Konu Başlığı: Yürütme Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 30 Mayıs 2012, 22:20:37 Yürütme Yürütme organının başkanı olarak Rasul'ın asıl işlevi ülke meselelerini hızla ve yeterli bir şekilde idare etmek, ülkede kanun ve nizamın devamını sağlamak ve onu harici saldırılarda olduğu gibi dahili ifsat ve isyanlardan korumak idi. Uzak bölge ve yerleşim bölgeleri için yöneticiler ve idareciler atarken Medine ve komşu bölgelerin yönetimi direkt onun kontrolü altındaydı. Bazen b. Saman Yemen'e, Sher b. Saman ve o öldürüldüğünde yerine Halid b. Said el-As Sa-na'ya, Ebu Musa el-Eşarî Zâbid ve Aden'e, Umâre b. Hazım Necran'a, Yezid b. Ebu Sûf-yan Teymâ'ya, Attab b. Esîd Mekke'ye, Ali b. Ebu Talib gelirlerin toplayıcılığına, Amr b. el-As Umman'a, Alâ b. el-Hadramî Bahreyn'e, Zîyad b. Lebid Hadramüt'a ve Muaz b. Cebel de askerî yöneticiliklerden başka birçok bölgeye idareci olarak atandılar. Ülkedeki genişleyen bölgesel siyasî faaliyetlerin gereklerine uygun olarak yöneticiler, idareciler ve gelir toplayıcılarının tayini gerçekleşti. Bütün Arap Yarımadâsı'nda onun hayatı boyunca İslâm'ın nüfuzu altına giren tüm bölgeler içerisinde Yemen en geniş ve kültürce faal olanıydı ki Halid b. Saîd San-a'nın, Muhacir İbni Ummiyye Kinda'nın, Zi-yad b. Lebid Hadramût'un, Muaz b. Cebel Cund'un, Ebu Musa el-Eşari Zâbid, Zana ve kıyı bölgelerinin yöneticiliğine atandılar. Yerel yöneticiler kontrolleri altındaki bölgedeki adlî fonksiyonlar ve gelirlerin toplanması ile birlikte bölgenin genelde idaresi ile sorumlu idiler, ancak öncelikli asıl görevleri, insanları İslâm'a davet etmek ve onlara İslâm'ın temel prensiplerini anlatmak idi. Bölgenin idarecisi ve yöneticisi olmalarının yanısıra bu insanlar islâm ve ahlâkının Öğreticileri idiler. Her ne zaman bu insanlar görevlerini üzerlerine almak için yola çıkacak olsalar bundan önce Rasulullah mutlaka onların görevini açıkça belirler ve bunların dürüst, âdilâne ve yeterli olarak yerine getirilmesini ısrarla belirtirdi. Muaz b. Cebel, gitmek için hazırlandığında Rasul tarafından şöyle öğütlenmiştir: "Kitap ehline gidiyorsun. Onları 'levhid' kelimesine davet et. Kabul ederlerse, onlara Allah'ın gece ve gündüz süresince beş kez namazı farz kıldığını anlat. Kabul .ederlerse, onlara Allah'ın zekâtı farz kıldığım anlat. Bu onların zenginleri arasından toplanmalı, onların yoksulları arasında dağıtılmalıdır. Kabul ederlerse kendilerini zulmedilenlerin bedduasından korumalarını öğütle, çünkü onunla Allah arasında bir engel yoktur." (Mişkât) Rasulullah'a, devletin yüksek bir kademesine tayin etmezden önce çoğunlukla kişilerin bilgi seviyesi, adaleti yerine getirişindeki davranışı ve onu yorumlayışı şeklinden memnun kalırdı. Muaz b. Cebel Yemen'e gönderilirken Rasul ona "Muaz! Hukukî bir meselede nasıl hüküm verirsin?" diye sormuş, o da "Kur'an'la" diye cevaplamıştı. Rasul'ün "Aradığını O'nda bulamazsan ne yaparsın?" sorusuna ise "Hadisle" diye cevap verdi. Rasul "Eğer hadiste de bir iz bulamazsan ne yaparsın?" diye sorduğunda Muaz-ın cevabı "Kendi görüşüme göre karar veririm" oldu. Bunun üzerine Rasul "Rasu-lü'nün elçisine Rasulü'nün'kıymet verdiği şeyi bahşeden Allah'a hamdederim." dedi. (Tİrmizî). Rasulullah aynı zamanda yerel yöneticilerine insanlara karşı hürmetkar, nazik, âdil ve cömert olmalarım, kapılarını hiçbir zaman onlara kapamamalarını öğütlerdi. Ashabından birini böyle bir görevle gönderirken, Ebu Musa'nın rivayetine göre Rasulullah şunları söylemişti: "Müjdeleyin, korkutmayın; kolaylaştırın, zorlaştirmayın." Ebu Bûrde'nin rivayetinde, ravinin dedesi "bu Musa ve Muaz'ı Yemen'e gönderirken Rasul; "Kolaşlaştırın, zorlaştirmaym; müjdeleyin, korkutmayın; birbirinize uyun, tartışmayın." buyurmuş ve Muaz'a insanlara en güzel tavrıyla muamele etmesini öğüt-lemistir. (Mişkât). |