> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > Martin Lings > Umre ve sonrası
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Umre ve sonrası  (Okunma Sayısı 996 defa)
10 Nisan 2009, 18:31:14
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 10 Nisan 2009, 18:31:14 »



Hudeybiye anlaşmasından yaklaşık bir yıl geçmişti, Kureyş'in verdiği söze uygun olarak Peygamber (s.a.v.) ve arkadaşlarının umre yapmak için Mescid-i Haraiû'i ziya­ret etme zamanı gelmişti. Ölen veya savaşlarda öldürülen­ler hariç içlerinde geçen yılki hacıların da bulunduğu top­lam ikibin hacı vardı. Hudeybiye'de bulunmayanlardan biri de Beni Devs'ten[1] Ebu Hureyre (r.) idi. Kabilesinden bir grupla Hayber'den sonra Medine'ye gelmiş ve Ehl-i Suffa'ya katılmıştı. Müslüman olduktan sonra adı Abdur-rahman'a çevrilmiş fakat yine de çoğunlukla «kedilerin babası» anlamına gelen Ebu Hureyre adıyla anılmıştı. Bu ad ona, Peygamber (s.a.v.) gibi kedileri çok sevdiği ve ya­nında sürekli bir kedi yavrusu bulundurduğu için veril­miştir. Daha sonra Peygamber (s.a.v.)'in gözdelerinden "bi­ri olmuştur. Bu hac sırasında da Peygamber (s.a,v.) onu kurban develerinin bakımı ile görevlendirmişti.

Kureyşliler, hacıların haram bölgeye yaklaştıklarını duyunca etraftaki tepelere çekilerek tüm vadiyi boşalttı­lar. Kureyş liderleri Ebu Kubays tepesine toplandılar ve oradan Mescid'i gözlediler. Oradan geniş bir alanı görebi­liyorlardı. Şimdi uzun bir sıra halinde kuzey-batı geçidin­den hacıların şehrin hemen altındaki vadiye girdiklerini görüyorlardı. Bir süre sonra çok eskiden beri gelenek olan bir söz duymaya başladılar: (Lebbeyk Allahümme Lebbeyk Allahun, işte geldim, hizmetindeyim).

Başları traşlı beyaz giysili hacı kalabalığına en önde Kesva'nn üstünde olan Peygamber (s.a.v.) ve yerde devesinin ipini tutan Abdullah îbn Rehava (r.) önderlik edi­yordu. Diğerlerinin de bir kısım develerde bir kısmı ise yayandı. En yakın yoldan doğruca Kâ'be'ye yöneldiler. Her­keste belden yukarısını örten bir kumaş parçası vardı. Mescid'e girildiğinde Peygamber (s.a.v.) üstündeki elbise­yi düzeltti. Omuzunu açıkta bırakarak kumaşı sağ kolu­nun altından geçirdi, iki ucu sol omuzundan çaprazlama geçirerek iki ucunu öne ve arkaya sarkıttı. Diğerleri de onun gibi yaptılar. Peygamber fs.a.v.) bineğinin üstünde Kâ'be'nin güney-doğu köşesine doğru ilerledi ve asası ile Hacer'ül-Esved'e dokundu. Daha sonra Kâ'be'yi yedi kez tavaf etti. Tavaftan sonra Safa tepesinin eteklerine gitti ve Safa ile Merve arasında yedi kez gidip geldi. Sa'y adı ve­rilen bu yürüyüş kurban develerinin yöneldiği Merve tepe­sinde son buluyordu. Peygamber (s.a.v.) orada bir deve kurban etti ve Hudeybiye'de de ayna görevi yerine getiren Hiras'a başını traş ettirdi. Umre farizası burada son bulu­yordu.

Daha sonra putlarla dolu olmasına rağmen Kâ'be'ye girmek niyetiyle Mescid-i Haram'a doğru yöneldi. Fakat Kâ'be'nin kapılan kapalıydı ve anahtar da Abdu'd-Dar kabilesinden bir adamdaydı. Peygamber (s.a.vj anahtarı istemek üzere bir adam gönderdi, Fakat Kureyş liderleri, bunun anlaşmada yer almadığını ve Kâ'be'ye girmenin haccm farzlarından olmadığını söylediler. Bu nedenle Müs­lümanlardan hiç kimse o yıl Kâ'be'ye giremedi. Fakat gü­neş en yüksek noktasına ulaştığında Peygamber fs.a.v.) Bi­lâl (r.)*e Kâ'be'nin çatısına çıkıp ezan okumasını söyledi. Onun gür sesi tüm Mekke vadisini doldurdu ve ilk önce tekbir, daha sonra de kelime-i şehadet sesleri Mekke etra­fındaki tepelere kadar ulaştı: «Şehadet ederim ki Allah'­tan başka ilâh yoktur. Yine şehadet ederim ki Muharn-med Allah'ın Rasuîüdür.» Ebu Kubays tepesindeki Kureyş liderleri Bilâl'i açıkça görebiliyorlardı ve zenci bir köleyi Kâ'be'nin çatısında görünce çok sinirlendiler. Bunun yanısıra, bu durumun düşman için birçok yan etkilere neden olacak bir zafer olduğunun da farkındaydılar. Bu nedenle bir yıl önce kendi lehlerine görünen anlaşmayı imzaladık­larına pişman olmuşlardı.

Hacılar boş şehirde üç gün geçirdiler. Peygamber (s. a.vVin. çadırı Mescid'e kurulmuştu. Geceleri gizlice Müs­lüman olan Mekke'liler tepelerden sessizce iniyor ve Müs­lümanların kampında sevinçli dakikalar yaşanıyordu. Ku-reyş'in Müslüman olmasına ses çıkarmadığı Abbas (r.), açıkça bu üç günün çoğunu Peygamber (s.a.v.J'le birlikte geçirmişti. İşte bu sırada karısının kardeşi Meymune'yi Peygamber Cs.a.v.)'e eş olarak teklif etmiş, o da kabul et­mişti. Meymune ve Ümmü'1-Fadl öz kardeştiler. Onların yaraşıra, Abbas'ın evinde, bu ikisinin üvey kardeşi ve Hamza'mn dul eşi Selma ile kızları Ümâre de kalıyordu. Ali tr.), kuzenlerinin yani Hamza (r.^ 'nın kızının putperest­ler içinde bırakılmaması gerektiğini söyledi. Peygamber Cs.a.v.) ve Abbas (r.) da bu öneriyi kabul ettiler. Fatıma (r.) hacılar arasında olduğu için Ümare'nin de onunla birlikte, tahtına binmesine karar verildi.

Üç günün sonunda Süheyl ve Huveytib, Ebu Kubays'tan indiler ve Sa'd îbn Übade (r.) ve bir grup Ensar ile birlikte oturan Peygamber ts.a.v.)'e: -Zamanın bitti, bizden uzaklasın» dediler. Peygamber (s.a.v.): «Bana evli­liğimi sizin aranıeda yapıp, size düğün yemeği sunmam için bir süre daha burada kalmamın ne gibi bir zararı ola­bilir?» cevabını verdi. Onlar: «Senin vereceğin ziyafete ih­tiyacımız yok» Bizden uzaklaş, Ey Muhammed, senden Al­lah adına ve aramızdaki anlaşma adına ülkemizi terketme-ni istiyoruz. Bu üçüncü geceydi ve geçti» dediler. Onların bu saygısız ve nezaketsizliğine Sa'd çok sinirlenmişti, fa­kat Peygamber (s.a.v.) onu teskin etti ve: «Ey Sa'd, bizi kampımızda ziyaret edenlere kötü söz söyleme!» dedi. Daha sonra karanlık çökmeden bütün Müslüman şehirden ayrılması için emir verdi. Fakat hizmetçisi Ebu Baîi'yi, Meymune'yi getirmek üzere Mekke'de bıraktı.    Meymune geldiğinde, haram bölgenin birkaç mil dışında Şerif deni­len yerde düğün yapıldı.

Bu yeni bağ, düşmanla daha önceden tahmin edilme­yen bir ilişkiye neden oldu. Meymune, Ümmü'1-Fadl ve üvey kardeşleri Selma ve Esma hep bir annenin çocukla­rıydı. Fakat Meymune ve Ümmül-Fadl'ın babalan tara­fından da 'Asma[2] adında bir üvey kardeşleri vardı. Mah-zum'lu Velid'in dul eşi olan 'Asmâ'nın Velid'den Halid adında bir oğlu olmuştu. Halid şimdi hanımının yeğeni ol­ması nedeniyle Peygamber (s.a.v.)e akrabalık bağıyla bağ­lanmış oluyordu.

Medine'ye döndükten kısa bir süre sonra bir gün Peygamber (s.a.v.) öğle uykusundan, ateşli bir tartışma se­siyle uyandı. Tartışanların seslerinden onların Ali Cr.), Zeyd (r.) ve Cafer (r.) olduklarını anladı. Tartıştıkça bir karara varmaktan daha da uzaklaşıyorlardı. Peygamber (s.a.v.) odasının kapısını açıp dışardan onlan çağırdı ve tartışma konusunun ne olduğunu sordu. Sorunun bir şeref sorunu olduğunu ve Medine'ye geldiğinden beri Ali (r.)'-nin evinde kalan Hamza'nın kızı ümare Cr.) üzerinde han­gisinin daha çok hakka sahip olduğunu tartıştıklarını söy­lediler. «Bana gelin» dedi Peygamber (s.a.v.), «aranızda hükmü ben vereceğim». Hepsi oturduktan sonra ilk önce Ali (r.)'ye dönerek bu konuda ne düşündüğünü sordu. Ali, «O benim amcamın kızı, onu Mekke'den ben getirdim, bu yüzden onun üzerinde en çok benim hakkım var» dedi. Peygamber (s.a.v.) daha sonra Cafer'e döndü. O da «O be­nim amcamın kızı ve annesinin kız kardeşi benim evimde» dedi. Cafer'in karısı Esma (r.), Ümarenin teyzesiydi. Zeyd ise sadece «O benim kardeşimin kızıdır» dedi. Çünkü Pey­gamber (s.a.v,) Medine'ye ilk geldiklerinde Hamza ile Zeyd'i kardeş yapmıştı. Hamza (r.) da kendi ile ilgili bütün işlere Zeyd (r.)'in bakmasını vasiyet etmişti. Üçü de bu şeref meselesinde kendisinin. haklı olduğunu düşüne­cek nedenlere sahipti. Bu nedenle Peygamber (s.a.v.) ka­rarını açıklamadan Önce hepsini de öven sözler söyledi. îşte o zaman Cafer'e: «Görünüşün ve karakterin bana ben­ziyor»[3] demişti. Hepsini övücü sözlerle memnun ettikten sonra Cafer'in lehine olan kararını açıkladı. «Onun üzerin­de ençok senin hakkın var» dedi. «Annenin kız kardeşi de bir annedir». Cafer hiçbir şey söylemedi, fakat ayağa kal­kıp Peygamber (s.a.v.)'in etrafında dansederek bir daire çizdi. Peygamber (s.a.v.): «Cafer, bu da ne?» diye sordu. O şu cevabı verdi: «Habeşistanlıların krallarına yaptıkları bir şeref gösterisi. Necaşi ne zaman birine sevineceği bir şey verse o adam ayağa kalkar ve onun etrafında dans eder.»

Bundan kısa bir süre sonra Peygamber (s,a.v Ümare (r.) ile, kendi üvey oğlu Seleme (r.)'yi evlendirdi. Sele-me'nin babası Ebu Seleme, Hamza'nın kız kardeşi Berrenin oğlu olduğu için Seleme aynı zamanda Ümare'nin ku­zeni oluyordu. Bu evlilik sırasında Peygamber (s..a.v.): «Şimdi Seleme'ye borcumu ödedim mi?» demişti. Bu söz­leriyle Peygamber (s.a.v.) Seleme, annesi Ününü Seleme'yi kendisine verdiği için ona borçlu olduğunu ve karşılığın­da da ona bir gelin vererek bu borcunu ödediğini söylemek istiyordu.

Kureyş'in ileri gelen birçok adamı Peygamber (s.a. v.)'in Mekke'ye girişine şahit olmuşlardı. Fakat Halid ve Amr ne Ebu Kubays'ta, ne de diğer tepelerde kamp kuran­lar arasında yoktu, ikisi de Peygamber (s.a.v.)'in şehre yaklaşmasından kısa bir süre önce şehirden ayrılmışlardı. Ayrılış kararları birbirinden bağımsızdı ve ayrüma neden­leri de birbirinden farklıydı. Fakat bir noktada aynı görü­şü paylaşıyorlardı: «Hudeybiye anlaşması Peygamber (s.a. v.) için moral bir zafer olmuştu ve onun Mekke'ye girme­si ona karşı dayanma gücünün artık yok olması anlamına geliyordu. Fakat Amr'ın İslâm'a düşmanca tutumunda bir değişiklik olmamıştı. Oysa Halid birkaç yıl öncesinden beri kararsızlık içindeydi. Dıştan bakıldığında bunu görmek olanaksızdı: Çünkü o Kureyşin Peygamber (s.a.v.)'e karşı yaptığı her savaşta yerini almıştı. Fakat daha sonraları, Uhud'dan ve Hendek'ten dönüşte savaşın anlamsız olduğu­nu ve sonunda nasılsa Muhammed'in (s.a.v) zafer kaza­nacağım düşündüğünü itiraf etmiştir. Peygamber (s.a.v.) Hudeybiye'ye giderken onun süvari birliğinin gözünden kaçıp gidince de Halid: «Bu adam gerçekten korunmuş» diye bağırdığım söylemiştir. Bu, onun İslâm'a karşı giriş­tiği son hereket olmuştu. Bundan sonra da Müslüman­lar Hayber'de zafer kazanmışlardı.

Halid'i meşgul eden başka tür düşünceler de vardı: kendisine rağmen Peygamber (s.a.v.) için kişisel bir sevgi besliyordu, ölmeden önce kardeşi Velid'in kendisin...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Umre ve sonrası
« Posted on: 18 Nisan 2024, 04:16:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Umre ve sonrası rüya tabiri,Umre ve sonrası mekke canlı, Umre ve sonrası kabe canlı yayın, Umre ve sonrası Üç boyutlu kuran oku Umre ve sonrası kuran ı kerim, Umre ve sonrası peygamber kıssaları,Umre ve sonrası ilitam ders soruları, Umre ve sonrasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes