> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Din ve Mezheb Eserleri > Siyasi - İtikadi Mezhebler > Selefiyyun
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Selefiyyun  (Okunma Sayısı 1641 defa)
27 Aralık 2009, 09:15:30
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 27 Aralık 2009, 09:15:30 »



Selefiyyun





(Selefçiler)

Vahdaniyet (Allah´ın birliği) :

İzahı :

a) Selefîler ve Eş´arilerı

b) Metinleri Te´vil Etmeden Olduğu Gibi Bırakma:

2) Vahdaniyet ve Tekvin.

a) Cebir ve İhtiyar:

b) Fiillerin Sebepleri:

İbn-i Teymiyye´nin Görüşlerinin Değerlendirilmesi:

Yeni Mezhepler.




SELEFIYYUN


(Selefçiler)



Bir kısım görüşlerinin gerçekte Selefiye mezhebine ait olup olmaması hususunda bunlarla müttefik değilsekte, biz burada «Selefçiler» olarak, kendilerine bu sıfatı verenleri kasdetmekteyiz.

Selefîler, Hicri 4. yüzyılda ortaya çıkmışlardı. Bunlar, Hanbelî mezhebine mensup insanlardı. Bunlar, bütün görüşlerinin, Selefiye inancını canlandıran ve bu inanca ters düşen görüşlere karşı savaşan İmam Ahmed İbn-i Hanbel´e ait olduğunu iddia ederler.

Selefiye inancı Hicrî 7. yüzyılda tekrar ortaya çıkmış ve bu defa bu görüş, Şeyhül İslâm İbn-i Teymiyye tarafından ihya edilmiştir. İbn-i Teymiyye, insanları yoğun bir şekilde bu görüşü kabullenmeye davet etmiş ve zamanının gerektirdiği bazı görüşleri de Selefiye görüşüne ilave etmiştir.

Daha sonra Selefiye inancı Hicrî 12. yüzyılda Muhammed b. Abdülvahhab tarafından Arap yarımadasında yeniden ortaya çıkarılmıştır. Günümüzde de Vahhabîler, bu görüşe davet etmekte ve bir kısım İslâm âlimleri de aynı görüşleri şiddetle savunmaktadırlar. İşte bu görüşlere değinmek gerekmektedir.

Hanbelî mezhebinde olan bu insanlar, ´Allah´ın birliği meselesi üzerinde durmuşlar, bu meselenin kabirlerle olan ilişkisini izaha çalışmışlar ve müteşabih âyetler hakkında konuşmuşlardır. Bu akım Hicri 4. yüzyılda ortaya çıkmış ve bu görüşü benimseyenler, görüşlerinin, Ahmed İbn-i Hanbel´e ait olduğunu söylemişlerdir. Ancak Hanbeli mezhebinden olan bazı zatlar bu görüşlerin, Ahmed İbn-i Hanbel´e ait olduğu hususunda bunlara katılmamışlardır.

Selefüer ile Eş´ar iler arasında büyük tartışmalar olurdu. Çünkü Selefîler, Eş´arîlerin kuvvetli oldukları sahalarda ortaya çıkıyorlar ve şiddetli tartışmalara sebep oluyorlardı. Her iki fırka da, insanları selef-i salihin´in yoluna davet ettiklerini zannediyorlardı.

Biz, daha önce, Eş´ari mezhebinin, selefden nakledilen görüşlerle ilişkisini anlatmadıksa da, bizzat mezhebin mahiyetim izah ettik. Bu bölümde de, kendilerine «Selefiye» adım verenleri anlatırken, «Selefiyeci» adıyla ortaya çıkanlarla, gerçek «Seleîiyeciliği» karşılaştırarak, asıl Selefiye itikadının neden ibaret olduğunu izah etmeye çalışacağız.

Kendilerine «Selefiye» adını takanların metodlar:

Daha önce Mutezililerin, felsefî bir metod takip ettiklerini, bu metodlarmı Yunan mantığından, felsefecilerin tartışma usullerinden aldıklarım görmüştük. Mutezilîkn, bu metodu kullanmaya zorlayan sebep, bunların, kendilerini adadıkları, «îslâmı savunma» meselesiydi.

Eş´ari ve Matüridiler de felsefî bir metod takibetme hususunda, Mutezilîler gibi hareket etmişlerdir. Gerçi onlarla birçok tartışmalara girişmişler, fakat vardıkları pek çok neticede birleşmişlerdir.

Sonra ortaya Selefiler çıkmıştır. Bunlar, felsefi metodu kullanmamışlar, inanç meselelerinin, sahabe-i kiram ve tabiin zamanında, anlaşıldığı şekilde anlaşılmasını istediklerini ileri sürmüşlerdir.

Bunlar, itikadı meseleleri yalnızca Kur´an-ı Kerim?den ve Besulullah´ın sünnetinden almaya çalışmışlar, itikadın hem temel meselelerini, hem de bu meseleleri ispatlayan delilleri, Kur´an´dan almaya girişmişler, âlimlerin, Kur´an´m delillerinden başka delillere baş vurmalarım engellemeye çalışmışlardır.

Bakıllani´nin. insanların, itikadı meseleler hakkında Es´ari´nin "delillerine baeh kalmalarını ileri sürmesine mukabil, Selefîlerin, insanların. Kur´an´ı delilleriyle bağlı kalmalarını istemleri, daha uygun ve daha evladır.

İbn-i Teymiyye, metodlannı tesbit ettiği âlimlerin, İslâm inancını anlama usullerini dört kısma ayırmaktadır.

1) Filozoflar: Bunlar, «Kur´an-ı Kerîm, hitabet yoluyla ve insanları ikna eden mukaddimelerle geldi.» derler ve kendilerinin delillere dayandıklarını ve kesin bilgiye sahib olduklarını, itikadı meselelerin ise ancak delillerle ve kesin bilgi ile elde edilebileceğini iddia ederler.

2) Kelâmcılar, yani Mutezililer: Bunlar, aklî delilleri, Kur´an-ı Kerîm âyetlerini incelemenin önüne geçirirler. Evet bunlar her iki delili de kabul ederler. Fakat, ifade ettiğimiz gibi, aklî araştırmayı, Kur´an-ı Kerîm´in delilinden önde tutarlar. Bunlar, Kur´an inancından sapmıyorlarsa da onu, kendi akıllarına göre yorumluyorlar.

3) Bir kısım âlimler (Matürîdî vb.) : Bunlar, Kur´an-ı Kerim´de bulunan itikadı mevzuları araştırır ve ona inanırlar. Kur´an´ın bu meseleler hakkındaki delillerini de kabul ederler. Ancak bu delilleri, doğruyu gösteren, insanı irşad eden, akla yön veren deliller olarak değil, ihtiva ettikleri mânâlara inanılması gereken Kur´anî haberler olarak kabul ederler ve bu delillerin ifade ettikleri mânâları, akılla elde edilecek neticelere mukaddime yapmazlar. Çünkü bunlar, akılla yardımlaşarak, Kur´an´m beyan ettiği itikadı meselelere delil getirmeye çalışırlar.

İbn-i Teymiyye, îmam Matürîdi´yi bu tür âlimlerden sayıyor.

4) Bunlardan başka dördüncü bir gurup ölimler vardır ki; bunlar, Kur´an´m hem itikadı meselelerini hem de delillerini kabul ederler. Ancak, Kur´an´m delîleriyîe beraber, aklî delillere de başvururlar.

İbn-i Teymiyye´nin, bu kısım âlimlerden Eş´ariîeri kasdettiği anlaşılıyor.[1]

İbn-i Teymiyye bu ayırımı yaptıktan sonra selefin metodunun, bunlardan hiçbirisi olmadığını, çünkü itikadı meselelerin ve delillerinin ancak nasslardan alınabileceğini, selefin ise akla itimad etmediğini, zira akim, insanı saptırabilecegini, bunların, sadece nassa inandıklarını ve nassların işaret ettiği delilleri kabul ettiklerini, çünkü nassların. Peygamber (S.A.V.)´e gönderilen birer vahiy olduklarını ifade eder.

Selefîlere göre aklî metodlar, İslâmdan sonra icadedilen, sahabe ve tabiin´in kesinlikle bilmedikleri birtakım hususlardır, itikadı meseleleri anlamak için aklî prensiplerin zarurî olduklarını söylemek, selef-i salihîn´in, bu meseleleri ve delillerini hakkıyla bilmediklerini iddia etmek olur.

Bu hususta İbn-i Teymiyye şunları söyler: «Onlar, yani Selefiyeci olmayanlar, bu sözleriyle şunu demek istiyorlar-. «Peygamber Efendimiz, kendisine inen âyetlerin mânâsını bilmiyordu. Sahabile-ri de bunları anlamıyorlardı.» Hatta onların iddia ve ifadeleri «Resulullah» müteşabih hadisleri söylerken ne söylediğini bilmiyor ve bilmediği şeyleri konuşuyordu.» mânâsına da gelir.

Vardığımız sonuç kısaca şudur; İbn-i Teymiyye´nin tasvir ettiğine göre Selefîler; itikadı meseleleri, dini hükümleri ve bunlarla ilgili bütün mevzuları kısaca veya etraflıca bilmenin tek yolu, Kur´an-ı Kerim ve Peygamberimizin, onu açıklayan sünnetidir, Kur´an ve sünnet yolunu takibetmektir. Kur´an ne hüküm koymuş, sünnet nasıl izah etmişse, olduğu gibi kabul edilir, asla reddedilmez. Bunları kabul etmemek, İslâm inancından çıkmak olur.

Kur´an-ı Kerîm´in izahında ve O´ndan hüküm çıkarmakta akim katkısı, ancak metinlerin işaretleri ölçüsünde ve haberlerin, aklı desteklemeleri nisbetindedir.

´Aklın otoritesi, sadece inanmada, boyun eğmede, naklen bilinen şeyleri akla yaklaştırmada ve nakille çelişmemekte görülür. Akü şahittir, hâkim değildir. îkrar eden ve destekleyendir. Bozan ve kabul etmeyen değildir. Akıl, Kur´an´m kapsadığı delilleri ancak izah edebilir.

İşte Selefîlerin metodu budur. Bu metoda göre akıl, devamlı olarak naklin arkasında yürür, onu güçlendirir ve destekler. Fakat, hiçbir zaman kendi başına delil olamaz. Sadece metinlerin mânâlarını

akla yaklaştırabilir.

Seîefiler, vahdaniyet, Allah Tealâ´nm diğer sıfatları, kulun fiili, Kur´an-ı Kerîm´in mahluk olup olmadığı hususlarındaki ve Allah Tealâ´nın, yaratılanlara benzediği zannını doğuran âyetleri incelemeye girişmişlerdir.[2]


Vahdaniyet (Allah´ın birliği) :


Selefiler, vahdaniyeti, İslâmm esası kabul ederler. Tabii ki bu, şüphe götürmeyen bir gerçektir. Selefiler vahdaniyetin mânâsını, müslüman âlimlerin, üzerinde ittifak ettikleri bir şekilde açıklarlar. Diğer taraftan bunlar, İslâm âlimlerinin, vahdaniyete ters düşmediğini ittifakla belirttikleri bazı hususların, vahdaniyete ters düştüğü ididasında bulunurlar. Meselâ: Bunlar, Rablerine intikal eden (ölen) bazı kullar vasıta, yapılarak Allah´dan birşey dilemenin, vahdaniyete ters düştüğünü iddia ederler. Yine bunlar, Peygamber Efendimizin kabri olan Ravza-i Mutahhara´ya karşı yönelerek onu ziyaret etmenin ve Ravza-i Mutahhara´nm etrafında ibadet etmenin, herhangi bir peygamber veya velinin kabrine yönelerek dua etmenin, vahdaniyete ters düştüğünü zannederler.

Selefüer, bu görüşlerinin, selef-i salihinin görüşü olduğunu ve bunun dışındaki bir görüşün, vahdaniyeti zedeleyen bir bid´at olduğunu sanırlar.

îsîâm âlimlerinin tesbitîerine göre vahdaniyetin üç yönü vardır.

1) Allah Tealâ´nın zatının ve sıfatlarından herbirinin tek oluşu.

2) Allah Teaîâ´nın, yaratma ve vâr etmede tek oluşu.

3) Allah Tealâ´nın, ibadet edilmekte tek oluşu.[3]



İzahı :


1) Allah Tealâ´nm zatının ve sıfatlarından herbirinin tek oluşu.

Bütün müslumanlar, Allah Tealâ´nın bir ve tek olduğu, onun hiçbir benzeri bulunmadığı ve O´nun, herşeyi işittiği ve gördüğü hususda ittifak etmişlerdir.

îbn-i Teymiyye bu hususta şöyle der: «Tevhid, (Allahı birlemek) Tenzih, (Allah´ı, sanma yakışmayacak şeylerden uzaklaştırmak) Teşbih, (Allah´ı, yaratılanlara benzetmek) Tecsi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Selefiyyun
« Posted on: 29 Mart 2024, 12:55:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Selefiyyun rüya tabiri,Selefiyyun mekke canlı, Selefiyyun kabe canlı yayın, Selefiyyun Üç boyutlu kuran oku Selefiyyun kuran ı kerim, Selefiyyun peygamber kıssaları,Selefiyyun ilitam ders soruları, Selefiyyunönlisans arapça,
Logged
01 Mayıs 2015, 19:59:21
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 01 Mayıs 2015, 19:59:21 »

Esselaçu aleykum.Rabbim razı olsun paylaşımdan Reyyan abla...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes