๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler( Aile Hayatı ) => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 04 Kasım 2010, 17:16:00



Konu Başlığı: İnsan yetiştirmenin püf noktası 1
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 04 Kasım 2010, 17:16:00
İnsan yetiştirmenin püf noktası 1


Dengeli çocuk yetiştirmek ve çocukların bunalım dönemlerinden olumsuz etkilenmesini en aza indirmek ve iyi anne-baba olmak istiyorsak;
-Hoşgörü,
-Sabır,
-Sevgi,
-Otorite ve
-İnanma kavramlarını doğru olarak öğrenmek, algılamak ve uygulamak gerekir.
Anne-babalar, bu beş esası ne kadar doğru öğrenir ve ne kadar yerinde kullanırsa, kendileri ve çocukları o kadar mutlu olacaktır. Çünkü fizikî ve psikolojik açıdan dengeli ve sağlıklı büyüyen bir çocuk, çevresine huzur ve mutluluk kaynağı olacaktır.
Şimdi bu beş esâsı, detaylarıyla inceleyelim:
 

Hayatın çeşitli zorlukları ve insanların çeşitli aksilik ve hatalı davranışlarına karşı engin gönüllü olmaktır. Bu, bir olgunluğu gerektirir. Çocuklar ve gençler, bir büyük olarak gördükleri anne-baba, öğretmen ve ağabeylerinden; kendi hatalı davranışlarına karşı anlayış ve hoşgörü beklerler. Onlar, hayatı öğrenme devresindedirler. Hata yapa yapa hata yapmamayı öğreneceklerdir. Onların bu deneme-yanılma devrelerinde, en küçük bir hatasına müsamahasız yaklaşmak, onları derinden rencide edici şekilde davranmak; ileride telâfisi zor yaralar açacaktır.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, hangi hatalarında esnek ve hoşgörülü, hangi hatalarında tavizsiz ve katı olunacağıdır. Mesela çocuk ve gençlerin şahsiyet eğitimi ve kötü alışkanlıklarla ilgili davranışlarında bıkkınlık, yorgunluk ve zaaf göstermeden tâvizsiz ve dosdoğru bir çizgi takip edilmelidir. Onları yakından izleyerek hareketlerini tâkip etmek, ileride vazgeçemeyeceği kötülüklere sürüklenmesinin önüne geçecektir. Bu gibi hususlarda hoşgörü, bir iyilik değil; aksine yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Gençlerin hangi hatayı, niçin yaptığına dikkat etmeli, bilgisizlik ve tecrübesizliklerini hoş görmelidir. “Çocuktur, gençtir; olabilir!.. Biz de zamanında benzer hatalar yapmıştık!..” diyebilmelidir.
Onların peşpeşe tekrarladığı, kendi irâde ve düşüncesiyle fark edip değiştiremediği hatalarında devreye girmeli; onların daha da kökleşmesini sağlayacak bir şekilde zamana yaymamalıdır. Zira ağaç yaşken eğilir ve yine ağaç yaşken doğrulur.
Çocukların Anne-Babaya Olan İhtiyacı Doyurulmalı
Hayatın zorlukları, gelecek kaygımız, günlük sıkıntılar ve zamanı doğru kullanamama gibi sebepler; çocuklara ayıracağımız zamanı kısıtlamakta, hatta onlara ayrılan bu az vakti bile bize çok göstermektedir. Bu hayat mücâdelesinde neredeyse en az zamanı çocuk ve gençlere ayırmaktayız.
Annelerin çalışma hayatına girmesi, ev sorumluluklarında paylaşım olmaması, sosyal hayata ayrılan zamanın fazlalığı, dinlenme ve stres atma adına televizyon, bilgisayar ve mâlâyânî konuşmaya ayrılan zamanın çokluğu; çocuklara ayrılan zamanı azaltan başlıca sebeplerdir.
Bunun neticesinde çocukların anne-babaya olan ihtiyaçlarının yeterince doyurulmaması ve çocukların ayrılan kısa zaman içerisinde sadece fizikî ihtiyaçlarıyla okula ait yükümlülüklerin giderilmesi çocukları mutsuzluğa itmektedir. Çünkü çocuklar, anne ve babalarına karşı besledikleri sevgi, saygı ve anlayış gibi en masum ve tabiî duygularının karşılığını bulamamaktadırlar. Bu sebeple çocuk, anne ve babasının dikkatini çekmek, ilgiyi tekrar kendi üzerinde toplamak için onların yasakladığı şeylere meyledecektir veya bu fıtrî duygularını tatmin edecek başka kaynaklara yönelecektir.
Halbuki çocuk ve gençlerin, büyüklerden öncelikle bekledikleri ilgi, eve geldikleri ilk onbeş-yirmi dakikadan ibârettir. Bu kısa zaman zarfında sevgi ve ilgi onların üzerine odaklandığında, onlar bu duygularını tatmin edecekler ve daha sonra bekleyiş içine girmeyeceklerdir. Ancak başlangıçtaki bu ihmal, onların uzun süre arayış içinde olmalarına sebep olacaktır.
Bu ilgi, çocuklar açısından nasıl ciddî bir ihtiyaç ise, yoğun bir günün ardından evde bir araya gelen eşler açısından da o kadar zarûrîdir. Onlar da eve geldikleri ilk dakikalarda aynı sıcak ortamı, güleryüz, anlayış ve ilgiyi beklemektedirler. O hâlde herkesin birbirine anlayış ve hoşgörü içinde davranması, bütün âilenin mutluluğunu artıracaktır.


 Özgül Bozkuş