๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler( Güncel Meseleler ) => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 10 Haziran 2012, 14:52:57



Konu Başlığı: Çağımızın moda hastalığı
Gönderen: Sefil üzerinde 10 Haziran 2012, 14:52:57
Çağımızın moda hastalığı

Panik atak, aniden başlayan ve tekrarlayan bir tür korku nöbeti olarak tanımlanabilir. Aşağıdaki belirtilerden dört ya da daha fazlası görüldüğünde kişi bir psikiyatri uzmanına başvurarak yardım almalıdır.

Panik bozukluğu sık sık tekrar ettiğinden kişi, her an aynı şeyleri yaşayacakmış hissine kapılır ve kaygılanır. Çünkü atak sırasında, kalp krizi geçirme, ölüm duygusu yoğun yaşanır. Ataklar bazen hiçbir sebep yokken de gelir ve kişi, birdenbire göğüste çarpıntı terleme, sıkışma nefes almakta zorlanma ve baş dönmesiyle panik yaşar. Panik sırasında yoğun ölüm duygusu vardır kişi çoğu zaman soluğu hastanede alır. Hastanede, hasta muayene edilir ve bütün tetkikler yapılır fakat fiziki bir soruna rastlanmaz.

Belirtiler

Göğüste sıkışma ve çarpıntı

Terleme

Boğulacak gibi olma, nefes almakta güçlük çekme

Baş dönmesi, sersemlik ve bayılma hissi

Kollarda ya da bacaklarda uyuşma, karıncanlanma

Üşüme hissi, ürperme ya da ateş basması

Bulantı, karın ağrısı, titreme

Kontrolü kaybetme endişesi

Ölüm korkusu

Sıklıkla devam eden atakları kişi kendi yöntemleriyle ortadan kaldırmaya çalışır fakat pek başarılı olmaz. Bu nedenle bir Psikiyatriste giderek yardım alması ve doktorun tavsiyelerini dikkate alması gerekir.
Evlenecek gençlere destek

Evlilik öncesi eş adaylarının eğitimle desteklenmesi bir çok kez dile getirilmişti. Bu konuda eğitimle ilgili kurum ve kuruluşlar "Aile okulu" başlığı altında çalışmalarını sürdürdüler. Son günlerde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in gündeminde de aile okulu projesi var. Projenin öncelikle pilot il seçilen Ankara'nın ilçelerinde deneneceğini söyleniyor. Söz konusu proje ile evlenecek gençlere destek verilebilir. Ancak çalışmaların bir ayağı maneviyat ve değerlere dokunmalıdır. Evlenecek gençler, aile bireylerinin hak ve hukukuna riayet etmenin bir sorumluluk olduğunu bilmelidirler.
Bencillik aileyi yıpratıyor

Aile, anne-baba ve çocukları aynı çatı altında toplayan küçük bir kurumdur. Ailede mutluluğu sağlamak ise, anne-babanın görevidir. Bunun için eşler evde hükümranlık kurmaya çalışmadan ortak bir noktada buluşmalıdırlar. Eşlerden birinin bencilliği bütün aileyi etkileyecektir. Burada ben değil biz algısı olmalıdır ve ailenin huzuru ancak bu şekilde devam edebilir.
Birlikte yaşadığınızı unutmayın

Aile ilişkilerinizde sadece kendi beklentilerinize odaklanmayın. Eşinizin ve çocuklarınızın taleplerini de dikkate alın.

Sadece kendi mutluluğunuzu gündeme getirmeyin, mutluluğun bu çatı altında üretilmesi ve paylaşılması gerektiğini düşünün.

Aile bireylerinden kendinize değer vermelerini beklerken, siz onları değersizleştirmeyin. Aksine ilişkilerinizde onlara değer verdiğinizi hissettirin ve bundan kaçınmayın.

Anlaşılma ihtiyacınızı sık sık dile getirirken, karşınızdaki kişilerin de aynı şekilde anlaşılmak istediklerini unutmayın.

Sürekli memnuniyetsizliğinizi ifade etmeyin, insanların iyi taraflarını da görmeye çalışın.

Eğer eşim beni anlamıyor, dinlemiyor, sevmiyor, değer vermiyor diyorsanız kendinize şu soruları sorun:

Ben eşimi ne kadar anlayabiliyorum?

Onu ne kadar tanıyabiliyorum?

Eşime ne kadar vakit ayırabiliyorum?

Onu rencide edecek tutum ve davranışlarım var mı?

Hatalarını yüzüne vuruyor muyum?

Onu dinleyebiliyor muyum?

Olaylara onun gözüyle bakabiliyor muyum?

milligazete