Konu Başlığı: Eşler birbirine nasıl bakmalı? Gönderen: Sefil üzerinde 15 Eylül 2012, 17:27:33 Eşler birbirine nasıl bakmalı? Hiç şüphesiz kadın ve erkek birbirinden farklı biyolojik, fizyolojik, psikolojik, duygusal özelliklere sahiptir. Yaratılış itibariyle daha nazenin ve hassas olan kadına karşı erkek daha yumuşak ve kibar davranmalıdır. Bunun yanı sıra İslâmiyet’in kadına verdiği değeri göz önünde bulunduran erkek, bunu bir ibadet nazarıyla ele alacaktır zaten. İslâm kadına nasıl bakılmasını ister? * Hem yaratılış noktasında, hem de hukuk karşısında kadın ve erkek eşittir. Peygamberimizin (asm) diliyle, “Kadın-erkek bütün insanlar, tarak dişleri gibi birbirlerine müsavidir.” * Takvâdan başka hiç kimsenin üstünlüğü yoktur. * Kadın ve erkek; elmanın iki yarısı gibi, birbirini tamamlarlar. * Erkekler kadınlara, kadınlar da erkeklere bir örtüdür. * Hak din İslâm tıpkı erkeklere olduğu gibi kadınlara da inanç hürriyeti, fikir hürriyeti, ibâdet hürriyeti, ticâret hürriyeti (çünkü, kadın, malını istediği gibi tasarruf etme hakkına sahip ve zekât verme yükümlülüğündedir. Bunlar da çalışma ve ticâret hürriyetini gerektirmektedir) ve sâir bütün hak ve hürriyetleri tanır. * İslâm, dindarlık ve ibâdet açısından, kadını da erkek gibi eşit görür. Mükâfat ve ceza aynı şekilde iki cinse de uygulanır. * Peygamberimize (asm) ilk imân eden bir kadındır: Hz. Hatice (ra) validemiz... * Hz. Âişe (ra) ise, âlim ve müftüdür, Hz. Peygamber’in (asm) güzide arkadaşları, bilmedikleri meseleleri ondan sorup öğrenirlerdi; iki binin üzerinde hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. * İslâm ile kız çocukları ezilmekten, hor görülmekten, diri diri gömülmekten kurtarılmıştır. * İslâm, erkeklerin, kadınlara büyük şefkat ve nezâket göstermesini emretmiştir. * Kur’ân’da, kadını ifade eden “Nisa”; bir kadın ismini taşıyan “Meryem” sûreleri mevcuttur. İlginçtir ki, “Recul” (erkek) sûresi yoktur. * Dinimiz; kadını, anne, eş ve kız çocuğu olarak yüceltmiş; ayrıca, ana olarak, kız olarak, kız kardeş olarak, eş olarak, hala olarak, teyze olarak, anneanne ve babaanne olarak her türlü haklarla donatmıştır. * Her fırsatta kadın ilim tahsili için teşvik edilmiştir. * Erkeğin sınırsız evlenmesini kaldırmış, sadece zarurî durumlar için dört ile sınırlandırmıştır. * Boşanma sistemini erkeğin keyfine bırakmamış; kadını haksız, keyfî boşamayı; zulüm ile terk edilmesini engellemiştir. * Kadına varis olma hakkını, anne, kız, eş, büyük, küçük, hatta anne karnında iken bile tanımıştır. * Kadının vesayetini, bulûğa ermeden önce velisine vermiş; korunup, gözetilmesi sağlanmıştır. İşte bütün bunları nazara alan erkek, eşine sevgi, saygı ve itina ile yaklaşmalıdır. Bu, kadının da eşine karşı daha müşfik, sevecen bir yaklaşım sergilemesini sağlayacaktır. Böylece huzur dolu bir yuvanın temelleri en sağlam bir şekilde atılmış olur. Kadınlar, istedikleri din, mezhep, düşünce, eğitim, ticâret gibi hayatın bütün alanlarında hak ve söz sahibidirler. Ancak, bu hakları bir anlaşma olan “nikâh akdine” aykırı bir tarzda kullanamazlar. Ki, bu hukukun da bir gereğidir. * Kadın, şiddetli geçimsizlik ve hayatının çekilmez hale gelmesi durumunda, Nisa Sûresinin 35. âyetine göre, hâkime müracaat ederek evliliğin sona erdirilmesini isteyebilir. * Daha önce nikâh antlaşması yapılırken, boşanma hakkını kendi üzerine alabilir. * Erkek eşine, “İstersen benden boşan” derse, bu hakkını kullanabilir. * Kadın, eğer eşinde müzmin ve ağır bir hastalık meydana gelir veyahut iktidarsızlığa düşer ve vazifelerini ifa edemezse mahkemeye başvurabilir. Takdir mahkemenindir. |