> Forum > ๑۩۞۩๑ Açık Öğretim & İlitam Dunyasi ๑۩۞۩๑ > Sakarya İlitam > Ders Notları ve Özetler > 5.Yarıyıl Dersleri > Sistematik Kelam > Sistematik Kelam 14.Ünite
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sistematik Kelam 14.Ünite  (Okunma Sayısı 3936 defa)
04 Temmuz 2012, 17:46:11
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 04 Temmuz 2012, 17:46:11 »



Kabir ve Ahiret Hayatı     Hafta 14

 
Kabir Sorgusu, Azabı ve Nimeti
Kabir sorgusu, bazı ayetlerle ve mana yönünden mütevatir derecesine ulaşmış hadislerle
sabittir. Mesela “Allah iman edenleri hem dünyada hem âhirette o sabit söz üzerinde
sağlam bir şekilde tutar. Zalimleri ise şaşırtır. Allah elbette dilediğini yapar.” (İbrahim,
14/27) âyeti, Abdullah b. Abbas gibi sahabe tarafından kabir azabına delil gösterilmiştir.
Kabirde azabın olduğuna dair ehl-i sünnet âlimlerinin delil gösterdiği âyetlerden biri
Firavun ve taraftarlarıyla ilgili olan “Onlar sabah-akşam ateşe sokulurlar. Kıyametin
kopacağı gün de firavun hanedanını en çetin azaba sokun, denilecektir.” (40/46)
âyetidir
 
Kabir mimetine gelince, kabirde nimetinin varlığı âyetler ve mana yönünden tevatür
derecesine ulaşan hadislerle sabittir.
 
Ölümden Sonra Diriliş (Ba‘s)
Sûr’a İkinci Üfleniş ve Ba‘s
 
Sûr, sözlük anlamıyla“boru, üflenince ses çıkaran boynuz” demektir.Hz. Peygamber tarafından boynuza benzetilmiştir. Kur’an’ı- Kerîm’in ayetlerinden anlaşıldığına göre sûr’a iki kez üfürülecek; ilk kez Sûr’a şiddetle üfürüldüğünde Allah’ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde olan her şey olayın dehşetinden sarsılacaktır ki buna Nefha-i feza‘ denilmektedir. Bu şiddetli sarsıntı ve parçalanmanın ardından kıyametin kopacak her şey yok olacaktır (39/ 68; 69/13-15); ki buna da Nefha-i sa‘k denilmektedir.
 
İkinci kez Sûr’a üflendiğinde ise, tüm ölülerin diriltilip ayağa kalkacağı, bir araya gelecekleri, suçlu kâfirlerin, gözleri korku ve heyecandan belirmiş vaziyette mahşer meydanında, yüzleri kapkara, pek çirkin bir şekilde toplanacakları(20/102); insanların aralarında akrabalık bağının kalmayacağı, birbirlerini arayıp sormayacakları(23/101);
 
Sûr’a ikinci kez üfürülmekle gerçekleşen bu diriliş de Nefha-i kıyâm denilmektedir.
 
Ba‘s gelince, kelime olarak ba‘s “göndermek ve sevk etmek, diriltmek, birini kaldırıp
harekete geçirmek; uykudan uyandırmak,” anlamlarınadır. Terim olarak ise İsrafil’in
Sûra ikinci kez üfürmesiyle bütün ölülerin hesap vermek üzere diriltilmesi veya
Allah’ın âhiret hayatını başlatmak üzere ölüleri canlandırması, onları kabirlerinden
çıkararak hayata göndermesi, anlamındadır. Ba‘sa, “Yevmü’1-ba’s” ve “yevmü’lhurûc”
ismi de verilmiştir.
 
Ehl-i sünnete göre ba’s kesin naslarla sabit olduğu gibi aklen de mümkündür.
Mu’tezile ise mümine mükâfat, kâfire ceza vermenin Allah’a vacip olduğu şeklindeki temel görüşünden hareketle ba’sı mümkün olmanın ötesinde aklen zorunlu görmüştür. Kerrâmiyye de Mu’tezile ile aynı kanaati paylaşmıştır.
 
Şîa’nın konu ile ilgili görüşü Ehl-i sünnet'inkinden farklı değildir. Ba’s inancı bazı farklılıklarla birlikte İslâmiyet’ten önce eski Mısır, İran, Çin ve Hint dinlerinde bulunduğu gibi, Yahudilik ve Hıristiyanlıkta da vardır. Kur’an’da ifade edildiği üzere Câhiliye devri Arapları’nın büyük bir kısmı ölümden sonraki dirilişi inkâr ederken bir kısmının buna inanmıştır.
 
Gazzâlî bu tür anlayışları inkârla eşit tutmuş ve buna taraftar olan filozofları tekfir etmiştir. Ehl-i sünnet, Mu’tezile ve Şîa gibi ana İslâmî mezhepler de dirilişin cismanîliğini ittifakla kabul etmişlerdir.
 
Haşir
 
Haşir, kelime olarak “toplamak, bir araya getirmek, bir topluluğu bulunduğu yerden
çıkarıp bir yerde toplamak”; terim olarak da, sura ikinci üfürülüşle birlikte diriltilen
bütün varlıkların hesaba çekilmek üzere bir meydana sevk edilip toplanması, demektir.
Toplanılacak yere “mahşer”, ayakta bekleme yeri anlamında “mevkıf veya arasât” da
denilmektedir. Buna göre haşir, kıyamet halleri arasında dirilişten-ba’stan sonra ikinci
merhaleyi oluşturur ve “hesap görüldükten sonra cennet veya cehenneme sevk edip
dağıtmak” anlamındaki “Neşir”in karşıtı olmaktadır.
 
AHİRET HAYATININ BA‘STAN SONRAKİ SAFHALARI
 
Amel Defterleri
Kur’an-ı Kerim’de “kitâb ve suhuf” adlarıyla geçen amel defterine “kitâbü'l-a‘mâl,
sahîfetü’l-a’mâl” de denir. Bunlara Kur’an’da kitâb-yazılı belge adı verilmekte (17/13-
14), Türkçe’de ise amel defteri olarak bilinmektedir.
 
“Kirâmen Kâtibin, hafaza, “rakib-atîd” adlarıyla anılan meleklerin yazıp kaydettikleri bu kitap belge, cennete girecek olan ashâbü'l-yemîn'e sağ taraftan, cehenneme atılacak olan ashâbü'ş-şimal’e ise soldan veya arkadan verilecektir.
 
Kur'an'da açıklanan hususlardan biri de günahkârlara ait kitapların siccîn’de, iyilere ait
olanlarınsa illiyyîn’de bulunacağıdır. Siccîn de illiyyîn de hatalardan arınmış, tahriften
uzak, içindekileri bozulup silinmez kayıtlı belgelerden ibarettir.
 
Mu’tezile’nin çoğunluğu ve sonraki Eş’ariyye âlimleri ise amel defterini, Allah'ın, insanların
iyilik ve kötülükleri hakkındaki bilgisi şeklinde yorumlamışlardır. Mâtürîdiyye
ile Selefiyye’nin tamamı ve Eş’ariyye ile Mu’tezile’nin bir kısmı ise keyfiyeti ve
mahiyeti bilinemeyen bir amel defterinin varlığını kabul etmişlerdir.
 
Hesap ve Mîzân
 
İlgili âyet ve hadislerden anlaşılacağı üzere, bütün mükellefler her şeyden önce imandan sorguya çekilecektir. Bundan sonra kul haklarının, daha sonra da Allah ile kul arasındaki hakların hesabı görülecektir.
 
Mîzan’a gelince, mîzan kelime olarak “ölçüm aleti, terazi”; terim olarak da, âhirette
hesaptan sonra insanların amellerini ölçecek olan ilahî adalet ölçüsü demektir.
 
Mutezile, amellerin kemiyet değil, keyfiyet olduklarını, ağırlıklarının olamayacağını, bu sebeple tartılamayacaklarını ileri sürerek mizanla ilgili ayetleri mecazi anlamlara tevil etmişlerdir. Selef alimleri ise mizanı tamamen maddî olarak algılamışlardır.
 
 Ehl-i sünnet alimleri ise orta bir yol tutarak mizanı amellerin ölçülmesine yarayan, aklın keyfiyetini bilemediğiilahî bir adalet ölçüsü olduğunu kabul etmişlerdir.
 
Şefaat
Kur’an-ı Kerim’in bildirdiğine göre Şefaat âhirette gerçekleşecek bir keyfiyettir; Allah’ın ve O’nun yetki verdiklerinin özel bir tasarrufudur.
 
Şefaat-i uzma, Resulullah’ın (sas) tüm ümmet ve insanların büyük bir dehşet ve korku içinde bekleştikleri sırada hesaplarının bir an önce görülmesi için yapacağı şefaate denilmektedir.
 
Sırat
Sırat, kelime olarak “ yol, cadde, geçit” anlamındadır. Kur’an-ı Kerim’de ise, daha çok
“müstakim” kelimesiyle birlikte sıfat olarak “sırat-ı müstakim” şeklinde geçmekte ve
“Allah’ın rızasına uygun olan ve O’na ileten tevhid dini ve İslâm dini” anlamında
kullanılmaktadır. (bk.Âl-i Îmrân, 3/51, 101).Terim olarak ise sırat, “mahşer yerinden
cehennemin üzerinden geçerek cennete kadar uzanacak bir köprü” demektir. Bu
anlamıyla sırat kavramı Kur’an-ı Kerim’de geçmemekle birlikte bazı ayetlerin sırata
işaret ettiği kabul edilmiştir.
 
İslam âlimlerinin çoğunluğuna göre “cennetlik mü’minlerin cehenneme uğramaları”ndan anlaşılması gereken cehennem üzerindeki sırattan geçmeleri” dir.
 
Havz ve Kevser
Sözlük anlamına göre kevser “nehrinden gelen suların toplandığı havuz” demektir.
 
Havz-ı kevser ise, ahirette mahşerde Peygamber Efendimize verilen havzın ismidir.
Kevser’e gelince Kevser, genel kabule göre, bir Cennet ırmağıdır ve yalnızca Hz.
Peygambere verilmiştir.
 
A’raf ve Ehl-i A‘raf
A‘raf, terim olarak “cennetle cehennemin arasında bulunan duvar gibi yüksek kısım ve
surun” adıdır. Diğer bir görüşe göre de a ‘raf, irfan kökünden türemiştir.
A’raf ve ehl-i a’raf hakkında farklı açıklamalar yapılmıştır. Bunlar arasında ‘arâfla ilgili
olarak genel kabul gören görüşe göre ‘arâf cennetle cehennem arasını birbirinden ayıran
bölgedeki surun yüksek kısmının adıdır.
 
Ashabu’l-a’râf’la ilgili farklı değerlendirmelerin en bilinenleri şunlardır:
a) İyi ve kötü amelleri eşit olan mü’minlerdir. Bunlar cennete girmeden önce cennetle cehennem arasında bir süre bekleyip, daha sonra Allah’ın lütfuyla cennete gireceklerdir.
b) Ahirette müminlerle kâfirleri tanıyacak olan meleklerdir.
 c) Cennet ve cehennem ehlini birbirinden ayırarak haklarında şehadette bulunacak olan, peygamberler, şehidler ve âlimler gibi konumları yüksek şahsiyetlerdir.
d) Amelleri cennet ve cehenneme girmeyi gerektirecek durumda olmayan, herhangi bir peygamberin tebliğini işitmemiş, fetret ehli olarak ölenler, müşriklerin buluğ çağına erişmeden ölen çocukları ve gayri meşru evlilikten doğan çocuklardır.
 
Bunlar içinden birincisi tercih edilen görüştür.
 
Cennet ve Cehennem Hayatı
Cehmiyye, Mu’tezile ve Hâricîler’den bir grup cennet ve cehennemin henüz mevcut olmadığını, kıyametin vukuundan sonra yaratılacağını iddia etmişlerdir. Mu’tezile’nin yanında yer alan bu gruplara göre amacına hizmet etmeyen cennet ile cehennemin önceden
yaratılmış olması Allah’a nispet edilemeyecek abes bir şeydir; bunların mevcudiyetini
ileri sürenler nerede bulunduklarını ispat edememektedirler.
 
Muhyiddin İbnü’l-Arabî ise, cennet ile cehennemin halen inşa halinde olduğunu ve bunun kıyamete kadar devam edeceğini, her ikisinin mükelleflerin iyi ve kötü amelleriyle inşa edilecekleri görüşünü ileri sürmüştür.
 
Cennet ve Cehennem Hayatının Ebediliği
Bir bütün olarak âhiret hayatının ve cennet ile cehennemin ebedîliği hemen hemen
bütün İslâm âlimlerinin benimsediği bir husustur. Cehm b. Safvân hariç, Cennetinebedîliği konusunda ittifak vardır. Cehm b. Safvân’ın ilgi görmeyen bu fikri Allah’ın
ilim, kudret ve rahmet sıfatlarını sınırlandırdığı gibi ebediyet kavramını da ortadan kaldırmaktadır.
 
...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sistematik Kelam 14.Ünite
« Posted on: 26 Nisan 2024, 09:55:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sistematik Kelam 14.Ünite rüya tabiri,Sistematik Kelam 14.Ünite mekke canlı, Sistematik Kelam 14.Ünite kabe canlı yayın, Sistematik Kelam 14.Ünite Üç boyutlu kuran oku Sistematik Kelam 14.Ünite kuran ı kerim, Sistematik Kelam 14.Ünite peygamber kıssaları,Sistematik Kelam 14.Ünite ilitam ders soruları, Sistematik Kelam 14.Üniteönlisans arapça,
Logged
30 Kasım 2015, 22:52:25
semihbahtiyar38

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3


« Yanıtla #1 : 30 Kasım 2015, 22:52:25 »

S.a hocam Allah razı olsun dersim alttan kalmıştı inşallah geçerim
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
04 Kasım 2016, 23:51:06
duyguB7

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 22


« Yanıtla #2 : 04 Kasım 2016, 23:51:06 »

Esselamu Aleyküm
Rabbim bize Hüsnâ'yı görmeyi nasip eder inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes