> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siyer-i Nebi > Esirler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Esirler  (Okunma Sayısı 773 defa)
05 Mart 2010, 21:21:04
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 05 Mart 2010, 21:21:04 »



Esirler

Esirler, Medine´ye koruyucularıyla beraber, Peygamber´den birgün sonra ulaştılar. Şevde ziyaret için Afra´nın evine gittiğinde, kuzeni ve eski kocasının kardeşi, aynı za­manda kabilesinin lideri olan Süheyl´i elleri boynuna bağ­lı bir şekilde evin bir kör asinde oturur bulunca çok şaşır­dı. Bu görüntü onda, unutulmuş ve yerine yenileri geç­miş olan eski duyguları tekrar uyandırdı. «Eby Yezid,» di­ye bağırdı, «ne de çabuk teslim olmuşsun, şerefinle Öl­men gerekmez miydi?» Peygamber: «Şevde!» diye yüksek sesle bağırdı. Şevde onun varlığını farketmemişti. Pey­gamber (s.a.v.) in sesindeki ton, onu utançla, İslam öncesi geçmişinden bugününe geri getirdi. Hâlâ Süheyl´in İslam´a girme ihtimali vardı. Allah´ın kanunlarına uygun yönetimin güçlendiği bir ortamda bulunmaları da onda ve diğer esirlerde belirli izler bırakacaktı. Fakat Peygamber (s.a.v.), müslümanlara kafalarını pagan (putperest) fikir­lerle değil, Islâmî düşüncelerle donatmalarını emrediyor­du. Tekrar, pişman olan Sevde´ye dönerek: «Onu Allah´a ve Rasulüne karşı mı kışkırtıyorsun?» dedi.

Ebu Süfyan gibi, Süheyl´in Önemi de diğer liderlerin ölümüyle artmıştı. Onun etkisiyle birçok kararsız İslam´a girebilirdi, fakat Süheyl Medine´de çok kısa bir süre kal­dı. Çünkü Beni Amir hemen fidye üzerinde görüşmek üze­re bir adam göndermişti. Süheyl hemen Mekke´ye dönmus, gelen adam ise fidye üzerinde anlaşmak için Medine´ae kalmıştı.

Her esir üç veya daha fazla Müslüman tarafından pay­laşılıyordu. Abbas´a sahip olan bir grup Ensar Peygamber (s.a.v.)´e geldiler ve: «Ey Allah´ın Rasulü, izin ver de kız-kardeşîmizin fidyesini biz Ödeyelim ve serbest bırakalım-´ «Kızkardeş» derken, esirin büyükannesi Selma´yı kasdediyorlardı. Peygamber onlara: «Siz bir dirhem bile verme­yeceksiniz» dedi. Daha sonra amcasına döndü ve: «Ey Ah bas, kendinin ve iki yeğenin Akil ile Nevfel´in ve müttefi­kin Utbe´nin fidyelerini sen öde. Çünkü sen zengin bir adamsın», dedi. Abbas buna karşı çıktı ve: «Ben zaten müslüman olmuştum, fakat bu adamlar beni zorla getir­diler» dedi. Peygamber (s.a.v.) ona şu cevabı verdi ´Se­nin îslâmı kabul edip etmediğini ancak Allah bilir. Eğer söylediğin doğru ise, O, senin mükâfatını verecektir. Fa­kat dış görünüşte sen bize karşı olanlardaydın. O halde bize fidyeni Öde». Abbas, parası olmadığını söyleyince Pey­gamber (s.a.v.) ona şöyle dedi: «O zaman Ümmü´l-Fadl´a bıraktığın para nereye gitti? İkiniz yalnızken ona: «Eğer öldürülürsem şu kadarını Abdullah´a, şu kadarını Fadl a, Kisam´a ve Ubeydullah´a ver! demiştin». İşte Peygamber (s.a.v.) bunu söyleyince iman gerçekten Abbas´ın kalbine girdi. «Seni Hakla gönderene yemin olsun ki, bunu benden ve Ümmü´l-Fadl´dan başkası bilmiyordu. îşte şimdi senin Allah´ın Rasulü olduğunu anladım»[1] dedi ve kendisiyle birlikte iki yeğeni ve müttefikinin fidyesini ödemeyi ka­bul etti.

Peygamber (s.a.v.)´in yanındaki esirlerden biri de da­madı Ebu´l-As idi. Ebu´l-As´ın kardeşi Amr´ı, Zeyneb, fid­ye ödeyip Ebu´l-As´ı kurtarması için Medine´ye göndermiş­ti. Gönderdiği paraların yanında annesinin kendisine ev­lendiği gün hediye ettiği akik bir kolye de vardı. Peygam­ber (s.a.v.) kolyeyi görür-görmez, onun Hatice´nin kolyesi olduğunu farkederek sarardı. Çok duygulanan Peygamber (s.a.v.), esirde hissesi olanlara şöyle dedi: «Eğer isterseniz, esiri fidyesini almadan karısına gönderin, bu size kalmış bir şey». Hepsi de bunu kabul ettiler ve Ebu´l-As Mekke´ye hem paralan hem de kolyeyi alarak döndü. Onun, Medi­ne´de iken müslüman olması ümit ediliyordu, fakat olma­dı. Mekke´ye dönerken Peygamber (s.a.v.) ona Zeyneb´i Medine´ye göndermesi gerektiğini söyledi. Ebu´l-As da bu­na üzülerek söz verdi. Vahiy, müslüman bir kadının, müş­rik bir erkekle evli kalamayacağını açıkça söylüyordu.

Şimdi hayatta olmayan, Manzum kabilesinin Şefi Velid´in en küçük oğlu olan Velid de Abdullah îbn Cahş´ın da hissesi vardı. Abdullah, 4000 dirhem fidyeden daha azı­na razı olmuyor ve Velid´in üvey kardeşi Halid de bu ka­dar fazla para ödemek istemiyordu. Fakat Velid´in Öz kar­deşi Hişam ona: «Tabi ödemek istemezsin, o senin anne­nin oğlu değil» deyince ödemeyi kabul etti. Bununla bir­likte Peygamber (s.a.v.) bu değiş tokuşa razı olmadı ve Abdullah´a, onlardan babalarının meşhur silahlarını ve zır­hını istemelerini söyledi. Halid bir kez daha karşı çıktı, fa­kat Hişam ondan baskın çıktı. Silahlan ve parayı Medine´­ye getirdiklerinde kardeşleriyle birlikte Mekke´ye doğru yo-ia çıktılar. Fakat ilk konaklardan birinde Velid onlardan kaçarak Medine´ye dündü, Peygamber (s.a.v.)´e gidip müslüman olduğunu açıkladı ve biat etti. Kardeşleri onu takip ettiler. Olanlan farkedince çok sinirlenen Halid: «Ne­den bunu, fidyeyi ödemeden ve babamızın hazineleri eli­mizden çıkmadan önce yapmadın? Eğer istediğin bu idiy­se, neden o zaman Muhammed (s.a.v.)´e tabi olmadın?» Velid, Kureyşülerin kendisi hakkında: «Fidyeyi ödememek için müslüman oldu» demelerini istemediğini söyledi. Da­ha sonra bazı mallannı almak üzere kardeşleriyle birlik­te Mekke´ye gitti. Onların kendisine bir şey yapacaklarını ümit etmiyordu. Fakat Mekke´ye varır varmaz onu da Ay­yaş ve Seleme´nin yanına hapsettiler. Ebu Cehil´in üvey kardeşleri olan bu iki adamı, Ebu Cehil´in oğlu İkrime, ba­bası öldüğü halde hapiste tutmaya devam ediyordu. Pey­gamber (s.a.v.) sık sık bu üç kişi ve Mekke´de zorla tutu­lan Hişam ve Sehm´in oradan kurtulmaları için dua eder­di.

Mut´im´in oğlu Cübeyr, kuzenini ve müttefiklerinden ikisini kurtarmak için Medine´ye geldi. Peygamber (s.a.v.) onu çok iyi karşıladı; ona eğer Mut´im hayatta olsa ve esirleri, fidye ödeyip kurtarmak üzere gelseydi, onları fid­ye friranH»" Mut´im´e teslim edeceğini söyledi. Cübeyr, Me­dine´de gördüğü herşeyden etkilenmişti; bir akşam güneş batarken Mescid´in dışında durmuş ve namaz kılarken müslûmanlan dinlemişti. Peygamber (s.a.v.) Cennetten, Cehennemden ve Hesap gününden bahseden «et-Tur» sure­sini okuyordu. Sure şu sözlerle bitiyordu:

«Artık sen, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, bizim, gözlerimizin önündesin. Ve her kalkışında da Rabbini hamd ve teşbih et Gecenin bîr bölümünde ve ytldtzlann batışının ardın­da da O´nu teşbih et». (Tûr: 48-9)

Cübeyr: İşte bunları duyduğum zaman iman kalbim­de yer etti»[2] dedi. Fakat o daha fazla dinleyip etkilenmek­ten kendini alıkoydu. Çünkü çok sevdiği amcasının. Bedir´de öldüğü aklından çıkmıyordu. Mut´im´in kardeşi Tu´ayme de Hamza´nın öldürdüğü adamlardan biriydi ve Cü­beyr amcasınuı öcünü almaya kendini zorunlu hissediyor­du. Bu amacından dönmekten korktuğu için, fidyeler ko­nusunda anlaşmaya varır varmaz Mekke´ye döndü.

Fidye vermek için gelenlerin çoğu en azından Peygam­ber (s.a.v.)´e karşı saygılıydılar. Fakat savaştan sonra öl­dürülen Umeyye´nin kardeşi ve yine o zaman öldürülen Utbe´nin yakın arkadaşı Cuınah kabilesinden Übey bun­lara» dişındaydı. Fidyesini ödediği oğlunu alıp geri döner­ken : «Ey Muhammed, Avd adında bir atı hergün her çeşit tahıl ile besliyorum. Onun üstünde iken, seni öldürece­ğim» dedi Peygamber (s.a.v.) şu cevabı verdi: «Hayır, in­şaattan ben seni öldüreceğim»[3]

O sırada Mekke´de Übeyy´in iki yeğeni Safyan ve Umeyr büyük bir acı içinde Bedir´de kaybettikleri değerli ve bü­yük liderlerden bahsediyorlardı. Safvan, Umeyye´nin oğ­luydu ve babası öldüğü için Cumah´ın lideri olacağı bek­leniyordu. Kuzeni Umeyr, Bedir´de müslüman ordu hak­kında bilgi toplamak ve güçlerini tahmin etmek için göz­cü olarak giden adamdı. Safvan: «Tanrıya andolsun, on­lar gidince dünyada hiçbir iyilik kalmadı» dedi. Umeyr de bunu tasdikledi, fakat o Safvan´dan daha samimiydi. Umeyr´in oğlu da Medine´deki esirler arasındaydı. Fakat O fidye ödeyemeyecek kadar borçluydu. Zaten hayatından bezmişti, bu nedenle hayatını genel bir yarar uğruna fe­da etmeye karar verdi. «Eğer ödeyemediğim borçlarım ve bakmak zorunda olduğum bir ailem olmasaydı, gider Muhammed (s.a.v.)´i öldürürdüm.» dedi. Safvan: «Borcun be­nim üzerime olsun, senin ailen demek benim ailem de­mektir. Onlara ölünceye dek bakmaya söz veriyorum. Be­nim olan herşeyi istemelerine gerek kalmadan onlara ve­ririm». Bunun üzerine Umeyr kararını uygulamak istedi­ğini söyledi ve amaçlan gerçekleşinceye kadar bu konuş­tuklarını gizli tutacaklarına birbirlerine söz verdiler. Umeyr, kılıcını keskinleştirdi, keskin tarafına zehir sürdü ve oğlunu kurtarma amacıyla gittiğini söyleyerek Medineye doğru yola çıktı

Aşağı Medine´ye vardığında, Peygamber (s.a.v.) Mescid´de oturuyordu. Umeyrl kılıcını kuşanmış bir şekilde gören Ömer (r.a), onun içeri girmesine engel oldu. Fakat Peygamber (s.a.v.) ona Cumah´lı adamın yaklaşmasına izin vermesini Söyledi. Bunun üzerine Ömer (r.a), yanında bulunan Ensardan birkaç kişiye şöyle dedi: «Onu Allah´ın Rasulüne götürün, siz de beraber oturun ve, gözünüzü bu adamdan ayırmayın, çünkü pek güvenilir bir adam de­ğil». Umeyr onlara iyi günler diledi Cahiliye devrinde yay­gın olan bir selamlama şekli Peygamber (s.a.v.) ona şöy­le dedi: «Allah bize bundan daha güzel bir selamlama şek­li öğretti, ey Umeyr. O selam´dır.Cennet ehlinin birbirini selamlama şeklidir». Daha sonra ona niçin geldiğini sordu.

Umeyr oğlunu kurtarmak için geldiğini söyleyince Peygam­ber (s.a.v.) : «Peki bu kılıç ne oluycr?» dedi. Umeyr: Al­lah kılıçların belasını versin» dedi, «Onların bize hiç fay­dası dokundu mu?» Peygamber «Gelişinin asıl sebebi ne?» diye tekrar sordu. Umeyr yine sebep olarak oğlunu öne sü­rünce, Peygamber (s.a.v.) onun Safvan´la Hicr´de konuş­tuklarını kelimesi kelimesine tekrarladı. En son olarak «Safvan senin borçlarını ve aileni üzerine aldı ki sen be­ni öldürebilesin. Fakat seninle onun arasına Allah girdi» dedi. Bunları duyan Umeyr: «Bunu sana kim söyledi?» di­ye bağırdı, «Bizim yanımızda bir üçüncü kişi yoktu». Pey­gamber (s.a.v.) «Bana bunları Cebrail haber verdi» dedi. Umeyr: «Sen bize Gökten haberl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Esirler
« Posted on: 29 Mart 2024, 04:28:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Esirler rüya tabiri,Esirler mekke canlı, Esirler kabe canlı yayın, Esirler Üç boyutlu kuran oku Esirler kuran ı kerim, Esirler peygamber kıssaları,Esirler ilitam ders soruları, Esirler önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes