Konu Başlığı: Ateistler için din Gönderen: Sefil üzerinde 28 Ağustos 2012, 16:51:13 Şahin Alpay Ateistler için din Geçenlerde çıkan bir yazımda Britanyalı filozof Alain de Botton'un "Ateistler için din: İnançsızlara dinin yararları rehberi / Religion for atheists: A non-believer's guide to the uses of religion" (New York: Pantheon Books, 2012.) başlıklı kitabına değindim. (Kitabın Türkçesi de mevcut: Çev. Ayşe Ece, İstanbul: Sel Yayınları.) Kitap, Batı toplumlarının seküler kesiminde dini yeniden keşfetme arayışlarının bir ürünü. Yazar amacını şöyle açıklıyor: "Bu kitabın çıkış noktasındaki fikir, kararlı bir ateistin bile, dinleri zaman zaman yararlı, ilginç ve rahatlatıcı bulmasının mümkün olduğu ve dinlerin bazı fikir ve uygulamalarının laik / seküler alana ithali imkânlarının araştırabileceği... Dindar ve seküler köktencilik tarafından kuşatılmış olan bir dünyada, dinsel inancın reddini bazı dinsel ritüellere ve kavramlara saygıyla dengelemek mümkün olmalı... Dinlerin seküler toplumun bugüne kadar karşılamayı başaramadığı iki temel ihtiyaca cevap verdiğini kabul edebiliriz: Birincisi, bencil ve şiddete eğilimli içgüdülerimize karşın, topluluklar içinde uyumlu olarak yaşama ihtiyacı. İkincisi, mesleki başarısızlık, sorunlu ilişkiler, sevdiğimiz insanların ölümü, yozlaşma ve yıkım karşısındaki savunmasızlığımızın yol açtığı acılara katlanma ihtiyacı... Modern ateizmin başlıca yanılgısı, temel ilkelerinin reddine rağmen, dinlerin pek çok yönünün geçerliliğini korumasını görmezden gelmesi." (s. 11-13) De Botton, Hıristiyanlık, Musevilik ve Budizm üzerine yaptığı incelemeler temelinde, "Dinlerin bilgeliği en rasyonel olanlar dâhil bütün insanlığa aittir ve doğaüstünün en büyük düşmanları tarafından bile seçerek özümsenmeyi hak eder. Dinlerin bazı yönleri, sadece dindarlara terk edilemeyecek ölçüde yararlı, etkili ve akla uygundur..." (s. 311-312) sonucuna varıyor. Kitapta, ortaklık duygularının nasıl geliştirilebileceği ve iyiliğin nasıl özendirilebileceğinden tutun, eğitimin ve mimarinin nasıl düzenlenebileceğine, insanların çocuksu ihtiyaçlarının nasıl karşılanabileceğine, "zararlı iyimserliğin" nasıl giderilebileceğine, ruh sağlığıyla ilgili çabaların nasıl birleştirilip kurumsallaştırılabileceğine kadar uzanan alanlarda seküler dünyanın dinlerden alabileceği dersleri sıralıyor. Verdiği mülakatlardan birinde De Botton, kendisi hakkında şunları söylüyor: "Dine büyük saygı duyuyorum, ama doğaüstü yönlerinden hiçbirine inanmıyorum. Dolayısıyla tavrım belki sıradışı: Aynı zamanda inançlara çok saygılı ve tamamen inançsızım... Dinler bizim yalnızca rasyonel, aklını kullanan varlıklar değil, aynı zamanda duygusal ve fiziksel varlıklar olduğumuzu biliyor... Birer (büyük) çocuk olduğumuz ve (nasıl yaşamak gerektiğine dair) rehberliğe ihtiyaç duyduğumuz noktasından hareket ediyor." (TED Blog, 17.01.2012) De Botton'un önerilerinden biri de (başta Londra merkezi olmak üzere) ateist tapınakları kurulması. Bu, hiç yeni bir fikir değil. Bilindiği üzere bu fikir ilk kez, sosyolojinin öncülerinden ve pozitivizm felsefesinin kurucusu olan, 19. yüzyıl Fransız düşünürü August Comte tarafından ileri sürüldü. Comte, modern toplumda dinin yerini bilimin alacağını savunmuş, fakat dini inançların insanlar ve toplum açısından taşıdığı anlamı bildiği için, Hıristiyanlık yerine (bilime dayalı) İnsanlık Dini'nin geçmesini, kiliselerin yerine pozitivizm tapınaklarının kurulmasını önermişti. Örnekleri Paris, New York, Liverpool, Londra ve Rio de Janeiro'da inşa edilen bu ateizm tapınaklarının hiçbiri bugün hayatta değil. Çünkü bilim, dinin yerini alamadı ve hiçbir zaman da alamayacak. Çünkü alanları farklı. Din insanların duygu ve anlam dünyasına, bilim ise akıl ve madde dünyasına ait. Bilimi dinin, dini de bilimin yerine koyma çabaları en zalim diktatörlüklerle sonuçlandıktan sonra, post-modern dünyada din adamları bilime, bilim adamları da dine saygılı olmayı öğrenmekte. Denebilir ki, günümüz dünyasında inananlar ve inançsızlar giderek birbirlerinden öğreniyor. |