Eğitimde üzerimize düsenler

EĞİTİMDE ÜZERİMİZE DÜŞENLER

Okullar Açılırken...

Ülkemiz yeni bir eğitim yılına daha başladı. Öğrenci sayısı dünyadaki pek çok ülkenin toplam nüfusu kadar olan milli eğitim sistemimiz, bu yeni dönemde de, her zaman olduğu gibi gençlerimize eğitim ve öğretim alanında hizmet sunmanın tüm imkânlarını seferber edecek ve yarınlarımızın inşasında kurumsal açıdan en önemli görevi yerine getirmeye çalışacak.

Böylesine geniş bir coğrafyada, on milyonlarla ifade edilecek genç bir kitleye belli standartlarda eğitim-öğretim hizmeti sunmak, aslında kendi başına her türlü övgüyü hak edecek bir durumdur. Bununla birlikte, mevcut sorunlarımızı güdeme getirmek, çözüm arayışlarında bulunmak da kaçınılmazdır.

Eğitim alanında en önemli sorun, hizmet alan kitlenin konuya ilişkin algısıdır. Ne yazık ki, eğitimde tüm hizmet sorumluluğu resmi kurumlara yüklenmiş durumdadır. Bu algının arka planında yatanlardan biri �eğitimin sadece çocuklar için söz konusu olması�, diğeri � eğitimi yalnızca okulların sunması� ve nihayet �eğitimde devletten başka hiç kimsenin sorumluluğunun bulunmaması� önyargısıdır. Bu algı, belki de eğitim sorunumuzun yegâne nedenidir.

Eğitim; süre, içerik, yöntemler ve aktörler olarak çeşitlilik ve bütünlük gösteren bir alandır. Bütünlüğü bozulmadan süre, içerik, yöntemler ve aktörler olarak daima yeniliklere açık olmayı, yeni fikirler ve uygulamalarla zenginleştirilmeyi gerektirir. Bu açıdan bakınca; süresi Eylül�den Haziran�a sınırlı değildir. İçeriği resmi dersler ve müfredatlarla yeterince doldurulamaz. Kullanılacak yöntemler, sadece sınıf ortamındaki öğretmen-öğrenci diyaloglarına indirgenemez. Aktörleri de okullar, öğretmenler, gençler olarak sınırlandırılamaz.

Eğitim, insanların ve toplumların hayatında etkileri kalıcı ve dönüştürücü olan en önemli güçtür. Bireyi medenileştiren, onu bir �fert� olmaktan �insan� olma derecesine yükselten; toplumları �sürüler� olmaktan çıkarıp �milletler� yapan, �medeniyetler� kurduran temel etkendir.

Eğitimin bireyi ve toplumu tüm boyutlarıyla kucaklayan sosyalliği, onu, sadece gençlerin ve resmi kurumların uğraşısı sanmanın yanlışlığını göstermeye yeter de artar bile. İlk eğitilen insan, ilk peygamberdir; Allah (cc) ona �eşyanın isimlerini öğretmiştir.� İlkokul, yeryüzünün bizatihi kendisidir; güvercinler insanoğluna kardeşine mezar yapmayı öğretmiştir.

İlk öğretmenler, peygamberlerdir; insana hayatın ve ölümün ve ikisi arasındaki bireysel ve toplumsal ömrün anlamını, o ömrü mamur etmenin yollarını öğretmişlerdir. İlk kitap, Allah�ın insanoğluna armağanıdır; insana �insan olmanın, iyiliğin, doğruluğun, ahlakın, hukukun, estetiğin, bilimlerin, medeniyetler kurmanın� sırlarını sunmuştur. Kısacası �insanlık�, yaşı, kimliği, statüsü ne olursa olsun, tüm bireyleriyle eğitimin muhatabıdır; hayatının her aşamasında eğitim sürecinin içindedir. İnsan, kimi zaman eğiten, kimi zaman eğitilen olarak daima iki yönlü bir kimliğe sahiptir. Yaşadığı sürece kendisi, ailesi ve çevresiyle (eğitmek, eğitilmek/öğrenmek, öğretmek, almak-vermek şeklinde) etkileşim içindedir, bundan bir an olsun uzak kalması imkânı yoktur.

İşte, bütün bu değerlendirmeler, eğitimin �yalnızca gençler için ve yalnızca resmi kurumlar tarafından� yürütülecek bir uğraşı olmadığını, bilakis herkesin ortak sorumluluğu olduğunu göstermektedir. İnsanlığın ve toplumların geleceğini belirleyecek olan da eğitime ilişkinin algının bu şekilde değişmesi olacaktır.

Eğitim alanında herkes bir sorumluluk ve görev üstlenmelidir. Resmi kurumlar görevin bir bölümünü yerine getirirken, aileler diğer bölümünü, sivil organizasyonlar bir başka bölümünü üstlenmelidir. Okullar ilimlerin öğretim mekânları olmakla birlikte, evler, işyerleri, mahalleler, iletişim araçları da eğitim ve öğretimin diğer mekânları olmalıdır. Öğretmenler, branşlarının bilgilerini aktarırken; anneler, babalar, dedeler, nineler, komşular, ağabeyler, ablalar, kısacası �kendini bir başkasından sorumlu hisseden� herkes, diğer eğiticiler-öğreticiler olmalıdır.
Özetle, insanlar ve toplumlar ancak, �içimizden iyiliği emredip, kötülükten men edenlerin� varlığı ve gayretiyle kurtuluşa erecektir.

RECEP CAN ŞEN
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın