๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler( Aile Hayatı ) => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 27 Ağustos 2012, 13:15:44



Konu Başlığı: Siz takdiri allaha bırakın
Gönderen: Sefil üzerinde 27 Ağustos 2012, 13:15:44
Engelli beklenen çocuklar sağlıklı doğabiliyor

(http://img1.zaman.com.tr/2012/08/27/engel.jpg)

Çocuğunun engelli doğacağını öğrenen ailelerin kimi engelli de olsa evladına sarılmak istiyor kimi de kürtaj yolunu tercih ediyor. Engelli çocuğuyla yaşama tutunmak isteyen annelerden zıbının bacaklarını kesip dikenler de var, ördüğü hırkanın kolunu eksik bırakanlar da... Onlar çocuklarının doğumunu heyecan ve hüzün karışımıyla beklerken çocukları sapasağlam doğabiliyor.

Kahraman ve Dilek Bayçöl çifti doğacak üçüncü çocuklarını heyecanla bekler. Mutluluklarına diyecek yoktur. Sürekli doktor kontrolüne giden çift, sıra ultrason aşamasına gelince heyecan ve meraktan uyuyamaz. Ertesi gün doktor kontrolünden sonra duydukları karşısında Bayçöl çifti adeta beyninden vurulmuşa döner. Doktor, doğacak yavrularının iki ayağının da olmadığını söyler. Çocuklarının özürlü doğacağını öğrenen çift, doktorun yanından çıkınca yarım saat öylece yürür. Kendilerine geldiklerinde yolu kaybettiklerinin farkına varır. Allah'a teslim olan çift, "Her şeyde bir hayır vardır Allah bize bir evlat verecekse onu büyütmek de bizim vazifemiz." diyerek yavrularının doğacağı günü bekler ve ona göre hazırlık yapar. İlk aylarda sevinçle geçen günlerin yerini son aylarda hüzün alır. Doğum günü gelince başta anne Dilek Bayçöl olmak üzere hastaneye gelen bütün aileyi çocuğun nasıl doğacağına dair telaş alır. Gerçekleşen doğumdan sonra bütün aile yine bir şok yaşar. Bebek gayet sağlıklı ve ayakları da sapasağlam yerindedir. Şu an Ahmet Kemal 8 yaşında, sağlıklı ve okula gidiyor.

Recep ve Baran Kara çifti ise ilk çocuklarının heyecanıyla yanıp tutuşurken 4 aylık bebeklerinin cinsiyetini öğrenmek için gittikleri doktordan acıyla döner. Doktor doğacak çocuklarının boynundan ve bacağından fiziksel özürlü olduğunu söyler. Kara çifti için stresli 5 ay da başlamış olur. Her özürlü çocuk gördüğünde kendinden geçen anne Baran Kara, çocuğu için ördüğü tulumları, hırkaları da yarıda bırakır. Ramazan Bayramı doğum için gittiğinde bütün ailenin de tadı kaçar ve endişeli bekleyiş başlar. Minik Mustafa Emir dünyaya geldiğinde ise fiziki hiçbir özrü yoktur. Çocuklarının sağlıklı olduğunu öğrenen çift iki bayramı birlikte yaşar.

Doktorların da yanılma durumu olabilir

Birçok aile, ultrason sonrası çocuğunun zihinsel veya bedensel özürlü doğacağını duyuyor. Hayallerin yıkılmasıyla birlikte çelişkiye düşen kimi aileler özürlü de olsa çocuklarına yaşam hakkını teslim ediyor kimi de özürlü bir çocukla zor bir hayat istemeyerek kürtaj oluyor. Çocuğuna yaşam hakkı tanıyan bazı aileler ise doğumdan sonra büyük bir sürprizle karşılıyor. Özürlü bekledikleri minik yavruları sapasağlam doğuyor. Uzmanlar ise özürlü denen çocukların sağlıklı doğabileceğine dikkat çekerek, kontrolde yanılma olabileceğinin altını çiziyor.

Bu tarz vakaların sık yaşandığını dile getiren Kadın Doğum Uzmanı Operatör Dr. Yıldız Tanrıseven doktorların da yanılma durumu olabileceğini vurguluyor. Tanrıseven, "Böyle durumlarda yanılmayı en aza indirmek için tüm doktorlar, hastayı birden fazla teste tabi tutmak zorunda. Gelişmelerden tümünü doğacak çocuğun ailesini haberdar etmek gerekir. Erken teşhis konulduğu vakit anne kalan zamanı çok zor geçiriyor." ifadelerini kullanıyor. Günümüzde çoğu ailenin riskten kaçtığı için erken zamanda çocuğu aldırma yoluna gittiğini kaydeden Tanrıseven, ''Her insanda olduğu gibi her cihazda da yanılma yaşanabilir. Aileler birden fazla doktora görünsün. Kesin sonuç olsa bile çocuğu almadan önce bir kez daha düşünsünler." tavsiyesinde bulunuyor. Çocuğunun özürlü doğacağını öğrenen anne adayının bu dönemde oldukça kaygılı olduğunu dile getiren Psikolog Belkıs Ertürk ise bu tür durumlarda babanın anneye her zamankinden daha fazla destek olması gerektiğini söylüyor. Ertürk, bu dönemde ailenin "Çocuğu doğurmalı mıyım? Doğurmamalı mıyım? Sağlıksız çocuğa nasıl bakacağım?" gibi çatışma haline girdiğini ifade ediyor. Bazen babaların anneleri bu durumda yalnız bırakabildiğini kaydeden Ertürk, "Anne ve baba 'Ben bu ihtimali ne kadar kaldırabilirim? Eğer bu ihtimal varsa bile ben bu sürece ne kadar hazırlıklı olabilirim?' sorusuna birlikte cevap vermeli." tavsiyesinde bulunuyor.

Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saffet Köse ise İslam âlimlerinin anne karnındaki bebeğin 4 ay 10 gün olduğunda bebeğe ruh üflendiğini söylediğini hatırlatıyor. 4 aydan sonra canlı insan meydana geldiğini vurgulayan Köse, "4 ay 10 günden sonraki dönemde kürtaj sadece annenin hayatını kurtarmak için söz konusu olabilir. İslam âlimleri bu süreden sonra sakat doğacağı belli olsa bile annenin hayatını kurtarma dışında müdahale olmaması gerekir. Buna göre anne 8-9 aylık hamile olsa ve çocuğun anneyi zehirlediği ortaya çıksa anne kurtarılmaya çalışılır. Ancak 4 aya kadar olan dönemde de annenin hastalığı olmasa bile cenin çok kötü durumdaysa tıp bu konuda kesin bilgi verebiliyorsa o konuda da müdahale olabiliyor." diyor. Bu dünyanın bir imtihan dünyası olduğunu söyleyen İlahiyatçı Selman Kuzu ise şu ifadeleri kullanıyor: "Allah insanı malıyla imtihan eder. Eşiyle imtihan eder. Anne babasıyla imtihan eder. Bazen bir hastalıkla bazen yaşlılıkla veya bakmakla mükellef olduğu yaşlılarıyla imtihan eder. Bazen sağlam bazen de özürlü bir evladıyla imtihan eder. Önemli olan 'imtihandayız' şuuruyla yaşamak ve imtihanı verebilmektir. Çocuğunu özürlü bekleyen ailelerin her zamankinden daha sabırlı olması gerekir ve unutulmamalı ki anne karnındaki özürlü çocuğun da bir canı var."

zaman