> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Yaratıcının Varlığı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yaratıcının Varlığı  (Okunma Sayısı 620 defa)
21 Ağustos 2012, 10:06:18
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 21 Ağustos 2012, 10:06:18 »



Yaratıcının Varlığı

Dinin öne sürdüğü, kâinat sisteminin tek ya­ratıcı (Allah) tarafından yaratıldığı ve idare edildiği İddiası, hiçbir şüpheye yer bırakma­dan, maddî delil tarafından doğrulanmakta ve ispatlanmaktadır. Aralarındaki etkileşimlerin istikrarlı ve dengelenmiş kanunlarca kontrol edildiği, kâinatla yanyana bulunan karmaşık sistemler kendilerini yaratamazlar. Algılana­bilir gözlem ve incelemenin de ispatladığı gi­bi, bütün sistemlerde ve kâinatın kanunların­da tam bir ahenk ve dayanışma vardır. Bu ahenk, yaratıcının birliğinin bir yansımasıdır. Kendi iradeleri olmayan, fizikî dünyada gözlemlediğimiz ve İnsan tarafından kontrol edi­len ve kullanılan kuvvetler ve oluşumlar, her-şeye kadir olan bir güç tarafından -Allah ta­rafından- yaratılmışlardır.

İnsan, kâinatın sırlarını ve harikalarını bul, mak amacıyla, yeryüzünün engellerini aşmak için bir arzu hissetmektedir şimdi. Bu arzu onu, bu dünyanın yaratılmasının arkasındaki gerçeklere yaklaştırmaktadır. Kâinata yaklaş­tıkça ve Allah tarafından yaratılan diğer dün­yaları inceledikçe, her yerde gözlemlediği ahenk ve uyum konusunda daha fazla etkile­necektir. Fizikî dünyanın kanunlarında bir değişme yoktur, bu durum kâinatın birliğine yansır ve Yaradan'm birliğine işaret eder. Bu keşif, kâinat, hayat ve yaratıcı hakkında insa­nın muhakemesini etkiler.

İnsanın artan gücünün, kâinatta işleyen fizik kuvvetlerini ve fizik kanunlarını araştırmak için daha büyük fırsatlar vereceği ve böylece kâinat ve onun yaratıcısı hakkında bilgisinin artacağı açıktır. İnsan, kâinatın maddî yapısı­nı anlama gücünü kısıtlayan eksiklikleri ve yetersizlikleri aşacaktır. Fiziki dünya üzerin­deki kontrolü, insanı, huşu ve huzur telkin eden bir düzene sahip olan bu muhteşem kâinatın, kendi kendine veya bir tesadüf so­nucu meydana gelemeyeceği ve kâinattaki kesinlik ve şaşmazhğin, merkezî bir kontrol olmadan süreklilik kazanamayacağı gerçeği­ni tesbit etmeye yaklaştırır. Kâinatta işleyen sistemlerin ve kanunların yakından incelen­mesi ve gözlenmesi insanı bu sonuca götürür.

İnsan bu kuvvetlere hükmedemez, kâinatın sürekliliğinin sırrı açığa çıkar. İnsanın bu kuvvetleri kontrol edebilme yeteneği ve seç­me özgürlüğü varken, bu kuvvetler tek başla­rına bir hiçtirler ve Allah'ın kanunları ile sı­nırlıdırlar. Kendilerine ebedî ve mükemmel olmayan insan tarafından hükmedildiği İçin, bu maddeler ve kuvvetler ebedî ve mükem­mel olamazlar. Güneş, ay ve yıldızlar gibi fizikî varlıkların ilâhlığı konusundaki fikir ve felsefeler böylece yokolmaktadır. Kur'ân, bütün kuvvetlerin insana hizmet etmeleri için Allah tarafından yaratıldığını insana göstere­rek tm £erÇeİe işaret etmektedir: "Görmedi­niz mi Allah, göklerde ve yerde bulunan şey­leri sîze boyun eğdirdi ve size zahir ve batın (dış ve İÇ' görülen, görülmeyen; bildiğiniz ve bilmediğiniz) nimetlerini bol bol verdi? Yi­ne de insanlardan kimi var ki ne bilgisi, ne yol göstereni ve ne de aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışır (durur)." (31:20).

Âyette geçen Sahara kelimesi, "boyun eğ­dirmek ve hizmet ettirmek" anlamında kulla­nılmıştır. Bir şeyi birinin menfaatine musah-har kılmanın iki şekli vardır. Birincisi, nesne­ler insanın tam kontrolü altına verilebilir ve insan istediği herhangi bir yolla onları kulla­nabilir. İkincisi, insanın değişik şekillerde faydalandığı ve herşeyin onlar sayesinde işle­diği, istikrarlı ve düzenli bir kanunlar siste­minin var olduğu anlamına gelebilir. Gökler­deki ve yerdeki birçok şey insanın faydalan­ması için birinci şekilde, birçoğu da ikinci şekilde yaratılmış. Birçok canlı, meselâ bit­kiler, yeryüzü ve mineral zenginliği ilk an­lamda insana boyun eğdirilmiştir, buna karşı­lık diğer yıldızlar ve diğer galaksiler ikinci anlamda insan tarafından kullanılmaktadır. Allah'ın 'görülen' nimetleri, insanın hissede­bileceği veya diğer duyularıyla bilebileceği şeylerdir, diğer yandan 'görülmeyenler' ise insan tarafından tamamen bilinmemektedir. insan haberdar olmadığı halde, bedeninde ve kâinatta sessizce (ve bilinmeyen bir şekilde) faydası için çalışan sayısız şey vardır. Yaratı­cısı, güvenliği, rahatça yaşaması ve refahı için, hem içinde hem de dışında çalışan bir-Çok şeyi görevlendirmiştir.

insan, bilgisi arttıkça, daha Önce kendisi için °ır sır olan Allah'ın nimetlerini keşfetmekte­dir. Fakat daha nicesinin "görülmeyen" bir Şekilde kendisi için çalıştığını bilmemektedir. Bununla beraber, bilimsel bilgideki ilerlemeler, Allah'ın varlığını doğrulayan ve insanı ^na yaklaştıran birçok sırrı açığa çıkaracaktır: "Allah, gökten su indirdi, onunla yeri ölümünden sonra diriltti, şüphesiz bunda işiten bir millet için bir âyet vardır. Hayvanlarda da sizin için büyük ibret vardır. Onların karınla­rından, sindirilmiş besin ile kan arasından (çıkardığımız) lezzetli ve içenlerin boğazın­dan kolayca geçen hâlis süt içiriyoruz." (16: 65-66).

İnsan yavaş yavaş, fizikî dünyanın sırlarını aralaması için Kim'İn bu gücü ve kapasiteyi verdiğini merak etmeye başlar. Birçok kuv­veti kontrol etmesi ve onları kendi lehine kullanması için bu yeteneği Kİm vermiştir?

Bu niteliklerle niçin donatılmıştır ki, kâinatın bütün sırları, kanunları ve kuvvetleri sonunda ona boyun eğmektedir? Niçin sürekli ileri gitmesi için ona bu fırsatlar tanınmıştır?

Bunların hepsi bir gerçeğe işaret etmektedir; insandan, O'nun yeryüzündeki bir temsilcisi gibi davranması, Yaradan'm bir yansımasını oluşturması, O'nun sıfatlarını taklit etmesi, kendi zayıflığının üstesinden gelmesi ve böy­lece Allah'ın mükemmelliğine yaklaşması beklenmektedir. Böylece hedefin, Allah'ın sı­fatları ışığında insanın kişiliğinin mükemmelleştirilmesi olduğu görülmektedir. Bu de­mektir ki, insanın hedefi ve geleceği sürekli çabalamasında yatmaktadır (53; 39), çünkü Allah'ın mükemmeliği her ölçünün ötesinde­dir. Dolayısıyla sürekli olarak gücünü, kâinat hakkındaki bilgisini ve anlayışını geliştirme­ye çabalamaktadır.

Bu aynı zamanda demektir ki, insan bütün kanunların, bilinmezlerin ve kâinatın fizikî tezahürünün arkasındaki hakikati inkâr etme­melidir. Çünkü bu kendi zihnini inkâr etmesi anlamına gelir. Bu da fizikî dünyanın kanun­ları hakkında bilgi edinmesini ve onları kendi yararına kullanmasını engeller.

İnsanın tabiattaki işlevi, yüce ve mükemmel varlığın sıfatlarının bir minyatürü veya kop­yası (benzeri) değil midir? İnsan zihni, kendi zihnini kontrol eden yüce varlığın sıfatlarının bir yansıtıcısı gibi davranmıyor mu? Öyleyse insan, kâinatı yaratan, onu düzenleyen, sabit, dengelenmiş kanunlarını yapan yüce zihni nasıl inkar edebilir?

Samimi bilim adamı, kâinatın sistemlerini, kanunlarını ve tezahürlerini inceler ve bütün bunları herşeye kadir olan Allah'ın yarattığını ve O'nun mükemmelliği ve haşmetinin bir yansıması olduğu sonucuna varır: "De ki: 'Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor? Ya da o kulak(lar)ın ve gözlerin sahibi kim­dir? (onları yaratıp yöneten kimdir?) Ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çıkarıyor? Kim buy­ruğumu) yürütüyor (kainatı yönetiyor)?'.

'Allah' diyecekler. De ki: 'O halde azabından)   korunmuyor   musunuz?   j§t Rabb'iniz Allah budur. Gerçekten sonra sa pıklıktan  başka  ne   var?   Öyleyse  nasıl (hak'tan sapıklığa) çevriliyorsunuz?" (10- 3] 32).

Gerçek bilim adamı, imanını arttıran, kendili ve medeniyetini maddî olarak zenginleştiren araştırmasına devam eder ve Allah'ın yaratı-şındaki harikaları keşfetmek için kâinatın de­rinliklerine dalar. Bu şekilde elde edilen bil­gi, hayatın maddî ve manevî yönlerini ayır­maya yönelik eğilimleri dağıtır. Allah'ın, kâinatın her yanına yayılmış olan fizikî teza­hürlerinin bu şekilde incelenmesi, insanı Al­lah'a yöneltir ve insanın maddî ve manevî dünyaları arasında uygun bir ilişki oluşturur. Bu tavır değişikliği insanın yücelmesi için yeni ufuklar açar ve hakikatin daha üst sevi­yelerine yükselmesine yardım eder. Başka bir deyişle, kâinatın maddî yapısının ve onun içinde işleyen kanunların iyi bir şekilde anla­şılması, Yaradan'm daha iyi anlaşılmasını sağlar ve insanı O'na yaklaştırır.

Bu beraberinde şu sonucu getirir: Fizikî kâinatın kuvvetlerine ve öğelerine yavaş ya­vaş hükmeden, sağlam bir şekilde ilerleyen ve etkisini ve kontrolünü giderek attıran in­san zihni, aslında, kâinattaki bütün sistemleri ve fizikî tezahürleri kontrol eden ve onlara hükmeden yüce Zihnin bir yansımasıdır. Bu aynı zamanda demektir ki, yüce Zihin, insa­nı, bu kanun ve kuvvetleri kontrol ederek, İn­celeyerek ve gözlemleyerek O'nu anlaması gayesiyle yaratmıştır. "Yeryüzünde ve kendi­nizde, kesin İnanç sahipleri için birçok delil­ler vardır. Artık görmeyecek misiniz?" (51: 20-21).

İşte bu yüzden insan tabiattaki herşeyin ken­disiyle işbirliği yapmaya elverişli olduğunu görür. İnsan, fizikî olarak zayıf ve güçsüzdür, fakat Allah, fizikî kuvvetleri kontrol etmesi için ona bilgi ve zekâ lütfetmiştir. Kur'ân bu ilâhi nimetleri şu sözlerle hatırlatmaktadır: "Doğrusu biz insanı, imtihan etmek içir karısllc bir nutfeden yarattık da onu işitici, görücü yaptık- Şüphesiz Biz ona doğru yolu gös­terdik ister şükredip inanır, ister nankörlük edip inkâr eder; bu artık onun bileceği şeydir'(76:2-3).

Bu sayesinde fizik kanunlarını ve kâinat sis­temini kavradığı zekâsını inkâr edene ve ya­ratıcıyı inkârları için sebep ileri sürenlere karşı bir savunmadır. İstikrarlı ve dengeli ka­nunlarıyla insan zihnini ve bütün kâinatı ya­ratan yüce Zihnin inkârı nasıl mümkün ol­maktadır?

"AHâh, gökleri ve yeri hak ile yarattı. Şüphe­siz bunda inananlar için bir ibret vardır." (29: 44). Yasin sûresinde de şu ifadeler yer al­maktadır: "Ne yücedir O (Allah) ki, toprağın bitirdiklerinden, kendilerinden ve daha bil­medikleri nice şeylerden olan bütün çiftleri yaratmıştır. Gece ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yaratıcının Varlığı
« Posted on: 27 Nisan 2024, 01:00:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yaratıcının Varlığı rüya tabiri,Yaratıcının Varlığı mekke canlı, Yaratıcının Varlığı kabe canlı yayın, Yaratıcının Varlığı Üç boyutlu kuran oku Yaratıcının Varlığı kuran ı kerim, Yaratıcının Varlığı peygamber kıssaları,Yaratıcının Varlığı ilitam ders soruları, Yaratıcının Varlığıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes