> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Ayın Konusu > Farklılıklarımızın Farkında mıyız?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Farklılıklarımızın Farkında mıyız?  (Okunma Sayısı 1033 defa)
27 Temmuz 2011, 16:24:14
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 27 Temmuz 2011, 16:24:14 »



Farklılıklarımızın Farkında mıyız?


Ekim 2009 130.SAYI


Ali YURTGEZEN
kaleme aldı, AYIN KONUSU bölümünde yayınlandı.


Müslümanlar olarak bir süredir farklılıklarla başımız ne yazık ki pek hoş değil. Bize benzemeyenlere dindaşımız, kardeşimiz de olsa yan bakar olduk. Sırf bizim gibi görünmüyor diye, bizim gibi düşünmüyor diye... Meşrebimiz, mensubiyetimiz, kavmimiz, dilimiz, kültürümüz farklı diye...

Hem İslâm’ın en temel prensiplerine aykırı, reddedilmiş bir tavır bu. Hem de 72 milleti bir arada barış ve adaletle yaşatmış bir büyük tarihin çocuklarına hiç yakışmıyor.

Yıllardır uğraştığımız terör belasını sona erdirmek, toplumsal barışı sağlamak için yapılması planlanan “açılımlar” şu sıralar ülke gündeminin en ateşli tartışma konusu. “Farklılıklarımıza tahammül edelim” yahut “farklılıklarımızı zenginliğe dönüştürelim” çağrıları revaçta. Bir toplumu oluşturan fert veya grupların farklı soylardan gelebileceği, farklı dilleri konuşabileceği, farklı inançlara, kültürlere, görüşlere sahip olabileceği ve bütün bunlara saygı gösterilmesi gerektiği sıkça vurgulanıyor. Yaşadığımız sıkıntıların, çatışma ve huzursuzlukların bu farklılıklara tahammülsüzlükten kaynaklandığı kabul edilmiş olunuyor böylece.

Şunu baştan söyleyelim: Müslüman toplumların yaşayacağı bir problem değil bu. Allah’ın nice hikmetleri icabı ortaya çıkan ırk, kavim, dil, kültür.. farklılıklarının normal şartlarda müslümanlar için problem teşkil etmemesi lazım. Nitekim dışarıdaki bütün gürültü patırtıya rağmen dinî cemaatlerin hiçbirinde böyle bir sıkıntı yaşanmıyor. Bu hal, sorumluluk sahiplerine en doğru ve kesin çözümü gösteriyor ama dinin ölçülerine riayetle böyle problemlerden uzak olan müminlerin de meseleye duyarsız kalmasını gerektirmiyor. Çünkü barışın, huzurun, kardeşliğin, birlik ve beraberliğin tesisi hepimizin görevi.   

Cevabı sizde sorular

“Farklılıkları idrak”, her zaman ve zeminde karşımıza çıkan çetrefil bir konu aslında. Modern söylemlerin çeşitlilik, farklılık, özgürlük, demokrasi vurgusu zihinlerimizi epeydir tahrip etti. Hangi farklılıklar karşısında hangi tavırları takınacağımızı karıştırır olduk. Neyi ayırıp edip neyi birleştireceğiz? Tefrika nedir, ihtilaf nedir, toplumsal birlik ve beraberliği nasıl sağlayacağız? Bu sorulara yeterince net cevaplar veremiyoruz. Bizim de maksadımız gündemdeki aktüel bir tartışma üzerinde görüş beyan etmekten ziyade, daha genel bir problemle ilgili ölçülerimizi hatırlatmak zaten. Fakat bugünlerde konuştuğumuz “etnik farklılıklara bakış” meselesi, sonuçta bu genel problemin tipik bir örneği. Bu örnek üzerinden bazı sorularla esas konuya girelim istiyoruz.

Bugün yaşadığımız problemin kaynağı hakikaten etnik farklılıklarımız mıdır, yoksa bu tür farklılıkları çatışma sebebi haline getiren daha derin bir idrak veya inanç sorunumuz mu var?

Eğer “biz” ve “öteki”nin sınır çizgilerini derinleştirecekse, farklılıkları belirginleştirerek öne çıkarmak çözüm müdür, problemi ağırlaştırmak mıdır?

Sünnetullah kapsamındaki farklılıklara “saygı” ile “tahammül” aynı şey midir?

Tahammülün içinde saklı katlanma, şikayet ve zoraki rızanın, sünnetullah karşısında küstahlık anlamına gelmesi bir yana, varsayılan ayrılıkları daha da körüklemeyeceği düşünülebilir mi?

Farklılıklarımızı zenginliğe dönüştürme fikri, pragmatist (faydacı) bir yaklaşımı ve bu uğurda kutsallarımızı kullanılıp atılacak bir malzemeye indirgeme tehlikesini taşıyor olabilir mi?

İnsanlar hangi sebep ya da müeyyide ile birbirlerinin farklılıklarına saygı gösterecektir?

Ve nihayet “fark” dediğimiz şey nedir? Bugün problem haline getirdiğimiz, “farklılık” saydığımız benzemezlikleri, müminin fark etmesi, farklılık olarak görmesi ne kadar doğrudur? 

Farklılıklarımız hakikaten fark mıdır? 

Her fark aynı değildir

Fark etmek, farkında olmak, farkına varmak fiilleri, “birbirine benzemeyen şeyleri ayırmak” anlamı yanında, “bir şeyin künhüne vâkıf olmak, hakikati idrak ve temel kanunu görmek” anlamına da gelir. Baş gözüyle nicelik, suret veya görüntü olarak birbirine benzemeyen şeyleri ayırmak da fark etmektir; basiretle, yani kalp gözüyle nitelik yahut özü bakımından birbirine benzemeyen şeyleri ayırmak da... Üstelik çoğu zaman zahirdeki farklara takılmak, hakikati fark edememenin işareti olur. Demek ki farktan farka fark var. Önce bunu fark etmeliyiz.

Şair, “Surette nazar eyler isen sen ile ben var / Ammâ ki hakikatte ne ben var, ne de sen var” diyor.

“Sen” ve “ben” ayrımı bir fark ediştir. Fakat tasavvufî bakışla aslında “sen” ve “ben”in birer görüntü olduğu, gerçek bir varlığının bulunmadığı, dolayısıyla böyle bir ayırımın yapılamayacağı da bir fark ediştir. Bunlardan ikisinin de doğruluğu ileri sürülebilir ama bu doğrulardan hangisine itibar etmeli?

Biliyoruz ki görüntü aldatıcıdır. Hakikati aynı, ancak sureti farklı şeylerin ayrı ayrı varlıklar olduğuna hükmetmek sağlıklı bir fark ediş değildir. Surete takılıp asıl olana intikal edememeye “gaflet” derler. Gaflet ise tam bir “fark edememe” halidir.

Bütün bunları hesaba katarak kendimize bir daha soralım: Hakikaten farklılıklarımızın farkında mıyız?

Dünya imtihanını “çoklukta birliği bulmak” şeklinde de özetleyebileceğimiz müslümanın, fark zannedilen şeylerin hakikatte farklılık olup olmadığının farkına varması gerekiyor öncelikle. Ya da şöyle söyleyelim: Müslüman, büyüklerin “fârukiyyet” dediği vasıfla vasıflanmakla mükellef. Çünkü vahiy bunun için inmiş. Kur’an-ı Kerim bunun için bir “furkan”, yani farklılıkları ayırt ederken esas almamız gereken tek ölçü.

Farklılıkların ne kadar farkındayız, “Furkan”a bakalım öyleyse.

Birlik ve ayrılık

Furkan bizi iman etmeye çağırır. İmanın ilk şartı ise kelime-i tevhit dediğimiz “lâ ilâhe illallah” ile en veciz tarifini bulan “tevhit”tir. “Birleme” anlamına gelen tevhit, kulun gayretini gerektiren bir farkında olma yahut şuur hali, bir idrak tarzıdır. Allah Tealâ’nın alemlerin Rabbi, yerlerin ve göklerin yaratıcısı, Kayyûm’u, çekip çevireni olduğu, O’ndan başka ilâh bulunmadığı idrakidir bu.

Fakat bu idrak Allah Tealâ’nın zatını değil, isim ve sıfatlarını kavrayabilir ancak. Allah’ın isim ve sıfatları ise mevcudatta kesret, yani çokluk ve çeşitlilik halinde tecelli etmiştir. Kesret, tevhidi engellediği kadar, tevhide imkan veren bir fırsattır aynı zamanda. Bu sebepledir ki tevhit, doğrudan doğruya kainattaki kesret veya vahdetle değil, kulun idrakinde gerçekleşen, gayrete bağlı bir sorumluluktur.

Yaratıcı iradenin takdiri olan farklılıkları yok saymak, iptale yeltenmek tevhit değildir. Kainatın yaratılışında ve varlığını sürdürmesinde tabi olduğu bu ilahî kanunlar haktır. Tevhit, bu kanunların eseri olan çeşitliliğin, hatta zıtlıkların uyumunu, birbirini tamamlamasındaki inceliği, kainat korosuna katkısını görüp bu muhteşem sistemi kuran kudreti kavramaktır.

Öte yandan kainattaki çokluk ve çeşitliliğin tevhidi zorlaştırdığı gerçeği, imtihanın kuralıdır. Mademki her imtihanda olduğu gibi dünya imtihanındaki tutumumuzun da sahihliği imtihanın kurallarına uymakla mümkündür, sünnetullaha bağlı farklılıklara itiraz etmemek, saygı göstermek, bunların hikmetine râm olmak gerekir.

Tecelli edenin varlığına ve birliğine ulaşmak, bunların bir bütünün parçaları ve tek bir iradenin eseri olduğunu görmek kaydıyla tecellideki çeşitliliği fark etmek, tevhide mani bir tefrik değildir. Tevhidin, yani “birleme”nin zıddı olan tefrik (ayırma), aslında “bir” olanı bölüp çoğaltmaktır ki böyle bir tefrik itikadî planda “şirk”, toplumsal planda “tefrika” demektir.

Tefrika, birbirini tamamlayan unsurların sureta farklı farklı olduklarını görmek değil, bunları birbirine tercih etmek, birini veya birkaçını ilahî düzeni bozacak şekilde ait olduğu bütünlüğün içinden çıkarıp başka bir yere koymaktır.

“Teârüf”teki incelikler

İnsanlar arasındaki tabii farklılıklar etnik kökenin belirlediği özelliklerden ibaret değildir. Mizaç, meşrep, yetenek, akıl, zekâ, maharet, anlayış.. bakımından da insanlar farklı farklıdır. Hucûrat suresinin bu ayetinde yalnızca kavim ve kabile mensubiyetinin zikredilmesini, cahiliyye döneminde neseple övünmenin yaygınlığına bağlayan müfessirler, takva dışındaki farklılıkların ayet kapsamına girdiğini söylerler.

Doğuştan getirdiğimiz bütün farklılıklar sünnetullahın eseridir ve Cenab-ı Hak bundaki hikmetin “teârüf” yani “tanışıp bilişmek” olduğunu beyan buyurmuştur. Tearüfteki “tanışma”nın kapsamında “belirlilik, yardımlaşma, muhatabın varlığını kabul etme, muhabbet” gibi anlamlar da vardır ve bunların toplamı insanî ilişkilerin nasıl olması gerektiğini anlatır.

İnsanları yahut insan topluluklarını, kendilerine özgü bir “belirlilikleri” yoksa tanıyamayız. Tanımak için sorduğumuz “kimsin, kimlerdensin” gibi sorular bir mensubiyet ifadesiyle cevaplanabilir ancak. Yardımlaşma ve dayanışma, karşımızdakini tanıdıktan, onun yapabileceklerini öğrendikten sonra gelir. “Temas sempati doğurur” kuralınca insanları tanıdıktan sonra sevebilir, varlığını kabul eder, farklılıklarına saygı gösterebiliriz.

Fakat galiba tearüfteki en önemli incelik, “şekilden öze, görüntüden asl’a giderek idrak” tarzındaki bir bilme, sezme veya tanımayı ifade etmesidir. Bu, insanı beşeriyeti ile değil, âdemiyeti ile tanımaktır. Efendimiz s.a.v., “bu dünyada ülfet edip muhabbetle anlaşan insanların ruhlarının alem-i ervah’ta tanışmış olduklarını” haber verdikleri bir hadislerinde, ruhların tanışıklığını “tearüf” ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Farklılıklarımızın Farkında mıyız?
« Posted on: 19 Nisan 2024, 09:27:05 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Farklılıklarımızın Farkında mıyız? rüya tabiri,Farklılıklarımızın Farkında mıyız? mekke canlı, Farklılıklarımızın Farkında mıyız? kabe canlı yayın, Farklılıklarımızın Farkında mıyız? Üç boyutlu kuran oku Farklılıklarımızın Farkında mıyız? kuran ı kerim, Farklılıklarımızın Farkında mıyız? peygamber kıssaları,Farklılıklarımızın Farkında mıyız? ilitam ders soruları, Farklılıklarımızın Farkında mıyız? önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes