> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Aile Hayatı > Sizden Gelenler( Aile Hayatı ) > Aileye En Büyük Tehdit
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Aileye En Büyük Tehdit  (Okunma Sayısı 1470 defa)
13 Kasım 2011, 20:47:02
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 13 Kasım 2011, 20:47:02 »



Aileye En Büyük Tehdit: Boşanma

İnsan hayatının mühim safhalarından biri olan evlenmeyle, anne-baba olma fırsatı elde edilir. Anne-baba olmak, eş olmak sıradan gibi görülse de, mahiyet ve keyfiyeti itibariyle ciddi mesuliyet gerektirir. Her fert, bu süreçte müspet veya menfî şekilde tesir altında kalır. Evlilik hayatındaki aksaklıklar, bazen boşanmaya sebebiyet verebilir. Ailenin parçalanması (boşanma) ruhî ve içtimaî değişmelere sebep olur. Ailenin dağılması ciddi mânâda üzerinde durulması gereken bir konudur. Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem); "Allah'ın en çok istemediği helâl, boşanmadır.", "Evlenin boşanmayın. Boşanmaktan arş titrer." buyurması evlilik müessesesinin ne kadar mühim olduğunu gösterir. Çocuklar bakımından 'anne baba birlikteliğinin' önemi göz önüne alındığında ise, daha da dikkatli olmak gerekir. Yıllar içinde değişen ferdî ve içtimaî hayatın da tesiriyle boşanma oranları artıyor. Adlî sicil kayıtlarına göre 1986 yılından 1998 yılına gelinceye kadar boşanma davası sayısı iki kat artmıştır. 2006 yılında Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 636.121 evlilik olurken 93.489 boşanma olmuştur. Yaklaşık her yüz evliliğin 15'i, boşanmayla neticelenmektedir.

'Geçimsizlik' en sık karşılaşılan boşanma sebebidir, ikincisi ise 'terk etme'dir. Diğer sebepler arasında akıl hastalığı, cana kast ve zina bulunuyor. Bu sıralama, yıllar içinde değişebilir. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadîslerinde; "Kadınları, ahlâksızlık konusu dışında boşamayın. Allah zevklerine ahlâksızca düşkün kadın ve erkekleri sevmez." buyurmaktadır. Sürekli zevk peşinde koşan kişilerin, mutlu olmayacakları muhakkaktır. Günümüz insanının boşanma sebeplerine bakıldığında, bazen çok basit sebeplerle aile yapısı yıkılmaktadır. İçtimaî değişikliklerin ve stres faktörlerinin boşanma sürecine tesiri kaçınılmazdır. Aileyi yaşayan bir 'organizma'ya benzetirsek, bazen iç hastalıkların bazen de dış kaynaklı mikropların bu yapıyı yıprattığı söylenebilir.

Boşanmayı düşünen birçok kişi 'bir problemden kurtulma' veya 'mutluluk arayışı' düşünceleri ile bu işe kalkışır; ancak bazen bir problemden kurtulurken birçok problemin oluştuğunun farkına varmaz. Bu sebeple boşanmayı yeni ve güzel bir safhanın başlangıcı olarak görmemek, aksine ona hayatın olumsuz taraflarının ağır bastığı bir safha olarak bakmak gerekir. Boşanma öncesi, boşanma safhası ve sonrasındaki gelişmeler çoğunlukla menfî hâdiseler şeklinde cereyan etmekte ve ailenin parçalanma sürecinde ciddi problemler oluşabilmektedir. Aslında bu parçalanma, ortak geçmiş ve ortak hayatın bitmesi demektir. Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem) hadîslerinde; "Boşanma üzerine yemin yoktur. Ancak münafık olan kimse onunla yemin ister': "Ey Muaz! Allah, yeryüzünde köle azad etmekten daha sevdiği bir şey yaratmadı. Yine yeryüzünde, boşanmaktan daha fazla istemediği bir şey yaratmadı..." buyurur. Kur'an-ı Kerîm'de 65. sûre 'Talak Sûresi'dir. 12 âyetten oluşan bu sûrede, boşanmanın hükümleri açıklanmıştır. Bu sûrede boşanma kararının ne zaman verilebileceği, boşandıktan sonra yeni bir evlilik için, ne kadar bekleneceği gibi hükümler de vardır. Müminler, evliliği devam ettirme konusunda titiz davranmalı, ancak aile içi sıkıntılar tahammül edilemeyecek bir hâle geldiğinde bu yola başvurmalıdır.

Ailenin mânevî şahsiyeti
Aile, tesadüfen bir araya gelen fertlerin oluşturduğu bir küme olarak görülemeyecek kadar kudsî bir müessesedir. Çünkü İslâm, aileye ciddi mânâlar yüklemiş ve aile olma keyfiyetinin mânevî dinamiklerini belirlemiştir. İçtimaî hayatta aile müessesesinin güçlü olmasının birinci sebebi, dinimizin aileye verdiği önemdir. Kur'ân'da ebedî bir anlaşma olarak görülen evliliğin ağır ve mesuliyet isteyen bir mukavele olduğu, eşlerin karşılıklı sorumluluklarının bulunduğunu hatırlatılır Evlilikte gaye, neslin devamı, çoğalması ve şehvetin kontrol altına alınmasıdır Kur'ân'da, eşlerin birbirine karşı yakınlıkları açıklanırken, birbirleri için elbise oldukları da belirtilmiştir Bu açıdan evlenecek kişilerin, bu sözleşmeyle dünyevî ve uhrevî bir sürece adım attıklarını unutmamaları gerekir. Bunun bir yapboz olmadığı, evlenmeden önce iyi düşünülmesi gereken önemli bir unsurdur.

Aile yapısı ciddiye alındığında boşanma fikri ancak çok zorda kalındığında akıllara gelir. Aile kurumu, iyi anlaşılmadığında ise boşanma 'kolaycı' bir çözüm olarak görülür. Boşanmayı yaşanan problemlerin ilk başvurulan çözümü olarak görmek, boşanınca her şey çözülecekmiş gibi düşünmekten kaynaklanır. Her ailede yaşanması muhtemel problemler karşısında, karşılıklı sevgi ve saygının tekrar tesis edilmesi, bazı zorluklara katlanılması, karşılıklı dua edilmesi ve mânevî reçetelere başvurulması yerine, boşanmaya yönelmek aceleci ve çoğunlukla da yanlış bir karardır.

Ailenin mânevî şahsiyetinin teşekkülünde, öncelikle anne-babaya büyük görevler düşer. Anne ve baba ailenin önceliklerini belirler. Fedakârlık, önce başkalarını düşünme, bencillikten uzak hareket etme, saygı, sevgi, hoşgörü, paylaşma, yardımlaşma, mutluluğu yayma, sabır gösterme, hâl ve hareketlerinde kırıcı olmama gibi unsurlarla bu mânevî şahsiyet oluşur. Mânevî şahsiyetin oluşmadığı ailelerde ise maddî unsurlar ön plândadır. Maddî unsurların gelip geçici olduğu ise muhakkaktır. Para, makam, güzellik, şöhret gibi maddî unsurlar, aileyi bir arada tutamaz. Yukarıdaki hadîste ifade edildiği gibi, zevk peşinde koşulması aileyi sarsar. Çünkü hiçbir zevk daimî değildir. Ailenin gerçek bir aile olması için mânevî unsurların o ailede hâkim olması gerekir. Mânevî dinamikleri olmayan ailede, hastalıklar oluşmaya başlar ve zamanla bu hastalıklar fertlerin duygularını ve davranışlarını değiştirir. Davranış ve duyguların değiştiği aile ortamında ise insanlar birbiri ile çatışmaya girer. Bu çatışma bazen açıktan bazen de gizli bir şekilde olur. Açıktan çatışmayı çocukların fark etmesi çok kolaydır. Ancak unutulmamalıdır ki, çocuklar ailedeki gizli çatışma ve problemleri de fark ederler. Onlarda zamanla ciddi psikolojik problemler oluşmaya başlar. Aile olmanın mânevî dinamikleri, ailenin karşılaştığı sarsıcı hâdiseleri aşmasında yardımcı olur. Aynen sağlam bir bünyenin kolay kolay hastalanmaması gibi sağlıklı bir aile ortamı da kolay kolay bozulmaz.

Mânevî hastalıklar ve boşanma
Şahsiyet ve karakter yapısı, ailenin mânevî bağlarını güçlendirmeye vesile olur. Bunun tam tersi olarak ebedî hayatın kaybedilmesine sebep olan mânevî hastalıklar, benzer şekilde ailenin mânevî şahsiyetini de tehdit eder. Haram kabul edilen içki, zina, kumar gibi günahları işleyen aile fertleri, ailenin parçalanmasını kolaylaştırır. Kişinin kul hakkına riayet etmemesi, başkalarının hak ve hukukunu çiğnemesi, menfî davranışları artırır. Bu menfî davranışlar, zamanla kişinin en yakınlarına da yansımaya başlar. Neticede aile bağları zayıflar ve belli bir süre sonra da kopar. Günümüz ailesini tehdit eden unsurlar, dinimizin yasakladığı unsurlarla örtüşmektedir. Meselâ içkinin kullanıldığı evlerde şiddet, yoksulluk, davranış bozuklukları had safhadadır. Zina yapan kişiler ise, aslında kendi ayaklarına kurşun sıkmakta ve zamanla en önemli değerlerini kaybetmektedir. Geçimsizlik sebepleri arasında içki, zina, kumar, yalan söyleme sıklıkla yer alır. Çünkü bunların olduğu yerde huzur, güven, sadakat, fedakârlık olmaz. Dolayısı ile aile bağları kopar.

Bencillik ve ferdî mutluluk arayışı, boşanmayı tetikleyen bir diğer mânevî hastalıktır. Ailenin mânevî şahsiyetine tam olarak inanan kişiler, bunu davranışlarında da sergiler. Hususen fedakârlık zemininde neşet eden davranışlar, başkalarının da bunu örnek alarak fedakârlık yapmasını teşvik eder. Ancak hep bencil ve tek taraflı bakış açısı ile kendi rahat ve menfaatini düşünen fertler, bu bencillik sonucunda başkalarının da davranışlarını bozar. Yani fedakârlık görenler fedakâr davranışlar sergilerken, bencil davranışları görenler; 'Neden hep ben fedakârlık yapıyorum?' diye zamanla müspet davranışlardan vazgeçerler. Çok nadir durumlarda fedakârlık hayat boyu tek taraflı sergilenir. Bu durum tam bir sabır meselesi olup hayli yıpratıcı bir süreçtir. Bencil davranış başkalarını hiçe sayma mânâsına gelir. Kişi kendini düşünmekten başkalarını düşünemez hâle gelir. Hep 'ben' dediği için 'biz' kavramı bozulur. Ferdî mutluluk arayışı da, bencilliğin farklı bir tezahürüdür. 'Ben mutlu olayım başkası ne olursa olsun.' düşüncesi, insanı yalnızlaştıran ve boşanmayı tetikleyen bir düşüncedir.

Boşanmada 'feminizm' faktörü
Her hukuk sisteminde, kadın ve erkeğin belirlenmiş hak ve sorumlulukları vardır. Bir yerde mesuliyet varsa, orada oluşan haklar da göz ardı edilmemelidir. Yaratılışlarındaki farklılık sebebiyle kadın ve erkeğin aile hayatındaki hak ve sorumlulukları da farklıdır. Kadının ve erkeğin yapması ve yapmaması gerekenler, eşlerin çocukları ve birbirleri üzerindeki hak ve sorumlulukları gibi konular çok net bir şekilde belirlenmiştir. Kur'ân-ı Kerîm'e göre (Nisa Sûresi), erkek, evin idarecisi, bakıcısı ve hâkimidir Ev içinde ve dışındaki ağır yükümlülükleri belirlenmiştir. Ayrıca evin idarecisi olarak görev yapan erkek, hanımına karşı iyi davranmak ve onun haklarını korumak zorundadır. Kadın ve erkek her zaman için iffet ve namusunu koruma noktasında birbirine ve Allah'a karşı sorumludur. Hak ve sorumluluk anlayışının iyi niyetle ortaya konduğu sevgi ve saygı içinde şekillenen aile ortamında kimse kimseden rahatsız olmayacaktır. Kadının gereksiz ve aşırı bir şekilde ön plâna çıkarılması, ekonomik özgürlük kazanarak bunu eşine karşı koz olarak kullanması, 'Param var, sana muhtaç değilim, istediğimi yaparım.' düşüncesinin oluşturulması, 'eşitlik' adı altında eşler arasında saygısızlığın ve sorumsuzluğun artması, aile yapısının temellerine dinamit koymuştur. Feminist bakış açısı, kadını yüceltmek isterken erkek ile rekabete sokmuş ve aile huzurunu bozmuştur. Kadın erkek arasında ro...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Aileye En Büyük Tehdit
« Posted on: 26 Nisan 2024, 01:46:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Aileye En Büyük Tehdit rüya tabiri,Aileye En Büyük Tehdit mekke canlı, Aileye En Büyük Tehdit kabe canlı yayın, Aileye En Büyük Tehdit Üç boyutlu kuran oku Aileye En Büyük Tehdit kuran ı kerim, Aileye En Büyük Tehdit peygamber kıssaları,Aileye En Büyük Tehdit ilitam ders soruları, Aileye En Büyük Tehditönlisans arapça,
Logged
16 Kasım 2011, 14:49:47
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« Yanıtla #1 : 16 Kasım 2011, 14:49:47 »

Emeğine sağlık kardeşim çok güzel bir konu olmuş..
Rabbim cümlemize aile içinde mutluluk güven huzur versin..
Krşılıklı sevgi saygı anlayış, hatalarını anlayıp yanlışlarını düzeltmeyi nasip etsin..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes