> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Aile Hayatı > Sizden Gelenler( Aile Hayatı ) > Öncü hanimlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Öncü hanimlar  (Okunma Sayısı 1230 defa)
04 Eylül 2010, 14:12:30
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 04 Eylül 2010, 14:12:30 »



ÖNCÜ HANIMLAR     

   
Modern Dayatmalar Dönemi

Anneannem anlatır; annemle babam, iş vesilesiyle İstanbul’a göçünce, içine bir tasa düşmüş; “kızım şehir yerinde asrileşir, yani zamanın icabı sayılan hayat tarzına uyarsa…” diye. Ama annemin memlekete dönüşünde, üzerinde gördüğü kıyafetle içi rahatlamış. Çünkü annemin kıyafeti eskisinden daha bol ve uzun; ibadetlere riayeti daha devamlı, davranışları daha ölçülüymüş.

Elbette anneannemin endişesi boşa değil; o yıllarda İslami hayat tarzı ve kıyafeti, şehir hayatından neredeyse sökülüp atılmış bir vaziyetteymiş. Anadolu’dan büyük şehirlere göçenler, “köylü, taşralı” muamelesine uğramamak için kısa zamanda modern hayat tarzına ayak uydurmak zorunda hissedermiş. Bilhassa hanımlar…

Kadınlar yaratılışlarındaki hissilik icabı, toplum tarafından beğenilmeyi, önemsemeden edemezler. Bu özellikleri sebebiyle, içinde bulundukları muhit onları nasıl giyinmeye ve davranmaya yönlendiriyorsa, o şekilde davranırlar. O zamanın hanımlarının çoğu eğer gelenek göreneklere bağlı bir muhit içinde iseler, kınanmamak için geleneğin icap ettirdiği giyim kuşama bürünür; modern bir muhite geçerlerse, bu muhitte yaygınlaşmış olan giysileri giyermiş. Bilhassa kendince bir fikri, inancı, tercihi olmayan kadınlar; çevresinden kendisine ne aksederse onu yansıtan bir ayna gibiymiş anlaşılan.

Bu nedenle orta Anadolu’nun muhafazakârlığıyla bilinen bir şehri olan memleketimizde de hanımların çoğu; ananevi bir şekilde örtünür, ama çoğu bunun Allah’ın bir emri olduğunu bilmezlermiş. Yalnız örtünme değil, Ramazan’da oruç tutmak, gusletmek gibi birçok dini hükümlere dayanan uygulamaları, sadece bir adet olarak sürdürürlermiş.

Bu arada artık şalvar, bürgü, çarşaf gibi geleneksel kıyafetler köylülere ve yaşlılara mahsus giyim kuşam sayıldığından, genç hanımlar, piyasada satılan çoğu dar ve diz altına kadar uzanan mantoları giymekte ve başlarını küçük eşarplarla örtmekte imişler. Anneannem gibi tasavvuf yoluna bağlı, şuurlu bir tercihle dini hükümleri yerine getiren hanımlar hariç tutulursa, birçok kadın, düğün-dernek gibi özel günlerde onu da açmakta mahzur görmezlermiş.

Yol Ayırımındaki Kadının Rehberi; Hocahanımlar

Annem de İstanbul’a geldiği vakit, bir yol ayrımına gelmiş, ya modern bir hayat tarzını benimseyecek, ya da şuurlu bir şekilde İslam’ı yaşayacak.

İşte, İstanbul’a göçenlerin pek çoğunun yaşadığı bu yol ayrımında, annemin karşısına, güzel örnek olan ve inancını yaşamakta cesaretlendiren Hoca Hanımlar çıkmış, Allah’a şükür. Hiç kuşkusuz bunda, anneannemin duasının da payı vardır.

Annem anlatıyor: “İstanbul’a bizleri ziyarete geldiği zaman, annem onu Sümbül Efendi camiine, Yaşar Hocahanımın vaazına götürmüş. Anneannem o gün çok duygulanarak anneme şöyle demiş: “Siz İstanbul’a gittiğiniz günlerde çok geceler Mevla’ya dua ettim ‘kızımın karşısına hayırlı insanlar çıkar’ diye. Allah dualarımı kabul etmiş, çok şükür…”

Kim bilir böyle kaç anne-babanın duasının bereketiyle olsa gerek; manevi değerlerimizi tamamen yitirmekten korkar hale geldiğimiz bir zamanda, Allah (cc) o mübarek Hocahanımları ümmetin genç kız ve kadınlarının imdadına gönderdi, hamdolsun. Tabii, o hocahanımları yetiştiren ve yönlendiren zevat da tasavvuf ehli âlimler ve ileri gelen hocaefendilerdi.

Sözünü ettiğim Yaşar Hocahanım, bir yandan kız kuran kursunda, bir kısmı öksüz, yetim olmak üzere, birçok kız çocuğuna sahip çıkmış; hiç evlenmeyerek hayatını onların yetişmesine adamıştı. Kursunun mescidinde Cuma günleri vaaz ederdi. Ben de ilkokula devam ederken, yaz tatillerinde onun kursuna gittiğimi hatırlıyorum. Ayrıca, hala ezberimde olan birçok dua, salâvat ve ayeti kerimeyi onun vaazlarında ezberlemişimdir.

Tıpkı peygamberimizin eğitim metodunda olduğu gibi, ezberlenmesini tavsiye ettiği duaları vaazlarında sıkça tekrarlardı. Henüz taze olan hafızamıza, birkaç kere duyduğumuz bu dualar kolayca yerleşirdi.

Kalplere Hayat Veren Vaazlar, Sohbetler

Henüz ilkokula yeni başlamış küçük bir çocuk olduğum halde, annemin dizinin dibinde oturup onun vaazlarını zevkle dinlediğimi hatırlıyorum. Zevkle dinliyorduk, çünkü geçirmekte olduğu ağır hastalıklara rağmen, iman heyecanı ve ibadet kuvvetiyle; coşkusu hiç düşmeyen, duygulandıran, güven uyandıran ve çeşitli misallerle düşündüren bir üslupta vazederdi.

Zihin açan konuşmasını, peygamberimizin hayatı ve peygamberler tarihinden manzaralarla örneklendirirdi. Her insan, onun vaazından kendi hayatı için bir ibret ve kendi dertlerine bir teselli alırdı.

Onun vaazından, yıllar sonra hala aklımda kalmış olan bir bölüm şöyleydi: “Hanımlar! Sabah yatağınızdan kalktığınız andan akşam yatağınıza girdiğiniz ana kadar, her an imtihan oluyorsunuz. Mesela kapınız çalındı, zengin komşunuzun çocuğu geldi gülümsediniz, sonra kapıcının yoksul çocuğu gelmiş, yüzünüzü ekşittiniz. İşte, defterinize bir günah yazıldı. Peygamberimiz yoksularla gariplere iyi muamele ile emrolundu ve bize de böyle emretti…”

Allah razı olsun o Hocahanımlardan; kimisi camilerde, kimisi kurslarda, kimisi de evlerde düzenlenen sohbetlerde halkı aydınlattılar. Bilhassa Gönenli (Mehmed Efendi) Hocamızdan feyz alan hoca hanımların, bu yolda hizmetleri çok büyüktür.

Hiçbir karşılık beklemeden, kimseyi küçük görmeden, en kenar mahallenin, en kırık dökük evine kadar her türlü mekânda, herkese sohbet verdiler, mukabele okudular, kıssalar, menkıbeler anlattılar...

Onlar, yalnız anlatmadı, sözlerine uygun hayatlarıyla örnek oldular. Bunlardan aklıma gelen birkaç güzel örnek; hem kurslarda talebe yetiştiren, hem ev sohbetlerinde hanımları Kur’an ahlakına davet eden Mukaddes Çıtlak Hocahanım ve kız kardeşleri…

Fedakâr ve Cefakâr, Örnek Hanımlar

Beytullah sevgisini anlattığı şiiri bestelenen Mukaddes Hocamız ve kızı Reyhan Abla, gönüllerindeki Allah (cc), Peygamber (sav) ve Beytullah aşkını, karşılarındaki kişilere aksettiren kişilerdi.

Sevecen bir heyecanla, hep mütevazı bir üslupla herkesi kucaklarlardı. Mukaddes Hocamızın kız kardeşi Hayrünnisa Hocamız, benim Mehmet Akif Kur’an Kursu’nda edebiyat hocamdı. Onun ağır başlı sükûnetiyle işlediği dersleri, bize yalnız bilgi değil, ruhani zevkleri de aşılardı.

Kursumuz ve onun gibi birçok kursun öncülüğünü yapan hocamız ise üniversitelerde başörtüsü takanların öncülerinden, Eczacı Fevziye Nuroğlu idi. Hümeyra Ökten, Gülsen Ataseven gibi ablalarımızla birlikte onlar, Müslüman hanımın İslami hayat tarzına riayet ederek kendini yetiştirebileceğinin birer örneği oldular. Onlar diploma ve kariyer için değil, hizmet için ilim tahsiline koyulmak gerektiğini hem anlattılar, hem gösterdiler.

Pek bilinmez ama Hatice Babacan’ın başörtüsü sebebiyle 1968 yılında üniversitede problem yaşamasından önce, Gülsen ablamız Tıp fakültesini birincilikle bitirmesine rağmen diploma törenine alınmayarak ilk başörtüsü mağduriyeti yaşamıştı. Ancak, bu mağduriyet onun Mukaddesatçı Hanımlar hareketine katılmasına mani olmadığı gibi birçok eğitim ve kültür çalışmasına kurucu ve yönetici olarak öncülük etmesini teşvik edici olmuştu.

Gülsen ablamız da, Fevziye hocamız gibi, çevresine heyecan ve coşku yayan, pek çok hizmete öncülük eden, vakıf bir insandı. O ve arkadaşları kurdukları vakıfta bir yandan manevi değerlerimizin taze bir iman, uyanık bir şuurla benimsenmesine, bir yandan da kadınlarımızı ülkemizde hayli yaygın olan, İslam’ın özüne aykırı örf ve adet baskılarından kurtarmaya çalışıyorlardı.

Sosyal ve Ekonomik Yardımlaşmanın İlk Örnekleri; Vakıflar

Bu uğurda kadının statüsünü yükseltmesi, kendini yetiştirmesini sağlayarak; bilhassa büyük şehirlere göçle birlikte gelen problemlerin aşılmasına destek veriyorlardı. Örneğin kadınların aile içi üretimlerinin değerlendirildiği pazarların kurulmasına, varlıklı ailelerle yoksul aileler arasında yardımlaşma köprülerinin kurulmasına vesile oluyorlardı.

Hanımlar Eğitim ve Kültür Vakfı’nda görev aldığım zamanlardan bilirim, vakfa gelen hanımlar önce onun gelip gelmediğini sorarlardı. Onun bulunmadığı sıralarda yapılan faaliyetler daima biraz eksik kalırdı. Muayenehanesinde pek az zaman geçirerek, enerjisinin çoğunu hizmetlerde harcayan Gülsen ablamız, Müslüman’ın hayatı nasıl kulluk huzuru ve hizmet sevinciyle yaşadığının canlı bir örneğiydi.

Yanında geçirdiğim yıllarda onu hiçbir gün asık suratlı, öfkeli, canı sıkkın görmedim. Bir insanın hiç mi problemi olmaz, hiç mi keyifsiz bir günü geçmez?

Elbette bu mümkün değildir. Ama o ve onun gibi tasavvufi ahlakı benimsemiş hanımlar, Allah’ın takdirine teslim olmuş, O’ndan geleni gönül huzuruyla kabul etmiş kişilerdi. Üzücü meselelere bile hüzünle birlikte ümitle bakmayı ihmal etmezlerdi. Onların bu iyimserliğini görenler, onlar gibi olmaya özenir, onları örnek alırdı. Vakfımızın hayır amaçlı yemeklerinde görev almaya başlayan bir hanım anlatıyor.

“Ben bu vakfa gelmeden, bu hanımları tanımadan önce, kendine dert arayan biriydim. Maddi bir sıkıntım veya başka bir derdim olmamasına rağmen boşluk içindeydim, huzursuzdum. Her şeyi kendime dert edinebiliyordum. Buraya gelince, yaşama sevinci hissetmeye başladım. Şu anda bu hayırlara vesile olmak benim hayatımın gayesi oldu.”

    


İslami Kıyafet Tarzı Şekilleniyor

Bu vakıflara ve ev sohbetlerine gelen hanımların çoğu İslami kıyafet ve hayat tarzını, hiçbir zorlama, baskı, hatta ikna etme çabası olmadan; sadece özenip, örnek alarak benimserlerdi. Müslüman hanımlara İslami hayat tarzını tasavvuf hoşgörüsüyle birlikte, özendirerek ve sevdirerek benimseten bütün bu hocalarımız ve ablalarımızdan Allah razı olsun.

Bu ablalarımız ve burada adını tek tek zikredemeyeceğim sayısız hocamızın belki en büyük ortak özelli...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Öncü hanimlar
« Posted on: 07 Mayıs 2024, 01:40:08 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Öncü hanimlar rüya tabiri,Öncü hanimlar mekke canlı, Öncü hanimlar kabe canlı yayın, Öncü hanimlar Üç boyutlu kuran oku Öncü hanimlar kuran ı kerim, Öncü hanimlar peygamber kıssaları,Öncü hanimlar ilitam ders soruları, Öncü hanimlarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes