> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Yeni Düzen
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yeni Düzen  (Okunma Sayısı 634 defa)
28 Ağustos 2012, 18:03:00
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 28 Ağustos 2012, 18:03:00 »



YENİ DÜZEN


Hz. Peygamber'in gelişiyle meydana çıkan daimî inkılâbın başka bir yönü de mevcut olan bozulma ve durgunluğun yerini alacak "yeni nizam"ın ortaya çıkışıydı. Yeni nizam'ın temeli insana şah damarından daha yakın olan Allah'a iman şuurudr.

Müminin hayatına manen tanıtılan hayat an­layışı sayesinde müminin her hareketi Al­lah'tan haberdar oluşunun göstergesi olmuş­tur. Bu haberdar oluş sıradan insanların gün­lük tabiî olarak yaptığı işlerde ve kadın erkek herkesin hayatında görülebilirdi. Tüccarın ti­caretinde, çiftçinn haşatında, meyve yetiştir!-cisnin işinde, doktorun tedavisinde, akade­misyenin konferansında, kadının çocuk bakı­mında ve ev işlerinde, kocaların aileleri için iffetli bir hayat ve iş arayışlarında; kısaca herkes kendi davranışlarıyla Hakikatin tatbikî tezahürleri olmuşlardır. Bu Hz. Pey­gamber'in getirdiği yeni nizamın bir mucizesiydi. Maneviyat anlaşılmaz, soyut efsane ve fikrî bir tatmin işi olmaktan çıkmış, sıra­dan kadın ve erkeklerin günlük hayatlarında görülebilen bir hayat tarzı hâline gelmiştir. İnsanlığın hizmetinde muhtelif şekillerde harcanmış olan iffetli ve muttaki hayatlar on­ların manevî ulviyetlerinin ve müukemmeliyetlerinin tezahürü olmuştur. Onlar gece ve gündüz, işte ve dinlenmede iken hep Rabblerini hatırlamışlardır: "Onlar, ayakta iken, otu­rurken, yanlan üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler (ve şöyle derler:) 'Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın! Seni teşbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!" (3:191).

Ve onlar tevazu içinde şöyle seslenirler: "Ey Rabbimiz! Doğrusu sen, kimi cehenneme ko­yarsan, artık onu rüsvay etmişsindir. Zâlimlerin hiç yardımcıları yoktur. Ey Rab­bimiz! Doğrusu biz, 'Rabbimize inanın!' di­ye imana çağıran bir dâvetçiyi işittik de iman ettik. Artık bizim günahlaramızı bağışla, kö­tülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al ey Rabbimiz! Rabbimiz! Bize, peygamber­lerin vasıtasıyla vâdettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsvay etme; şüp­hesiz sen vadinden caymazsın!" (3:192-194).

Onların Allah'a yakınlıktaki dereceleri ve yerleri hakkında ne söyleyebiliriz. Allah ile insan arasındaki bu doğrudan irtibat, ibadet ve namaz sayesinde onların duaları, Allah ta­rafından kabul edilir ve şu ayetlerle cevap­landırılır: "Birbirinizden meydana gelen siz­lerden erkek olsun, kadın olsun, iş yapanın işini boşa çıkarmam." (3:195).

Bu Müslümanların Allah ile olan manevî iş­lerinin mükemmelliğine bir delildir. Sıradan insanlarla Rabbleri arasında kurulmuş olan bu halka, Hz. Muhammed'in sâde bir dille onlara vaaz ettiği yüce hayat felsefesinin bir sonucudur. Aydınlık nuruna erişmek için münzevî kimselerin ve keşişlerin yaptığı gi­bi, çileli ve zor bir hayat yaşamaya, aç ve suzuz kalmaya gerek yoktur. Hz. Peygamber kalblerini Rablerine açıp onunla verimli bir diyalog içine girebilmeyi herkes için kolay­laştırmıştır. Bir güçlük ve aracı olmaksızın insanların Rablerine yakın olmaları, O'na yalvarmaları, O'ndan yardım dilemeleri mümkündür. Rasûlullah, Allah'ın, kulları­na çok yakın olduğunu insanların bilmelerini istemiştir. Bu Allah inancına tamamen yeni bir yaklaşımdı. Artık Allah sadece korku ve huşu ilham eden, insanların kendine ulaşa­mayacağı onlardan çok uzak olduğu şeklinde düşünülmüyordu.

Bu şekilde insan ve Allah arasındaki ilişkiye şahsî bir temas getirildi. İnsanlar maziye göre kendilerini Allah'a daha yakın hissettiler, kendilerini ona daha fazla bağlı ve resmiyetsiz buldular.

Böylece, kadın, erkek herkes Rabbleriyle şahsî bağlarını kurabilecek ve kabiliyetleri nisbetinde bunu geliştirebileceklerdi. Bu yol­da tek sınırlandırma ancak kendi kabiliyet ve çabaları olacaktır. Çünkü Allah tarafından konulmuş bir engelleme yoktur.

Hz. Peygamber, insan ile Allah arasındaki bağlantıya engel olan bütün dış engelleri ve aracıları ortadan kaldırmıştır. Hz. Peygamber insanın her ne zaman isterse ve ihtiyaç du­yarsa Rabbine dua etmekte serbest olduğunu belirtmiştir.

Bu etkenler insan tutum ve davranışlarında büyük değişiklikler yapmıştır. Allah'tan de­vamlı haberdar ve ona yakın olmak insanı daha önce sosyal ilişkilerini bozan hata ve zaaflardan temizlemiştir. Başka bir deyişle uygulamada bu yeni manevî hayat anlayışı toplumdaki sosyal hareketlerin genel düzeyi­ni yükseltmiş, genel olarak insan ilişkilerine yeni boyutlar getirmiştir.

Allah ile kurulmuş olan bu şahsî yakınlık iki seviye üzerine bina edilmiş ve daha önce Ya­ratıcıya ve kâinatın Hükümdarına karşı az görülen İki gelişmeyi yansıtmasıdır. Bunlar bu ilişkinin geniş bir alana yayılması ve Ya­ratıcıya yoğun bir duygu ve his bağı ile bağlanılmasıdır. Bir yanda Yüce, Ebedî ve her şeye Kadir olan Allah, Öte yanda fâni ve âciz olan insan ne kadar zıtlık ve nasıl bir ilişki! Bununla birlikte gerçek şudur ki, insanın hil­kati her ne kadar mütevazi ve alçak olsa da bu hiçbir şekilde onun Rabbine yükselişini yavaşlatmaz. Aksine, Allah, insanın iyiliği­nin veya kötülüğünün ancak kendi ameline dayandığını açıkça Kur'ân'da buyurmuştur (49:13). Asil bir ailede doğan kimse, kötü amelleriyle kendini alçaltabilir. Bunun yanın­da, sosyal konumu düşük bir ailede doğan kimse de iyi amelleriyle yüksek bir derece el­de edebilir. Üstelik Allah'a itaat edenlere yüksek makamlar ve değer verilmesi ancak Allah'ın lûtfu ve keremidir. Şerre düşüp ken­dilerine yazık edenler ise ancak kendi kötü hayat tarzlarıyla buna lâyık olmuşlardır.

İnsan tevazu gösterdiğinde ve mağfiret için yalvardığında yüksek derecelere getirilmiştir. Şeytan da aksine kibir yüzünden kovulmuştur (2:34). Kâinatta melekler ve diğer güçle­rin tümü insana, bu zayıf yaratığa, itaat et­mekle emrolunmuşlardır. Böylece bu zayıf ve mütevazi yaratık Allah tarafından şeref­lendirilmiş ve ona her türlü yardım vaad edil­miştir. Hiçbir görev, durum ve asalet ona en­gel olmamıştır. İnsana Rabbi tarafından veri­len herşeyin kendi gayret ve çalışmalarına dayandığı bildirilmiştir.

Eğer insan bir şeye gayret gösterirse ona kimse engel olamaz. Başka bir deyişle kâinat madden ve manen Rabbi tarafından insanın hizmetine sunulmuştur. Şimdi mümkün oldu­ğu kadar çok kazanmak insanın elindedir." Ve bu manevî faziletleri yüksek dereceleri ve Allah nazarında yüce makamları elde etmeyi de kapsar.

Bir açıdan, Allah'ın Rasûlüne, insanlara şu tebliğini iletmesini bildirirken resmiyetsiz ol­masına rağmen, Allah ile olan ilişki resmî görünür: "(Ey Muhammed!) Kullarım (ibadi) sana beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua ede­nin dileğine karşılık veririm. O halde (kulla­rım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki, doğru yolu bulalar." (2: 186).

Bu, kâinatın Hâkimi ve Mâliki Yüce Allah'ın kullarına bildirişidir. Allah zâtının, halkın ih­tiyaçlarından habersiz ve tabasının kendine ulaşamadığı câhil hükümdarlar gibi düşünülmemesini bildirmektedir. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Siz beni görüp hissedemeseniz de sizden çok uzak olduğumu zannet­meyin. Hayır, bilâkis, Ben her kuluma o den­li yakınım ki, nerede olursa olsun bana dua edebilir ve isteklerini bana iletebilir. Hatta Ben insanların kalplerinin derinliklerinde gizledikleri ve açıklamadıkları dilekleri de duyar, cevap veririm. İşte Ben, sınırsız kâinatın Mâliki ve Hâkimi, bütün güç ve oto­ritelerin sahibi, burdayım; size o kadar yakı­nım ki, nerede ve ne zaman isterseniz, gizli ve açık bütün isteklerinizi duyarım, bana ya­pacağınız herhngi bir dua için hiçbir aracıya ve tavsiyeye gerek yoktur. Bu yüzden kapı kapı sahte ilâhlar peşinde koşmaktan vazge­çin ve Benim davetime uyun. Bana dönün, Bana güvenin, itaatkâr kullarım olun." (Ebu'l-A'la Mevdûdî, The Meaning of the Qur'an, c. I, s. 141).

Metindeki innî karîb "Ben çok yakınım" ifa­desi bir gerçeği açıklamaktadır. Çünkü bu in­sanın Allah'a olan yakınlık ve uzaklığının kendi kalbine, durumuna dayanmasındandır. Eğer bir kimse Allah'a karşı kayıtsız ve ihmalkâr ise ona Allah'tan daha uzak birşey yoktur. Diğer yanda bir başkası da Allah'a karşı çok dikkatli ve kalbini devamlı O'nun zikriyle meşgul tutuyor,Allah'm kendisine olan sonsuz ihsan ve nimetlerine şükrediyor­sa, ona Allah'tan daha yakın başka bir şey yoktur.

Kul Allah'ın yakınlığını kazanır ve O'na dua ederse Allah kulun dileklerini kabul eder ve dualarına cevap verir. Tek şart kulun Rabbi-ne tam bir samimiyet ve tevazu ile dua etme­sidir. İnsan her ne zaman böyle bir zihin ve gönül hâlinde iken dua etse, kendisine her ne isterse verilir. Bu noktada kul, Rabbinin na­zarında manevî mükemmelliğin en yüksek noktasındadır. Bu kadar iyilikler karşısında insanın inanmaması ve Rabbinin hükümran­lığına ve gücüne tamamen teslim olmaması hamakatin ta kendisidir. İnsanın İslâm daire­sine girdiği, bütün ruhu ve bedeniyle Allah'a güvenip buna muhafaza etmek için herşeyini verdiği an, bütün mutluluklar ve zevkler müslümamndır.

Bu şekilde, kâinatın Hükümdarı Yüce Allah kendisine samimi olarak kul olmaktan ibaret olan açık davetini genişletmektedir. Kendisi­ne samimi kul olunduktan sonra kul hiçbir şey hakkında üzülmesi gerekmeyecektir. Çünkü Allah bu kulunun ihtiyaçlarını ve menfaatlerini gözetecektir. Kul sadece Allah ile olan daoğrudan irtibatı (namaz ve ibadet) esnasında isteğini Allah'a arz edecek ve iste­ği Allah tarafından yerine getirilecektir. Bu manevî kemalât ve Allah'a yakınlık derecesi İslâm Peygamberi'nin bize verdiği Allah inancına göre her erkek ve kadın için elde edilmesi mümkün olan bîr derecedir.

İnsanın Allah ile olan ilişkisinin diğer bir veçhesi de daha resmiyetsiz ve şahsî oluşu­dur. Bu durum Mü'min sûresinde şöyle zik­redilmiştir: "Rabbiniz: 'Bana dua edin ki size karşılığını vereyim' buyurmuştur..." (40: 60). Bu Allah'...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yeni Düzen
« Posted on: 28 Mart 2024, 17:34:06 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yeni Düzen rüya tabiri,Yeni Düzen mekke canlı, Yeni Düzen kabe canlı yayın, Yeni Düzen Üç boyutlu kuran oku Yeni Düzen kuran ı kerim, Yeni Düzen peygamber kıssaları,Yeni Düzen ilitam ders soruları, Yeni Düzenönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes