yaşar
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın