Konu Başlığı: Fedakarlık hep iki sevenden Gönderen: Sümeyye üzerinde 20 Ağustos 2010, 13:35:59 ~Fedakarlık Hep İki Sevenden~ Birlikte ne sevinçler yaşadık seninle, ne acılar paylaştık Umutlarımız vardı gökyüzü renginde Denizler kadar maviydi bazen, bazen de gün batımındaki kızıllık kadar hüzünlü ve efsunlu Yâr, umutlarımıza kar değdiği mevsimlerde dahî bize baharı müjdeleyen bir kardelen mutlaka bulunurdu Çok mu zemherisindesin duygularının? Yağmurun mevsimleri yumuşattığı şu günlerde senin de baharı yaşaman dileğiyle… ~Fedakarlık Hep İki Sevenden~ Biz kadınlar, her şeyde olduğu gibi aşkta da hırslıyız Aşkı yaşamakta da doyumsuz! Eşimizden hep daha fazlasını isteriz Karakterine bakmadan daha romantik olmasını, daha cömert davranmasını bekleriz “-İyidir, hoştur da âh bir de şu huyu olmasa… Âniden parlamasa… Arada bir arasa, hâl-hatır sorsa…” şeklinde başlar cümlelerimiz “-Geriye dönsem yine onunla evlenirdim!” diye de bitiverir sitemlerimiz Keskin, fakat gâyesiz sözlerimiz vardır Bu sözlerden çıkacak mânâlar dilimizde farklıdır, beynimizde farklı Maalesef bazen dikkatsizce seçtiğimiz kelimeler, okun yaydan fırlaması gibi fırlar ki, artık geri alamayız onları Özür dilemek erdemdir, biliyorum Lâkin erdem de her dem nefis gibi yanımızda bulunmuyor bey Bütün gün konuşmak için bekleyen dilimiz, gurur söz konusu olunca susar Susarak anlatmaya çalışırız Anlaşılmadığımızı düşünerek susarız Yine de içimizden öyle çok konuşuruz ki; bağırırız, çığlık atarız kalbimizin derinliklerinden Duyulmasını bekleriz Ağlarız, evlerimizin köşe bucaklarında hıçkırıklara boğulurcasına Bu sessiz çığlıklarımız anlaşılmamaya, önemsenmemişliğe, kalabalığa olan isyanlarımızın şâhitleridir Sesli ağlarsak gözyaşlarımızın arkasına sığındığımızı düşüneceğinden korkarız Yine de hissetmenizi isteriz damlaları… İnan ki, en yakın arkadaşımızın verdiği ipek mendil bile sizin ellerinizle kuruladığınız yüzümüzde önemsiz kalır Biliriz ki, merhamet o ân ellerinizdedir Dost ellerinizde Sevgili ellerinizde Rahmet melekleri okşasın bizi, tutsun ellerimizden, gönlümüze götürsün isteriz Tut ellerimden gül tutar gibi, günahlar dökülsün tenimden… Sakın beni kötülüklerden, biliyorsun sana verilmişim emâneten… Sonra kalbime dokun tâ gönülden! O zaman anlayacaksın, umuyorum duygularımın dilimdekiler kadar kırıcı olmadığını Sadece biraz daha aktif yaşama isteği Duygularımızı biraz daha canlandırma çabası Daha verimli yaşama düşüncesi Aşkta, ibâdette, hayalde, merhamette; ne bileyim, hayatımızın her karesinde daha mücâdeleci olma isteği Tembellikle kanaatkârlığı karıştırdığımızı düşünmeye başlamıştım Ben vasat bir ev kadınıydım artık, sen de Canım bütün bunların arkasındaki güzellikleri görmek için çok zaman gerekiyor Bu monotonluktan bir gün, iki gün sıkılmasak da üçüncü gün sıkılıyoruz Yenilenmek istiyoruz Geriye dönüp baktığımda görüyorum ki, ben fazlasıyla ev işlerine, komşu gezmelerine düşmüşüm, sense bilgisayarınla arandaki muhabbeti bayağı artırmışsın İhmalkârlıklarımızın nasıl da arka arkaya sıralandığını fark edince üzülüyorum ve nice üzüntüler hatırlıyorum Üzülürdüm, arada sırada da olsa gelmeyen çiçeklere Sen başka şeylerle kamufle etmeye (tatlı getirmek gibi) çalışsan da, kırgınlığımı ben hep içime atardım “-Yâhû bir çiçek göreyim şu evde, saksıda bir menekşe Bir gül, bir karanfil koyayım şu bardağa! Evimizde hiç vazomuz yok biliyor musun?” derdim defalarca ve sen umursamazdın inadına “-Senin aradığın çift yok dünyada…” derdin bana Onları görmem için ne olur baharda yol kenarındaki hanımeli ağacından bir dal kopar bana Kışın cadde köşelerinde, hastane bahçelerinde morarmış dudaklarıyla: “-Ağabey, çiçek” diye başlayan mâsum bakışlı kız çocuğunu sevindirirken duyduğun hazzı anlat bana Ya da sitenin bahçesinden gizlice kopardığın gül için nasıl terlediğini fısılda… “-Hâlâ orada mısınız?!” dediğiniduyar gibi oluyorum Evet, hâlâ oradayız Bizim sevgi dilimizin de önemsenmesini istiyoruz Size itaat edilmesinden duyduğunuz gururu, hizmet edilmesinin vermiş olduğu mutluluğu; bizler başka davranışlarla hissediyoruz Bu gâyet normal değil mi? Erkek ve kadın, timsah ve fil kadar farklı olduğu için mutluluk araçlarımızın da ayrı olması son derece anlaşılır geliyor bana… Hani seninle bu konuda bir yazarın (Dr Senâî Demirci) konuşmasını dinlemiştik: “-Güzel sarı gözlü bir timsah varmış, bir de yakışıklı beyaz fil Bunlar birbirlerine âşıklarmış Âilelerinin tüm karşı çıkmalarına rağmen, sevgilerini arkalarına alarak evlenmişler Sarı gözlü güzel timsah, beyaz filini mutlu etmek için denizin tâ diplerinden çeşit çeşit balıklar çıkarıp sevgilisinin önüne atıyormuş Yakışıklı fil de hortumuyla en taze yaprakları toplayıp sunuyormuş, sarı gözlüsünü sevindirmek adına Gel zaman, git zaman bu şekilde uzun süre devam etmişler Fakat ne timsah mutlu olmuş, ne de fil Çünkü timsah etobur olduğu için yaprakları yemek istemiyor, fil otobur olduğu için balık yemek istemiyormuş” Erkek ile kadın, timsah ve fil kadar farklı olsa da birbirimiz için katlanılmaz olmadığımızı biliyorum Birbirimizin farklılıklarını kabul edip değişebileceklerimizin neler olduğunu görmek istiyorum () yıllık evliliğimizde öyle ortak duygular yaşadık ki, kızgınlık ve fedâkârlık adına Bu süre içinde pek çok hizmet gördüm senden Sağ olasın, var olasın Şimdiye kadar bana sırtını hiç dönmedin Latîfe ile de olsa, başkalarının yanında beni eleştirmenden rahatsızlık duyduğum bir gerçek Bunun yanında, beni asla başka biriyle kıyas etmediğin için de çok mutlu oldum Ne olur beni gözünde büyütme “-Bu kadar zayıf olamazsın” deme Zayıfım işte Dedim ya zaafları olan biriyim Yardımına ihtiyacı olan biri Zannettiğin kadar feminist değilim Aslına bakarsan sırtına yaslanıp tembellik yapmak istediğim de çok oluyor Kapıdan çıkarken anahtarları düşünmemek, faturalarla kaygılanmamak, çocuklar adına karar vermemek mesela Hele senin adına plan yapmamayı da ne çok istiyorum bir bilsen, özgürlük düşkünü de değilim Kollanmak istiyorum aslında Arada habersiz kaçışlarım da çocukça bir meraklandırma isteğinden öte değil Belki bir çocuk olarak yaklaşırsan bana, benim ne kadar masum, ne kadar kurnaz, ne kadar merhametli, ne kadar kıskanç olduğumu görebilirsin Bir çocuğun, hâfızasında kötü anılardan çok, iyi anılar sakladığını bir eğitimci olarak bilirsin En azından çabuk affederler Çocuklar yeniliklere açıktır, iş birliğini severler Hayalleri sonsuzdur Ne olursun hayallerin sonsuzluğunda buluşalım Bir çocuk gibi istediğini yapıyor, ikinci adımı da atıyorum işte Susmak yerine konuşuyorum, tartmadan yüreğimle Beyaz bulutlar çiziyorum gökyüzü resmime… Sevdigim alıntı |