> Forum > ๑۩۞۩๑ Açık Öğretim & İlitam Dunyasi ๑۩۞۩๑ > Sakarya İlitam > Ders Notları ve Özetler > 5.Yarıyıl Dersleri > Sistematik Kelam > Sistematik Kelam 8.Ünite
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sistematik Kelam 8.Ünite  (Okunma Sayısı 5457 defa)
04 Temmuz 2012, 16:38:13
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 04 Temmuz 2012, 16:38:13 »



KELAM EKOLLERİNİN KADER ANLAYIŞI        Hafta 8



GİRİŞ
Kulun ihtiyarı ve kader konusunda çıkmış olan başlıca üç mezhep vardır. Bunlar Cebriye, Mu’tezile ve Ehl-i Sünnet’tir. Cebriye ve Mu’tezile birbirine zıt iki düşünceyi savunurken, biri (Cebriye) "kulun ihtiyar ve iradesinin" olmadığını söyler. Diğeri ise (Mu’tezile) buna karşın farklı bir dil kullanarak "kulun mutlak hür olduğunu ve fiilini kendisinin yarattığını" ifade eder.

Ehl-i Sünnet’te Kader Anlayışı
Matüridiyye mezhebine göre kader; "Allah Teala'nın her bir mahluku ezelde kendisine ait vasfıyla tahdid, ta'yin ve tespit etmesidir. Bu tahdidde, güzellik, çirkinlik (Hüsn ve Kubh), fayda ve zarar bulunduğu gibi, hadisenin zaman ve mekanıyla, ona terettüp edecek olan sevap ve ikabı da ihtiva etmektedir."
Ebu Hanife, kaza ve kaderi izah ederken, meseleyi tamamen Allah'ın ilmine dayandırarak "levh-i mahfuz"daki yazının, "hüküm ile değil vasıf ile" olduğunu belirtir Lakin daha sonra bu yaklaşım değişerek, "Allah'ın fiillerini "vasıf" ile belirlemesi, "hüküm" ile belirlemesi şekline dönüşmüştür.
Eş’ariyye de ise kader anlayışı şu çerçevede şekillenmiştir: "Allah'ın kulları hakkında önceden tayin ettiği, değişmez bir kaderi mevcuttur". Eş’arîye göre, kulun kudret ve fiilini yaratan Allah'tır, fiilin meydana gelişinde kula verilen hadis kudretin hiçbir etkisi yoktur. Kul, Allah tarafından yaratılan fiilin kendine ait hadis kudretle kısmen irtibatlı bulunduğu için sorumlu olur."
Tüm bunlardan anlaşıldığı gibi Eş’arîler, Mâtüridîlere göre, insanî iradeyi daha pasif tutan bir anlayış sergilemiştir.
Ayrıca Mâtüridîlerin "kaza" diye dediklerine, Eş’arîler "kader", Eş’arîlerin "kader" dediklerine Mâtüridîler "kaza" demiştir.
İnsanın küllî iradesi hâdis olmakla birlikte cüz’i iradesi zihnî bir fonksiyondur ve zihnin dışında mevcut değildir. Bu sebeple Allah’ın yaratmasına konu teşkil etmez. Buna göre cüz’i irade hâdis değildir ve insanın fiillerinde hür olması için yeterlidir.
Mâtürîdîye’ye göre kulda müstakil bir irade-i cüziye vardır. İrade-i cüziye, irade sıfatının, iki taraftan birine bilfiil taalluk etmesidir. İrade-i külliyeyi muayyen bir canibe tercih ederek, onu, orada kullanmaktır.
Mâtürîdîliğin görüşlerinin temelini oluşturan Ebu Hanife, kaza ve kaderin Allah’ın dilemesi ve ilmi ile Levh-i mahfuz’da vasıf ile yazıldığını, hüküm ile yazılmadığını belirtmektedir. Fakat daha sonra Mâtürîdîlik mezhebinde de Allah’ın insanın fiillerini vasıf ile değil de hüküm ile belirlediği anlayışı ön plana çıkmıştır. Buna rağmen hem insanın fiillerinin yaratıcısının Allah olduğunu, hem de insanın irade hürriyetine sahip olduğunu kabul eden ekol Mâtürîdîliktir.

Cebriyye’de Kader Anlayı
Cebriyye, insanların kendilerine has bir iradeye sahip olmadığını, zihni ve ameli bütün
fiillerinin ilahi gücün zorlayıcı tesiriyle meydana geldiğini" savunmaktadır. Bununla beraber Mu'tezile mensuplarıyla Ehl-i Sünnet kelamcılarının, Cebriye kavramına yükledikleri anlamlar önemli ölçüde birbirlerinden farklıdır.
Mu’tezile'ye göre Cebriye, kullara ait bütün fiillerin önceden belirlenmiş bir plan(kader) dâhilinde gerçekleştiğini ve bu tür fiillerin, kulun kısmi tesiri söz konusu olsa bile, ilahi irade ve kudretten bağımsız olarak meydana gelmesinin mümkün olmadığını kabul eden grupların adıdır. Buna göre kadere inanan ve kullara ait fiillerin Allah'ın yaratmasıyla oluştuğunu savunan bütün Sünni ekoller Cebriye'ye dâhildir.
Ehl-i Sünnet kelamcılarının çoğunluğuna göre ise insanlara ait fiillerin, kendilerinin hiç bir etkisi olmaksızın yalnız ilahi irade ve kudretin tesiriyle gerçekleştiğini ve insanların gerçek anlamda herhangi bir fiil sahibi olmadıklarını iddia edenlere, Cebriye denmektedir.
Cebriyecilerin kendi görüşlerinin doğruluğu ile ilgili delil olarak kullandıkları ayetler şunlardır: "(Resûlüm!) Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?Allah’ın izni olmadan hiç kimse inanamaz. O, akıllarını kullanmayanları murdar (inkârcı) kılar." (Yunus 10/99–100) "Allah ne dilerse yapar." (el-Bakara 2/253) "Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz" (el-İnsan 76/30)
Cebriye her ne kadar ayetleri kendisine delil olarak gösterse de, Kur'an-ı Kerim'in çizdiği "insan/kul" profiline tamamıyla ters bir kader anlayışı geliştirmiştir.
Çünkü Kur'an'da birçok kez vurgulanmasına rağmen insanın "sorumluluk bilincini" kaldırmış ve onu tabiattaki diğer canlılardan ayıran en önemli şeyi, yani "iradeyi" yok etmiştir

Cebriye’nin Eleştirisi
Cebriye’ye göre insanın yaptıklarında hiçbir rolü yoktur. İnsanın yaptıklarını var eden kendisi olmadığı gibi kesb edip kazanan da kendisi değildir. Çünkü insan hiçbir kudret ve iradeye sahip değildir.
Cebriye’nin kader anlayışı Kur’an’ın insan tanımına aykırıdır. Çünkü kur’an insanın sorumluluk bilincine sahip olarak yaratıldığını ve insanı diğer canlılardan ayıran en önemli
özelliğinin irade sahibi olması olduğunu vurgulamaktadır.
Cebriye mezhebi Emevilerden büyük destek görmüştür. Fakat onlar bunu inandıkları için değil, siyasi amaçla yapmışlardır. Çünkü onlara göre Cebir fikri, yaptıkları her türlü zulmü halka izah ederdi. Bunun için halka her çeşit zulmün Allah’ın kaza ve kaderiyle olduğunu açıklamaya çalışmışlardır.

Mu'tezile’nin Kader Anlayışı
Mu'tezile itikadi meselelerin yorumunda akla ve iradeye öncelik veren bir mezheptir. Cebriye ekolüne tepki olarak doğmuştur. Lakin "Mu'tezilenin kader anlayışı Ehl-i Sünnet’ten de farklıdır"
"Mu'tezile Allah'ın kaderini inkar eder ve insanda kudret olduğunu ileri sürüp yaptıklarının faili ve sorumlusu olduğunu söyler. Ayrıca Allah'ın ancak iyiyi dilediğini, kötüyü irade etmediğini ileri sürer. Çünkü kötüyü dilemek bizzat kötülüktür. Allah'tan böyle bir şeyin sadır olması düşünülemez. O halde, Allah'ın iradesi zatıyla kaim olmayıp hadistir.
Mu’tezile ekolünün kendilerine delil olarak sundukları ayetlerden bazıları şunlardır:
"Herkes kendi kazandığıyla değerlendirilir". (et-Tur 52/21 el-Müddesir 74/38)
"Allah size kolaylık ister ve size güçlük istemez". (el-Bakara 2/185)
İtikadî İslam mezheplerinin kader anlayışları arasında bir değerlendirmede bulunacak olursak; cüz-i iradeyi bir eyleme yönelmek, "tutunmak" (taalluk) olarak anlayan Mâtüridîyyeye karşı, Eş’arîye cüz-i iradenin yalnızca bir eğilim (meyl) olduğunu savunur. İnsanın bir eylemi istemesi ve ona yönelmesi, ona yalnızca eylemi kazandırır.
 (kesb) ve yine Eş’arîyyeye göre insanın yapabilme gücü eylemleri üzerinde doğrudan etkili değildir. Öte yandan Cebriyyeye göre insan, kendi eylemleri üzerinde hiçbir etkisi yoktur, bütünüyle kadere bağımlıdır.
Mu’tezile ise Allah'ın insan eylemlerini ortaya çıkarmadan önce bildiğini, eylem eylemlerinin yaratıcısı da kendisidir".
Mu’tezile’nin Eleştirisi
Kaderiye bidati, ilk bidati ilmiye idi. Kaderi’nin anlamı, kaderi, Allah’a değil de kendisine nispet eden kimse demektir. Buna göre insan, kendisinin yaratıcısından bağımsız olarak, fiillerinin takdir edicisidir.
Kaderiye, insanın tam bir ihtiyar sahibi olduğunu, kendine mahsus bir kudret ve iradesi bulunduğunu, dolayısıyla yaptığı işlerin bizzat yaratıcısı olduğunu iddia etmişlerdir.
Mecusiler, Allah takdir etmediği halde, şeytanın kötülüklere güç yetirdiğini söyleyerek kâfir olmuşlardır. Kaderiler de, kâfirlerin küfre güç yetirebileceklerini kabul ederek Mecusileri geçmişlerdir.Hz. Muhammed (s.a.v) onlar hakkında Kaderiye (fırkası mensupları) bu ümmetin Mecusileridir.
Bu hadisler bir yandan Kaderiye’nin çok tehlikeli bir mezhep olduğunu, diğer yandan onların Mecusi’ler gibi iki ilah inancına yer verdiklerine işaret etmektedir. Mecusiler, nur ve zulmet
yanında insanı da fiillerinde irade ve kudret sahibi görmek suretiyle ilah derecesine yükseltme durumundadırlar.
Bu görüşün ortaya çıkması da siyasal ve toplumsal olayların kader inancını etkileyip şekillendirdiğini, aynı zamanda kader inancının da siyasal ve toplumsal olayları etkilediğini göstermektedir.
Mu’tezile de Kaderiye ile aynı görüştedir.
Mu’tezile, Cebriye’nin eli, kolu bağlı insan anlayışına bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Buna rağmen Mu’tezile, Kaderiye’nin ve Cebriye’nin etkisinden kurtulamamıştır. Çünkü Mu’tezile, kul için ayrı bir kudret kabul ederek kaderi inkâr etmede Kaderiye’ye, sıfatları kabul etmeyerek ve Kuran’ın mahlûk olduğunu söyleyerek de Cebriye’ye muvafakat etmiştir.
Mu’tezile’ye göre kul, fiilinin failidir. Bu bağlamda kul, kendi fiilini yalnızca kendi kudretiyle meydana getirir.
Fakat Mu’tezilede bu konuda görüş birliği yoktur. Çünkü Mu’tezileden Muammer, kudretin Yüce Allah’ın değil, ona güç yetiren cismin fiili olduğunu ileri sürmüştür. Onlardan el Asamm, kudretin varlığını nefyeder; çünkü o, bütün arazları nefyeder. Mu’tezile, Allah’ın ancak iyiyi dilediğini, kötüyü irade etmediğini söylemektedir.
İrade hürriyeti bulunmayan bir insanın Allah tarafından sorumlu tutulması O’nun adalet ve hikmetiyle bağdaşmaz. Mu’tezile, bu prensip ile “Kul, kendi fiillerinde özgür değildir.” Diyen Cebriye’ye karşı çıkmıştır.
Mu’tezileye göre, kulların fiillerinin Allah’a izafe edilmesi doğru değil, fakat Allah’ın  fiilleri için “Allah’ın kaza ve kaderiyledir” denilmesi caizdir. Çünkü Allah’ın fiilleri, kadir ve mürid olması itibariyle, Allah’ın zatına taalluk etmektedir.

KADER VE İNSAN HÜRRİYETİ
Kur'an insana bir hareket serbestisi tanımakta ve neticesinden onu sorumlu tutmaktadır. Bir başka ifadeyle Kur'an insanın sorumluluğu ve gücünü inkâr etmez, ama onu hiç bir zaman Allah'ın hükümranlık alanında bağımsız olarak da düşünmez. Alla...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sistematik Kelam 8.Ünite
« Posted on: 19 Nisan 2024, 18:29:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sistematik Kelam 8.Ünite rüya tabiri,Sistematik Kelam 8.Ünite mekke canlı, Sistematik Kelam 8.Ünite kabe canlı yayın, Sistematik Kelam 8.Ünite Üç boyutlu kuran oku Sistematik Kelam 8.Ünite kuran ı kerim, Sistematik Kelam 8.Ünite peygamber kıssaları,Sistematik Kelam 8.Ünite ilitam ders soruları, Sistematik Kelam 8.Üniteönlisans arapça,
Logged
15 Ekim 2014, 17:28:09
nurcan8/b

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 12



« Yanıtla #1 : 15 Ekim 2014, 17:28:09 »

selamun aleyküm hocam ve insanın alacağı kararlar kendine aittir ve insan onlardan hükümlüdür
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes