> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Güncel Meseleler > Sizden Gelenler( Güncel Meseleler ) >  Kültür bir mirastır
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kültür bir mirastır  (Okunma Sayısı 616 defa)
16 Temmuz 2012, 13:20:42
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 16 Temmuz 2012, 13:20:42 »




Kültür bir mirastır




İnsanoğlu, şahsiyetini oluştururken, doğuştan getirdikleriyle çevreden edindiklerini harmanlar ve kendine ait bir kişilik oluşturur. Bu süreçte din, gelenek ve kültür önemlidir. Kültür, kişinin doğduğu toplumda hazır bulduğu, kendinden önce yaşayanların, deneyimlediği, doğru kabul ettiği yaşam tarzlarıdır. Kültürle insan arasında sürekli gelişen bir iletişim tarzı vardır bu iletişim tarzı bir nevi kültürün insandaki tezahürleridir.

Hayvanlarda olağanüstü bir organizasyon ve kolektif çalışma düzeneğinin olduğunu biliyoruz. Saf tabiatta, hayvanlar muntazam bir uyum içinde yaşarlar, her hayvanın kendine özgü bir beslenme ve barınma alışkanlığı vardır ve bu doğrultuda yaşamlarını sürdürürler. Ne var ki, hayvan türünün bütün yaşamı sadece buradaki düzeneklerden ibarettir. Evrene ve evreni oluşturan canlılar dünyasına baktığımızda her şey, bütün canlıların, üstünde bir varlık olan insanı ve insanın konumunu düşünmeye sevk ediyor. Çünkü evrende kültür üreten, kültür var edebilen tek varlık insandır.

İnsanın bir üst medeniyete vakıf olması, onun asaletini ve sıradan olmadığını göstermez mi? Kültürün varlığı onun bu üstün yeteneklerinin ve üst bilincinin sonucu değil midir? En sıradan insanlardan tutun da en yüksek bilgi ve şuur sahibi kişilere kadar herkes bir kültür üretebilmekte ve bu kültürün kalbinde yaşamını sürdürmektedir.

Bu anlamıyla kültür bir yerde toplumların geçmiş atalarından kalan, manevi mirasları, ya da geçmişte yaşayanların geride bıraktığı izleri, davranışsal kalıpları, yaşamlarının renkleridir. Her insan öldükten sonra geride iki iz bırakır. Biri, kişisel özellikleri, kendine has alışkanlıkları, zaafları ya da, insanlar üzerinde bıraktığı izlenimleri, diğeri ise, toplumun genelinin de kabul ettiği müşterek kabulleri, ona üst bir değer kazandıran yüce değerleridir.

Malinowski'ye göre, insan tabiatla mücadele halindedir. İnsanın tabiatla olan bu mücadelesinde kültür doğmaktadır. Mesela, barınmak için binaların inşa edilmesi, beslenmek için ziraat, imalat ve diğer ekonomik faaliyetlerin gerçekleşmesi, ulaşımın sağlanması için yolların, köprülerin yapılması, uzaklara gidebilmek için otomobillerin, gemilerin, uçakların yapılması, insanların tabiatla mücadelelerinin sonucudur. Bu uğraşıların tamamı kültür kavramını oluşturmaktadır. Malinowski'ye göre, nesilden nesile aktarılan kültür, daha önceki deney ve sonuçlara yeni katılmasıyla biraz daha gelişmektedir.

Malinowski kültürün özellikle maddi boyutunu vurgulasa da, ruh ve beden ikileminden müteşekkil olan insan için, yeme, içme gibi yaşamsal öğeler nasıl bir tür maddi kültür var ediyorsa, inançları, gelenekleri, ahlakı değerleri de bir nevi manevi kültürü oluşturuyor. Yani, bu yönüyle kültürün hem maddi hem manevi boyutu vardır.

Yani kültür, bir ifadeyle kültür, insanın toplumsal hayatına katmış olduğu maddi ve manevi birikimleridir. Sonradan kazanılmış, yaşamsal gerçeklerin içinden doğmuştur. Kültür, ağırlıklı olarak inançlardan ve değerlerden etkilenir, bu yönüyle de, insandan başka hiçbir canlı kültür üretemez. Kültür iki türlüdür

Manevi kültür kişinin manevi yönünü temsil ettiği gibi, maddi kültür de onun fiziksel boyutuyla ilgili yönünü temsil eder. Yani insan maddi olarak daha iyi bir yaşam elde etmek için, yaşadığı coğrafyayı, değiştirir, işler hem ihtiyaçlarına uygun alanlar icat eder hem de bu alanları hayat görüşüyle uyumlu hale getirir. Toprağı işler, ürün elde eder, mimari eserler yapar, estetikle uğraşır, tarihini ve inancını ortaya koyan maddi yapılar inşa eder.

Her canlı varlığını sürdürmek için mevcut potansiyelini kullanır. Çünkü onlara doğuştan, varoluşlarını koruma yeterliliği ve donanımı verilmiştir. Ne ki, insan dışında bütün canlılar sadece fiziksel varlığını korumak ve hayatta kalmak için çaba sarf eder. Oysa insan, hem maddi hem manevi yönden varoluşunun peşindedir. Zira o, bulunduğu ortamda sadece fiziksel varlığıyla yetinmez aynı zamanda, psiko sosyal varlığıyla da ortaya çıkar.
İnsan, üreten bir varlıktır

Geçmiş tarihlere baktığımızda, insanın en mahrum ortamlarda dahi bu imkanları dâhilinde bilgi, sanat, edebiyat, mimari yapılar ürettiğini, şehirler kurduğunu görürüz. Çünkü insan, sadece yaşadığı coğrafyada hayatiyetini sürdürmekle kalmıyor, yaşamını güzelleştiriyor, varoluşunu ortaya koyuyor. Var olmak, hayatı insani ve manevi boyutlarıyla algılamaktır. Bu onun ebedi bir varlık olmasındandır. Şu geçici hayat, bu sonlu evren onun sonsuzluğa susayan ruhunu tatmin etmiyor.

İşte maddi kültür onun bedensel varlığıyla ilgili ürettiği bir değerler bütünü, kurduğu yaşamsal alanıdır. Maddi kültüre okul, cami, yol, hastane, binalar, giyim kuşam tarzları, yemek türlerini sayabiliriz.

Şu da var ki, gerek maddi kültür olsun, gerek manevi kültür olsun birbirinden etkilenmekte ve birbirlerinden güç almaktadır. Maddi kültür bir yerde, toplumların müşterek zihniyetlerinin somutlaşmış, maddi kılıfa bürünmüş halidir. Mesela halkı Müslüman olan bir toplumda doğal olarak ibadet alanları camilerden oluşacaktır, çünkü mimariler o toplumun yaşam tarzını, inancını ve zihniyetini gösteren yapılardır.

Kültürel yapı, inançlardan etkilendiği gibi, iklim, coğrafya ve yerel alışkanlıklardan da etkilenir. Bu anlamda kültür kişiyi ötekilerden ayıran bir yapıtaşıdır.

Bir gün caddede yürürken, üstünde, rengarenk desenlerle süslenmiş bir elbise ve başında da aynı desenden yapılmış bir takkesi olan orta yaşlarda bir adam gördüm. Adam Türk değildi, çünkü Türk erkekleri entari giymezlerdi. Batılı da değildi, bu tür kıyafetler Batılıların kültüründe de yoktu. Adam bir Arap ta olamazdı, Arapların yerel kıyafetleri bu türden değildi. Düşündüm ve bir yıl önce izlediğim belgeseli hatırladım, adam Nijeryalıydı ve üstündeki elbise de yerel kıyafetiydi. Bu kıyafet o ülkenin kültürel bir kıyafetiydi adam kendi kıyafetini yabancı bir ülkede dahi çıkarma ihtiyacı duymuyordu. Aksine gezmeye geldiği yabancı bir ülkede kendi kültürel sarılıyordu çünkü, bu ona, bir nevi aidiyet duygusu veriyordu.

Manevi kültür ise, inancımızın getirdiği sorumluluklarımız, hal ve davranışlarımızın bütünüdür. Bizler maneviyatımızı kaynaklardan öğreniriz ancak inandığımız güvendiğimiz büyüklerimizin desteğine ve örnek hayatlarından da feyiz alırız.

milli gazete

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 16 Temmuz 2012, 13:25:53 Gönderen: HizmetkaR »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kültür bir mirastır
« Posted on: 19 Nisan 2024, 21:58:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kültür bir mirastır rüya tabiri, Kültür bir mirastır mekke canlı, Kültür bir mirastır kabe canlı yayın, Kültür bir mirastır Üç boyutlu kuran oku Kültür bir mirastır kuran ı kerim, Kültür bir mirastır peygamber kıssaları, Kültür bir mirastır ilitam ders soruları, Kültür bir mirastırönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes