> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siyer-i Nebi > Ölümler ve Evlilikler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ölümler ve Evlilikler  (Okunma Sayısı 803 defa)
05 Mart 2010, 21:41:56
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 05 Mart 2010, 21:41:56 »



Ölümler ve Evlilikler

Peygamber (s.a.v.)' in Bedir´den döndükten sonra yap­tığı ilk işlerden biri, kızı Fatuna İle birlikte, Rukıyye´nin mezarını ziyaret etmek oldu. Bu, onların, Hatice´nin ölü­münden sonra yaşadıkları en büyük kayıptı. Fatıma, ab­lasının ölümünden çok etkilenmişti. Mezarın kenarında babasının yanma oturmuş, gözünden yaşlar boşanıyordu. Babası onu teskin etmeye çalıştı ve cübbesinin ucuyla göz­yaşlarını sildi. Peygamber (s.a.v.) kısa bir süre önce ölü­nün arkasından ağıt tutmanın aleyhinde bazı şeyler söy­lemişti. Fakat söyledikleri yanlış anlaşılmıştı. Mezarlıktan geri döndüğünde Ömer (r.a)´in. Rukiyye ve Bedir şehitle­rinin arkasından ağlayan kadınlara bağırdığım duydu. «Ömer, bırak ağlasınlar» dedi ve şunları ekledi: «Kalbten ve gözden gelen Allah´tan ve merhametindendir. Fakat el­den ve düden gelen şeytandandır»[1] El ile göğsü dövmeyi ve yüzlerini yutmayı, dil ile de bağırıp çağırarak ağıt yak­mayı kastediyordu.

Fatıma, Peygamber (s.a.v.)´in en küçük kızıydı ve yir­mi yaşma gelmişti. Peygamber (s.a.v.) ailesi içinde, Ali (r.a)´nin ona en uygun eş olduğundan bahsetmişti, fakat normal bir anlaşma yapılmamıştı. Ebu Bekir (r.a) ve Ömer (r.a) Fatıma (r.a)´yı istemişler, fakat Peygamber (s.a.v.) on­ları, kızını bir başkasına vereceğini söyleyerek değil, Allah´tan bir emir gelmesini beklediğini öne sürerek geri çevirmîştL Bedir´den sonraki ilk haftalardan birinde, artık evlilik zamanının geldiğini düşünerek Ali´yi kızım resmen istemesi için teşvik etti. Ali ilk başta fakirliğini düşünerek tereddüt etti. Babasından hiç bir miras almamıştı. İslam, kafir bîr babaya mü´min bir evlâdın varis olmasını yasak­lıyordu. Fakat buna rağmen, Mescid´in yakınında küçük bir evi vardı. Peygamber (s.a.v.)´in isteklerini de bildiği için Fatuna´yı istemeye karar verdi. Resmi anlaşma yapıl­dıktan sonra Peygamber (s.a.v), düğün yemeği verilmesi üstünde durdu. Bir koç kurban edildi, Ensardan bazıları da un ve buğday hediye  ettiler. Hem gelinin hem de da­madın kuzeni olan Ebu Seleme, düğünde en büyük yardım­ları yapan kişiydi. Çünkü O, Ali´nin babasına, kendisini Ebu Cehil ve diğer düşmanlardan koruduğu için borçluy­du. Bu nedenle Ümmü Seleme, Aişe ile birlikte çiftin oturacakları evi düzenleyip hazırlamaya gitti. Nehir yatağından yumuşak itum getirilmişti. Evin toprak zemi­nine bu kumdan yaydılar. Gelin yatağı bir koyun derişiy­di, yorgan olarak da Yemen´den gelen çizgili soluk renkli bir kumaşı kullanacaklardı. Bir derinin içine hurma lifleriyle doldurarak da yastık hazırladılar. Daha sonra, eusiî yemeğin yanısıra misafirlere verilmek üzere incir ve hur­ma hazırlayıp, su kabını su ile doldurdular. Genelde her­kes bu düğün ziyafetinin o zamanda Medine´de verilen en güzel ziyafet olduğu kanısında birleşiyordu.

Peygamber (s.a.v.), artık misafirlerin çifti yalnız bı­rakmaları gerektiğini gösteren bir işaret olarak ayağa kalk­tı ve Ali´ye kendisi geri dönene dek karısına yaklaşmama­sını söyledi. Bütün misafirler gittikten hemen sonra gel­di. ÜmraÜ Eymen (r.a) hâlâ orada yemekten sonraki dağı­nıklığı toplayıp odayı düzene sokmaya çalışıyordu. Pey­gamber (s.a.v.) ´in hayatında sadece sözkonusu kişinin pay­laştığı birçok Özel olay vardır. Bu kişilerden biri de Ümmü Eymendi. Peygamber (s.a.v.) içeri girmek için izin iste­diğinde, Ümmü Eymen kapıya geldi. Peygamber: «Karde­şim nerede?» diye sordu. Ümmü Eymen: «Anam babam sana feda olsun ey Allah´ın Basulü» dedi, «Kızını onunla evlendirdiğin halde, o senin nasıl kardeşin olur?» Peygam­ber (s.a.v.) : «Gerçekten, kardeşimdir» dedi. Daha sonra Ümmü Eymen´den bir miktar du getirmesini istedi, o da getirdi. Sudan bir ağız dolusu alıp ağzını kapattı, daha sonra suyu tekrar kabın içine boşalttı. Ali geldiğinde onu önüne oturttu. Eline bir miktar su alıp Ali´nin omuzları­na, göğsüne ve kollarına serpti. Daha sonra Fatıma´yı ça­ğırdı. Fatıma (r.a) babasına karşı duyduğu saygıdan el­bisesinin içinde hafif sekerek geldi. Peygamber (s.a.v.) ona da Ali´ye yaptığı gibi yaptı; onlara ve evlâtlarına dua et­ti.[2].

Bedir´den sonraki yıl Ömer (r.a)´in ailesi iki büyük ka­yıpla karşılaşmıştı. Bunlardan ilki kızı Hafsa (r.a)´nın ko­cası Huneys´in ölümü idi. Huneys, Habeşistan´a ilk giden­ler arasındaydı; oradan döndükten sonra Hafsa ile evlen­mişti. Hafsa, dul kaldığında sadece on sekiz yaşındaydı; hem güzeldi, hem de iyi yetiştirilmişti. Babası gibi o da okuma-yazma bilirdi. Ömer (r.a), Rukiyye (r.a)´nin ölümüy­le Osman (r.a)´ın çok yalnız kaldığını görerek, Hafsa (r.a)´yi ona teklif etti. Osmun düşüneceğini söyledi, fakat birkaç gün sonra gelip Ömer´e şu an için evlenmemesinin daha iyi olacağını söyledi. Ömer (r.a) hem hayal kırıklığına uğ­ramış hem de Osman (r.a)´ın red cevabına incinmişti. Fa­kat Ömer kızma iyi bir koca bulmaya kararlıydı, bu yüz­den gidip Ebu Bekir´e teklif etti. Ebu Bekir ona kaypak bir cevap verdi. Bu, Ömer´i Osman´ın açık red cevabından da­ha çok incitti. Oysa Ebu Bekir (r.a)´in reddetmesi akla ya­kındı : çok sevdiği bir zevcesi vardı´ Osman (r.a) ise be­kârdı. Ömer, Osman´ı razı edebilmeyi umuyordu. Bu ne­denle Peygamber (s.a.v.)´e bu konuyu açtı. Peygamber (s.a.v.) ona:Üzülme» dedi, «Çünkü, Allah sana ondan daha iyi bir damat, ona da senden daha iyi bir kayınpe­der verecek». Ömer gülümseyerek, «Öyle olsun» dedi, çün­kü bir iki saniye düşününce, iki durumda da tercih edi­len iyi adamın Peygamber (s.a.v.) olduğunu anlamıştı. Peygamber (s.a.v.), Hafsa´yla evlenerek iyi damat, Rukiyye (r.a)´nin küçük kardeşi Ümmü Gülsüm (r.a)´ü de Osman (r.a)´a vererek iyi bir kayınpeder olacaktı Bundan sonra Ebu Bekir, Ömaı´e kendisine evlilik teklif edildiğinde ne­den öyle davrandığını açıkladı: Peygamber (s.a.v.) hiç kim­seye söylememesi şartıyla ona bu plânından bahsetmişti.

Hz. Osman (r.a)´la Ummü Gülsüm´ün evlilikleri önce ol­du. Huneys´in ölümünden sonra, gerekli olan dört ay iddet bittiğinde ve Aişe ile Sevde´nin odalarının yanma bir oda daha yapıldığında, Peygamber (s.a.v.)´in evliliği de ger­çekleşti. Bu, hemen hemen Bedir Savaşından bir yıl son­ra meydana gelmişti. Hafsa´nın gelmesi evdeki uyumu boz­madı Bilâkis Aişe kendi yaşında bir arkadaşa sahip oldu­ğu için seviniyordu. Bu, iki genç hanım arasında ölene dek sürecek bir arkadaşlığın başlangıcıydı. Aişe´nin hemen he­men annesi yaşında olan Şevde ise annelik merhametini, kendisinden yirmi yaş küçük olan bu yeni gelenden de esirgemiyordu.

Evliliğin gerçekleştiği sıralarda Ömer´in kayın birade­ri, yani Hafsa´mn dayısı Osman İbn Mazun öldü. O ve karısı Havle, Peygamber (s.a.v.)´e çok yakındılar. Osman, Ashabın en çok zühd sahibi kişilerinden biriydi. İslam´ın vahyolunuşundan önce de o zühd ehliydi. Medine´ye hic­ret ettikten sonra ise Peygamber (s.a.v.)´den kendisini ha­dım ettirmek ve geri kalan ömrünü bir dilenci olarak ge­çirmek için izin istedi. Peygamber: «Ben sana iyi bir ör­nek değil miyim?» dedi. «Ben kadınlara yaklaşırım, et ye­rim, oruç tutarım ve iftar ederim. Kendisini veya diğer in­sanları hadım eden bizden değildir». Peygamber (s.a.v.) ds-man´ın, söylediklerini anlamadığını düşünerek başka bir fırsatta tekrar bu konuya değindi. «Ben senin için iyi bir örnek değil miyim?» dedi. Osman samimiyetle evet dedi ve sorunun ne olduğunu sordu. «Sen her gün oruç tutuyor­sun» dedi Peygamber (s.a.v.) «Her geceyi de namazla geçiriyorsun». Osman, birçok kez Peygamber (s.a.v.)´in gece namazının ve orucun faziletlerini saydığını bildiği için Evet, elbette öyle yapıyorum» dedi. Peygamber (s.a.v.) «Öyle yapma,» dedi, «çünkü gözlerinin, bedeninin ve aile­nin senin üzerinde haklan vardır. Bu nedenle oruç tut, iftar da et; namaz kıl, aynı zamanda uyumaya da vakit ayır.»[3]

Hanif dininin bir ifadesi olarak, vahiy sürekli, her ko­nuda Allah´a hamd ve şükretme konusunu vurguluyordu.

«O, umulur ki şükredersiniz diye işitme, görme (duyularını) ve gönüller verdi». (Naht: 78)

«Onda ´sükun bulup-durulmanız´ için, kendi nefislerinizden eş­ler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da, O´nun âye´tlerindendir. Hiç şüphe yok, bunda, düşünebilmekte olan bir kavim için gerçekten âyetler vardır». (Rum: 21)
«De ki: Gördünüz mü, söyleyin; Allah kıyamet gününe kadar geceyi sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa, Allah´m dışın­da size aydınlık verecek İlah kimdir? Yine de dinlemeyecek misi­niz? De ki: Gördünüz mü söyleyin; Allah kıyamet gününe kadar gündüzü sizin üzerinizde kesil tisızce sürdürecek olsa, Allah´m dışında size, içinde dinleneceğiniz geceyi getirecek ilah kimdir? Yİne de görmeyecek misiniz? Kendi rahmetinden olmak üzere O, sizin için, içinde dinlenmeniz ve O´nun fazlından (geçiminizi) aramanız için geceyi ve gündüzü varetti. Umulur ki şükredersiniz». (Kasas: 71-3)

Osman tbn Mazun´un ölümünden hemen sonra, cena­ze gömülmeden önce, Peygamber (s.a.v.), Aişe ile birlikte Havle´yi ziyaret etti. Aişe (r.a) daha sonraki yıllarda bu ola­yı şöyle anlatıyor: «Peygamber (s.a.v.), Osman´ı öptü. Gö­zünden Osman´ın yüzüne yaşlar damladığını gördüm». Osman´ın cenaze töreni sırasında Peygamber (s.a.v.) bir kadının şöyle dediğini işitti: «Mes´ud ol ey Sa´ib´in baba­sı, çünkü cennet senindir». Peygamber (s.a.v.) sertçe dön­dü ve: «Sana bunu bilme hakkını veren ne?» dedi. Ka­dın : «Ey Allah´ın Rasulü, O Ebu´s-Sa´ib´dir» diyerek karşı çıktı. Peygamber (s.a.v.) : «Allah´a anciolsun, biz onun haklanda iyilikten başka bir şey bilmiyoruz» dedi. Daha son ra, ük karşı çıkışının Osman´a karşı değil, hakkı olmadı­ğı halde öyle konuşana karşı olduğunu belirtmek isterce­sine : «O, Allah´ı ve Rasulünü severdi» demeniz yeterdi» dedi.[4].

Ömer (r.a), kayın biraderinin, şehit olarak değil de ya­tağında öldüğünü görünce, ona duyduğu saygıda bir azal­ma ve sarsılma olmuştu. Ömer daha sonraları bunu şöyle anlatıyor: «Osman İbn Ma´zun şehit olarak ölmeyip, yata­ğınd...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ölümler ve Evlilikler
« Posted on: 19 Nisan 2024, 12:01:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ölümler ve Evlilikler rüya tabiri,Ölümler ve Evlilikler mekke canlı, Ölümler ve Evlilikler kabe canlı yayın, Ölümler ve Evlilikler Üç boyutlu kuran oku Ölümler ve Evlilikler kuran ı kerim, Ölümler ve Evlilikler peygamber kıssaları,Ölümler ve Evlilikler ilitam ders soruları, Ölümler ve Evlilikler önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes