> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Ayın Konusu > Zamane Rüzgârı Karşısında Aile Huzuru
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Zamane Rüzgârı Karşısında Aile Huzuru  (Okunma Sayısı 978 defa)
27 Temmuz 2011, 16:16:45
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 27 Temmuz 2011, 16:16:45 »



Zamane Rüzgârı Karşısında Aile Huzuru


Kasım 2009 131.SAYI


Taha YILDIZ
kaleme aldı, AYIN KONUSU bölümünde yayınlandı.


Ömür boyu mutluluk ve huzur içinde bir yuvayı paylaşmak üzere kurulan aileler neden dağılıyor? En küçük Anadolu şehirlerinde bile boşanma oranları neden hızla artıyor? Cinnet geçiren eşler neden birbirlerine fiziksel zararlar veriyorlar?

Etrafımızda olan bitenlerle gazete televizyon haberlerini bir araya getirdiğimizde, aile bağımızın hızlı bir şekilde çözülmeye doğru gittiğini görebiliriz.

Ailenin kutsal olduğunu biliyoruz ama demek ki yeniden öğrenmeye, üzerinde düşünmeye, huzuru yeniden keşfetmeye ihtiyacımız var.

Her insan dünyada huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmek ister. İster ki, kendisiyle anlaşabileceği bir eşi olsun, evliliğin meyvesi güzel çocuklarla yuvası şenlensin.

Genç yaşta hepimiz evlilik etrafında böylesine güzel hayaller kurarız. Ancak yapılan evlilik her zaman hayallerdeki gibi ilerlemez. Ne yazık ki, yuvalar pek çok insana mutluluk getirmiyor artık. Boşanma oranları sürekli artıyor.

Şöyle bir düşünün. Birbirlerine romantik vaatlerde bulunan, gözlerinin ondan başkasını görmediğini söyleyen eşlerin yuvaları altı ay sonra çatırdamaya başlıyor. İki taraftan ailelerin müdahalesi, arayı bulma çabalarıyla evlilik düşe kalka bir süre daha devam etse bile, yürümüyor, aile binası çöküveriyor. Eşler soluğu mahkeme kapısında alıyor ve anlaşılamadıklarından, beklentilerinin karşılanamadığından, saygı görmediklerinden şikayet ediyorlar. “Şiddetli geçimsizlik” yeterli mazeret sayılıyor ve hakim evlilik bağını çözüp eşleri kendi yollarına gönderiyor.

Boşanmanın ardından çiftler kendilerini bir boşlukta hissederler, ancak toparlanmaları çok uzun sürmez. Bununla birlikte, neden bu evliliği yaptıklarına hayıflanıp dururlar. Hayatlarının sonraki kısmında, geçirdikleri şanssız evliliğin acı hatıralarını her zaman taşırlar. Her fırsatta yüreklerinde burkulmalar olur, kelimelere dökemeyecekleri bir sızı hissederler. Kendilerine kızarlar. Çoğu kez de içleri boşandıkları eşlerine karşı öfke ve intikam ateşiyle yanıp tutuşur.

Bir ömürlük acı kısa anda

Esasında bu zorlu sürecin acısını en fazla hissedenler boşanan çiftler değildir. Hüznün, acının en yoğunu iki grup insanın üzerine çöker.

Bunların birincisi boşanan çiftlerin anne babalarıdır. Onlar çocuklarını belli bir yaşa kadar yetiştirip ellerinden gelen bütün gayreti göstermişler, yemeyip yedirmiş, giymeyip giydirmişler ve onlar için nice uykusuz geceler geçirmişlerdir. Zamanı gelince yavrularının hayırlı ve mutlu bir evlilik yapması için birikimlerini ortaya koymuşlar, kıpır kıpır kalpleriyle her türlü fedakârlığı göstermişlerdir. Evlatlarının yuvanın yıkılmasıyla birlikte kurdukları hayaller de yıkılıp gider. Yaşlılık dönemlerinde bütün hayatları boyunca çektikleri sıkıntılara denk bir sıkıntının altına girerler. Bir o kadar daha yaşlandıklarını hissederler. Yıkılan yuvaya mı, çocuklarının bundan sonraki hayatlarında bir düzen tutturamayacağına mı üzüleceklerini bilemezler.

Nice anne babanın böyle bir kederle, ömürlerinin son demlerini nasıl da elem içerisinde geçirdiğine pek çok kez şahit olmuşuzdur.

Gövdesi kırılan fidanlar

Ailenin dağılmasının yükünü çeken ikinci grup çocuklardır. Onlar hayatları boyunca bunun burukluğunu taşıyacak ve sıkıntının katmerlisini yükleneceklerdir. Yuvanın dağılmasıyla birlikte hayatlarının geri kalanını annenin sarılması, babanın okşaması veya her ikisinden yoksun geçirmek zorunda kalacaklardır.

Sevgiden yoksunluğun meydana getirdiği olumsuz etki büyüme çağlarında kendisini gösterecek ve ileriki dönemlerinde bunlar problem olarak sosyal hayatlarına aksedecektir.

Büyük şehirlerde halkın can emniyetini tehdit edecek boyutta terör estiren sahipsiz çocuklar ile her türlü kötü alışkanlığı olan gençlerin önemli bir kısmının, anne-baba şefkatinden ve kucaklamasından mahrum kalmış evlatlar olduğu hepimizin bildiği bir gerçektir. Çocuk, anne babasından göremediği sevginin bedelini topluma ödetmektedir.

Savrulan toplum

Ömür boyu saadet içinde bir yuvayı paylaşmak üzere kurulan aileler neden dağılıyor? En küçük Anadolu şehirlerinde bile boşanma oranları neden hızla artıyor? Cinnet geçiren eşler neden birbirlerine fiziksel zararlar veriyorlar? Aile içi şiddet neden son zamanlarda bu derece arttı? Bu ve benzeri pek çok soru zihnimizi kurcalar.

Bu soruları ve gazetelerin üçüncü sayfalarını işgal eden aile haberlerini bir araya getirdiğimizde, toplumun çok kötü ve de hızlı bir şekilde çözülmeye doğru gittiğini görebiliriz. Yaşı ellinin üzerinde olanlar, kendi gençlik dönemleriyle içinde yaşadığımız zamanlardaki aile ortamlarını karşılaştırdıklarında, toplumun ne kadar savrulmuş olduğunu çok iyi anlamaktadırlar.

Nereden başlamalı?

Önce neyi düzeltmeliyiz? Şüphesiz ilk yapılması gereken, bütün aklımızı, tecrübemizi kullanarak sağlam zemine oturmuş bir evlilik yapmak, oğullarımızı ve kızlarımızı bu beceriyi gösterecek şekilde yetiştirmek olacaktır. Yoksa ta başından sorunlara gebe bir şekilde olarak kurulan evlilik bağı zaman içerisinde kolayca yıpranacaktır. Bunun sonucunda da ailenin iç huzuru bozulacak ve çare, oranı gittikçe artan boşanmada aranacaktır.

Boşanmak aslında çoğu kez bir kaçıştır. Sorunlara boyun eğmek ve mücadeleyi bırakıp kendi yalnızlığımıza çekilmektir. Yine de boşanma aşamasına gelmiş bir evlilik için bazen boşanmanın daha hayırlı olacağı durumlar da vardır.

Nitekim çarelerin tükendiği aşamaya gelinmiş olabilir. Böyle yuvalar dağılmasa bile eşler arasındaki bağ son derece zayıfladığı için evlilik sözde evlilik halini alır. Böylesi ailelerin meyvesi olan çocuklar da olumsuz şartlarda yetişmiş olduklarından, sorunlara karşı daha korumasız hale gelirler. Zira sıcak aile ortamı, aile içindeki bireyleri koruma altına alır. Özellikle çocuklar bu korumadan en büyük payı alacak olanlardır. Bunun aksi düşünüldüğünde de koruma pozisyonunu kaybetmiş bir ailenin bireyleri -özellikle çocuklar- her türlü dış tesire açık hale gelmektedir.

Gidişat nereye?


Dış kültürlerden oldukça fazla etkilendiğimiz şu günleri bir de bahsettiğimiz açıdan değerlendirelim. Ülkemizde basit nedenlerle boşanma oranları hızla artmakta ve manzaraya baktığımızda haklı olarak endişe etmekteyiz. Bozulma bu şekilde sürüp gittiği takdirde aileden kazanılan değerlerin de gittikçe zayıflayacağı bir gerçektir. Aslında bu gidişin bizleri Batı toplumlarındaki “bireyin yalnızlaşması” ve “güven duygusunun yitimi” noktasına getirmesinden korkmalıyız.

Aile sıcak bir ortamdır. İnsan yaratılışı gereği böyle bir ortama daima muhtaçtır. Zira yuvanın kişiye sağladığı anne-baba ve evlat ilişkisi merhamet bağlarını güçlendirir. Bundan başka insandaki güven duygusunun artmasına, günlük hayatta karşımıza çıkan sorunların sebep olacağı bunalımların engellenmesine vesile olur.

Aksi takdirde evlenip boşanmaların sıradanlaştığı, çocuklar ile aile arasındaki bağların zayıfladığı, insanların birbirlerinin sorunlarını kendilerine dert edinmediği bir manzara ile karşı karşıya kalırız.

Bir müslüman olarak ailenin farkına varmak

Peki, neleri düzeltirsek sarsılmakta olan aile bağlarını kurtarabiliriz, böylece çocuklarımızın yarınlarından endişe etmeyiz, gözlerimizi huzur içinde bu dünyaya kapatabiliriz?

İlk şu noktadan başlamak gerekiyor. Hepimizin gördüğü gibi, manevi değerlerimizden yoksun yetişen yeni kuşak, ailenin kutsiyetinin farkında değil. Oysa İslâm’ın biz müslümanlara öğrettiği şeylerden birisi de, aile ortamının bizlere müslümanlığımız için daha elverişli bir ortam sunuyor olmasıdır.

Müslümanın ibadeti sadece namaz kılmak, oruç tutmak gibi hemen aklımıza gelen ibadetlerle sınırlı değildir. Mümin kişi hayatının her diliminde ibadettedir. Aile ortamı da bunların en başında gelir. Kişi, Hz. Peygamber’in buyurduğu üzere eşinin ağzına koyduğu lokmadan bile ibadet sevabı alır. Hatta harama düşmeden fıtrî ihtiyaçlarını helal yoldan karşıladığında dahi sevap alır.

İnanan kişi, her zaman ibadette olduğu düşüncesini zihninde tutamasa bile, özünde bu niyet olduğundan dolayı, ailesinin maişetini temin için çalışmasından, onlara güler yüz göstermesinden, bilebildiği, dilinin döndüğü kadar İslâm’ın güzelliklerini anlatmasından, fırsat bulduğu vakitlerde camiye götürmesinden... kısaca ailesinin ALLAH ve Rasulü’nün istediği bir yaşam sürmesi için çaba harcadığı her şeyden sevap alır. ALLAH ve ahiret bilincinin yüksek olduğu bu yuvalarda öncelikli amaç ALLAH’ın hoşnutluğunu kazanmak, helal çizgi üzerinde yürümeye gayret ederek müslümanca bir ömür sürüp, yine müslümanca vefat etmek olduğundan, eşlerin manevi olarak birbirlerine ve çocuklarına verecekleri çok şey vardır. Eşlerin beraber vakit geçirmesi, sorunlara birlikte çara araması, konuşması, birbirlerini dinlemesi manevi olarak güçlenmelerini, birbirlerinden destek alarak ALLAH’a daha kuvvetli yönelmelerini ve yaşadıkları hayattan müthiş derecede manevi haz almalarını sağlar. Hz. Peygamber efendimizin, insanın yanında huzur bulduğu eşini, müminin elde edebileceği en büyük nimetlerden biri olarak saymasının nedeni bu olsa gerektir. Elbette bu güzellik çocuklarına da sirayet edecektir.

Büyük beklentilere gem vurmak

Ailenin çabuk dağılmasının en büyük nedenlerinden birisi, manevi açlığın artmasına paralel olarak insanların maddi beklentilerinin ve kanmak bilmez iştahlarının azmasıdır.

Yabancı kültürlerin ve İslâm’ın h...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Zamane Rüzgârı Karşısında Aile Huzuru
« Posted on: 29 Mart 2024, 00:15:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Zamane Rüzgârı Karşısında Aile Huzuru rüya tabiri,Zamane Rüzgârı Karşısında Aile Huzuru mekke canlı, Zamane Rüzgârı Karşısında Aile Huzuru kabe canlı yayın, Zamane Rüzgârı Karşısında Aile Huzuru Üç boyutlu kuran oku Zamane Rüzgârı Karşısında Aile Huzuru kuran ı kerim, Zamane Rüzgârı Karşısında Aile Huzuru peygamber kıssaları,Zamane Rüzgârı Karşısında Aile Huzuru ilitam ders soruları, Zamane Rüzgârı Karşısında Aile Huzuru önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes