> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Zühd Ve Takvası
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Zühd Ve Takvası  (Okunma Sayısı 718 defa)
26 Temmuz 2012, 10:29:39
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 26 Temmuz 2012, 10:29:39 »



Zühd Ve Takvası

İnsanların Allah'a en çok bağlı, en muttakisi, en doğru ve hayırlısı şüphesiz ki Hz. Muhammed'dir. Medine Devleti'nin başkam oldu­ğu zaman dahi Beytü'l-mal'(devlet hazine­sinin bütün gelirlerini halka dağıtmış, kendi­si ve ailesi ise fakirliğe yakın, sâde ve mütevazi bir hayat sürmüştür. Ebû Hureyre'den ri­vayet olunan bir hadîslerinde Rasûlullah; "Allah'ım, beni yoksul olarak yaşat, yoksul olarak canımı al ve yoksullarla haşreyle" diye dua etmiştir. Bir başka duası da; "Ey Rabbim! Âl-i Muhammed'e geçinecek kadar nzık ver!" şeklindeydi. (Buharî ve Müslim).

Hz. Aişe şöyle söylemiştir: "Biz âl-i Muhammed, ateş yakıp üzerine tencere koyarak sıcak yemek pişirmeden ay geçtiği olurdu. Bizim başlıca gıdamız hurma ve su idi." (Buhari). Yine Hz. Aişe'nin anlattığına göre Hz. Muhammed'in ailesi onun vefatına dek hiçbir zaman ardarda iki gün kâfi miktarda arpa ek­meğine sahip olmamıştır. Rivayetlerde daha çok hurma ve sudan ibaret bir yemeği dahi doyasıya yiyemedikleri, Rasûlullah'in ve­fatına kadar onun ve ailesinin yemeklerinden artakalan bir şey olmadığı belirtilmiştir (Buharî, Müslim ve Tabakat-ı İbni Saad).

Nu'mân b. Beşîr "Arzu ettiğiniz yiyecek ve içecekleri bulamadığınızdan mı yakınıyorsu­nuz? Ben, peygamberimizin karnını doyur­mak için hurma bulamadığını gördüm" de­miştir (Müslim). Sa'îd Makbûrî, Ebu Hureyre'nin Önlerinde kuzu kızartan kişilerin yanın­dan geçerken davet edildiğinde bunu red­dederek "Allah Rasûlü dünyayı karnını arpa ekmeği ile bile doyurmadan terketti" dediğini rivayet etmiştir (Buhari). Enes, Hz. Peygam­ber'in ailesinin akşamları bir sâ' buğday veya bir başka tahılları olmadığını rivayet et­miştir (Buhari).

Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in açlık se­bebiyle karnına taş bağladığını rivayet etmiş­tir (Tabakat). Mesrûk b. el-Ecdâ bir gün Hz. Aişe'nin hadîs rivayet ederken aniden gözyaş­larına boğulduğunu rivayet etmiştir. Ümmü'l Müminin neyin ağlattığını sorduğunda Hz. Aişe "ben yiyecekle doymadım, fakat Allah Rasûlü'nün 4 ay ardarda buğday ekmeği ye­mediğini hatırlayınca ağladım" dedi (Tabakat).

Ebû Hureyre, bir ay boyunca ekmek veya ye­mek pişirmek için olsun ateş yanmadığım ri­vayet etmiştir. Bunun üzerine dinleyenler, "Ey Ebû Hureyre! Bu insanlar nasıl yaşıyor­du?" diye sorunca, o da "hurma ve su ile. Bir de -Allah onları mükâfatların en iyisi ile mükâfatlandırsın- sağmal hayvanları olan bir Ensârî komşuları vardı, o biraz süt verirdi." dedi (Tabakat).

Nevfel b. İyaz el-Huzlî, Abdurrahman b. Avf m yakın arkadaşı olduğunu rivayet etmiş­tir. Bir gün onu evine götürdü. Misafir evde yıkanıp çıktıktan sonra beraber oturdular. Ön­lerine bir tepsi içinde ekmek ve et getirildi. Abdurrahman b. Avf gözyaşlarına boğuldu, el-Huzlî "Ey Ebu Muhammedi Seni ağlatan nedir?" dedi. Abdurrahman b. Avf "Allah Rasulü ne kendisi ne de ailesi arpa ekmeğiyle tam doymadan vefat etmişti. Bilmiyorum, ge­ride bırakılan bizler için bu et ve ekmek ha­yırlı mıdır?" dedi (Tabakat).

İbni Şihâb'dan rivayette Ebu Hureyre Mugîre b. Ahnas'ın yanından geçerken ona yemeği­nin ne olduğunu sordu. O da nekiy ekmeği ile iyi et dedi. Ebu Hureyre "nekiy nedir?" dedi. O da "elenmiş buğday ekmeği" dedi. Ebu Hureyre hayretle; "Ey Mugîre! Sana şaşıyorum; Rasûlullah (vefatına kadar) ekmek ve zey­tinyağı ile bile olsa bir günde iki öğün yeme­miştir, halbuki sen ve arkadaşlarınız burada dünyayı israf ediyorsunuz" dedi. Ve kendi çocukları imişçesine parmaklarına vurdu (Ta­bakat).

Hz. Aişe, Allah Rasûlü'nün hiçbir vakit kar­nında iki çeşit yiyeceği bir arada bulundurma­dığını rivayet etmiştir. Et, hurma veya ekmek yemişse onlara başka bir şey eklemez, çeşitlemezdi (Tabakat). Hamd b. Hutel, Hz. Ai­şe'nin şöyle söylediğini rivayet etmiştir: "Bir gece (babam) Ebu Bekr bir keçi butu getirdi. Onu Rasûlullah ile birlikte doğradık. Birisi 'onu yağ kandili olmadan mı doğradınız?' de­di. Ben de 'eğer yağımız olsaydı onunla ek­mek yerdik' dedim." Hz. Muhammed'in ailesinin hiç ekmek veya yiyecek pişirmeden geçirdiği aylar olurdu. Hamd b. Hutel bunu Süfyan'a söylediğini, bunun da arka arkaya iki ay vaki olduğunu anlattığını rivayet eder (Tabakat).

Ümran b. Zeyd el-Mednî babasından rivayet­le şu olayı anlatmıştır: "Hz. Aişe'nin yanına gittik ve es-selâmû aleykûm ya ümmü'l mü'minîn!' dedik. O da aleykûmu's-selâm dedi ve gözyaşlarına boğuldu. Ağlamasının sebebini sorduk. O da 'sizlerden bazısı pek çok çeşit yiyecek yiyor ve sonra da yedikleri­ni eritmek için ilaç arıyor. Bundan sebep Rasûlullah'i hatırladım; bu hâtıra beni ağ­lattı. O bu dünyayı terkettiğinde bir günde iki kere yemek yemiş değildi. Hurma yediğinde ekmek yemez, ekmek yediğinde hurma ye­mezdi. Beni ağlatan işte budur' dedi." (Taba-kat).

Enes, (annesi) Ümmü Süleym'in Rasûlullah'a gönderdiği bir tepsi hurmayı hanımlarına dağıttığını, kendisinin ise çömelerek ancak açlığını giderecek kadar yediğini rivayet et­miştir (Tabakat). Ebu Hureyre, Hz. Peygam­ber'in aç durduğunu söyledi. Râvi bunun sebebini sorduğunda Ebu Hureyre şöyle ce­vapladı: "Daima etrafından bulunan insanla­rın çokluğu, misafirleri ve onunla sadece bu gayeyle beraber bulunanlar sebebiyle. O as-habdan veya mescidden onu takib eden muh­taçlar olmaksızın hiçbir öğün yemek yeme­miştir." Allah ona Hayber'de zafer nasib ettiği zamandır ki insanlar biraz rahatladılar. Fakat bundan önce geçim zor ve kazanç azdı. Ara­bistan kum, taş ve kayalarla kaplı ve dolayı­sıyla ziraate elverişli olmayan bir yer idi. Halk genellikle hurma yerdi. Allah Rasûlü Medine'ye hicret ettiğinde insanların durumu buydu. O günden Hz. Peygamber'in vefatı­na kadar Sa'd b. Ubâde'nin cömert eli O'na daima uzanmıştı; pekçok ensârî de. aynı yardı­mı yaptı. Hz. Peygamber'in ashabı çok yu­muşak başlı idi. Buna karşı Hz. Peygamber'in mükellefiyetleri pek fazla idi ve Medi­ne'ye hicret edenlerin sayısı da devamlı artı­yordu; hayat zordu. Esas mahsûl, insanların omuzlarında ve develerde taşman meyvalar ve hurma idi. Kuraklık olduğu zaman meyva ve hurmanın bile kıtlığı oîurdu. (Tabakat).

Ömer b. Hattab şöyle rivayet eder: "Rasûlul­lah'ı görmeye gittim ve onu hasır üzerinde uzanırken buldum. Hasırla arasında bir örtü yoktu ve hasırın izi vücudunda görülüyordu. 'Ey Allah'ın Rasulü! Ümmetini zengin etmesi için Allah'a dua et; Allah'a inanmamalarına rağmen, Allah Rumları ve Acemleri zengin kılmıştır' dedim, O da: 'Böyle mi düşünüyor­sun ey İbn-i Hattab? Onlar mükâfatları bu dünyada verilenlerdir.' buyurdu." Bir başka rivayete göre ise şöyle buyurmuştur: "Onların bu dünyaya, bizimse anirete sahip olmamız­dan hoşnut değil misin ey Hattaboğlu?" (Bu-hari ve Müslim).

Ebu Talha, "Biz Allah Rasulüne açlıktan şikâyet edip, açlığımızı bastırması için karnı­mıza bağladığımız taşları gösterince Allah Râsulü elbisesini kaldırdı ve karnı üzerine bağladığı iki taşı gösterdi." dedi. (Tirmizi). Bu hadîs Hz. Muhammed'in sâde, zâhidâne ve yüksek faziletlerle dolu hayatım yansıtır.

Ayakkabısı: Hz. Peygamber'in çarığının iki tasmalı olduğu (Buhari) ve çift bağı oldu­ğu (Tirmizi) rivayet edilmiştir. Hz. Peygam­ber dikilirken ayakkabı giyilmemesini söy­lemiştir (Ebu Davud, Tirmizi ve İbni Mace). İbni Abbas, bir kişinin otururken ayakkabıla­rını çıkarması ve yanma koymasının sün­netten oduğunu söylemiştir (Ebu Davud). Hz. Peygamber'in "Sizden biriniz ayağmda tek çarığı olduğu halde yürümesin; ya yalın ayak yürüsün ya da bir çift çarık giysin" buyurdu­ğu rivayet edilmiştir (Buhari).

Ebu Hureyre'den rivayetle Allah Rasulü şöyle buyurmuştur: "Sizden birisi çarıklarını giyer­ken önce sağ tekini giymeli, çıkarırken de ön-, ce sol tekini çıkarmalı" (Buhari ve Müslim). Habeş hükümdarının Hz. Peygamber'e bir çift siyah mest hediye ettiği ve O'nun da onla­rı giydiği rivayet edilmiştir (İbni Mace).

Hz. Peygamber'in saçlarını taraması:

Hz. Peygamber saçlarını tarardı. Başkaları­nın da saçlarını dağınık vaziyette bırakmala­rından hoşlanmazdı. "Saçı olan ona baksın" buyurmuştur (Ebu Davud). Hz. Peygamber sıklıkla saçlarına yağ sürer ve sakalını tarardı (Şerh-üs Sünne). Ümmü Hani şöyle rivayet etmiştir: "Bir keresinde Mekke'de iken Allah Rasûlü bize geldğinde saçlarında dört örgü vardı." (Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace). Hz. Aişe, kendisi âdet halindeyken Hz. Peygamber'in saçlarını taradığını riva­yet etmiştir (Buhari ve Müslim).

Hz. Aişe, Hz. Peygamber'in saçlarım kendişinin ayırdığını ve ortadan ayırıp perçemini gözlerinin üstüne düşürdüğünü rivayet etmiş­tir (Ebu Davud).

Meclis âdabı: Hz. Peygamber meclislerde izzet ve incelik eseri tavırlarla otururdu. Bü­tün ashabı bu edep ve nezaketi müşahade ederdi. Birşey söylediği vakit ashab ilgiyle ve sessizce Hz. Peygamber'i dinlerdi. Bir kişi konuştuğu vakit konuşmasını bitirmeden bir başkası konuşamazdı. Bazen fakir ve muhtaç olanlar dertlerini anlatmak için gelir ve mecli­sin usûlünü bozarlardı. Fakat Hz. Peygamber yine de onları sessizce ve rahatsızlık belir­tisi göstermeden dinlerdi. Hz. Peygamber kimsenin sözünü kesmezdi ve eğer bir kişinin konuşması hoşuna gitmezse onu sadece na-zar-ı itibara almaz ve asla sözle reddetmezdi.

Daima meclisteki konuşmaya katılırdı. Meclistekiler ne konuşuyorsa O da onu konu­şurdu. Ashabın neşesine ve edep dahilindeki latifelerine katılır ve kendisi de latifeli şeyler konuşurdu. Kendisini ziyarete bir kabile reisi geldiği vakit onu mevkii ve makamına uygun olarak ağırlardı. "Her kavmin saygıdeğer in­sanlarına itibar gösterin" buyurmuştur. Daima insanların ihtiyaçlannı soruşturmuştur. "İhti­yaçlarından beni haberdar etmemiş olanlar bana durumlarını bildirsinler" buyurmuştur. İnsanların bir başka insana tazim için ayağa kalkmasını hoşlanmazdı (Ebu Davud). Ancak sevdiği insanlar için ayağa kalkmıştır. Kızı Fâtıma O'na geld...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Zühd Ve Takvası
« Posted on: 25 Nisan 2024, 09:29:16 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Zühd Ve Takvası rüya tabiri,Zühd Ve Takvası mekke canlı, Zühd Ve Takvası kabe canlı yayın, Zühd Ve Takvası Üç boyutlu kuran oku Zühd Ve Takvası kuran ı kerim, Zühd Ve Takvası peygamber kıssaları,Zühd Ve Takvası ilitam ders soruları, Zühd Ve Takvasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes