๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler( Güncel Meseleler ) => Konuyu başlatan: zahdem üzerinde 13 Nisan 2010, 01:04:06



Konu Başlığı: Mevlana'nın hikayesiyle anlattı!
Gönderen: zahdem üzerinde 13 Nisan 2010, 01:04:06
(http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2010320/129636.jpg)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İslami terör olmaz. İslam ile terör kelimeleri yan yana gelemeyecek kadar birbirine zıttır, birbirine karşıttır'' dedi.

Erdoğan, George Mason Üniversitesi bünyesinde, Ali Vural Ak Küresel İslam Araştırmaları Merkezi'nin açılışına katılarak, ''Küresel Barış Vizyonu Olarak Medeniyetler İttifakı'' başlıklı bir konuşma yaptı.

Ali Vural Ak'ı hizmetlerinden dolayı tebrik eden Başbakan Erdoğan, konuşmasına büyük düşünür Mevlana'nın bir hikayesiyle başladı.

Mevlana'nın hikayesine göre, Hintlilerin karanlık bir ahıra bir fili getirerek, halka göstermek istediklerini ancak ahırın çok karanlık olması nedeniyle halkın file dokunarak nasıl bir canlı olduğuna ilişkin tahminler yürüttüğünü anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Ahır o kadar karanlıktı ki gözle fili görmeye imkan yoktu. File ellerini sürmeye başladılar. Birisi, eline hortumu geçirdi, 'fil bir oyuğa benzer' dedi. Başka birinin eline kulağı geçti, 'fil bir yelpazeye benziyor' dedi. Bir başkasının eline ayağı geçmişti dedi ki 'fil bir direğe benzer'. Bir başkası da sırtını ellemişti, 'fil bir taht gibidir' dedi. Herkes neresini elleyip nasıl tahayyül ettiyse fili ona göre anlatmaya koyuldu. Onların sözleri, görüşleri yüzünden birbirine ayrı oldu. Birisi 'dal' dedi, öbürü 'elif'...

Herkesin elinde bir mum olsaydı, sözlerinde itilaf kalmazdı. Sözlerini şöyle tamamlıyor Mevlana: Duygu gözü, ancak avuca benzer... Avuç bütün fili birden elleyemez ki...

Bu hikayeyi şunun için anlattım. Tarih boyunca Doğulular Batı'yı, Batılılar Doğu'yu duygu gözüyle incelediler ve tıpkı fil hikayesinde olduğu gibi sadece eksik bir şekilde hissettiklerini, sadece görmek istediklerini söylediler. Gördükleri dokundukları şeyleri akıl süzgecinden geçirmeden, İslam ve Müslümanlar üzerine yapılan araştırmalar da ne yazık ki aynı şekilde bir çok eksikliği, bir çok nakisayı ihtiva etti. Ortaya çıkan eserlerin bir kısmını ayrı tutuyorum. Ancak İslam üzerine araştırmaların oryantalist bir bakış açısıyla, Avrupa merkezci, ben merkezci, farklılığı dışlayan, doğrunun kendi tekelinde olduğu iddiasıyla yola çıkan bir bakış açısıyla ele alındığını görüyoruz.''

Sanki tek bir dünya varmış gibi hareket edenlerin, çağın dinamik ruhunu doğru okuyamadıklarını belirten Erdoğan, 21. yüzyılda iletişim teknolojilerinin bu kadar geliştiği bir çağda, ne yazık ki birbirini tanıma noktasında çok ciddi sıkıntıların yaşandığının görüldüğünü dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bir kaç kötü örnekten yola çıkarak, bütün bir kitleyi, bütün bir inanç gurubunu, bir dinin ve medeniyetin bütün mensuplarını yargılamak, yaftalamak, karanlıkta fil tarifi kadar yanlıştır, yanıltıcıdır. Kendi değer yargılarını, kendi yaşam tarzını başkalarına dayatmak ne kadar yanlışsa, başkalarının hassasiyetlerini önemsememek, çiğnemek, görmezden gelmek de aynı derecede yanlıştır. Ben her zaman şunu söylüyorum. İslami terör olmaz. İslam ile terör kelimeleri yan yana gelemeyecek kadar birbirine zıttır, birbirine karşıttır.

Sorabilirsiniz o zaman yaşananlar nedir? Yaşadıklarımız nedir? Newyork'un, Madrid'in, Londra'nın, İstanbul'un, Bağdat'ın, Kabil'in yaşadıkları nedir? Çok açık söylüyorum, yaşananlar Newyork'a olduğu kadar, Londra'ya, Madrid'e, İstanbul'a, Irak ve Afganistan'a olduğu kadar, İslam'a da Müslümanlara da bu dinin özüne ve bu dinin mensuplarına da saldırıdır.

İsimlerinin ne olduğu, hangi aidiyetler içinde olduklarının hiçbir önemi yok. Benim bildiğim şudur; can azizdir, can kutsaldır, bir insanı öldüren, bütün bir alemi öldürmüş gibidir. Olay bu kadar net, basit ve berraktır. İslam bunu söylüyor. George Masan bünyesinde kurulmuş bu merkezi ayrıca önemsiyorum. Bu merkez hem siyasi algı açısından hem de coğrafi perspektif açısından hem de tarihsel vizyon açısından gerçek anlamda küresel olacaktır. Bu ismin verdiği ağırlığı da taşıyacaktır.''

Bugün dünyanın bir çok küresel tehdit ile karşı karşıya bulunduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, Washington'da yapılacak zirvede nükleer konuları ele alacaklarını anlattı.

Herkesi tehdit eden, ilgilendiren meseleleri ele alacaklarını bildiren Başbakan Erdoğan, ''Ancak bu tehditler kadar ciddiyet arz eden, en az bu tehlikeler kadar, hatta onlardan çok daha büyük tahribat potansiyeli taşıyan bir başka tehdit, tehlike bulunuyor. Farklı dinlere ve kültürlere mensup kişiler arasındaki diyalog eksikliği, ön yargılar ve husumet artık küresel boyut arz ediyor. En az güvenlik sorunları kadar, dünyamız için tehdit teşkil ediyor'' dedi.

Başbakan Erdoğan, medeniyetler çatışması tezinin tutarsızlığının pek çok düşünür, akademisyen ve önde gelen sanatçı tarafından ortaya konulduğunu belirterek, buna ek olarak farklı kültürlerin çatışmak zorunda olmadığını ispat eden bir tarihi birikimin bulunduğunu söyledi.

Zor olanın, bu mirası yaşayan bir ilke haline getirmek olduğunu, ancak bunun mümkün olduğuna inandığını kaydeden Erdoğan, Medeniyetler İttifakı girişimini anlattı.