๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler( Aile Hayatı ) => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 22 Aralık 2010, 14:14:45



Konu Başlığı: Sevgi emek ister
Gönderen: Hadice üzerinde 22 Aralık 2010, 14:14:45
Sevgi emek ister!

İnsan daha doğar doğmaz, kendisini çepeçevre kuşatmış bir sevgi halesiyle karşılanır. Dünyaya gelmesinin sevinç ve mutluluğu hissedilir. Bu sevgi yumağıdır, insanı yaşatan ve hayata hazırlayan… Dolayısıyla insan sevgisiz yaşayamaz. Sevgi eksikliğinin ne büyük facialara yol açtığı yaşananların tecrübesiyle az çok biliniyor.
Fakat ne yazıktır ki, toplumumuz dayandığı temel dini vasıfları uzun bir süredir terk eylediği için, toplumu yarınlara taşıyacak olan yavrularımızı, gösterilmesi gereken sevgiden mahrum etme gibi bir garabeti yaşıyoruz. Nasıl mı? Şöyle ki, geleneklerde nasılsa yerleşmiş bulunan ebeveynin “çocuklarına sevgisini gösterememe” alışkanlığı hala birçok ailede yaşanıyor. Ana- baba, büyüklere olan saygıyı bahane ederek, çocuklarını sevmek ve ilgilenmek gibi en doğal davranışları sergileyemiyorlar. Sanki çocuklarını sevseler suç işlemiş olacaklar! Gerçi merhametten nasipsiz, sevmeyi ve bunu göstermeyi küçük görenler nazarında, çocukları sevmek onları şımartmaktır! Şımaran çocuk da tepeye biner, anaya babaya çektirir! gibisinden kabul edilmesi zor bir öngörüden yola çıkıyorlar. Ama bu düşüncenin ne kadar saçma ve zararlı olduğu yaşanılan olaylarla ortaya çıkıyor.
Hala köylerimizde, kasabalarımızda daha çok görülen, şehirlerde ise her ne kadar bu tür davranış ve düşünceler azalmışsa da hala devam ede gelen alışkanlıklar yüzünden, hele de aynı evi paylaşıyorlarsa ebeveynlerle, ana- babalar çocuklarını sevme, onlara değer verme böylece hayata hazırlama görevlerini yerine getirmiyor ya da getiremiyor! Kimi büyüklerinin yanında çocuğunu sevmekten utanıyor. Kimi ana- babasının bundan hoşlaşmadığını varsayarak kendi ana- babaları yanında çocuğunu öpmekten bile kaçınıyor. Bunlara az çok şahit olduğum için söyleme gereğini duydum. Bu sebeple çocuklarımız sevgi yoksunluğu içinde büyümekte, sevgiye susamış olmaktalar.
Nedense büyüklerimiz “sevgilerini göstermeme ya da gösterememe” konusunda çok titizler. Evlatlar ise, şiddetle ihtiyaç hissettikleri sevgiyi görmemekten dolayı psikolojik rahatsızlıklar yaşayabilmektedirler. Ya da sevgi yoksunluğunu kimi zararlı alışkanlıklar edinerek kapatma yoluna girmekteler. Kötü alışkanlıkların hep sevgisiz ailelerde büyümüş çocuklarda ortaya çıkıyor olması, bir tesadüf olmasa gerek… Uyuşturucu alışkanlığı, sigara, alkol, şimdilerde pek revaçta olan internet alışkanlığı gibi… Sevgi gösterilmeyen çocuk, aileden kopmakta ve sevgi açlığını başka şeylere yönelerek gidereceğini sanıyor. Bu genelde de kötü alışkanlık ve kötü arkadaşlıklar oluyor. Bu safhadan sonra aile ne yapsa da çocuğu üzerinde etkili olamıyor, kötü alışkanlıklardan uzak tutamıyor. Çünkü çocuk bu gibi şeylerde ihtiyacı olan sevgiyi ve değeri bulduğunu zannediyor. Yanıltıcı olsa da bunu böyle kabul ediyor.
Hâlbuki zamanında ve yeteri kadar sevgi görmüş olsa, hiçbir çocuk veya genç, ailenin genel moral değerleri dışına çıkmaz. Yahut da anne ve babasının hassasiyetlerine göre davranış ve yöneliş ortaya koyar. Sevginin gösterildiği ve yaşandığı aileler, daha mutlu, sorunsuz ve geçimli oluyorlar. Çocuklar da geleceklerinden emin oluyor, kendilerini güvende hissediyorlar. Böylesi ailelerin daha huzurlu oldukları da ortada…
Şimdi diyeceksiniz ki bu alışkanlıklar neden toplumumuzda yer etmiş? Aslında böylesi alışkanlık ve davranışların hiçbir dini, insani ve medeni dayanağı yoktur. Olsa, olsa doğru - yanlış demeden geleneklere körü körüne bağlılıktır! Hele, hele yüce dinimiz İslam’da, bu davranışları destekleyecek unsurlara rastlayamazsınız! Aksine Peygamber Efendimizin çocuklara gösterdiği şefkat, sevgi ve değere tarih şahittir. Birçok hadisinde çocuklarla ilgili olarak “merhamet etmeyene merhamet edilmez.” buyurmuştur. Her fırsatta çocuklara, torunlarına sevgisini göstermiş, büyük toplumsal işlerde bile onlarla istişare edip fikirlerini almıştır. “küçüktür, çocuktur anlamaz!” dememiştir. Torunları, namaz sırasında bile sırtına binse onlara kızmaz, rahatsızlık belirtmez, kendileri ayrılıncaya kadar secdesini uzatırdı.
Müslümanların Peygamberi böyle ama Müslüman nerelerde… Hala İslam ahlakını yaşamakta gevşeklik gösteriyoruz. Hala ihmale gelmez görevlerimizi ihmal ediyoruz. Ve toplumumuz gittikçe merhametsiz bir yapıya bürünüyor. Çocuk ve gençler ise en çok yara alanlardan…
Hâlbuki sevgi, hayatı yaşanılır kılan en önemli ihtiyaçtır! Ve sevgi emektir! Hayata en önemli katkımız olan çocuklarımıza emek verirken, onları sevgimizden mahrum etmemiz büyük çelişki değil midir? O halde neden sevgisiz bırakalım onları? Neden sevgimizi göstermekten utanalım? Sevgimizin karşılığı mutlaka olacaktır. Bu da evlatlarımızın gurur duyulacak, erdemli insanlar olarak yetişmeleridir! Hangi ana- baba bunu istemez? O halde sevgimizle çocuklarımızı kucaklamaya ne dersiniz? Hiçbir şey kaybetmeyeceğiniz gibi çok şey (evlatlarınızı) kazanacağınıza inanın!

Şükran TAŞDELEN