> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Güncel Meseleler > Sizden Gelenler( Güncel Meseleler ) >  Çocukları korumalıyız
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Çocukları korumalıyız  (Okunma Sayısı 580 defa)
17 Haziran 2011, 20:22:19
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 17 Haziran 2011, 20:22:19 »




     Çocukları korumalıyız

İnternet kontrolsüz kullanıldığında çocuklarda bağımlılık yapabiliyor. Vaktin büyük bir kısmını internet başında geçiren çocuk ders çalışmıyor, arkadaşlarıyla oynamıyor. Bu durumdan rahatsızlık duyan aileler çocuklarına yardımcı olmak için çeşitli çareler arıyorlar.

Bu tür sorunlara zemin hazırlamamak için anne babalar şunları dikkate almalıdırlar:

1- Çocuğun internet bağlantıları kontrol altında tutulmalı, çocuk ailenin gözetiminde olmalı ve bu konuda kesin kurallar belirlenmelidir.

2- Ebeveynler çocuklarını internetin sakıncaları konusunda bilgilendirmeli, internet ve sosyal ağlarda hiçbir zaman kişisel bilgilerini paylaşmamaları gerektiğini vurgulamalıdırlar.

3- Web kameraları kontrol altında tutulmalı ve bu konuda kötü amaçlarla kullananlara fırsat verilmemelidir. Çocuklar kamerayı ailenin kontrolünde kullanmalıdır.

4- İnternet günün belli saatlerinde ve ailenin kontrolünde açılmalı ve bu konuda çocukla işbirliği yapılmalıdır.

Vicdanın sesini susturamazsınız

Toynbee "vicdan bana her zaman bir şeyler öğretmiştir" der. Gerek bireysel yaşantımızda olsun, toplumsal alanda olsun bazı şeyler vardır ki, kitaplarda yazmaz, eğitimcilerin müfredatlarında yer almaz, aile içinde de öğrenilmez... Esasen insanoğlunun içinde ve dışında etkin tetikleyici kılavuzları vardır, bunlar tecrübeler, deneyimler, yaşanan olaylar, hayal kırıklığı, pişmanlıklar...gibi hayata dair kişinin yaşamış olduğu deneyimleridir. Bunların en etkili olanı da vicdandır. Vicdan iyi bir öğretmendir. Bu yönüyle içimizdeki kılavuzlar dışımızdaki öğretmenlerden çok daha fazladır.

Sözgelimi sıradan bir günde yoldan geçerken, kıyıda açlıktan yatan bir çocuk gördünüz. Yaklaştınız, onunla konuşmak istediğinizi söylediniz. Başını kaldırdığında yüzündeki acıyı fark ettiniz, üstü başı perişan, karnı aç, birkaç yıldan beri de sokakta yaşıyor. Size yalnız, olduğunu, ailesini öldüğünü ve sokaklarda çile çektiğini söylüyor... İçiniz sızlar değil mi? Belki de gözleriniz dolar, ona yardım etmek için harekete geçersiniz. Belki en yakın lokantadan bir şeyler almak, onu yurda yerleştirmek, eline bir miktar para sıkıştırmak istersiniz herhalde!

Peki bu duyguyu nerden edindiniz? Kim söyledi? Elbette vicdanınız... Siz daha olayı görür görmez vicdanın gözleri hemen yaşarıyor, harekete geçiyor ve size "ona doğru yaklaş, hatta yardımcı ol" diyor... Siz de vicdanınızla beraber hüzünlenip gidiyor ve yetim çocuğa yardımcı oluyorsunuz.
Vicdan insanlığın öğretmenidir

Birinin derdiyle dertlenmek, birine yardım etmek, birinin sıkıntısını paylaşmak sadece insana  has bir davranıştır. Bu paylaşma duygusunu harekete geçiren öğelerden biri de vicdan duygusudur. Bu duygu körelmediği sürece insanca yaşayabiliriz.

İslam, birey ve toplumları, insanca yaşamaya,  vicdanlarını uyanık tutmaya davet etmektedir. Zira vicdanı kaskatı donmuş bir toplumdan insanlık  beklenemez.

İnsanlar çoğu zaman içlerindeki şiddeti, kaba kuvveti vicdanın sesiyle uygulamaktan vazgeçerler. Hiçbir sesin tesir etmediği yerde vicdanın gözleri hemen yaşarır, en katı kalpleri dahi yumuşatır. İşte bu noktada vicdan davranışı etkiler, şiddet duygusunun önüne geçerek, kişiyi hoşgörülü ve merhametli olmaya çağırır.

Vicdanın kalbi yumuşaktır, istese de gönül kıramaz, çalamaz, vuramaz, kem söz söyleyemez, haksızlık yapamaz, yoksulu ezemez, karanlığa göz yumamaz. Vicdanın bencil değildir, duyarsız değildir, kendini bilmez değildir...

Tabiatı icabı insanoğlu, bazen, toprağa bakan beşeri tarafına, bazen insani tarafına meyleder, bu onun, yapısındaki girift ilişkiden kaynaklanır, yani toprak ile ruhun karışıp birleşmesi sonucunda bu kombinazyon ilişki ortaya çıkar.

Şöyle ki, insan, ayaklarıyla toprağa, gönlüyle sonsuzluğa bağlıdır. Hislerin, eğlencelerin, dürtülerin arzu ve beklentilerin sonu gelmez hayallerin etkisinde kaldığı zamanlar toprağın hakimiyetine girer, kimi zaman batar, orada kaldığı olur. Bilincini devreye sokup, gönlüne doğru ilerlediğinde ise, ayakları yükselir, kanatlanır  ufuklara ulaşır.

İşte gönül ve toprak... İki ayrı kavram... Toprak hevesleri barındırır, gönül aşkı, muhabbeti, insan bu iki kuvvetin güdümünde gider gelir...
Kendine güvenen kişi güçlüdür

Kendine güvenen kişi hata ve yanlış yapma korkusu yaşamaz ve zaaflarını olduğu gibi kabul eder. Çünkü bu kişi aynı zamanda duygularını kontrol etmekte ve düştüğü yerden kalkmayı başarmaktadır. Güvenini kaybetmiş kimseler ise, aynı tutarlılığı ve cesareti gösteremezler. Çünkü bu kimseler başkalarının onayıyla kalkabileceklerine inanırlar ve onay alamadıklarında yere saplanırlar.

Güven duygusu çocukluğun ilk yıllarında şekillenir. Ebeveynlerin çocuğu onaylaması, olumlu taraflarını ifade etmeleri güven duygusunu geliştirirken, eleştirel tutum ve davranışları,  mükemmeliyetçi olmaları, gereğinden fazla korumacı ve kaygılı davranmaları çocuğun kendine olan inancını sarsabilir. Bu nedenle aileler çocuklarını desteklemeli, onlara onay vermeli, hataları karşısında onları yargılamamalı küçük düşürmemelidirler. Çocuklar ebeveyninden gerekli desteği aldıkları takdirde kendilerini olduğu gibi kabul ederler, sevmeyi hataları olsa da kendilerine  güvenmeyi öğrenirler.

Güven duygusu nasıl gelişir?


* Olumlu yanlarınızı görün ve bu konuda kendinizi takdir edin.

* Risk almaktan kaçınmayın, beklediğiniz sonuca ulaşamasanız da umutsuzluğa kapılmayın.

* Yeteneklerinizi keşfedin ve kendinizi yetiştirmeye çalışın.

* Olaylarda olumlu tarafları görmeye çalış.

* Zayıf taraflarınızı analiz edin ve sorunun nereden kaynaklandığını bulun ve değiştirin.

* Sosyal aktivitelere katılın ve kişisel becerilerinizi değerlendirmeye çalışın.

* İnsan olarak Rabbimizin bizleri özel yarattığını düşünün ve evrende farklı bir konumunuzun  olduğunu bilin.

* Sorumluluk almaktan kaçınmayın ve çevrenize karşı duyarlı olun.

MİLLİ GAZETE

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Çocukları korumalıyız
« Posted on: 24 Nisan 2024, 07:50:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Çocukları korumalıyız rüya tabiri, Çocukları korumalıyız mekke canlı, Çocukları korumalıyız kabe canlı yayın, Çocukları korumalıyız Üç boyutlu kuran oku Çocukları korumalıyız kuran ı kerim, Çocukları korumalıyız peygamber kıssaları, Çocukları korumalıyız ilitam ders soruları, Çocukları korumalıyızönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes