Konu Başlığı: Yeni Hareket Ve Kalıcı Inkılab Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 29 Ağustos 2012, 08:15:29 YENİ HAREKET VE KALICI INKILAB Tarihte, yıpranmış inançlar ve zeval bulmuş fikirlerin, kendini aşındıran toplum içinde bir daha ne kuvvet bulabildiğine ne de daha ulvî bir medeniyetin doğmasına sebep olabildiğine asla şahit olunmamıştır. Altıncı yüzyılın son çeyreğinde insanlık, ızdı-rap ve acı içinde Mesih'in yolunu gözlüyordu. Tek bir manevî gerçeğe doğru hareket vardı, aynı zamanda Yunanlı mütefekkirler de maddî dünyanın izahının peşindeydiler. Bu beklenilen ve hasret duyulan önder peygamber Hz. Muhammed'den başkası değildi. Tek manevî gerçek de İslâm'ın sunmuş olduğu Allah'ın birliği (tevhid) inancından başka bir şey değildi. Fikirlerin yayılabilmesi için yeni bir itici gücün gerekliliği ifade edilir. Hz. Muhammed'in, İsa aleyhisselâmdan altı yüzyıl sonra gelişi işte bu yeni ve güçlü saikaydı. Eski nizamları tâ temelinden sarsan, insanları yeni bir rota üzerinde, yeni bir hızla yola çıkaran Hz. Muhammed'in getirmiş olduğu bu yeni saika neydi? Şüphesiz göze çarpan en önemli faktör Yaratıcının ve kâinatın birliği fikriydi. İnsanın pratik hayatında imanın ve ahlâkın gerçek değerine işaret eden, içinde yaşadığı insanların hayatlarında bunları görünen bir gerçek yapan Hz. Muhammed idi. Mevcut durgunluğa yenilmesinin sebebi, insan hayatında işte bu yeni düzenin ortaya çıkmasıydı. Bu düzenin temeli insanın Allah'ı idrak etmesidir. Bu hayat felsefesi, günlük hayatlarındaki bütün işlerinde müminlerin Allah'ı unutmadıklarının göstergesi olsun diye onlara maneviyatı tanıttı. Ve bu sıradan insanların günlük hayatlarındaki olağan işlerinde görünür oldu. Bu, yeni düzenin bir mu-cizesiydi. Maneviyat, soyut bir masal olmaktan çıkıp, sayısız şekilde insanlığın hizmetinde harcanan iffetli ve dürüst hayatlarda görünen bir gerçek durumuna girmiştir. Bu yeni maneviyat anlayışı, toplumda insanların sosyal davranışlarının genel seviyesini artırmıştır. İnsanlığın kültür ve medeniyetini genel olarak bütün alanlarda manevî olduğu kadar madden de zenginleştirerek, insan ilişkilerine yeni boyutlar getirmiştir. Bu anlayış aynı zamanda her çeşit putperestliğe, bütün kapıları kapatmıştır. Allah'ın birliği (tevhid) anlayışının diğer bir özelliği de, adaletin evrensel olmasıdır. Diğer yaratıkların tersine insanoğlu, kendi iyiliği için kâinatın arta kalan kısmına gönüllü olarak uyması istenmiştir. İnsanoğlunun bir seçim hakkı vardır. Eğer kabul ettiği anlaşmanın âdil hükümlerine teslim olursa refaha erecek ve kâinatın arta kalan kısmı gibi bir ahenk ve muvâzeneden faydalanacaktır. Fakat bu yolu reddedip başka yollara giderse hayat nizamlarında istikrarsızlığın, dengesizliğin acısını çekecek ve mahvolacaktır. Böylece bu yeni saika insan hayatında daimî bir inkılâbın temelini atmıştır. Eskiden kurulmuş olan kurumlara meydan okumuş, asırlar boyu aziz tutulan gelenek ve göreneklere darbeler vurmuş, porsumuş fikirleri paramparça etmiş ve insanların hayata karşı olan tavır ve davranışlarına köklü değişiklikler getirmiştir. Sadece dinî, manevî ve ahlâkî anlayışları değiştirmekle kalmamış, aynı zamanda hayatın sosyal, siyasî ve iktisadî sahalarını da etkilemiştir. Kısacası bu yeni saika insan faaliyetlerinin her sahasnı etkisi altına almıştır. Çünkü beşerî meselelerin tümüyle uğraşmış ve sürekli bir medeniyetin temelini atmıştır. Yeni saika, geçen zaman sürecinde neslinin hayat tarzım, ulusların kaderini bütünüyle değiştiren kuvvetli bir hareketi başlatmış ve beslemiştir. Zaman ve mekân sınırlarını aştığı kadar ırk, kabile, ulus, dil ve sosyal farklılıkları de saf dışı bırakmıştır. Bu anlayışın başka bir yönü de maddenin hakikat dünyasını incelemesidir. Bu da insanın ruhî uyanışına ve maddî anlayışına yeni boyutlar getirmiştir. Bu inkılâbın devamlılığı, Hz. Peygamber'e vahyedilen evrensel prensiplerde ve dâhili değerlerde yatmaktadır. Bunlar, inkılâbın vahyî renk ve şeklini muhafazayla birlikte ona yeni fikirlerle işbirliği yapma ve yeni sistemleri özümseme imkânı verirler. Bu anlayış madde ve mana üzerindeki asırlık tartışmaları da param parça etmiş, onları aym şeyin, birbirlerini tamamlayan ve birbirlerinden tamamen bağımsız olan iki özelliği olarak sunmuştur. Böylece hem bu dünya hem de âhiret için çalışma bütünlüğünü tesis etmiştir. Gerçekten de bu dünyadaki amellerimiz âhiretteki yerimizi ve derecemizi belirleyecektir. |