Konu Başlığı: Kuşatmadan Sonra Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 06 Mart 2010, 14:33:24 Kuşatmadan Sonra
Durumu kötüye gidiyordu. Kuşatmadan çok az sonra bir gece Peygamber (s.a v) dua etti: .Yarabbi itaatla senin yolunda cahst: ve yap Onun ruhununu aldığın gibi kabul ederek al» Sa´d sesin! duysun ey Allah´ın Rasulü, senin tebliğ dedi Peygamber (s.a.v.) evine döndü enat sonra Cebraü geldi ve ona Sa´d´m öldüğü cesedin bu kadar hafif olmasına şaştılar. Çünkü Sa´d iri cüsseli bir adamdı Bunu Peygamber (s.a.v.) ´e söylediklerinde, O .Melekleri sı gereken bir sınırla karşılaşıldığında söylenirdi. Mezarlıktaki herkes aynı sözü tekrarladı ve tüm mezarlık Süb-han Aliah sesleriyle titredi. Daha sonra Peygamber (s.a.v.) zafer anlarında söylenen Ali ahu Ekber (Allah büyüktür) sözünü söyledi, diğerleri de bunu tekrarladılar. Daha sonraları o sırada yüzünün neden sarardığını sorduklarında Peygamber (s.a.v.); şöyle dedi: «Mezar arkadaşınızın üstüne kapandığında, O, bir sıkışma hissetti. Eğer bir kişi bile bu sıkışmadan kurtulabilseydi Sa´d da kurtulurdu. Daha sonra Allah ona selâmet dolu bir rahattık verdi.[1]. Bunu takip eden günlerden bir sabah, Peygamber (s. a.v.) Ümmü Seleme (r.a)´nin odasında iken ona: «Ebu Lübabe affedildi» dedi. «Ona bu müjdeyi vereyim mi?» diye sordu. Peygamber (s.a.v.): «Eğer istersen» dedi. Bunun üzerine Ümmü Seleme (r.a) mescide açılan odasının kapısında durdu ve yakın bir direkte bağlı olan Ebu Lübabe (r.a)´ye: «Ey Ebu Lübabe, müjdeler olsun, Allah sana merhamet etti» diye bağırdı. Mescid´deki adamlar onu çözmek için hemen etrafına toplandılar. Fakat o onları durdurarak. «Allah´ın Resulü beni elleri ile çözene kadar olmaz» dedi. Peygamber (s.a.v.) namaza giderken onun yanında durdu ve bağlarını çözdü. Namazdan sonra Ebu Lübabe (r.a), Peygamber (s.a.v.)´e geldi ve yaptığına kefaret olarak bir bağış yapmak istediğini söyledi. Peygamber (s.a.v.) onun mallarının üçte birini´kabul etti. Onun serbest bırakılmasını haber veren rahiy, diğer hata eden iyi adamları da kastederek: «Onların mallarından sadaka al, bununla onları temizlemiş, arındırmış olursun» (Tevbe: 103) diyordu. Hendek savaşından yaklaşık beş ay sonra Peygamber (s.a.v.), zengin bir Kureyş kervanının Suriye´den dönmekte olduğu haberini aldı ve Zeyd´i kervanın yolunu kesmek üzere yüzyetmiş atlı ile gönderdi. Zeyd ve adamları çoğu Safvan´a ait olan gümüşler de dahil tüm ticarî eşyayı ele geçirdiler ve adamların çoğunu da esir aldılar. Kaçmayı başaran birkaç kişiden biri de Peygamber (s.a.v.)´in damadı Ebu´I-As idi. Mekke´ye kaçarken yolu üstündeki Medine´nin yakınından geçiyordu. Tam oradan geçerken karısı Zeyneb´i ve küçük kızları Ümame´yi görme arzusunu duydu. Gece karanlığında riski göze alarak şehre girdi ve Zeyneb´in nerede yaşadığını öğrenmeyi başardı. Kapıyı çaldığında Zeyneb onu içeri aldı. Güneşin doğmasına az bir vakit kalmıştı. Zeyneb. Bilâl´in ezanını duyunca, Ebu´l-As´ı, Ümame ile birlikte bırakıp Mescid´e gitti ve diğer kız kardeşleri ve Peygamber (s.a.v.)´in eşleri İle birlikte erkeklerin arkasındaki ilk sırada yerini aldı. Peygamber (s.a.v.), başlangıç tekbirini aldı, adamlar da onun arkasından tekrarladılar. O aradaki sessizlikte Zeyneb sesinin tüm gücüyle: «Ey insanlar, Rebi´nin oğlu Ebu´l-As benim korumam altındadır» diye bağırdı ve kendisi de tekbir getirip namaza durdu. Peygamber (s.a.v.) selâm verdikten sonra kalktı ve topluluğa doğru döndü: «Benim duyduğumu siz de duydunuz mu?» dedi. Mescid´de onun söylediklerini tasdikleyen bir mırıltı oldu. «Nefsimi kudret elinde tutana yemin olsun ki- dedi, «bunu duyana kadar, bu konuda bir bilgim yoktu. Bir Müslüman´ın başka birini himayesine alması, diğer bütün Müslümanları bağlar.- Daha sonra kızına gitti: «Onu şerefle karşıla, fakat sana bir koca olarak gelmesine izîn verme. Çünkü sen artık onun karısı değilsin» dedi. Zeyneb babasına Ebu´l-As´ın, Kureyş´den birçok kişinin kendisini emin görerek emanet ettikleri mallara karşılık Suriye´den aldığı mallara elkonulmasmdan büyük bir üzüntü duyduğunu söyledi. Bunun üzerine Peygamber (s a.v.) sefere çıkan ve kendisine Ebu´l-As´ın malları düdenlere haber gönderdi: «Bildiğiniz gibi bu adam bizu aittir, siz de onun mallarını aldınız. Eğer onun mallarını ona iade edecek iyiliği gösterirseniz beni sevindirirsiniz. Fakat eğer geri vermezseniz, O Allah´ın size verdiği bir ganimettir ve onun tasarruf hakkı da si/indir... Onlar, mallan geri vereceklerini söylediler ve eski su kırbalarına, tahta parçalarına varıncaya kadar herşeyi geri verdiler. Herşey eksiksiz ona iade edilmişti. Onun îslâm´a girmekte tereddüt ettiğini gören bir adam: «Neden îslâm´a girip bu malları kendin almıyorsun? Bunlar putperestlerin mallandır» dedi. Fakat o şu cevabı verdi: «Bana duyulan güveni sarsarak islâm´a girmem kötü bir başlangıç olur». Malları Mekke´ye götürdü ve sahiplerine verdi. Daha sonra Medine´ye döndü ve biat ederek Müslüman oldu. Böylece Zeyneb kocasına tekrar dönmüş oldu ve Peygamber´in (s.a.v.) ailesiyle birlikte tüm şehir sevinçle doldu. [1] W. 529. |