Güneş ve Ay tutulma namazları üzerine

Güneş ve Ay tutulma namazları üzerine...

İnsanlar mahiyetini bilemedikleri konularda kendi felsefelerine göre yorum yapıyor, çareler üretiyorlar. Zaman içinde bu yorumlar bir örf, âdet halini de alabiliyor, hatta daha da ileriye giderek dinî bir hüküm gibi de anlaşılabiliyor.

Çocukluğumdan beri Güneş ve Ay tutulmalarında bu yorumları gördüm, üretilen çarelere de şahit oldum.

Yozgat?ın orman içi bir köyündeki çocukluk günlerimde Ay ve Güneş tutulmalarında kimileri teneke çalarak Ay?ın açılmasını sağlamaya çalışır, kimileri de dam üstüne çıkarak silahlarını havaya doğru yöneltip gök boşluğuna kurşunlar sıkar, tehlikeyi önlemeye gayret ederdi. Tabii sonra çalınan teneke tesirini göstermiş, atılan kurşunlar da hedefini bulmuş, böylece Ay tutulmaktan, Güneş kapanmaktan kurtulmuş olurdu.

Bu tutum ve anlayışların zamanla dinden geldiği yolunda kanaatlerin oluştuğunu da görmüştüm...

Gerçekten de bu tavırların dinle ilgisi olabilir miydi? Ay-Güneş tutulması bir uğursuzluk, yahut da felaket işareti sayılabilir miydi? Çareleri de böyle teneke çalıp silah atmalar olabilir miydi?

Rahman Sûresi?ndeki ayetin açıkça ikazından, hadislerin de sarih ifadelerinden anlıyoruz ki, Ay ve Güneş?in tutulması, Rabb?imizin kainata koyduğu muhteşem hesapla işleyen bir kanunun gereğidir. Ne bir felaket işaretidir, ne de bir başka kötülük manası taşımaktadır.

Nitekim İslam?dan önceki devrelerde de Ay-Güneş tutulmasının, (İlahi kanun gereği diye bilinemediğinden) birtakım uğursuzluk, yahut da uğurluluklara işaret sayıldıkları da olmuştur. Efendimizin yavrusu İbrahim?in vefatında meydana gelen Güneş tutulmasını İbrahim?in ölümüne matem işareti gibi yorumlayanlara karşı Efendimiz?in ikazı tüm insanları aydınlatmıştır:

-Güneş ve Ay Allah?ın kainata koyduğu kanunlarının isabetli işleyişinin ibretli ayetidir. Birinin ölümü yahut da doğumuyla tutulup açılmazlar. Allah?ın şaşmaz hesapla işleyen bu kanunundan dolayı tutulma sirasında namaz kılın, O?na olan şükür borcunuzu bir daha tazeleyiniz...

Bundan dolayıdır ki fıkıh kitaplarında, ay ve güneş tutulma namazları, diye namazlar tarif edilerek sabah namazının sünneti gibi iki rekat sünnet kılınması tavsiyesinde bulunulmuştur...

Bazıları bu namazları da yanlış yorumlayarak demişler ki:

-Güneş ve Ay tutulması İlahi kanun gereğidir. Tutulması da açılması da belli dakikalar içinde başlayıp bitecektir. Dindarlar boşuna namaz kılıyorlar bu tutulma sırasında.

Bu da yanlış ve bilgisizce bir yorumdur. Efendimiz?in (sas) tavsiye buyurduğu fıkıh kitaplarındaki iki rekatlık sünnet namaz, Güneş-Ay tutulmasını önlemek, yahut da açılmasını sağlamak için değildir ki, böyle bir yoruma gerek duyulsun.

Nasıl Güneş göğün ortasına gelince öğle namazının vakti girdiğine işaret oluyorsa, Ay ve Güneş?in aynı hizaya gelmesiyle meydana gelen tutulma anı da aynı şekilde iki rekatlı bir sünnet namazı kılmanın vaktidir. Nitekim tutulma sırasında kılamayanların sonra kılmaları da gerekmemektedir. Çünkü namazın vakti çıkmıştır.

Bizler Rahman Sûresi?ndeki ayette Ay ve Güneş?in boşluktaki yörüngesinde dolaşmasının Allah?ın kainata koyduğu muhteşem hesapla olduğunu bildiğimizden dolayı, müspet ilmin son devirlerdeki keşfiyle çatışma halinde hiç olmadık. İlahi kanunları koyan Yaratıcı?ya şükür ve minnet borçlarımızı ödeme vaktinin girdiğine işaret saydığımız bu tutulma anında, vakti girmiş iki rekat namaz kılma görevimizi yerine getirmeye çalışırız. Biz kılsak da kılmasak da tutulma sona erecektir. Ancak kılarsak ömür boyu bir sünneti yerine getirmiş olmanın mutluluğunu yaşayacağız...

ahmet şahin
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın