๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler( Aile Hayatı ) => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 21 Kasım 2010, 13:26:17



Konu Başlığı: Çalışmak isteyen kadınlar
Gönderen: Hadice üzerinde 21 Kasım 2010, 13:26:17
Çalışmak isteyen kadınlar...


“Evlerinizde oturun; eski cahiliyede olduğu gibi açılıp saçılmayın; namazı kılın; zekâtı verin; Allah'a ve peygamberine itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Şüphesiz Allah sizden kusuru giderip sizi tertemiz yapmak ister.”(Ahzab 33)


Vakarla evlerinizde oturun. Evlerinizde sebat bulun, sebat edin. Evlerinizde huzur bulun. Huzur ve güven içinde evlerinizde oturun. Karar yeri, faaliyet alanı olarak evlerinizde bulunun. İffet ve hayanızı vakarla koruyarak evlerinizde oturun. Sizin sorumluluk sahanız evlerinizdir. Çok zarûrî bir ihtiyacınız olmadığı müddetçe evlerinizden dışarıya çıkmayın. İslâm öncesi cahiliye kadınlarının yaptığı gibi ziynetlerinizi yabancı erkeklere göstermeyin. Cahiliye kadınları gibi kırıtarak yürümeyin.



Tabii önceki âyetlerle peygamberin hanımlarının ekonomik kaygıları giderildi, lüks, konfor kaygıları bitirildi. Ulaşabilecekleri, hedefleyebilecekleri bir hayat standardı dertleri kalmadı. Evlerinde çarşı pazara çıkıp bir rızık kazanma sorumlulukları, para kazanma dertleri kalmadı. Kendilerine tanınan dünya ve âhiret olarak ikisinden birini tercih yetkilerini âhiretten yana kullandılar. Onun içindir ki altlarındaki bir hasır sergiye, önlerindeki bir kuru ekmeğe, bir kuru hurmaya razı oldular. Üzerlerindeki tek yamalı elbiseye razı oldular. Artık niye ekonomik bir kaygıyla evlerini terk edip dışarıya çıksınlar da? Artık vakarla evlerinde otursunlar. Ve daha önceki, din gelmeden önceki cahiliye açık saçıklığıyla dışarıya çıkmayacaklardır. Evet işte böylece şartlar belirlenmiş oldu. Allah’ı tercih ettiler, peygamberi tercih ettiler. İşte bu tercihleriyle birlikte evlerinde vakarla oturacaklar ve bu onlar için gâyet kolay olacaktı.



Ama, eğer şu anda müslüman hanımlar için şartlar oluşmamışsa, erkekler olarak, kocalar olarak bizim tercihimiz, kadınlar, kızlar olarak hanımların tercihi dünyadan yanaysa, dünyanın lüksünden, konforundan yanaysa o zaman evdeki hanımları nasıl evde tutabileceğiz de? Nasıl vakarla evlerinizde oturun diyebileceğiz de onlara? Erkekler olarak bizim ekonomik gücümüz yetmeyecek, çevremdeki önderlerin, hocaların, patronların, efendilerin hayatına, hayat standartlarına ulaşamayacağım. Böyle bir durumda elbette benim hanımım, benim kızım da onların hayat standartlarının, konforlarının sevdalısı olacaklar, giydirdiğim eski elbiseleri beğenmeyecekler, benim sergilerimi beğenmeyecekler ve aşağılık duygusu içinde kendilerini dışarıya atacaklardır.



Allah affetsin de bugün peygamberin hayatını, peygamberin yaşam tarzını hayal bile edemiyoruz. Söyleyin Allah aşkına, niye mutfak olacak evlerimizde? Niye kap kacak olacak? Niye elektrikli, tüplü ocaklar olacak? Niye otomatik makineler olacak? Niye ütü olacak? Niye her öğün mutfakta yemek pişirilecek? Niye en güzelinden halılar, sergiler olacak? Var mıydı acaba peygamberin özel bir mutfağı? Evinde özel bir yatak odası var mıydı peygamberin? Ben bunların yokluğunu bile düşünemiyorum bugün. Çünkü o hayatı örnekleyecek önderler kalmadı. Rasûlullah’ın yaşadığı hayatı yaşayıp insanlara gösterecek kimse kalmadı. Müslüman erkeklerin, müslüman hanımların örnek alacakları ve yaşadıkları hayattan asla bir aşağılık duygusu duymayacakları, niye benim yok? demeyecekleri pratik örnekler yoktur bugün.



Hocasıyla, hacısıyla, şeyhiyle, mürşidiyle İslâm onurunun, İslâm kişiliğinin tamamen yok edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Ve dünya müslümanları da bu örnek olamayan örneklere imrenerek sapıp gitmektedirler Allah korusun. Zavallı müslümanlar liderlerinin, şeyhlerinin, efendilerinin, hocalarının hanımlarının giydiği elbisesine özenerek, mantosuna ulaşmak için bir ömür koşturmak zorunda kalmaktadırlar. Onların çocuklarının cep harçlığına ulaşabilmek için onların ço-cuklarının özel okul masraflarını bulabilmek bir ömür koşturmak zorunda kalmaktadırlar. Onun hayat standardına ulaşabilmek için bir ömür değil iki ömür bile yetmeyecektir. Zavallı müslümanlar kadınıyla erkeğiyle işleri güçleri çalışıp çırpınmak olacaktır. Erkeğin gücü yetmeyince de, haydi hanım, sen de gel, sana da iş bulalım. Kızım gel sen de çalışmalısın. Olmadı, gece vardiyelerine de gitmeliyiz diyecekler ailecek evlerini terk edecekler. İffetler zedelenecek, hayalar törpülenecek, bir ekonomik kavga içinde aileler yok olup gidecektir.



Öyle olmuyor mu şu anda? Erkek eve geldiğinde hanımı bu-lamıyor, hanım geldiğinde kocasını bulamıyor, kız gece geliyor, oğlan akşam çıkıyor, hayat cehennemi bir hayata dönüşüyor. Yavaş yavaş kendilerini örnek aldığımız Hıristiyanî bir dünyanın, Yahudi bir dünyanın insanı olup çıkıyoruz. Parçalanmış aileler, erkek ayrı, kadın ayrı, oğlan ayrı, kız ayrı dünyaların insanları olup çıkıyorlar Allah korusun.



Evet Rabbimizin özelde peygamberin hanımlarına, ama genelde müslümanların hanımlarına söylediği ise bunun tamamen zıddıdır. Evlerinizde vakarla oturun ey mü’mine hanımlar. Peki nasıl oturalım evlerimizde? demeyeceğiz. Eğer peygamberin hanımlarının ter-cih ettikleri bir hayatı, tercih ettikleri bir cenneti bizler de tercih ediyorsak bunu demeye hakkımız olmayacaktır. Eğer âhireti, Allah’ın rızasını, Allah’ın hazırladığı o gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, hiç bir beşer aklının ihata edemeyeceği bir cenneti tercih etmişsek o zaman unutmayalım ki üzerimizdeki elbise 10 sene idare edebilecek, evimizin eşyası 40 sene idare edebilecek. En büyük derdimiz Allah’ın istediği gibi namazımızı ikâme etmemiz, zekâtımızı vermemiz, Allah ve Resûlüne itaat etmemiz olacaktır. Bunun dışındaki kaygıların, dertlerin tamamı sona alınacaktır. Allah’ın bizim için indirdiği âyetlerini, Resûlünün sünnetini, hadislerini önce kendimize okuyacağız, öğreneceğiz, sonra da başkalarına okuyacağız, öğreteceğiz.



Ey peygamber hanımları, bilesiniz ki Allah sizden rics’i, günâhı, kötülüğü gidermek ister. Sizi temizlemek ister. Evet buradaki “Ehli Beyt” ifadesiyle Rasûlullah efendimizin hanımları kast edilmektedir. Çünkü önce ey peygamber hanımları diye söze başlandı. Ama elbette ev halkı ifadesi genel anlamıyla hem hanımları, hem de çoluk, çocuk ailenin tamamını kapsamaktadır. Müslim’deki bir hadis te bunun böyle olduğunu anlatır. İnsanlardan kimileri bu ehli beyt kavramı içine sadece peygamber (a.s)’ın çocuklarını katarak zevcelerini dışarıda bırakmak isteseler de bu yanlıştır. Neyse bırakalım şimdi bu tartışmaları. Rabbimiz buyuruyor ki ey ehli beyt bilesiniz ki Allah sizden rics’i, kusuru, günâhı, hatayı gidermeyi, sizi tertemiz yapmayı murad ediyor. Eğer sizler Rabbinizin sizden istediği bu davranışları benimser, Allah’ın istediği gibi bir hayata yönelirseniz Allah sizi temizleyecektir. O sizi günâh kirlerinden arındırmak istemektedir. Bu ifade peygamber ailesinin tıpkı peygamber efendimiz gibi mâsum ve günâhsız oldukları anlamına değildir.



Mâide sûresinin 6. âyetindeki abdest alan müslümanlar hakkında Rabbimizin:



“Allah sizi tertemiz kılmak ve size olan nimetlerini tamamlamak istiyor”



Meâlindeki âyet gibidir.



Evet müslüman bir kadın bir zaruret icabı sokağa çıkmak zorunda kalmışsa cahiliye kırıtışıyla, ziynetlerini açığa vurarak teber-rücle yürümemelidir. Teberrüc kelimesinin anlamı şöyledir: Kadının sokakta yüzünü ve vücudunun cazibesini, ziynetlerini, ziynet yerlerini, takılarını başkalarına göstermesi, cilvelerle dikkat çekip kendisini ortaya koyması, insanların dikkatlerini üzerine çekmesi anlamlarına gel-mektedir. Evet bu yasak ta peygamber kadınları şahsında tüm mü’mi-ne hanımlara yapılmaktadır.



Öyleyse hiçbir müslüman kadın Allah’ın yasakladığı şekilde fiziksel güzelliklerini, fiziksel cazibesini ortaya koyacak bir şekilde evinden dışarıya çıkmamalıdır. Müslüman hanımların yerleri, örtüleri evleridir. Zaruretsiz evini terk eden müslüman kadınlar örtülerini kaybetmişlerdir. Peki evlerinde ne yapacak kadınlar? Boş mu oturacaklar evlerinde? Hayır.

Bakın Rabbimiz onu da şöyle anlatıyor:

“Evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmetini hatırda tutun. Şüphesiz Allah haberdar olandır, latif olandır.” Ahzab 34



Allah sizlerin evlerinizde Allah âyetlerini ve Resûlünün sünnetini, hikmetini okumanızı, onları zikretmenizi, gündeme almanızı, hayatınızı onlarla düzenlemek üzere tezekkür etmenizi istiyor. Gece gündüz kitap ve sünnet bilgisiyle bilgilenmenizi istiyor. Hayatınızı ev merkezli gerçekleştirmenizi istiyor. Evlerinizde Allah bilgisiyle bilgilenerek, evlerinizi, ailenizi Allah nûruyla aydınlatarak orada küfürden şirkten, cahiliyeden eser bırakmamanızı istiyor Allah. Müslüman hanımlar olarak Allah’ın kitabını ve Resûlünün sünnetini çok iyi tanımalı ve onları çevrenizdeki insanlara duyurma, tebliğ etme kavgası vermelisiniz. Unutmayın ki Allah Latîf’tir, Habirdir. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır. Bunu yapmak zorundasınız.



Ve ey peygamber hanımlarının yolunda giden mü’mine hanımlar sizler de bunu yapmak zorundasınız. Ey peygamber yolunun yolcusu olduğunu iddia eden müslüman erkekler bunu sizler de yapmak zorundasınız. Unutmayın ki Peygamberin namazıyla, zekâtıyla, evinde Allah’ın âyetlerini, Resûlünün sünnetinin okunmasıyla sizler de sorumlusunuz. Evet ey hanımlar, ey erkekler eğer cennete gitmek is-tiyorsanız, eğer Rabbinizin rızasını kazanmak istiyorsanız aklınızı başınıza alıp Rabbinizin bu âyetlerine iyi kulak verin.



Ve sizler ey bürolarında, dükkanlarında, işyerlerinde kadın ça-lıştıranlar, kadınları iş piyasasına çekmenin kavgasını verenler, daha çok erkeği, daha çok kadını üretime çekme felsefesinin kavgasını ve-renler, onlara verdiğiniz çok az bir ücretle onların sırtından kazandığınız paralarla dünya saltanatına soyunanlar, bazen da bunu İslamî bir kılıfla, efendim işte müslüman güçlü olmalıdır, müslüman zengin olmalıdır filân gibi zırvalarla kadınları çalışmak zorunda bırakanlar, sömürü düzenlerini on katına, yirmi katına çıkarmanın kavgasını verenler unutmayın ki bir gün bu kazançlarınız bitecek. Bir gün bu hayat bitecek ve siz Rabbinizin hesabıyla karşı karşıya kalacaksınız. O insanların sırtından kazandıklarınız bir gün gelecek sizin boyunlarınıza, alınlarınıza asılacak. Bu kazandıklarınız bir gün başınıza belâ olacaktır.



Öyleyse gelin yapmayın bunu. Gelin o kadınları sömürmeyin. Kocasıyla beraber olması gereken kadınları daha çok ekonomik güce ulaşma hesaplarıyla fabrikanızda, büronuzda tutmayın. Bunu sizden önce yapan Amerikalısı, Avrupalısı hep kaybettiler. Şimdi sizler de onların teknolojik ve ekonomik güçlerine imrenerek onlar gibi olmaya çalışıyorsunuz. Halbuki bir baksana onların aileleri nasıl parçalanmış? koca karısını, kadın kocasını göremiyor. Siz de bunu mu istiyorsu-nuz? Hayat mı zannediyorsunuz bunu? Sabahleyin kalktığı zaman ana çocuğunu bırakıp gidecek, çocuk ana şefkatinden mahrum büyüyecek. Siz buna insanlık mı diyorsunuz? Medeniyet mi diyorsunuz buna? Analı babalı çocuklar yetim, kadınlar yetim, kocalar yetim hayat mı bu? Koca evden pazarlamaya çıkacak, bir iki hafta eve uğramayacak, kadın ve çocuklar evde yetim kalacaklar. Düzen mi bu?



Güya adam hanımının konforu için, çocuğunun lüksü için evine uğrayamaz olacak, hanımın gözü yaşlı, çocukların boynu bükük, hayat mı bu yahu? Eğer onlara, o kadınlara, kızlara acıyorsanız, onlar fakirlerse çalıştırmadan, evlerinden koparmadan verin onlara vereceğinizi. Yaşadığınız hayat peygamber hayatına benzesin. Yaşadığınız hayat peygamber hanımlarının hayatına benzesin. Söküp çıkarmayın şu kadınları evlerinden. Parçalamayın şu aileleri. Yıkmayın düzenleri. Şu kadınlar, şu kızlar güzel bir şekilde evlerinde otursunlar, Allah’ın âyetlerini, peygamberin sünnetini öğrensinler.



Yapmayın bunu. Gelin akılarınızı başlarınıza alın. Allah aşkına biraz düşünün, yanlış yoldasınız. Peygamber yolunda değilsiniz. Kimi peygamber seçmişseniz, kimleri önder ve örnek kabul etmişseniz bi-lesiniz ki onlar sizi hep yanlışa sürüklüyorlar. Kesinlikle bilesiniz ki si-ze bu hayatı örnekleyen hoca efendiler, şeyhler, liderler, patronlar, ön plana çıkanlar kendileri girdikleri o kötü yoldan çıkamadıkları gibi sizi de cehenneme sürüklüyorlar. Sizi kurtaracak tek yol Allah’ın kitabı ve Resûlünün sünnetidir. Örneğiniz, rehberiniz bunlardır. Gelin bunlara sarılın. Namazınızı Allah’ın istediği şekilde ikâme edin, zekâtınızı Allah’ın istediği şekilde verin, kitap ve sünnet bilinciyle müslümanca bir hayata ulaşmanın yollarını arayın.



Evet tüm mü’mine kadınlar evlerinde Allah’ın kitabını ve Resûlünün sünnetini öğrensinler, Allah ve Resûlüne itaat eder bir duruma gelsinler, çocuklarına nasıl ana olacaklar? Kocalarına nasıl hanım olacaklarsa bunun hesabını güzel yapsınlar.



Evet işte Rabbimizin müslüman hanımlara biçtiği rol budur. Kocasına güzel bir eş olmak, çocuklarına merhametli ve şefkatli bir ana olmak. Kitabımızın başka âyetlerini de nazarı itibara aldığımız zaman şunu öğreniyoruz ki Rabbimiz kadın cinsini yaratırken erkeğin onunla doyuma ulaşmasını, sükune ermesini murad eder, aralarındaki sevginin, aşkın ve cinsel ihtiyacın giderilmesini bir yasaya bağlar.



Evet işte kadının ilk yaratılış hikmet ve gâyesi bu saydıklarım ve analık görevidir. İşte bu görevlerini bir kadın ancak evinde oturmakla ve evinde oturmanın bilincine ermekle gerçekleştirebilecektir. Ekonomik ve siyasal sıkıntılarla çarşı pazara çıkma, ekmek rızık kazanma derdi tamamen erkeğe aittir. Ailenin ekonomik ve siyasî sorumluluğunu, sosyal sorumluluğunu Rabbimiz erkeğe yüklemiştir.



Eğer bir erkek Allah’ın kendisine yüklediği bu sorumluluklarını kadınına yüklemek isterse o zaman kadın kendi sorumluluk bilincinden uzaklaşacak, eşlik ve analık görevlerini yerine getiremeyecek, ai-le problemleri oluşacak, aile problemlerinin beraberinde sosyal problemler patlayacak ve toplumda Allah’ın istemiş olduğu sükûnet, sekî-net, huzur ve kulluk gerçekleşmeyecektir. Ama bir toplumda kadınlar ve erkekler Allah’ın yasalarına teslim olurlarsa, birbirlerini haramdan korumaya çalışırlarsa elbette o toplumda huzur ve sükûn olacaktır.



Ama şüphesiz kadınların ve erkeklerin böyle bir hayata ulaşmaları da Allah ve Resûlüne itaat etmeleriyle, Allah için namazı ikâme etmeleri ve zekâtı vermeleriyle ve sürekli olarak evlerinde Allah’ın ki-tabı ve Resûlünün sünnetiyle beraber olmalarıyla mümkün olacaktır.



Ve aynı zamanda bu kadın merhamet ve şefkatle çocuklarına en güzel analığı yapacaktır. Çocuklar ana şefkati ve fedâkârlığıyla büyüyeceklerdir. Ana şefkatinden mahrum büyüyen çocuklar büyüdükleri zaman da asi olacaklar, şefkatsiz ve merhametsiz olacaklar, topluma büyük problem olacaklardır. Şu anda toplumda en büyük zorbalıkları gerçekleştirenler ana şefkatinden mahrum büyüyen insanlardır. Ana ve baba ekonomik kaygılarla, dünya kaygılarıyla Allah’ın kendileri için biçtiği rollerini bir kenara bırakırlar da evden dışarıya çıkarlarsa, ticari hayatın içine atılırlarsa ne erkek erkekliğinin farkına varacak, ne kadın kadınlığının doyumuna ulaşacak, ne de çocuklar şefkat ve merhametle büyüme imkânı bulacaklar.



Öyleyse o mü’mine hanımların kocaları da kendilerini tamamen dünyaya vermesinler. Kadınları onları dünyacı yapmasınlar. Kadınlar da erkekler de müslümanca, onurlu bir hayatı hedeflesinler. Arkadaşlar, Allah için gelin Rasûlullah efendimizin hanımlarına getirilen bu teklifleri bizler de hanımlarımıza yapalım. Allah Resûlüne yapılan teklifi gelin biz de kendimize yapılmış kabul edelim.



Unutmayalım ki bizler peygamberden daha hayırlı değiliz. Unutmayalım ki onun atı, arabası, altınları, gümüşleri, serveti, saltanatı olmadı. Onun olmayan şey bizim de olmasın ne çıkar? Biz Rasûlul-lah’ın hanımlarından daha değerli değiliz. Onun hanımları türlü türlü elbiseler giymedi, türlü türlü eşyaları olmadı. Onların olmayanlar bizim de olmasın ne çıkar? Bizim hanımlarımız, bizim kızlarımız, oğlanlarımız onunkilerden daha hayırlı değildir. Varsın bizimkilerin de olmasın. Onlar sade bir hayat yaşadılar, biz de öyle yaşayalım.



Unutmayalım ki bu hayat çabuk biter. Şu anda bizlerin peşinde olduğumuz şeylerin pek çoğuna sahip olan niceleri şu anda toprağın altındadırlar. Bir gün biz de öleceğiz. Unutmayalım ki Allah Resûlünün ve hanımlarının yaşadığı bir hayat dünya için de âhiret için de çok güzel olacaktır.



alıntı