Cemaat düşmanlığı

Ali Ünal

'Cemaat' düşmanlığı

"Cemaat", son günlerin en önemli tartışma konularından biri olmaya devam ediyor ve daha da yoğunlaşarak devam edeceğe benziyor.

Bu düşmanlığın en temelinde, "Cemaat"i Risale-i Nur hareketi etrafında değerlendirmek ve bu hareketi Türkiye'de rejimin karşı kutbu olarak görme yatmaktadır. Oysa Risale-i Nur, "Allah'ın âyetlerinin okunması, zihinlerin ve kalblerin arınması ve Kitab'ın, Hikmet'in ve Âhiret'i kazanma adına gerekli bilgilerin öğretilmesi"ni esas almış ve bizzat Hz. Bediüzzaman, siyasetten uzak durmayı Risale-i Nur'un temel prensiplerinden biri olarak benimsemiştir. Buna rağmen Bediüzzaman, "bir cani gibi takip edilmekten, memleket memleket sürgüne gönderilmekten", ülke zindanlarında ölüme terkedilmekten, defalarca zehirlenmekten kurtulamamıştır.

Aslında Risale-i Nur gibi "Cemaat"in de asıl takip edilme ve düşman kutba oturtulma sebebi, mevcut politikalardan uzak durmasıdır. Ayrıca "Cemaat", herhangi bir siyasî organizasyon ve bilhassa malî bağımlılık altına alınamadığı, mensubu görülenler para, şöhret, kadın, makam, mevki ve statü düşkünlüğü, yolsuzluk, kanun dışılık gibi "örümcek" ağlarından bir ağa takılmadığı, organik bir bütünlük arzetmeyip, bir teşkilat yapısına sahip olmadığı, gönüllü birliktelik üzerine oturduğu, dolayısıyla her şeyi kontrol etmek isteyen yerli ve global güçlerce yönlendirilemediği için, faaliyetleri ne kadar masum ve hem Türkiye, hem insanlık lehine de olsa takipten ve düşman kutba oturtulmaktan kurtulamamıştır, kurtulamamaktadır.

Askerî müdahale ve darbeler, hukukun hiçe sayılması, mafyalaşma ve rutin dışına çıkmalar konusunda sabıkası kabarık olan ülkemiz, şu son senelerde bu sabıkalardan arınma hamleleri içine girmiş bulunmaktadır. Elbette bu hamleler, hem söz konusu sabıkanın sahiplerini ve hem de böyle bir ülkede yaşayıp gitmeyi bugünleri ve yarınları için daha uygun görenleri rahatsız etmektedir. Bahis mevzuu hamlede vazifeleri gereği Emniyet ve Yargı ön planda göründüğü ve Emniyet eski Emniyet, Yargı da eski Yargı olmadığından, bu iki organ ve yaptıkları "Cemaat"e hamledilerek bir taşla çok sayıda kuş vurulmaya çalışılmakta, yani hem "Cemaat", hem de Emniyet ve Yargı topun ağzına konmakta, bir yandan da "eski hal"in aynen devamı veya "yeni hal" olmasındansa "izmihlâl" olsun gayreti sergilenmektedir.

"Cemaat"e düşmanlığa son zamanlarda, Türkiye'nin PKK terörü ve bu terörün çok yönlü gayeleri ile mücadelesi üzerinden birtakım liberaller de eklenmiş bulunmaktadır. ABD'nin üretilmiş bir "İslâm terörü"yle mücadelesi adına Irak ve Afganistan gibi ülkeleri işgaline nasıl militanca destek olduklarını, "terörle en sert şekilde mücadele edilmesi" gerektiğini nasıl deklare ettiklerini unutan bu çevreler, Türkiye'nin terörle mücadelesinde militanca PKK'nın, Ermeni meselesinde Ermenilerin arkasında durmakta ve PKK terörü ile ilk defa ciddî gayretlerin ve başarının sergilendiği mücadelede ön planda gördükleri Emniyet ve Yargı sebebiyle yine "Cemaat"i topun ağzına koymaktadırlar. Yeri geldiğinde demokrasi, özgürlükler, hukukun üstünlüğü gibi değerlerin şampiyonluğunu kimseye bırakmayan bu aynı çevreler, tamamen bir sivil hareket olarak "Cemaat" hareketine mensup veya sempatizan bildiklerinin "niteliği, yerindeliği, hukukîliği"ne bakılmadan "açığa alınmalarını, görevlerinin ve bu maksatla yasaların değiştirilmesini" savunabilmektedirler. Demek ki, yerindelik, hukukîlik, sivil hareket, demokrasi, bu çevreler için kendi emel, menfaat, ideoloji veya bağlantılarına hizmet ettiği sürece bir değer ifade etmektedir.

Evet, "Cemaat"e düşman bütün çevrelerin "Cemaat" düşmanlığıyla avlamaya çalıştıkları bir diğer ve büyük kuş, mevcut iktidarın en önemli tabanı ve destekçisi olarak gördükleri "Cemaat"i bu iktidara ezdirmek, sonra da bu iktidarı ezmektir. Hadiseler tam bir turnusol kâğıdı fonksiyonu görüyor. Birbirlerine zıt gibi görünen daha kimlerin bir araya geleceklerini ve bunlara daha kimlerin katılacağını hep beraber göreceğiz.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın