Konu Başlığı: Zekatın Para Olarak Ödenmesi Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 21 Haziran 2012, 05:40:39 Zekatın Para Olarak Ödenmesi İlk devirlerde hayvanların zekat oranlarının hayvan birimi esas alınarak hesaplandığı ve Ödendiğinde şüphe yoktur. Fakat bu hiçbir şekilde aynı hesabın para üzerinden yapılamayacağını göstermez. Böyle Ödemeler için yeterli para bulmanın güçlüklerini göz önünde bulundurarak, Rasulullah,zekatın para yerine, zekatı ödenen cinsten verilmesini uygun kabul etmiş gözükmektedir. Ayrıca; zekatın cinse göre hesaplanması çok basitti ve Bedevi araplar bile bunu kolaylıkla anlayabilirdi. Yine bu hesap şekli hayvanların değerlerini para olarak belirlemek için israf edilecek olan pek çok zamanın tasarruf edilmesini sağlamıştır. Bu sebeplerle, Rasulullah hayvanların değerlerini belirlemede ve ödeme için para bulmada karşılaşılacak uygunsuzlukları bertaraf etmek için, zekat hesaplarının ve toplanmasının cinslere göre yapılmasını emretmiştir. Bu, Rasulullah tarafından benimsenen geçici bir metoddu ve sahabeleri tarafından da zamanın ihtiyaçlarına ve şartlarına göre takip edildi. Paranın nispeten kıt olduğu o zamanda bu metod gayet basit ve yerinde idi. Günümüzün ihtiyaçlarım gözönünde bulundurarak zekat hesaplama ve ödeme usulünü değiştirirsek Peygamber'ın kararına zıt bir şey yapmış olmayız. Rasulullah arafından tesbit edilen cinslere göre zekat oranları değişmeden kalacaktır, biz onları sadece zamanımızın ihtiyaçlarına uymak için para birimlerine çevireceğiz. Böylelikle, zekatta ihtiyaçlarımızı karşılayacak gerekli düzenlemeleri yapmak, zekat oranlarını değşitirmeksizin mümkün olacaktır. b- Görünmeyen (Gizli) Servet: Görünmeyen servet, yetkililerden saklanması mümkün olan mesela altın, gümüş, ticarî mallar vb. bütün servetleri kapsar. 1- Altın ve Gümüş: Altın ve gümüş veya bu metallerden yapılan ziynetler ticarî değerleri sebebiyle zekata tabidirler; tıpkı hayvanların fizikî varlıkları sebebiyle zekata tâbi olmaları gibi. (S. A. Sıddıkî, a.g.e, sh. 50-60). Bu metallere zekat uygulanır, çünkü daha ileri üretim için özellikleri vardır. Ve bu şekildeki bir servetin sahibi onu üretim amacı ile kul-lanmasa bile zekat ödemek zorundadır. Bu, yatırım için bir teşviktir. Sermaye sahibi her yılın sonunda servetini işletmemiş olsa bile zekatını ödemek zorundadır. Eğer bir sermaye kullanılmadan kalırsa bir süre sonra yıllık zekatlarla tükenecektir. Bu sebeple, birikmiş servetlerini üretimde kullanmak ve kârından zekat ödemek sermaye sahibinin menfaatinedir. 12 ayın sonunda, bütün birikmiş servetten zekat alınabildiği için, sermaye sahipleri bu vergi yoluyla sermayelerini ticaret, sanayi ve diğer üretime yönelik faaliyetlere yatırmaya zorlanmaktadırlar. Zekatın gelir vergisinde olduğu gibi, gelire uygulanmadığı, ancak sahibinde tam bir yıl boyunca kalan sermayeye uygulandığı burada belirtilmelidir. Bu sebeple zekat, harcamalardan artakalan yıllık kazanç fazlası da dahil bütün birikmiş servete uygulanır. Zekat alınabilmesi için bu servetin ticaret veya sanayide işletilmeden tam bir yıl sahibinde kalması şarttır. Yıl sonunda bütün bu servet zekata tâbidir. Zekata ilişkin olarak görünmeyen servet şu Şekilde sınıflandırılmıştır: (a) Altın, (b) Gümüş, (c) Altın ve gümüş ziynetler ve (d) Ticarî mallar. a- Altın: Rasulüllah'ın; "Altın ve gümüşün zekatı kırkta birdir" buyurduğu rivayet edilmiştir. Yirmi dinardan daha az altına zekat yoktur. Fakat bu miktardan fazla altının değerinin %2.5'u oranında zekat vermek gerekir. Altın ziynetlerde de nisab 20 dinardır. Bu, Peygamber'in şu hadisine göre hesaplanmıştır: "Altının zekatında, mevcut altının kıymeti, İki yüz dirhem gümüş değerine baliğ olmadıkça o altında zekat yoktur." b- Gümüş: Altın ve gümüşün her ikisinde zekat metalin değerinin 1/40'ıdır. Peygamber; "Gümüşe kırkda bir vâcibdir" buyurmuştur. Yine bir başka hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:"Müslüman üzerine atı ve kölesi için zekat vâcib değildir. Gümüşün her kırk dirhemi için bir dirhem zekat veriniz; gümüş miktarı yüz doksan dirhem olursa bundan zekat yoktur. 200 dirheme baliğ olursa bundan 5 dirhem zekat ödemek vacibdir." (Buharı). Bu hadîse göre gümüş miktarı, zekatı olarak 5 dirhem verilen 200 dirheme erişene kadar gümüşe zekat yoktur. İmam Ebu Hanife'nin görüşüne göre, 200 dirhemden sonra eklenen miktar 40 dirhemden az ise buna zekat uygulanmaz. Fakat 40 dirheme eriştiği vakit zekat olarak bir dirhem daha ödenir. Ebu Saİd el-Hudrî'nin rivayetine göre Peygamber; "5 ukiyye'den az miktar(daki gümüş) de zekat yoktur" buyurmuştur. Bir ukiyye 40 dirheme eşittir, bu nedenle gümüş miktarı 200 dirheme ulaşıncaya kadar gümüşde zekat yoktur. 200 dirhem gümüş bir sene muhafaza edilirse, 5 dirhem zekat düşer. (Dr. Yusufu'd-Din, a.g.e., sn. 678-690). Altın ve zekatla ilgili birkaç hususun daha ele alınması gereklidir: 1- Ticaretin zekatı ile hayvanların zekatı arasında bir uyuşmazlık olduğunda ticaret zekatına Öncelik verilir. Eğer bir kişinin, ticaretini yapmak için satın aldığı develeri varsa, develere sadece ticarî mal olduklarından dolayı zekat uygulanır. Bu görüş, hayvan ticareti yapma niyetine girildiğinde, otlatma amacının kaybolduğu ve zekatın otîak hayvanları oranından alınamayacağı, bu hayvanların zahiren ve gerçek olarak ticarî emtia haline geldikleri düşüncesine dayanır, İster hayvan zekatı olarak olsun, ister ticarî emtianın zekatı olarak olsun bu alanda da zekat alma hakkının yine devlete ait olduğu burada belirtilmelidir, 2- Zekat konusunda, külçe altın ve gümüş, işlenmiş veya dirhem, dinar gibi para yapılmış altın ve gümüş veya yine bu madenlerden yapılmış süslemeler, ziynetler ve kupalar aynı işlemi görür. Altın ve gümüş, süsleme ve ziynet amacıyla işlenirse ister kadınlar tarafından kullanılsın, ister ihtiyaçlann karşılanması için süs olarak veya ticaret için saklansın, zekat külçe olarak ödenir. Altın ve gümüş tasbiatla-n itibariyle ticaret amacıyla kullanıldığından ve üretim aracı mal sayıldığından zekatları buna göre ödenir. İmam Mâlik, Şâbi ve hatta Ebu Hanife'ye göre kadınların meşru altın ve gümüş ziynetlerinde zekat yoktur. Meşru ziynetler kadınlar tarafından süs olarak yaygın şekilde kullanılan ziynetleri İhtiva eder, yoksa zengin insanlar tarafından üstünlük nişanı olarak muhafaza edilen düzinelerce mücevherat takımlarım değil. Böyle gereksiz mücevherat birikimi meşru ziynetler tanımına girmez ve bu nedenle, altın ve gümüş gibi zekata tabidirler. 3- Nisabın tamam olup olmadığını ve zekatın vücubunu tespit etmek için, dikkate alınan kıymet veya sayı değil, ağırlık (vezin)dır. Misal olarak sanat değeri yüksek bir vazonun kıymeti, ağırlık olarak değerinden çok daha fazla olabilir. Fakat zekat bu vazonun ağırlığı gözönünde bulundurularak uygulanır. Zekat borcu, zekata tâbi olan kalemin cinsinden ödenirse vezin (ağırlık) esas alınır. Ancak, eğer zekat bir başka cinsten ödenirse, dikkate alınan zekat kaleminin kıymetidir. 4- Eğer altın ve gümüş bir alaşımla karıştırıp, alaşım muhtevanın yarısından daha az olursa bu karışım saf kabul edilir. Eğer alaşım daha değerli olan metale oran olarak eşitse, o vakit zekat altın ve gümüş olarak ödenmez. Son olarak, eğer alaşım %50 den daha fazla İse ve ticaret metaı hükmünde ise kullanımda olan bu alaşımın kıymeti nisaba baliğ olursa ondan zekat ödenir. Bir diğer görüş ise gümüş ve altının alaşımdan bilfiil ayrılıp nîsab miktarının üzerinde olup olmadığının anlaşılması gerektiği yönündedir. 5- Altın ve gümüş karıştırıldığında gümüş oranı az ise, bu karışımın hepsi altın addolunur. Eğer gümüş fazla ise bu surette, karışımdaki altın ve gümüş ayn ayrı nisab miktarına baliğ olursa zekat verilir. Burada zekat ödeyecek olan kimsenin Ödeyeceği zekatı bilmemesi durumunda ya bir uzmana başvurması gerektiği ya da suyun kaldırma kuvvetinden yararlanarak alaşımdaki saf altın ve gümüş miktarını bulması gerektiği belirtilmelidir. (S. A. Sıddıkî, a.g.e., sh. 50) c- Altın ve Gümüş ziynetler: İmam Şafii ve İmam Mâlİk'in reylerine göre, meşru altın ve gümüş ziynetlerde zekat yoktur. İmam Ebu Hanire de aynı görüşe sahiptir. Altın ve gümüş ziynetlerde olduğu gibi altın ve gümüş âletlerde de zekat olduğuna dair icma vardır. (Mevdudi, islam and Cedid Muashi Nazriyyat,sh. 130-132). Hidaye'ye göre, altın ve gümüş ziynetlerde olduğu gibi altın ve gümüş külçede de zekat vardır. Fıkıh mezheblerinin bu görüşlerinin dayanağı, altın ve gümüş eşyaların olduğu gibi altın ve gümüş külçelerin de verimli, üretken potansiyeli olduğudur. Bu metaller ticaret ve sanayide kullanılabilirler ve üretkenlikleri vardır. Dolayısyla üretkenlikte de zekat vardır. Aşağıdaki tablo altın ve gümüşteki zekat oranlarım göstermektedir: Ticaret Malları: Ticaret mallan hacim ve tartıyla ölçülemeyen veya gayri menkul olmayan bütün malları kapsar. Gerçekte altın ve gümüş hariç bütün mallar ticarî mal tanımına girer. Çünkü hepsinin de ticaretinin yapılması mümkündür. Bu sebeple de bunlar zekata tâbidir. Bir kimse ticaret mallarının zekatını İsterse gümüş nisabım, isterse altın nisabını esas alarak öder, Rasulullah'ın: "Ticaret mallannm kıymeti tayin edilir ve her ikiyüz dirhem (gümüş para) mukabilinde beş dirhem eda edilir" buyurduğu rivayet edilmiştir. Cinsleri ayrı bile olsa ticaret mallan birbirlerinin üzerine ilave edilerek hesaplanır. Ticarî eşyaların zekatının verilmesini devlet mülk sahibine vermiştir. Mülk sahibi, zekat vermek için yatırımını veya dükkanındaki stoklarını alım esasına göre hesap eder, borçlarını da düştükten sonra kalan miktarın %2.5'unu zekat olarak öder. Herhangi bir yatırımda, malların alımında veya teşebbüsünde ticarî bir gaye ve niyet bulunmalıdır. Alım esnasında ticarî bir gaye yoksa, mallar şahsî kullanım İçin alınmış sayılır. Diğer yandan ticarî gayeyle alınmış mallar bir kısmı şahsen kullanılsa bile ticarî mal olarak kabul edilir. Bu mallar ticarî amaçlar dışında bir kullanıma niyet edilmedikçe öyle kalacaktır. Eğer mallar satılmaz ve üzerlerinden bir yıl geçerse zekata tabidirler. İmam Mâlik'e göre, eğer bir kişi ticarî gaye güderek altın ve gümüş ile buğday veya hurma alsa ve bunlar onun mülkiyetinde satılmadan bir yıl dursa, nisab miktannı aşıyorlarsa, zekata tabidirler. Nitelik ve çeşidine bakmaksızın değerleri altın veya gümüş para ile hesaplanan bütün ticarî mallar nisab miktarını bulursa zekata tabidirler. İmam Ebu Hanife'ye göre, ticarî malların değerleri para olarak belirlenmelidir. Bu, fakirler için daha lehte bir durumdur. İmam Ebu Yusuf un reyine göre ise ticaret mallarının değeri, eğer satın ahnmışlar-sa, satın alındıkları para cinsinden hesap edilmelidir. Bu, mallann kıymetlerini belirlemede pratik bir usuldür. Eğer mallar paradan başka bir şeye karşılık, mesela takasla satın alınmışsa, o vakit değer daha yaygın olarak dolaşımda bulunan para üzerinden hesaplanmalıdır. İmam Muhammed ticarî mallara , dolaşımı daha yaygın olan para üzürinden değer biçil-mesi görüşündedir. (Dr. Yusfu'd-Din a.g.e., sh. 678-690). Ticarî mallara zekat uygulanması, fiyatları suni yollardan arttırmak için yapılan mal istifçiliğine engel olmuştur. Kısaca; zekat zenginlerden alınan, fakir ve muhtaçlara sarfedilen zorunlu bir vergidir. Bu amaçla, kıymetlerine veya ağırlıklanna göre, âtıl servet de dahil bütün servetler %2.5, zirâi ürünler %5-10 ve altın ve gümüş dahil bütün mineral zenginlikler %20 oranında zekata tâbidir. |