Konu Başlığı: Çok Evlilik Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 14 Temmuz 2012, 09:47:06 ÇOK EVLİLİK (TAADDÜD-İ ZEVCAT) MÜESSESESİ İslam, Nisa Suresi 3. ayetiyle birden fazla kadınla evlenmeye müsaade etmiştir. Ayet meali şöyledir: "Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız sizin için helal olan diğer kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikah edin. Şayet onlar arasında da adalet yapamayacağınızdan endişe ederseniz, o zaman bir tanesi ile veya sahip olduğunuz cariyelerle yetinin. Adaletten ayrılmamanız için en uygun olan budur." (4:3). Müfessirler bu ayete üç anlam veriyorlar: a- Hz. Aişe bu ayetin, cahiliye döneminde yaygın olan kötü bir alışkanlığı ortadan kaldırmak üzere indirildiğini söylemiştir. Yetim kızların velileri, onları kendi kontrolleri altında tutmak için, koruyucuları olmamasından yararlanarak güzellikleri ve zenginlikleri için bu yetimlerle evleniyorlardı. Daha sonra da hiç çekinmeden onlara adaletsiz davranıyorlardı. Bu nedenle müslüman olduktan sonra yetim kızlarla evlenme konusunda şüpheye düştüler. Bunun üzerine Kur'an, onlara eğer adil davranamaya-caklarmdan korkarlarsa, yetim kızlar yerine, kendilerine helal olan diğer kadınlarla evlenmelerini tavsiye ediyor. Bu husus aynı sûrenin bir başka ayeti tarafından daha fazla desteklenmektedir: "Senden kadınlar hakkında fetva istiyorlar. De ki: 'Allah, size onlar hakkında hükmünü açıklıyor: Kendilerine yazılmış olan (miras hakların)] vermeyip, kendileriyle evlenmek istediğiniz öksüz kadınlar ve zavallı çocuklar hakkında ve öksüzlere karşı adaleti yerine getirmeniz hakkında kitab'da size okunan ayetler, Allah'ın hükmünü açıklamaktadır! Yaptığınız her hayrı muhakkak ki Allah bilmektedir." (4:127). Yani; Allah, sırf mallarını yemek niyetiyle yetim kadınlarla evlenmemenizi, Öksüzlere adaletle muamele etmenizi emrediyor. b- Bu ayeti tefsir ederken Ibni Abbas ve talebesi İkrime (Allah hepsinden razı olsun) bu emrin o dönemde varolan bir adaletsizliği ortadan kaldırmak için verildiğini iddia ederler. İslam'dan önceki günlerde, evlenilen kadınların sayısında herhangi bir sınırlama yoktu; bazıları bir düzine kadınla bile evlenirlerdi. Fakat onların artan ihtiyaçlarını karşılayamayınca, yetim yeğenlerinin veya diğer akrabalarının çaresiz yetim kızlarının mallarına el koyarlardı.Bu sebeple Allah, evlenebilecek kadınların sayısını en fazla dört ile sınırladı ve bunu da hepsine adaletli davranma şartına bağladı. c- Sa'id b. Cübeyr, Katade ve diğe bazı müfes-sİrler bu emrin kadınların haklarını korumak için verildiğini söylerler. Onların İddiaları şudur: İslam'dan önce de yetimlere yapılan haksızlık kötü görülürdü, fakat kadınlara gelince bu başkaydı. İstedikleri sayıda kadınla evlenirler, vicdan azabı hissetmezler ve toplumdan çekinmeksizin onlara adaletli davranabilecekler ise bu sayıda kadın almalıdırlar. (The Mea-ning of the Quran, c. II, sh. 94-95). Fıkıh alimlerinin ortak fikri şudur: Bu ayet, evlenilen kadınların sayısını sınırlar ve dörtten fazla kadınla aynı anda evli olmayı yasaklar. Hadisler de bunu destekler niteliktedir. Taİf in reisi Gıylan, müslüman olduğunda dokuz karısı vardı. Hz. Peygamber, ondan sadece dört tanesini bırakıp diğerlerini boşamasını istedi. Peygamber, Nevfel b. Muaviye'ye de beş karısından birini boşamasını emretmiştir. Bu ayetin kadınlar arasında eşit davranmak şartıyla çok evliliği sınırladığına dikkat edilmelidir. O halde kim adalet şartını tam olarak yerine getirmeksizin bu izinden yararlanır ve birden fazla kadınla evlenirse, Allah'ı aldatmaya çalışmış olur. Bu nedenle İslam devletinin mahkemeleri, bir kadına veya kadınlara yapılan haksızlıkları ortadan kaldırmak için zorlayıcı tedbirler alma hakkına sahiptir. Aynı zamanda bu emirde şart koşulan adalet esasından yola çıkarak, çok kadınla evliliğin tamamen yasaklandığı sonucuna varmak da kesinlikle yanlıştır. Bu, Kur'an'ın görüşü değil, sadece Batılı Hristi-yanlığından çok etkilenmiş olan bazı müslümanlann görüşüdür. Bunlar, Kur'an'ın da çok kadınla evliliğe karşı olduğunu, fakat o dönemde bu geleneğin çok yaygın olması nedeniyle, çok sert olmasından kaygı duyarak doğrudan yasaklamadığını söylerler. Kur'an çok evliliğe, bütün eşlere eşit davranıldığı sürece izin vermiştir. Bu şartı yerine getirmek ise, çok zor olduğuna göre tek kadınla evlilik tavsiye edilmiş olmalıdır. Açıkça görülmektedir ki, bu görüş, zihin ve düşünce bağımlılığının bir sonucudur. Çünkü cok kadınla evlilik bazı durumlarda kültürel ve ahlâkî bir ihtiyaçtır ve aslen kötü değildir. Öyle kimseler1 vardır ki, isteseler bile bir tek kadınla yetinemezler. Çok kadınla evlilik izni, onların imdadına yetişir ve hem onları, hem de bütün toplumu yasak cinsi ilişkilerin zararlarından korur. Kur'an, İşte bu sebeple bu tür kimselere adalet şartını yerine getirmek şartıyla çok kadınla evlenme izni vermiştir. (The Meaning of the Quran). Yukarıda da işaret edildiği gibi, bazı şartlarda, çok evlilik "kültürel, sosyal ve ahlaki ihtiyaç haline gelmektedir." Mesela, "savaş sırasında, özellikle çok sayıda insan öldürüldüğü zaman, cinsler arasındaki denge ciddi bir şekilde sarsılmaktadır. Bazı durumlarda, çok evlilik toplumu cinsî anarşiden koruyabilir, umumiyetle çok sayıda insanın öldürülüşünü müteakip erkeksiz kalmış birçok kadının bulunmasından doğacak sosyal keşmekeş ve ahlaki kötülüklerden koy birden fazla evlenme zaruret haline gelir. Böyle hallerde kadın, kendisini ve ehlini ^eslemek maksadıyla bazan çalışır. Ancak cinsi ihtiyacını nasıl giderecektir? Bu, onları bir av olarak erkeğin şehvetine kolayca düşürebilir. Fakat bundan başka, onların fıtri duyguları olan ve hayatlarını sıkıcı olmaktan kurtaran, yaşantılarını zevkli hale getiren şiddetli çocuk arzuları halen içlerinde kalacaktır. Bazı durumlarda, dul kadınlar iffet ve namuslarının hiçbir itibarı olmadan cinsi arzularını istedikleri şekilde tatmin etmeye mi bırakılacaklardır? Ancak erkeğin meşru olarak birden fazla kadınla evlenmesine izin verilirse ve hepsine her hususta adaletle muamele olunmaları sağlanırsa (ki erkeğin kontrolü dışındaki bir alakanın ötesinde) bu gibi toplumsal parçalanmaların önüne geçilebilir. Burada çok evliliğin gerekli olduğu başka durumlar da olabilir. "Bazı insanlar vardır ki, normalin üstünde bir cinsî kudrete sahiptirler. Birçokları ise, bir kadınla tatmin olurlar ve sırasında taşan cinsi aktivitelerini kontrol edebilirler. Kontrol edemedikleri takdirde, herhangi bir sıhhatli toplumun müsamaha göstermesi güç olan, başka kadınlarla meşru olmayan bir cinsî ilişkiye girmiş olurlar. Bunun yanısıra, burada çözümün sadece çok evlilik talebinde olduğu diğer başka hususlar da vardır, mesela zevcenin kısırlığı veya cinsî yakınlığı imkansızlaştıran müzmin bir hastalık bunlardan biridir. Birinci hususta, zevce kısır olduğu zaman, ona bunun için kabahat bulamadığımıza göre, zevce veya kocaya gönüllerinde besledikleri sevgiyi çıkartıp atmaları söylenebilir mi? Yine çocuk sahibi olmak gibi meşru bir hakkından dolayı kocayı -arzusu hilafını- mahrum etmenin adilane bir hareket olduğu söylenebilir mi? Böyle bir durumda en makul çözüm ikinci bir evliliktir. İlk zevce ortaklığa razı olursa erkeğin ikinci kadınla evlenmek hakkıdır. Eğer birinci kadın buna dayanamazsa onun için ayrılma kapısı açıktır. Ayrıca, cinsî birleşmeye mani devamlı hastalık hali de çok evliliği gerekli kılan bir durumdur. Elbette ki, hiç bir kimse cinsî temas arzusunun haddizatında çirkin birşey olduğunu iddia edemez. Dolayısıyla bu işin, bir kadının saadetini yıkmağa sebep olması doğru olmaz da diyemez. Aslında bu mesele kimsenin müstağni olamayacağı bir zarurettir. Eğer erkek kendi rızasıyla ve zevcesinin mutluluğunu dikkate alarak cinsî zorlamaya aldırmamazhktan gelirse, bu, erkek namına asil ve cömertçe bir davranış olarak daha hoş karşılanır, fakat Allah insana kolayca taşıyacağından fazlasını yüklemez. Umumiyetle çok evliliğe müsaade edilmeyen toplumlarda her türlü rezaletin irtikab ettiği sahte bir asalettense, hakikatlerle olduğu gibi yüzyüze gelmek gerçeğe daha uygun ve daha iyidir." (Muhammed Kutub, islam the Misun-derstood Religion, sh. 121-123). |