> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siyer-i Nebi > Ölümler ve Doğum Vaadi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ölümler ve Doğum Vaadi  (Okunma Sayısı 1368 defa)
07 Mart 2010, 20:29:06
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 07 Mart 2010, 20:29:06 »



Ölümler ve Doğum Vaadi

Hicret´in sevinç dolu bu sekizinci yılının başlarında aynı zamanda bazı üzüntüler de yaşanıyordu. Peygamber (s.a.v.)´in ailesinde meydana gelen ölümlerden İlki kızı Zeyneb´in ölümüydü. Babası ölürken Zeyneb´in yanınday­dı, damadına ve torununa teselli dolu sözler söyledi. Daha sonra Şevde ve Ümmü (r.a) ile birlikte Ümmü Eymen (r.a)´e cesedi gömülmeye hazır hale getirmelerini söyledi. Ölüye gusül abdesti aldırdıktan sonra Peygamber (s.a.v.) içine giydiği bir elbiseyi çıkardı ve onlara cesedi bu kumaşa sar­malarını söyledi. Daha sonra cenaze namazını kıldırdı ve mezann başında dua etti.

Peygamber (s.a.v.)´e çocuk doğuran tek karısı Hatice idi. Medine´liler, Peygamber (s.a.v.)´in Medine´de de bir çocuğunun doğmasını istiyorlardı. Şu anda yaşayan eşlen arasında sadece ikisinin Ümmü Seleme (r.a) ve Ümmü Habibe kendisinden önceki kocalarından çocukları olmuştu. Her yeni evlilikte Medine´liler bir çocuk doğması ümidiyle sevince kapılıyorlar; fakat bir müddet sonra tüm sevinçleri yok oluyordu. Çünkü Peygamber (s.a.v.) ´in Hati­ce´den sonra evlendiği hiç bir kadından çocuğu olmamıştı. Fakat kızının ölümünden kısa bir süre sonra, onun tekrar baba olacağı, ortaya çıktı. Kıptî cariyesi Mariye bir çocuk bekliyordu. Medine´liler, Peygamber (s.a.v.)´in onu çok sev­diğini bildikleri ve onu sevindirmek istedikleri için zaten

Mariye´ye çok iyi davranıyorlardı. Bu. haberi duymalarıyla ona besledikleri sevgi ve ilgi iki katına çıktı.

Umre´den döndükten yaklaşık üç ay sonra Peygam­ber (s.a.v.) Suriye sınırındaki kabilelere barışçıl amaçlar­la onbeş elçi gönderdi. Fakat onların dostça selâmlarına ok yağmuru ile cevap verildi. Dövüşmek zorunda kalan elçilerin biri hariç hepsi öldürüldü.

Bir tek Ölümle sonuçlanan, fakat daha büyük politik öneme sahip olan bir olay daha meydana geldi. Peygam­ber (s.a.v.) daha önceden Dihye el-Kelbi´yi Kayser´e yaz­dığı ve cevap alamadığı mektupla birlikte Basra valisine göndermişti. Gassan´lı bir kabile başkam Basra´ya gönde­rilen ikinci elçinin yolunu kesmiş ve elçiyi öldürmüştü. Çoğunlukla Hristiyan olan Gassan´hlann Kayser´in elçi­sinden yardım isteme riskine rağmen bu tür bir hareket cezasız bırakılamazdı.

Peygamber (s.a.v.), üç bin kişilik bir ve Zeyd (r.a)´in kumandasında Gassanhlara gönderdi. Eğer Zeyd (r.a) öldürülürse yerine Cafer (r.a), o öldürülürse Ab­dullah îbn Revana (r.a) geçecekti. Üçü de öldürülürse, ordu kumandanını kendi seçecekti. Daha sonra Peygamber (s.a.v.) Zeyd´e beyaz bir sancak verdi ve diğer arkadaşlarıy­la birlikte, orduyu Uhud´un kuzeyindeki iki tepe arasında­ki veda geçidine kadar yolcu etti.

Abdullah´ın yanında velayeti altında olan yetim bir çocuk vardı, onu semerin arkasına bindirmişti. Yol boyun­ca çocuk, Abdullah´ın ordu geri döndüğünde Suriye sınır­lan içinde kalma isteğini ifade eden mısralar okuduğunu duydu. «Bu mısraları duyunca ağladım» dedi çocuk, «Be­nim ağladığımı görünce kamçısının ucu ile bana dokundu ve: «Zavallı arkadaşım, niye üzülüyorsun? Eğer Allah bana şehitlik nasib eder, ben de bu dünyadan, meşakkatlerin­den, dertlerinden, acılarından ve olaylarından kurtulur-sam, sen semerin üstünde rahat olarak geri döneceksin» dedi. Bundan sonra, geceleyin yapılan bir molada iki re­kat namaz kıldı ve arkasından uzun süre dua etti. Daha sonra beni çağırdı. Ben: ´Buradayım, emrindeyim´, O: ´İnşallah bu şehadettir´ dedi»[1].

Ordu Suriye sınırına geldiğinde, sadece tüm kuzey kabilelerinin değil, Kayser´in temsilcisinin de birleşip ken­dilerine karşı savaşacağını duydular. Hep birlikte ordunun yüz bin kişi kadar olduğu söyleniyordu. Tabii ki bunda abartma payı da vardı. Bununla birlikte Zeyd (r.a) bir savaş konseyi toplamaya karar verdi. Adamların çoğu bu duru­mun hemen Peygamber (s.a.v.)´e bildirilmesi gerektiği ka-naatindeydüer. Peygamber (s.a.v.) ya onlara geri dönme emri verir ya da yardımcı kuvvet gönderirdi. Fakat Abdul­lah bu fikre karşı çıktı. Konuşmasını Uhud´dan dnce söy­lenen ve gelecekte bir çok savaştan önce söylenecek olan karşı konulamayacak bir cümle ile bitirdi: «Önümüzdeki iyi şeyden biri var; ya zafer ya şehitlik ?Cennet bahçele­rindeki kardeşlerimize katılıp onlara arkadaşlık etmeli O halde haydi ileri!».

Abdullah´ın bu sözleri etkili oldu ve ordu kuzeye doğ­ru ilerlemeye devam ettiler. Şimdi uzun ve derin yatağın­dan doğu sınırında yükselen tepelerle ayrılmış olan Ölü Deniz´in güney ucundan çok uzakta değillerdi. Birkaç sa­atlik yürüyüşten sonra düşmanı gördüler. Bizans kuvvet­leriyle birleşmiş olan Arap ordusunun gerçek sayısı ne olursa olsun Müslümanlar ilk bakışta onların kendilerin­den kat kat fazla olduğunu farkettiler. Sayıca bu kadar dengesiz bir savaş deneyimleri yoktu, ve hiçbiri şimdiye kadar imparatorluğun süvarilerinde gördükleri kadar zen­gin savaş aletleriyle karşılaşmamıştı. Bizans süvarileri or­tada, Arap kuvvetleri ise iki yanında yer alıyordu. Bedir´de Akankal tepelerinden, inen Kureyş ordusunun şimdi gör­dükleri orduyla karşılaştırıldığında çok az silah ve zırh vardı. Bunun yanısıra düşman ordusu onların gelişini bek­liyordu ve lejyonlar savaş konumunda onlan karşılamaya hazır bekliyorlardı.

Arazinin eğimi kendi aleyhlerine olduğu için hemen karşı karşıya gelmekten kaçınan Zeyd (r.a), güneye, Mute´ye doğru çekilme emri verdi. Orada arazi bakımından avantajlı olacaklardı ve savaş düzenine girme fırsatları olacaktı. Sayıca çok fazla olduklarının farkında olan düş­man ordusu, Müslüman ordusunu Mu´te´ye kadar İzledi. Düşman ordusu yaklaştığında onların beklediği gibi geri kaçmak yerine Zeyd saldırı emri verdi.

O anda Peygamber (s.a.v.) için Medine ile Mu´te ara­sındaki uzaklık yok olmuştu. Peygamber (s.a.v.) beyaz sancağı ile Zeyd´in orduyu nasıl düşmana doğru ilerletti­ğini görüyordu. Onun yere düşene kadar birçok ölümcül yara aldığını, arkasından sancağı Cafer (r.a)´ın alıp onun da şehit olana kadar savaştığını gördü. Daha sonra sancağı Abdullah aldı. Onun yönettiği saldırı düşmanın ölüm saç­ması ve kendisinin de şehadetiyle sonuçlandı; adamları dü­zensiz bir şekilde geri çekildiler Ensar´dan biri olan Sabit tbn Erkam (r.a) sancağı aldı ve Müslümanlar tekrar düzene girdiler. Bunun üzerine Sabit sancağı Halid´e vermek is­tedi. Fakat Halid (r.a), bu şerefe Sabit (r.a) ´in daha çok hak­kı olduğunu süyleyerek kabul etmedi. Sabit: «Al şunu, ben sadece sana vermek için onu yerden almıştım» dedi. Bu­nun üzerine Halid kumandayı aldı ve safları birbirine yak­laştırdı. Düşman o kadar düzenli yaklaşıyordu ki Müslü­manlara düzenli bir saldırı yapmak için arada belli bir me­safe bırakıyordu. Saldın karşı tarafın zaferiyle sonuçlan­dı, fakat bu basandan hiçbir şey elde edemediler. Müslü­manlardan ise, üç lider dışında sadece beş kişi şehit olmuş­tu. Bu nedenle bu bir bakıma Halid (r.a) için bir zaferdi. Peygamber (s.a.v.) savaşta Zeyd (r.a) Cafer (r.a) ve Abdul­lah (r.a)´ın arka arkaya şehadetini anlattıktan sonra. «Da­ha sonra Allah´ın kılıçlarından biri sancağı aldı ve Allah onlar için yolu açtı» dedi. Yani Müslümanları güvene ka­vuşturan yolu açtı, demek istiyordu. Bu günden sonra Ha­lid´e «Alah´m kılıcı» adı verildi.

Peygamber (s.a.v.) savaşı anlatırken gözlerinden yaş­lar bosamyordu. Namaz vakti geldiğinde namazı kıldırdı

ve her zaman yaptığı gibi, topluluğa yüzünü dönmeden, Mesclisten ayrıldı. Akşam ve yatsı namazlarında da aynen böyle yaptı.

O sırada Cafer´in evine gitmiş ve: «Ey Esma, bana Cafer´in çocuklarını getir» demişti. Yüzündeki ifadeden şüphelenen Esma çocukları getirdi. Peygamber (s.a.v.) on­ları öptü ve gözleri tekrar yaşlarla doldu. Esma: «Ey Al­lah´ın Rasulü, ey bana anamdan ve babamdan daha sev­gili olan, seni ağlatan ne? Yoksa Cafer ve arkadaşlarından haber mi aldın?» dedi. «Evet» dedi Peygamber (s.a.v.), bugün vuruldular». Esma acı dolu bir çığlık attı, onu du­yan diğer kadınlar yardıma geldiler. Peygamber (s.a.v.) evine döndü ve birkaç gün sürecince Cafer´in ailesine ye­mek hazırlanmasını emretti. «Acıları, onları, kendi ihtiyaç­larını karşılayamayacak kadar meşgul ediyor» dedi.

Ümmü Eymen (r.a), Üsame (r.a) ve Zeyd (r.a)´in ailesin­den diğerleri Peygamber (s.a.v.)´in evinde idiler. Onlara daha önceden Zeyd (r.a)´in ölüm haberini vermişti. Eve dö­nerken Zeyd (r.a)´in küçük kısmın sokakta ağladığını gör­dü. Çocuk, onu görünce koştu ve kollarına atıldı. Peygam­ber (s.a.v.) şimdi kendini tutamayarak ağlıyordu. Çocuğu göğsüne bastırdığında tüm vücudu hıçkırıklarla sarsılı­yordu. Sa´d îbn Ubade (r.a) o sırada oradan geçiyordu. Ken­di kendine teselli edecek birşeyier araştırarak «Ey Allah´­ın Rasulü, bu da ne?» diye mırıldandı. Peygamber (s.a.v.) «Bu maşukunu arzulamayı seven biri» cevabını verdi[2].

O gece Peygamber (s.a.v.) rüyasında Cennet´i gördü. Zeyd (r.a), Cafer (r.a), Abdullah ve savaşta şehit olan­ların hepsi cennetteydiler. Cafer (r.a)´i melekler gibi uçar­ken gördü. Şafakta mescide gitti. Ashab onun üzüntüsü­nün hafiflediğini farkettiler. Namazdan sonra her zaman yaptığı gibi topluluğa döndü. Daha sonra Esma´ya gitti ve rüyasını anlattı. Esma teselli olmuştu.

Halid (r.a) ve adamları Medine´ye döndüğünde Pey­gamber (s.a.v.) Mukavkıs´m kendisine hediye ettiği beyaz

katırı 'Düldül' istedi. Cafer (r.a)´in en büyük oğlunu bu katıra bindirerek onları karşılamaya gitti. Medine´li ka­dın ve erkekler yollara dökülmüştü. Ordu yanlarından, ge­çerken onlara alaylı sözler söylediler ve kum attılar. «Ka­çaklar» diye bağırdılar. «Allah yolunda savaştan kaçtınız im?» «Hayır» dedi Peygamber (s.a.v.) onlar kaçak değil, fakat inşallah tekrar savaşa gitmek için geri dönenler»[3].

Mu´te´deki geri çekilme, kuzeydeki Arap kabilelerine, yeni îslâm devletine karşı koyma cesareti verdi. Bundan bir ay sonra Beli ve Kuda´a kabilelerini güneye yütümek amacıyla Suriye sınırında toplandıkları haberi geldi. Fakat bu kez Kayser´in orduları yardıma gelmemi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ölümler ve Doğum Vaadi
« Posted on: 24 Nisan 2024, 22:23:08 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ölümler ve Doğum Vaadi rüya tabiri,Ölümler ve Doğum Vaadi mekke canlı, Ölümler ve Doğum Vaadi kabe canlı yayın, Ölümler ve Doğum Vaadi Üç boyutlu kuran oku Ölümler ve Doğum Vaadi kuran ı kerim, Ölümler ve Doğum Vaadi peygamber kıssaları,Ölümler ve Doğum Vaadi ilitam ders soruları, Ölümler ve Doğum Vaadi önlisans arapça,
Logged
30 Temmuz 2016, 07:26:56
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #1 : 30 Temmuz 2016, 07:26:56 »

Efendimizin hayatinin her bir karesi ayri bir ders,ibret,ornek..
O(sallallahu aleyhi ve sellem)na hakkiyla uyanlarfan oluruz.amin amin amin
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

30 Temmuz 2016, 11:28:28
✿ Yağmur ✿

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.684


Site
« Yanıtla #2 : 30 Temmuz 2016, 11:28:28 »

Esselamu aleykum
Peygamber efendimiz sav hayatında çok kez yakınlarınin ölümüne şahit öldü..  Hz.Hatice ve amcası Ebu Talip ve bundan sonra da kızı ....Rabbim ona sabr verdi...Bİzlere de peygamber sabri versin inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes