> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Aile Hayatı > Sizden Gelenler( Aile Hayatı ) >  Fedakâr ailenin son anı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Fedakâr ailenin son anı  (Okunma Sayısı 409 defa)
12 Eylül 2010, 17:22:33
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 12 Eylül 2010, 17:22:33 »



Fedakâr Ailenin Son Anı

 Fedakâr Ailenin Son Anı


HER VAKİT camiye gelir, farza durur, imam selâm ve rir vermez, son sünneti kılmadan, tesbih çekmeye kalmadan hemen camiden çıkar giderdi.
Bir, iki, üç ay derken bu, altı ay kadar devam etti.
Bu adam neden sünneti kılmıyordu, üstelik cemaatle bir likte tesbihe ve duaya da kalmıyordu? Kimdi bu adam, ne den böyle yapıyordu?
Yoksa bir bildiği mi vardı? Neden herkesten ayrı hareket ediyordu? İyi, güzeldi ve her vakit camiye geliyordu da ne den böyle yapıyordu?
Hakkında pek de iyi düşünmüyordu. Bir sebebi varsa da öğrenmeliydi. Belki yardıma olurdu. Sonunda bir namaz vakti mihrabı müezzine terk etti, kendisi arkada cemaate ka tılarak farzı kıldı.
Maksadı bu adamı camiden çıkmadan ön ce yakalamak ve bir şekilde böyle davranmasının sebebini sormaktı.
Adam yine tam vaktinde camiye geldi, cemaatle farzı eda etti, imam selâm verir vermez de her zaman olduğu gibi hemen kapıya yöneldi. Tam çıkacakken peşinden yetişti imam ve durdurdu:
"ALLAH kabul etsin kardeşim" dedikten sonra merakını di le getirdi. "Aylardır merak ediyorum.
Geliyorsun, farzı ce maatle kılıyorsun, son sünneti kılmaya kalmadan ve tesbih çekmeden, duaya katılmadan aceleyle çıkıp gidiyorsun. Siz ce bir sakıncası yoksa sebebini öğrenebilir miyim?"
Adam düşünceliydi. Dertli olduğu, bir sıkıntı içinde kıv randığı bakışlarından, yüz hatlarından belliydi.
İmam efendiye derdini anlatmaya başladı:
"Hocam, evde hasta bir hanımım var, felçli, on üç yıldır, ne ayağa kalkabiliyor, ne kendi işini görebiliyor, ne de konu şabiliyor. Çocuklarımız da olmadı, başka kimsemiz de yok. Bütün ihtiyaçlarını ben görüyorum. Ben indirip kaldırıyo rum, ben yedirip içiriyorum. Ezan okunur okunmaz da he men camiye koşuyorum, eşimin bir ihtiyacı olur diye farzı kılar kılmaz çabucak kalkıyorum, eve dönüyorum."
Mahcup olmuştu. Adam hakkında kendisi neler düşünü yordu, adamcağızın hali neydi? Sadece teşekkür etmekle ye tindi.
"Hocam," dedi, "isterseniz eve buyurun, bir çayımızı, kahvemizi içersiniz."
"Olur inşaALLAH, müsait bir günde geliriz" dedi.
Daveti kabul etti. Birgün kalktı, müezzinle birlikte hasta ziyaretine gittiler. Durum açıktı ve gözler önündeydi. Yılla rın ıstırabı sonucu kadıncağız erimiş, küçülmüş, bir yumak olmuştu. Sessiz sedasız yatıyor, sadece gözleri parlıyordu.
Sohbet esnasında evin sahibi bir sırrını paylaştı misafir lerle:
"Bir evim, bir de dükkanım var. Kimsemiz de yok. Dü şündüm, taşındım, ben ölürsem bu kadına kim bakar? Aklı ma bir çare geldi. Tapu dairesine gittim, evi de, dükkanı da eşimin üzerine tapu ettirdim. Ben öldükten sonra birisi çıkar da, evin ve dükkanın kendisine kalacağı düşüncesiyle belki bu kadına bakar. Ne dersiniz doğru yapmış mıyım?"
Evet doğru yapmıştı, hem de ne doğru. Bu sefer hayreti bir kat daha arttı. Takdir duygularını dile getirmekten başka bir şey yapamadı.
Hayatta ne insanlar vardı, ALLAH'ın ne güzel kullan yaşı yordu? Ne müthiş bir aileydi bu? Aralarındaki nasıl bir aşk tı, nasıl bir sevgiydi? Hayır, hayır bu aşk falan değildi, bütü nüyle bir şefkatti, hiçbir dünyevî karşılık beklemeden yapı lan bir insanlıktı.
Aradan fazla bir zaman geçmedi. Komşulardan birisi acı bir haberle camiye damladı:
"Hocam," dedi, "sizlere ömür, hacı amcayı kaybettik. Bir cenaze salası verir misiniz?"
Şimdi üzülme sırası kendisine geldi. "Hacı efendi Al lah'ın rahmetine kavuştu, ama bu felçli kadın ne yapacaktı, ona kim bakacaktı? Bir hayır sahibi çıkar mıydı acaba? En azından geride kalan eve ve dükkana sahip olmak için birisi bulunur muydu?"
Bu düşüncelerle gitti, salayı okudu. Namaz saatini bekliyordu. Yarım saat sonra bir haber daha geldi. "Hocam, Hacı amcanın eşi de rahmetli oldu."
Günlerden Cuma'ydı. Gitti, ikinci salayı da verdi. İki hak dostu, ALLAH'ın iki sevgili kulu mübarek bir günde birlikte yolculuğa çıkmışlardı, ebedler ülkesine...
Dünyada beraberlerdi, hayatları aynı yastıkta geçmişti. Biri gidince, geride kalan da dayanamadı ayrılığa, o da pe şinden yola çıktı. Aynı âlemde buluştular.
Bu mutlu ve umutlu, bu nurlu ve huzurlu, bu sevdalı ve müşfik aileyi ne komşular unutabildi ondan sonra, ne de ho ca efendi...

Mehmet Paksu

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Fedakâr ailenin son anı
« Posted on: 25 Nisan 2024, 11:04:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Fedakâr ailenin son anı rüya tabiri, Fedakâr ailenin son anı mekke canlı, Fedakâr ailenin son anı kabe canlı yayın, Fedakâr ailenin son anı Üç boyutlu kuran oku Fedakâr ailenin son anı kuran ı kerim, Fedakâr ailenin son anı peygamber kıssaları, Fedakâr ailenin son anı ilitam ders soruları, Fedakâr ailenin son anıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes