> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Güncel Meseleler > Sizden Gelenler( Güncel Meseleler ) > Metapolitiğe karşı siyaset
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Metapolitiğe karşı siyaset  (Okunma Sayısı 529 defa)
09 Ağustos 2012, 22:58:53
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 09 Ağustos 2012, 22:58:53 »



Yasin Aktay

İslamcı tercih: Metapolitiğe karşı siyaset


Müslümanlar tarih boyunca her türlü siyasi konumu veya tecrübeyi yaşamıştır. Çünkü tamamlanmış bir kitapları ve muhalefetten başlayarak iktidarla devam etmiş, oradan başarılı bir raşit hilafet dönemi geçirmiş bir kurucu (constitutive) referans tecrübeleri var. Bu kurucu tecrübenin kendi içindeki bütünlağa ve çok boyutluluğu tarih boyunca ister iktidarda ister muhalefette, ister daru'l-İslam'da ister daru'l-küfür veya daru'l-harpte yaşayan sayısız İslam topluluğunun İslamcı arayışına ışık tutmuştur.

Buna Kur'an-ı Kerim'de kıssaları anlatılan ve her biri için Müslümanlara örnek teşkil eden peygamberlerin tecrübelerindeki model çeşitliliğini de ekleyebilirsiniz. Musa ile mazlum-köle bir kavmin özgürleştirilmesi mücadelesi var mesela. Bu mücadelenin ilk aşamalarında İsrailoğullarının Tevhidi bir çizgiye doğru eğitiminin bütün meşakkkatleri bir hayat dersi olarak anlatılır. Yine önceden belli bir siyasal kültür ve gelenek üzere kurulmuş ve işlemekte olan bir sistemin başına dürüst ve başarılı yöneticilik vasfıyla getirilen bir Yusuf'un kendi halkını kıtlık felaketinden başarılı yönetimi sayesinde çıkarması var. Bu esnada sergilediği İslami mücadele performansı ile diğer işi arasındaki ilişki çok öğreticidir. Yine Davut ve Süleyman ile neredeyse tam bir iktidar hikayesi olduğu gibi, İbrahim, Lut, Salih, Şuayb, Ashab-ı Uhdud ve daha bir çok muhalefet veya mazlumiyet örneğinde Tevhidi duruşun hayatla karşılaşarak çeşitlenmesinin, farklı mücadele pozisyonlarının zengin bir temsili var.

Bu çeşitlilik hayatın bizatihi kendisinin dinamik ve çeşitli olmasından ve İslam'ın da gerçek anlamda bir hayat ve dünya dini olmasından ileri gelir. Dolayısıyla İslam'ın kurucu referansından yola çıkan İslamcılığın sadece tarihsel ve konjonktürel bir muhalefete sıkıştırılması İslamcılık hakkındaki yeni ve dışsal bir kurgudan başka bir şey değil.

Mümtaz'er Türköne, "Türkiye değişti. "Kim değiştirdi?" sorusuna, mütevazı sınırlar içinde failler arıyorsak, ilk sırayı bir zamanlar kendilerini "İslâmcı" olarak tanımlayanlara vermemiz lâzım" diyor ama İslamcıların bu değişimi yaptıktan sonra görevlerini tamamladıklarını, ve onları bu işe koşan devlette fenâ bulduklarını söylüyor. Bunu böyle görebilmek bir yerde bir bakış açısı meselesi tabi. Böyle gördüğü için de İslamcıların artık dindarlıkla-diyanetle, cami yaptırmakla meşgul olmaya yöneldiklerini, sevgili Murat Güzel'in deyimiyle bir tür türbedarlığa razı olduklarını söylüyor. Ne olmaları beklenirdi İslamcıların? Veya cami yaptırmak, dindarlık ile İslamcıların aralarına neden mesafe koymaları gereksindi ki?

Aslında daha gerçekçi bir siyasal tanımına sahip olsaydı, siyaset ile dindarlık arasında bu kadar naif bir ayırıma gitmez, bütün bu işlerin de İslamcılığın (doğru veya yanlış ayrı hesap ama) farklı hallerine denk düşen işlerden olduğunu da görürdü. Aynı yanlışa Ali Bulaç da düşüyor burada. Bir yandan Diyanet İşleri'ne eleştirel bir yaklaşımla yüklediği apolitik anlama karşılık, bir yandan da İslam'ın politikleştirilmesinden şikayet ediyor. Bu iki şikayetin aynı anda mümkün olabilmesinin ilginçliğini şimdilik kaydederek yetinelim. O fasla sonra geçelim.

Devam edecek olursak,Türköne "Eski İslâmcıları kırpıp kırpıp politikacı yapıyorlar, İslâmcılık politikada yukarılara tırmanmak için kullanılmış ve işi bitmiş bir uçan halı olarak, özenle çerçevelenip duvara asılıyor" diyor. Bu sözün önermesel içeriğinden çok aşağılayıcı üslubu daha ilgi çekici. Ama yine de anlam içeriğinden hareket edelim. İki soru geliyor akla.

Birincisi, İslamcılık zaten tanımı ve tabiatı itibariyle politik bir şeyken nasıl ancak eski İslamcılar politikacı oluyor? Eski İslamcılar zaten politikanın ta göbeğinde değiller miydi? Politik olan ne zannediliyor?

İkincisi, İslamcılara bunu kim yapıyor? Eski İslamcılardan kim politikacı üretiyor, kim onları halı gibi asıyor? Bu İslamcıların kendi tercihleri yok mudur? Eski İslamcıların belli ki bir çizgi değişikliği bu tür analizlere sebep oluyordur. Bunu birileri zorla mı yaptırdı İslamcılara yoksa ne olduysa İslamcıların kendi tercihleriyle mi oldu? Bir tercih ise bu tercihe dair kendilerine göre bir açıklamaları var mıdır yoksa herşey ilkesizce bir vazgeçişle mi olmuş? O açıklamalara hiç yer vermeden bu hükme nasıl varılabiliyor? Bunlar ciddi ciddi sorulması gereken sorular.

Türköne'nin daha önceden tespit ettiğimiz asıl tercihi, dünyada bu işlerin aslında metapolitik düzeyde belirlendiği ve bizim tercihlerimizin hiç bir kıymetinin olmadığı yönündedir. Metapolitik yaklaşımı "Türk Siyasi Düşüncesinde Kayıp Halka: Siyasal" başlıklı bir makalemde (Divan Dergisi, sayı 19, 2005) eleştirmiştim. Bu yaklaşımın bir akrabası bütün komplocu düşünceler, bir başka akrabası ne olup bitiyorsa herşeyin aslında büyük kapitalist güç oyunlarının bir epifenomeni olduğunu savunan Marksist düşünce, asıl büyük kaynağı da bütün bu düşünce biçimine metafizik bir referans oluşturan Hegel'dir. Her üç durumda da siyasal düzey iptal edilir, geçersiz hale getirilir.

İşte bu düşünceye karşı İslamcı düşünce ve amel, doğrudan "irade" kavramı ile karşı çıkar. Bugün için İslamcılığın en önemli mesajı nedir diye soracak olursanız, acizane, insanın kendi kaderini kendisinin çizdiği, dolayısıyla insanın eylemlerinden birinci dereceden sorumlu olduğu mesajıdır derim. Esasen kaderciliğe karşı irade çağrısı yapmak sadece bugünün değil İslam'ın ilk yüzyılından itibaren tarih boyunca bütün İslami tecdit hareketlerinin, cihad hareketlerinin, murabıt hareketlerinin üzerinde en çok durdukları konu olmuştur.

İnsanların başlarına gelenleri bir şekilde ilahi bir kaderle ilişkilendirdikleri doğrudan teolojik durumlara karşı irade davası teolojik bir muhteva, sadece bir spontane, kendiliğinden ideoloji olarak işlediği durumlarda va'zu nasihatin konusu cehd ve sorumluluk olmuştur. Çağdaş İslamcılığı (görüyorsunuz böyle bir niteleme bir çok şeyi çözüyor: "Çağdaş İslamcılık", bu bugün üzerinde konuştuğumuz İslamcılığın da daha özel yanları üzerinde durmamıza imkan veren bir niteleme) kadim İslamcı hareketlerle hemen irtibatlandıran ana temalardan biri de budur.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Metapolitiğe karşı siyaset
« Posted on: 25 Nisan 2024, 14:18:24 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Metapolitiğe karşı siyaset rüya tabiri,Metapolitiğe karşı siyaset mekke canlı, Metapolitiğe karşı siyaset kabe canlı yayın, Metapolitiğe karşı siyaset Üç boyutlu kuran oku Metapolitiğe karşı siyaset kuran ı kerim, Metapolitiğe karşı siyaset peygamber kıssaları,Metapolitiğe karşı siyaset ilitam ders soruları, Metapolitiğe karşı siyasetönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes