Annelerin beklentileri yüksek

Annelerin beklentileri yüksek

Günümüzde özgüven kişinin başarılı ve dolayısıyla da değerli biri olabilmesi için olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Bu da annelerin çocuklarıyla ilgili beklentilerini yükseltiyor. Sakin, içedönük ve sanatsal tarafı ağır basan bir çocuk annenin eleştirilerine maruz kalıyor.

Çocuk bir süre sonra kendi beklentilerinden vazgeçip anneyi doyurmaya ve annenin egolarını ikna etmeye çalışıyor. Ama olmuyor çünkü gücünün üstünde yük taşıyan çocuk bir süre sonra yoruluyor ve başarısızlığa uğruyor. Çocuk savunma mekanizmaları üretiyor ve güven duygusunu hepten kaybediyor.

1- Anne çocuğun kendini tanımasına ve yeteneklerinin farkına varmasına yardımcı olmalıdır.

2- Anne çocuğun kendini oluğu gibi kabul edebilmesi için destek vermelidir

3- Anne çocuğun hayatın tamamına hazırlamalı ve insani tarafını da desteklemelidir.

4- Anne çocuğu kendi beklentilerinin esiri haline getirmemelidir.

5- Anne çocuğun duygu ve düşüncelerine değer vermelidir

Takdir etmek onaylamak çocuklarımızı güçlendirir ama biz neyi nasıl takdir edeceğimizi bilmeli ve çocuklarımıza gücünün üstünde yük yüklememeliyiz.
Adalet elzem bir ihtiyaç

Adalet duygusu çocuklara verilmelidir. Anne baba bu konuda çocuğu doğru yönlendirmelidirler. Yani, haklı olanın hakkını sahibine teslim etmenin gerekliliği çocuğa izah edilmelidir. Çocuklar söylenenden çok gördüklerinden etkilenirler. Bu nedenle anne baba aile içi ilişkilerinde adil davranmalı ve çocuklarına örnek olmalıdır.

Tarihi süreç içinde insanlar her zaman adalete ihtiyaç duymuşlar ve bu konuda filozoflar, düşünce adamları, dini otoriteler görüşlerini ortaya koymuşlardır. Adalet ihtiyacı haksızlığın kol gezdiği dönemlerde daha bariz hissedilmiş ve insanlar hak arayışına çıkmışlardır. Böyle zamanlarda adaleti tesis eden kimseler olmuş ve bu kimseler toplumun hafızasından hiçbir zaman silinmemiştir.

Hz. Ebu Bekir (r.a) hilafete seçildikten sonra yaptığı konuşmasında şöyle der:"Güçsüz olanınız hakkını alıncaya kadar benim yanımda güçlüdür. Güçlü olanınız kendisinden hak sahibinin hakkını alıncaya kadar benim katımda güçsüzdür." Eğer güç Allahın dininden uzaklaşır ve başına buyruk hareket edecek olursa, adalet tesis edilemez. Burada güçlü olan istediği her şeyi yapma hakkı bulur.
Hazreti Ömer'in adaleti

Hazreti Ömer'in hilafeti döneminde ashaptan Übey b. Kab ile aralarında bir anlaşmazlık meydana gelmiş. Anlaşmazlığı çözmek için, Zeyd b. Sabit'e gitmişler. Kadı zeyd karşısında Hazreti Ömer'i görünce oturması için yere minder sermiş. Ama Ömer şöyle demiş "İşte bu davranışın şimdi vereceğin hükümde yaptığın ilk adaletsizliktir. Ben davacımla beraber aynı yerde oturacağım" Sonra davacı Übey b. Kab davasını ileri sürünce Hazreti Ömer bu iddiayı kabul etmez. Bu durumda Ömer'in yemin etmesi gerekmektedir. Kadı Zeyd Sabit Übey'e şöyle seslenir "Gel halifeye yemin ettirme onu bundan muaf tut. Davacı olduğun kişi bir başkası olsaydı sana böyle bir feragatten söz etmezdim" Bu teklifi duyan Ömer kızar ve böyle bir ayrıcalığı kabul etmez ve yemin eder. Sonra da Zeyd b. Sabit hakkında şöyle der: "Halife ile herhangi bir Müslüman hakkında eşit davranmasını öğrenmedikçe ona dava götürülmemelidir"

- Varlık aleminde tecelli eden adalet: Alemde her şey yerli yerinde. Hiçbir şey bu intizamın aksine hareket edemez. Adalet varlık aleminde tam olarak tecelli eder.

- Fıtrat adalatten ve doğrudan yanadır: Adaleti katleden insanlar vicdanlarında bir rahatsızlık hissederler. Eylemleri onları doğrudan sapmıştır ama fıtratları doğruya çağırmaktadır. Fıtrı olarak adalet insanda vardır ancak bunu besleyecek unsurlara ihtiyaç vardır.

Allah'ın emirlerine bağlı kalmak: Allah her kişiye ve her varlığa hakkını vermeyi emreder. İnsanın zaafları vardır ve hataya meyillidir. Onu kurtaracak ve hakkaniyet ölçülerine çekecek yegane güç ise iman ve İslamdır. Ancak bu takdirde adaleti sesis temek mümkükn olacaktır.

TV. Acıya karşı duyarsızlaşıyor

Ekran bağımlısı çocuk başkalarının acılarına duyarsızlaşıyor.

Bir süre sonra çocukta korku ve endişe gelişiyor

Çocuk şiddet olaylarını modellebiliyor ve bunu insanlarla ilişkilerine taşıyor

Sürekli ekran başında kalan çocuklarda beslenme bozukluğu görülebiliyor.

Çocuğun öğrenme, anlama ve dinleme yeteneği zayıflıyor

Çocuklar sağlıklı iletişim kurma becerisi geliştiremeyebiliyorlar.

Özellikle iki yaş altındaki çocukların ekran başında kalmaları dil gelişimini olumsuz yönde etkiliyor.

Altı yaşına kadar anne ile televizyon seyreden çocuğun, kelime dağarcığı zayıflıyor.

MİLLİGAZETE
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın