> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Din ve Mezheb Eserleri > Siyasi - İtikadi Mezhebler > Bahailik
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bahailik  (Okunma Sayısı 1005 defa)
27 Aralık 2009, 09:13:22
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 27 Aralık 2009, 09:13:22 »



Bahailik






Bahaîliğin Değerlendirilmesi:


Bu mezhebi, İsnaaşeriye fırkasına mensup olan bir kişi kurmuştur.

Bu mezhebi, bu kitapta anlatmamız, onun îslâmi bir mezhep oluşundan değildir. Biz bu mezhebi, İslâmî olduğu için değil, müslümanların arasında yayıldığı ve asıl kurucusunun, İslâmî mezheplerden birine mensup bir kişi olduğu için burada tanıtıyoruz.

Bu mezhep, müslümanlann, üzerinde ittifak ettikleri esaslardan ve îsîâm dininin temel prensiplerinden sapmış bir mezheptir.

Bu mezhebin kurucusu, Hicri 1252, Miladî 1820 de İran´da doğan «Mirza Ali Muhammed eş-Şirazi» dir. Bu zat, daha önce Isnaaşeriye mezhebine mensuptu. Fakat bu mezhebin sınırlarını aştı. Bu mezhep ile «tsmailiyye» mezhebinin sapık görüşlerini ve «Sebeiyyo» fırkasının «Hulul» fikrini birleştirdi. Böylece, İslâm inancından çok uzak olan karma bir mezhep ortaya koydu.

îsnaaşeriye mezhebinde «gizlenen iman» diye bir prensip vardır. Bu mezhebe göre, onikinci İmam, gözler önünden kaybolmuştur. îsmaşerîler, bu imamın dönmesini beklemektedirler. Mirza Ali Muhammed, İran halkının çoğunluğunu teşkil eden İsnaaşeriyye fırkası içinde yaşadığı için, önceleri bu mezhebin inançlarına sıkı sıkıya bağlıydı. Mezhebini büyük gayretlerle savunmuş ve bu sebeple, dikkatleri üzerine çekmişti. Kendisini psikolojik incelemelere ve felsefi düşüncelere vermişti. İnsanların, kendisino itibar etmeleri ve çalışmalarında kendisini teşvik etmeleri, Mirza´yi. «Kaybolan İmanı adına konuşan tek kişi ve ona açılan tek kapı» olma iddiasına sürükledi. Çünkü, İsnaaşeriye mezhebinin bir gereği olarak, diğer imamlar gibi, kaybolan bu imamın da, kendisine özel olarak verilen yetki mucibince, kendisine tâbi olmayı gerektiren bir ilmi bulunduğu, kendisinin, hidayet ve bilgi kaynağı olduğu kabul edilmektedir.

Mirza Ali, Nurani lmam´ın bilgisinin kendisine verildiği varsayımından hareket ettiği için, kendisine uyanlara göre, sözleri, diğer imamlarmki gibi tartışma kabul etmeyen bir hüccet, bir delil kabul ediliyordu. Bu sebeple Mirza Ali, taraftarlarından mutlak bir itaat gördü ve her söylediği kesinlikle kabul edileli.

Mirza Ali, zamanla çok aşın gitti. «Kaybolan İmamın ilmini aktardığı» iddiasını ortaya atfı. Hicri 260 tarihinde kaybolan imamdan bin sene sonra ortaya çıkacak Mehci nin kendisi olduğunu iddia etti. Bununla da yetinmeyip, Allah´ın kendisine girdiğini, yarattıklarına O´nun şekline bürünerek göründüğünü, Hz. Musa ile Hz. İsa´nın, âhir zamanda ortaya çıkmalarının tek yolunun, kendisi olduğunu iddia etti. Umumi olarak inanıldığı gibi, sadece Hz. İsa´nın döneceğini söylemekle kalmayıp, ona Hz. Musa´yı da ilâve etti. Ve bunların tekrar geri dönmelerinin tek yolunun kendisi olduğunu iddia etti.

Mirza Ali, bu iddialarla, kendi tesirinde kalan bir topluluk elde etti.Fakat, îmamiye mezhebine mensup olsun veya olmasın, bütün âlimler bu iddialara karşı çıktılar. Çünkü bu adamın, kendisinde varlığını iddia ettiği hususlar, Islâmi gerçeklere ve Kur´an-ı Kerîm´in getirdiği esaslara tamamen ters düşmek´e idi.

Fakat Mirza Ali, âlimlerin eleştirilerine kulak asmadı. Aksine, insanları onlardan nefret ettirmeye girişti. Onları, ikiyüzlülük, maddecilik ve idarecilere yağcılıkla suçladı. Her söylediğini delilsiz olarak, safça kabul eden insanlar da buldu.

Mirza Âli, kendisinde bir kısım şeylerin varlığını iddia ettikten sonra, itikadi mevzularda ve hukuki meselelerde bazı saçma düşünceler ileri sürdü. İtikadı mevzularda ileri sürdüğü saçma düşüncelerden bazıları şunlardır:

a) Âhiret gününe, müminlerin mükâfatlandırılacaklar! bir cennetin ve suçluların cezalandırılacakları bir cehennemin varlığına ve bunların, insanın hesaba çekilmesinden sonra gerçekleşeceğine inanmaması.

Mirza AH, Allah´ın huzuruna çıkmanın ve âhiret gününün, yenilenmekte olan ruhi bir hayatın sembollerinden başka bir şey olmadığım kabul eder.

b) Mirza Ali´nin, davet ettiği itikadi meselelerden biri de, kendisinin, geçmişteki bütün peygamberlerin gerçek temsilcisi olduğuna, ilâhî peygamberliklerin kendisinde toplandığına, bu nedenle bütün diğer din sahiplerinin kendisinde birleştiğine iman etmeye ça-

ğırmasıdır.

Babailikte, Yahudilik, Hristiyanlık ve İslâm birleşmekte ve aralarında herhangi bir fark gözetilmemektedir.

c) Allah´ın bizzat kendisine girdiğine inanması. Mirza Ali, Allah´ın, kendisine huîûl ettiğini ve kendisinden sonra da başkalarına hulul edeceğini ilân etti. Böylece hululü, sadece kendi tekelinde bulundurmadı.

d) Mirza Ali, Hz. Muhammed´in peygamberliğinin, son peygamberlik olduğuna inanmaz.

e) Mirza Ali, birlikte bulunan bazı harfleri ve harflerin, hesapta kullanılan rakamlarını zikrederek birçok garip iddialara girişti. Rakamların, bu adamın görüşlerine büyük tesiri vardı. Özellikle (19) rakamının ona göre ayrı ve üstün bir değeri vardı.

Hukuka ve muamelata ait bazı mevzularda, ileri sürdüğü sapık görüşlerinden bazıları da şunlardır :

a) Mirasta ve diğer mevzularda kadını, erkekle tamamen eşit kabul ediyordu. Bu görüşüyle Mirza Ali, Kur´an-ı Kerim´in bir kısım açık hükümlerini inkâr etmiştir. Bu hükümleri inkâr etmek ise, insanı kâfirliğe götürür.

b) Mirza Ali, bütün insanların eşit olduğunu söyleyerek, insanlar arasında cjns, renk ve din bakımından ayırım yapılmamasına davet etti. Bu görüşü, genellikle Islâmi gerçeklere uygun düşmektedir. Mirza Ali, bu görüşlerini «Beyan» diye adlandırdığı bir kitabında topladı.

Görüldüğü gibi bu görüşler, genellikle, îslâmm dışına çıkan görüşlerdir. Hatta İslâmıri gerçek mahiyyetini tamamen inkâr mânâsına gelen, Abdullah İbn-i Sebe´nin, Allah´ın, Hz. Ali´ye hulul ettiği iddiasını tekrar hortlattı ki, bu iddia apaçık bir kâfirliktir. Bu sebeple devlet, bunlara karşı çıktı. Mirza Ali ve ona tâbi olanların peşini bırakmadı. Onu, otuz yaşlarına vardığı bir dönemde 1850 tarihinde idam ettiler. Kendisini takibedenler de dağıtıldılar.

Fakat ne yazık ki Mirza Ali, ölmeden önce «Subhi Ezel» ve «Bahaullah» adlarında iki mürit seçmişti. Bunların her ikisi de İran´dan sürgün edilmişlerdi. Subhi Ezel, Kıbrıs´ı, Bahaullah da Edirne´yi kendilerine karargâh seçtiler.

Subhi Ezeî´e tâbi olan kişiler.çok az idi. Fakat Bahaulîah´m peşinden gidenler bir hayli çoktu. Bu mezhebe, Bahaullah´a izafeten «Bahailik», bazan da asıl kurucusuna izafeten «Babilik» denilmiştir. yi mükemmel bir şekilde yürütebilmesi için, kendi şahsında yeniden Subhi Ezel, Babiye mezhebinin, olduğu gibi muhafaza edilmesini ve insanların, ona davet edilmeleriyle yetinilmesini isterken, Bahaullah kendisinde Mirza Ali´nin yetkilerini topladı. Hatta, daha fazla yetkisi olduğunu ileri sürdü. Bu itibarla Bahaullah, Allah´ın kendisine hulul ettiğini (girdiğini) ve kendisinin, Allah´ın tam bir görünüm´ü olduğunu ilân etti. Hristiyan inancında Yahya´nın, Hz. İsa´nın gelmesine zemin hazırlayan biri olduğu gibi, Bahaullah da hocası Mirza Ali´nin, kendisi için zemin hazırlayan bir nitelikte olduğunu ve kendisini müjdelediğini iddia etti.

Goldzhier, «El-Akide ve eş-Şeria» adlı kitabında şöyle der: «Ba-haullah´m, kendisinden önce gönderilen ve reklamını yaptığı dâvayı mükemmel bir şekilde yürütebilmesi için kendi şahsında yeniden-ilâhlık düşüncesi ortaya çıktı. Bahaullah, «baba»dan daha büküktür. Çünkü «baba», ayakta duran, Bahaullah ise, ayakta tutan, yani, devam eden ve ebedi kalandır. Bahaullah kendisine, «Allah´ın görünümü» veya «Allah´ın manzarası» isminin takılmasını tercih etti. Çünkü, Allah´ın zatının güzelliği, onun görünümünde müşahade edilir. Ve o, bir ayna gibi, Allah´ın güzelliğini yansıtır. Bahaullah kendisini, değerli, parlak bir mücevherin parladığı gibi, ışık saçan, gökleri ve yeri aydınlatan, Allah´ın güzelliği kabul eder. Bahaullah, cevher­den meydana gelen bir suret ve bir yansımadır. Cevheri bilmek, ancak Bahaullah vasıtasıyla mümkün olur.

Bahaullah´a tâbi olanlar, onun, insanlığın üstünde olduğuna inanıyor ve ona birçok ilâhî sıfatlar veriyorlardı.[1]

Bahailikteki beynelmilel anlayış ve Bahaullah´m, kendisine ilâh süsü vermesi sebebiyle Bahaullah, kitaplarını doğuda ve batıda bulunan bütün yöneticilere gönderdi. Kitapçıklarında, ilâhın, kendisine girdiğini iddia ediyordu. Kur´an-ı Kerîm´in surelere, ayrılması gibi, o da yazdıklarını bölümlere ayırıyor ve onlara «Sure» adını veriyordu. Bahaullah, gaybı bildiğini iddia ediyor ve gaipten haberler vermeye çalışıyordu. Tahminlerinin bir kısmının gerçekleştiği söylenebilir. Meselâ: III. Napolyon hükümetinin düşeceğini söylemiş, dört yıl sonra tesadüfen hükümet düşmüştü. Kendisine tâbi olanların aşırı propogandaları sebebiyle bu hadise, birçoklarının, Bahaullah´a inanmasına sebep olmuştur. Halbuki Bahaullah, III. Napolyon hükümetinin ne zaman düşeceğini kesin olarak söylememiştir. Bu haber, Bahaullah´m bir tahminidir. Onun verdiği her haberin doğru çıktığını, kendisine aşırı derecede bağlı olanlar bile iddia edememişlerdir. Bahaullah, kendisine tâbi olanları, dâvasını desteklemeleri için yabancı dil öğrenmeye teşvik etmiştir.

Bahaullah´m, insanları davet ettiği iddialarının en önemlileri şunlardır:

a) Bütün İslâmî kayıt ve bağları bir kenara atmak. Böylece, Bahaullah´m icad ettiği mezhebin, İslâmla hiçbir ilişkisi kalmamıştır. Çünkü Bahaullah, İslâm şeriatının zamanının geçtiğini ileri sürmüştür. Daha önce de belirttiğimiz gibi, Bahaullah bu noktada hocası Mirza Ali´den tamamen ayrılmıştır.

b) Bahaullah, renkleri, dinleri, ırkları ne olursa olsun, bütün insanları eşit saymayı, dâvasının özü ve cevheri kabul etmiştir. Onun propagandaları bu «eşitlik» ilkesine dayanıyordu. Irkçılık, sımfçılık ve dinî taassupların hâkim olduğu bir dönemde, dikkatlerin Bahaullah üzerinde toplanmasının sebebi şüphesiz ki, bu ilke idi.

c) Bahaullah, ail...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bahailik
« Posted on: 29 Mart 2024, 10:43:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bahailik rüya tabiri,Bahailik mekke canlı, Bahailik kabe canlı yayın, Bahailik Üç boyutlu kuran oku Bahailik kuran ı kerim, Bahailik peygamber kıssaları,Bahailik ilitam ders soruları, Bahailik önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes