> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siyer-i Nebi > Defn ve Hilafet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Defn ve Hilafet  (Okunma Sayısı 1433 defa)
08 Mart 2010, 15:26:23
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 08 Mart 2010, 15:26:23 »



Defn ve Hilafet
 
İlk olarak Abbas´ın dikatini çeken belirtilen bir süre sonra diğerleri de farkettiler. Peygamber (s.a.v.) daha öl­meden Ümmü Eymen (r.a) oğluna Peygamber (s.a.v.) ´in Öl­mek üzere olduğunu bildiren bir haber gönderdi. Kuzeye yürümek için kamp zaten kaldırılmıştı. Fakat Üsame he­men Medine´ye dönme emri verdi. Ömer (r.a)´in de içlerin­de bulunduğu Ashab´dan ilk Müslüman olan birçok kişi ordu ile birlikteydi. Şehre vardıklarında ölümün gerçekleş­tiği haberini duyduklarında Ömer bunu kabul etmeyi red­detti. Ömer (r.a) Kur´an´ın bir âyetini yanlış tefsir ettiği için bu âyetin Peygamber (s.a.v.)´in onların neslinde ve gelecek nesillerde sürekli yaşayacağı anlamına geldiğini zannetmişti. Bu nedenle Mescidde ayağa kalkmış, insanla­ra Peygamber (s.a.v.)´in sadece ruhen yok olduğunu ve bir süre sonra geri "geleceğini anlatıyordu. O bu şekilde konu­şurken Ebu Bekir (r.a) at sırtında Sunh´tan geldi. Çünkü haberler hızla tüm vahaya yayılmıştı. Ebu Bekir hiç kim­senin konuşmasını durdurmadan doğruca kızının evine gitti. Peygamber (s.a.v.)´in yüzünden Örttükleri örtüyü çekti. Ûna baktı ve öptü. «Ey bana annemden ve babam­dan daha sevgili olan» dedi, «Allah´ın senin için yazdığı ölümü tattın. Bundan sonra sana hiçbir ölüm gelmeyecek.» Daha sonra yavaşça örtüyü tekrar yüzüne örttü ve Ömer r.´in hitap ettiği insan kalabalığına doğru yöneldi. İnsan kalabalığına yaklaştığında: «Yavaş ol Ömer!» dedi. «Beni ziyaretlerden birinde Aişe onun kızma bırşeyler söylediğini kızının da bunun üzerine ağlamaya başladığını gördü. Daha sonra ona bir sır daha verdi, bu kez gözyaşlarının arasında gülümsemeye başladı. O ayrılırken Aişe (r.a) Peygamber (s.a.v.)´în ne söylediğini sordu, fakat Fatıma (r.a) bunun bir sır olduğunu ve kimseye açamayacağını söyledi Ancak daha sonralan Fatıma ona bu sırrı açıkladı «Peygamber (s.a.v) bana bu hastalıktan öleceğini söyledi, ben de ağla­dım. Daha sonra bana ev halkından ona ilk kavuşanın ben olacağımı söyledi, ben de güldüm»´2.

Peygamber (s.a.v.) hastalığı sırasında acı çekiyor du, acının çok ağniaştığı bir sırada karısı Safiye (r.a) «Ey Allah´ın Peygamberi, senin çektiğini keşke ben çeksey­dim!» dedi. Bunun üzerine diğer hanımları birbirlerine baktılar ve aralarında bunun münafıklık olduğunu fısıl-daştılar. Peygamber (sa.v.) onları gördü ve «Gidin ağzı­nızı yıkayın» dedi. Ona niçin olduğunu sorduklarında-«Çünkü arkadaşınıza iftira ediyorsunuz. Vallahi, o tüm sa-mimiyetiyle gerçeği söyledi»´" cevabım verdi.

Ümmü Eymen (r.a) de sürekli onun yanındaydı ve ara-ara oğîuna Peygamber (sa.v.)´in durumu ile ilgili haber­ler gönderiyordu. Üsame (r.a), Allah bir yol gösterinceye kadar daha fazla ilerlemeyip Curf´ta kalmaya karar vermişti. Takat bir sabah ulaşan kötü haberler nedeniyle Mc dine´ye geldi ve ağlayarak, şuuru yerinde olduğu halde ko­nuşamayacak kadar hasta olan Peygamber (s.a.v)´in ya­nına gitti Üs.ame (r.a), onun üzerine eğildi vo öptü. Pey­gamber (s.a.v.) elini Sema´dan rahmet dilercesine yukarı doğru kaldırdı ve. Daha sonra elinin İçindekileri, üzün­tü içinde kampa dönen Üsame´nin eline boşaltırmış gibi bir hareket yaptı.

Ertesi gün Hicret´in onbirinci yılının Rebiül-Evvel ayı Tam Pazartesiye denk gelen onikinci günü idi, yani M. S 632 Haziranının sekizinci günü. O sabah erkenden Peygamber (s.a.v.)´in ateşi düştü ve çok güçsüz olmasına rağmen ezan onun Mescid´e gitmeye karar vermesine neden oldu. O içeri girdiğinde namaz başlamıştı ve insanlar onu gör­düklerinde sevinçten neredeyse namazdan çıkacaklardı, fakat Peygamber, (s.a.v) onlara devam etmelerini işaret et­ti. Bir süre onları seyretti ve davranışlarmdaki takvayı gö­rerek yüzü sevinçten parladı. Yanında Fadl (r.a) ve azatlı kölesi Sevban (r.a)´in-yardımıyla ilerlerken yüzü hâlâ par­lıyordu. «Peygamber (s.a.v)´in yüzünü o andaki kadar gü­zelken hiç görmemiştim» dedi Enes (r.a) Ebu Bekir (r.a) arkasındaki´saflarda bir hareket olduğunun farkındaydı. Bu­nun sadece bir tek Sebebinin olabileceğini "Ve arkadan yak-" lastiğini duyduğu adamın Peygamber (s.a.v.)´den başkası olmadığını biliyordu. Bu nedenle başını çevirmeden bir adım geri çekildi. Fakat Peygamber (s.a.v.) elini onun omuzuna koydu ve «Namazı sen kıldır» diyerek onu tekrai cemaatın önüne doğru itti. Kendisi de Ebu Bekir´in sağı­na oturdu ve oturarak namaz kıldı.

Onun bu iyileşmesi büyük bir sevinç yaratmıştı. Na­mazdan kısa bir süre sonra Usaine, Peygamber (s.a.v)´i daha kötü bulacağını umarak dönmüştü, fakat onu daha iyi görünce çok sevindi. Peygamber (s.a.v.) «Allah´ın rah­meti ile yola çık» dedi Bunun üzerine Üsame ona veân etti ve Curf´a geri dönerek adamlarına kuzeye yürümek için hazırlanmalarını emretti. O sırada Ebu Bekir (r.a) yu­karı Medine´ye doğru yola çıkmıştı. Esma (r.a) ile evlenme­den çok önce Ebu Bekir (r.a), on yıl önce vahaya geldiğinde yanında kaldığı Hazreçli Hârise´nin kızı Habibe ile nişan­lanmıştı. Uzun süre nişanlı kaldıktan sonra evlenmişler­di. Habibe hâlâ Sunh´ta ailesinin yanında kalıyordu. Ebu Bekir (r.a) ´do onu orada görmeye gidiyordu.

Peygamber (s.a.v.) Fadl (r.a) ve Sevban (r.a)´ın yardı­mıyla Aişe (r.a)´nin odasına döndü. Ali (r.a) ve Abbas (r.a) da oraya kadar peşlerinden gittiler, fakat çok kalmadılar. Dışan çıktıklarında oradan geçen bazı adamlar AH (r.a)´ye Peygamber (s.a.v.)in nasıl olduğunu sordular. «Allah´a hamdolsun» dedi Ali (r.a) «O iyi.» Fakat soranlar gittikten

dinle!» Ömer (r.) buna aldırmadı ve devam etti. Fakat Ebu Bekir´in sesini tanıyanlar Ömer´i -bırakıp ne söyleyeceğini duymak için ona döndüler. Ebu Bekir (r.a) Allah´a hamd ettikten sonra şöyle dedi: «Ey insanlar, kim Muhammed e tapıyor idiyse gerçekten Muhammed ölmüştür; kim d 2 Allah´a tapıyor idiyse gerçekten Allah Diridir ve ölmez.» Daha sonra Uhud´dan son/a indirilen şu âyeti okudu:

«Muhammed, yalnızca bir Peygamberdir. Ondcn önce nice Pey­gamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölürse ya da öldürülürse siz to­puklarınız üzerinde gensin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üze­rinde gerisin geri dönen kimse, Allah´a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektİr.» (Al-i İmran: 144)

Sanki Ebu Bekir (r.a) okuyuncaya kadar bu âyeti hiç kimse duymamıştı. Ondan bu âyeti aldılar ve bu âyet dil­lerde dolaşmaya başladı. Ömer (r.a) daha sonraları şöyle anlattı:

«Ebu Bekir´in o âyeti okuduğunu duyunca o kadar şa­şırmıştım ki yere düştüm. Ayaklarım artık beni taşımıyor­du ve Allah´ın Rasulünün ölmüş olduğunu anlamıştım.»

Ali, (r.a) Zübeyr (r.a) ve Talha (r.a) ile birlikte evine çe­kilmişti. Muhacirlerin geri kalan kısmı Ebu Bekir´in etra­fında toplanmışlardı. Useyd ve kabilesinden bir çok kişi de onlara katılmıştı. Fakat Evs´li ve Hazreçli Ensarm bü­yük çoğunluğu Sa´d İbn Ubade (r.a)´nin başkanı bulundu­ğu Beni Sa´ide´nin toplantı yerinde toplanmıştı. Ebu Bekir (r.a) ve Ümer (r.a)´e, onların Peygamber (s.a.v.) irtihal et­tiğine göre yönetimin kime ait olacağı konusunda tartış­tıkları haberi ulaştı. Onun otoritesini memnuniyetle ka­bul etmişlerdi; fakat onu kaybettikten sonra çoğu Kayle oğullarının Yesrib´li bir adamdan başkası tarafından yö-neltilmemesi gerektiğini düşünüyorlardı. Çoğu Sa´d´a biat etmek üzere idi.

Ömer (r.a), Ebu Bekir (r.a)´i toplantı yerine kendisiyle beraber gelmesi için zorladı. Ebu Ubeyde de onlarla bir­likte gitti. Sa´d hastaydı ve toplantı yerinin ortasında bir Örtüye sarınmış yatıyordu. Üç Kureyşli içeri girdiğinde Ensar´dan biri onun adına insanlara hitap etmek üzereydi. Onları görünce Allah´a hamdettikten sonra konuşmasına onları da dahil ederek başladı: «Bizler Allah´ın Ensanyız ve İs´âm´m savaşa!, gücüyüz, ey Muhacirler, sîzler de biz­densiniz. Çünkü simden bir grup bizim aramızda yaşıyor» Konuşmacı aynı tonda konuşmaya devam etti. Muhacirle­ri de biraz övmesine vagmen, onların ilk İslâm toplumu ola­rak önemlerini gözönünde bulundurmaksızm sürekli Ensa-rı överek göklere çıkarıyordu. O konuşmasını bitirdiğinde Ömer (r.a) tam konuşmaya başlamak üzereydi. Fakat Ebu Bekir (r.a), onu susturdu ve nazikçe, fakat kesin bir şekil­de konuşmağa başladı. Ensann önemini kabul ettiğini söy­ledi. Fakat. İslâm´ın Arabistan´da yayıldığını ve Arapların tüm olarak Kureyş´tcn başka birinin otoritesini kabul et­meyeceğini, çünkü Kureyş´in tüm Araplar arasında eşsiz bir konumu olduğunu da belirtti. Konuşmasını bitirerek iki adamdan birini öneriyorum. Hangisini dilerseniz ona biat edin dedi. Daha sonra Ensar´dan biri kalkarak iki otoritenin olması gerektiğini söyledi. Bu ateşli bir tartışma­ya yol açtı. Ömer (r.a) bu tartışmayı şu sözleriyle susturdu: «Ey Ensar, Allah´ın. Rasulünün namazlarda imamlık yap­ma görevini Ebu Bekir´e verdiğini bilmiyor musunuz? «Bili­yoruz» diye cevap verdiler. Ömer "Peki aranızda kim-onun önüne geçmek istiyor?» dedi. Allah korusun, onun önüne geçemeyiz»[1] dediler. Bunun u/erine Ömer (r.a), Ebu Bekir (r.a)´ın elini tuttu vo ena biat etti. Arkasından da Ebu Uheyde (r.a) vo diğer Muhacirler biat ettiler. Daha sonra Sa´d hariç orada bulunan Ensann tümü de biat etti­ler, Sa´d hiçbir zaman Ebu Bekir´i bir halife[2] olarak kabuî etmedi ve Suriye´ye hicret etti.

Orada ne karar almış olurlarsa olsunlar Medine´de hiç kimse Mescid´de, o orada olduğu müddetçe Ebu Bekir´in önüne geçmeyi kabul etmezdi. Ertesi gün sabah namazın­da, namazı kılmadan önce Ebu Bekir (r.a) minbere oturdu. Ömer (r.a) ayağa Kalkıp, cemaate Ebu Bekir´e biat etmele­rini emretti ve onu şöyle tanımladı: «Sizin en iyiniz, Allah´­ın Rasulünün arkadaşı,» îkisi mağarada oturduklarında ikinin ikincisi» (Tevbe: 40)

Yeni nazil olan âyetlerden birinde Ebu Bekir (r.a)´in bu önemli anda Peygamber (s.a.v.)´in tek arkadaşı olduğu belirtiliyordu[3]. Daha sonra biat eden Ali hariç tüm cemaat bir ağızdan ona bağlılık yemini ettiler[4].

Daha sonra Ebu Bekir (r.a), Allah´a hamd ve şükr...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Defn ve Hilafet
« Posted on: 02 Mayıs 2024, 21:06:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Defn ve Hilafet rüya tabiri,Defn ve Hilafet mekke canlı, Defn ve Hilafet kabe canlı yayın, Defn ve Hilafet Üç boyutlu kuran oku Defn ve Hilafet kuran ı kerim, Defn ve Hilafet peygamber kıssaları,Defn ve Hilafet ilitam ders soruları, Defn ve Hilafetönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes