๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler( Aile Hayatı ) => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 13 Eylül 2010, 17:34:56



Konu Başlığı: Ahlak hayattır hayat ahlaktır
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 13 Eylül 2010, 17:34:56
Ahlak hayattır hayat ahlaktır

İnsan ailenin, aile toplumun temel taşıdır. İnsansız aile, ailesiz toplum olmaz. Aile insandan, toplum aileden daha karmaşık ve daha güçlü bir yapıya sahiptir. Çünkü, hayatın değişik boyutlarında, bütün her zaman, parçalarının toplamından daha büyüktür. Bütünün gücü, ekonomik ve siyasal yapıda, evrensel hukuk ve ahlak ilkelerine dayanmasından kaynaklanır. Bunun için, insan aileye, aile topluma uyum sağlamak zorundadır.

Aile olmasaydı insanı, toplum olmasaydı aileyi bir arada tutmak mümkün olmazdı. Bu yüzden, insanın aile, ailenin toplum karşısında yerini belirleyen ahlak kuralları, bütün bilimlerin ana tartışma konusu olmuştur. İnsan ve ailenin özgürlüğü, evrensel ahlak ve hukuk kurallarıyla sınırlandırılır. Bu genel kabul gören kurallar da, kutsal kitaplardan beslenirler ve peygamberlerle en güzel örnekleri verildiği için de; çok etkili olurlar.

Cumhuriyet döneminde ahlak deyince akla, “Güneşi bir an bile sönmeyen sonsuzluğun yolcularız” ve “Davamız İslam ahlakına dayanan bir cemiyet düzeni kurmaktır” diyen, Nurettin Topçu gelir. Hafta sonunda, TYB ve İTO öncülüğünde düzenlenen, “Birinci Türkiye Ahlak Şûrâsı”nda, Topçu'nun ahlaka ilişkin görüşleri ve değişik alanlarda ahlakın önemi tartışıldı. Benim başkanı olduğum oturumda, Prof. Dr. Hayati Hökelekli, Prof. Dr. Hüseyin Sarıoğlu, Doç. Dr. Baran Dural ve Kenan Alpay ile “Çağdaşlık, Toplum ve Ahlak” sorunlarını ele aldık.

Hayat ahlakla, bir yandan yaşanır kılınırken, diğer yandan da zenginleştirilir. Çünkü hayat hukuktan daha çok ahlaka dayanır. Topçu'nun vurguladığı gibi: “Hukukun alanı dar, ahlakın alanı geniştir” ve “hukuk daraltılmış ahlaktır”. Toplumun bütün kesimlerince benimsenen ahlak kuralları, insanlar arasında güzellikleri özendirir ve çirkinlikleri de önler. Tasavvuf dünyasının öncüleri, güzel ahlakı, “güler yüz, tatlı söz, iyilik yapmak ve kötülükten kaçmak” olarak tanımlarlar.

İster ekonomik, ister siyasal, isterse kültürel olsun, hayatın hiçbir alanı, ahlaki değerlerden bağımsız değildir. Ahlaksız ekonomi, politika ve kültür olmadığı gibi, ekonomisiz, politikasız ve kültürsüz ahlak da olmaz. Her alandaki zenginlikleriyle hayat ahlaktır, değişik boyutlarıyla ahlak da hayattır. Bütün peygamberler, hayat ile ahlakın, birbirinden ayrılmaz bir bütün olduklarını göstermek için, hayatlarını ortaya koymuşlardır.

Hayatı zenginleştirmede güler yüz ve tatlı sözün açamayacağı hiçbir kapı yoktur. Çünkü, güler yüzlü ve tatlı sözlü insanlar, toplumda düşmanlıkların değil, dostlukların sürükleyici gücü olurlar. Güler yüz ve tatlı söz, iki renkli ve iki uçlu kalem gibi, hem aklın, hem de gönlün destanını yazar.

Tarihin her döneminde, toplumların sevgisini, silahları güçlü önderlerden daha çok ahlakı güzel liderler kazanmıştır.

Toplumlar ordularıyla değil, güzel ahlaklı insanlarıyla uzun ömürlü olurlar.

Güzel ahlakın güneşi hiçbir zaman batmaz.
 


Nazif Gürdoğan