Konu Başlığı: Yahudilerle Savaş Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 29 Mayıs 2012, 17:02:07 Yahudilerle Savaş Peygamber Medine'ye geldiğinde, Mekke1 nin puta tapıcılanyla ve Arabistan'ın diğer müşrikleriyle yaptığı mücadelede, kitap ehli olduklarından yahudilerin kendisiyle işbirliği yapacakları ve yardımcı olacakları beklenirdi ki bu yüzden Rasulullah onlarla iyi ilişkileri ilerletmeye çabaladı. Onların da tek tanrıya inanmaları ve ibadet etmeleri nedeniyle onları müdafaa da etti. Erken dönemlerde onlarla aynı kıbleyi de (Darusse-lâm) kullandı. Bu faktörler aralarında güzel ve dostça ilişkilerin kurulmasına yardımcı oldu. Rasulullah da Medine civarında yaşayan üç büyük Yahudi kabilesiyle barış antlaşmaları yapmayı başardı. Onları, ortak düşmanlara karşı Medine'nin topluca savunulması şeklindeki kendi fikri etrafında toplaması Rasul için büyük bir diplomatik zafer idi. İlk zaferini, yabancı saldırılara karşı ortak savunma anlaşmasını imzalatarak yahudiler karşısında kazandı. Bu insanlarla temas kurmaktaki sıralaması ile devlet adamı olarak yeteneğini gösterdi. Onları ilk olarak, ortak bir savunma planı oluşturmaya; ikincisi, Rasulullah'ın herhangi bir düşmanını korumamayı; üçüncüsü Medine'nin Mekke gibi kutsallığım tanımaya ikna etti. Bu antlaşma sadece Medine halkım muhtemel bir iç tehlikeden ve dikkatlerini dış savunmada yoğunlaştıramama hatasından korumakla kalmadı, aynı zamanda kurulu yönetim merkezi imajı vermeye başlayan Medine Devleti'nin başkanı olarak Rasul'ın otoritesini oluşturdu. Bu antlaşma, Yahudi kabilelerini ortaya' konan şartlar ve maddelere bağımlı kılıyor ve ihlâllerinin yapılacak hukukî işlemlerle yargılanacağını gösteriyordu. Bir yönüyle de maddeleri ihlâl ederlerse Medine'den kovu-lacaklarını ortaya koyuyordu ki, bu husus yine Medineli yahudilerle bu tür ittifak oluşturmasındaki Muhammed'in derin ileri görüşlülüğünü ve dirayetli diplomasisini aydınlatıp ortaya çıkarmaktadır. Bu yöntemlerle o, yahudileri toplumun müslümanlarla aynı kanunî ve sosyal haklara sahip, tüm görev ve hakları eşitçe paylaşan üyeleri yapmaya çalıştı. Eğer samimiyetle işbirliği yapsalar, antlaşmanın müeyyidelerine göre orta düşmanlara karşı müslümanlarla birlikte savaşacak olsalardı, sonraki dönemlerin tarih haritaları farklı olabilirdi. Ancak onların hesabına talihsizlik ki, ahidlerine bağlı kalmadılar ve müslümanlara karşı İslâm'ın düşmanları ile gizli antlaşmalar yaparak entrikalar çevirmeye başladılar. Fakat onların Medine içindeki veya dışındaki tüm bu düşmanlıkları, entrikaları ve isyan hareketlerine rağmen Rasulullah'ın statüsü her geçen gün güçlenmekte idi. Takibeden olaylar, büyük askerî güçlere rağmen siyasî ve askerî strateji sahasında Pey-gamber'ın yahudilere üstün geldiği gerçeğinin delilleridir. Şeytanî plân ve düzmeceleri, Rasul'ın çabuk ve zamanlı hareketleri tarafından tüm cepheleriyle engellendi.ve büsbütün yenik düştüler. Gerçekte Rasulullah'in siyasî ileri görüşlülüğü ve devlet adamlılığı onlara herhangi bir yönde ilerleme fırsatını asla vermedi. Muhammed'ın büyüyen gücü önünde kendilerini aciz ve güçsüz, askerî ve siyasî teşebbüslerini sonuçsuz bulduklarında, ona ve ailesine karşı iğrenç, adi iftira ve bühtan kampanyasına başladılar. Diğer insanlara karşı Muhammed @'ın üstünlük ve kuvvet kaynağının onun ahlâkî mükemmelliği olduğunu biliyor ve diğer saldırıları başarısız olurken ahlâkı üzerine yapacakları saldırının belki de başarılı olabileceğini düşünüyorlardı. Onun ailesi hakkında yanlış söylentiler, dedikodular yaydılar ve onun üzerine iftira ataklarını başlattılar. Ancak, Allah'ın lütfü ile onun sabırhlığı ve metaneti, düşmanlarının plânlarını bütünüyle etkisiz kıldı. Sonunda, müslümanlarla yaptıkları barış antlaşmasını ihlâl eden, ısrarlı düşmanca hareketleri İle herhangi bir konuda güvenilemeyeceklerini ve İslâm Devleti için sürekli tehlike olarak kaldıklarını gösterdiklerinde, onlara karşı gerekli tavrın alınması kararlaştırıldı. Gerçekte sınırlarını sürekli iç tehlikeden güvence altına alabilmek için onları İslâm Devleti'nden sürmekten başka bir alternatif yoktu. Diğer bir özellik olarak, Rasulullah her kavme karşı askerî harekatı en elverişli anda gerçekleştirip, onlara hazırlık yapma ya da müttefiklerini yardıma çağırma fırsatı vermemiştir. Beni Kaynuka, müminlerin Bedir Savaşı'nda Kureyşlilerle karşılaştıkları kriz saatlerinde antlaşmayı ihlâl etti. Müslümanlara yardım etmek yerine düşmanlarla gizlice anlaştı. Beni Kaynuka'ya zaman tanınmadı, kuşatma altına alındı; on beş günlük kuşatmadan sonra teslim oldular ve Medine'den sürüldüler. Beni Nâdir ise Uhud Harbi'nde antlaşmayı bozdu ve Ku-reyş'le işbirliğine gitti. Onlar da Medine'den kovuldular. Benzer şekilde Beni Kureyza da antlaşmayı, müslümanların her yönden düşman tarafından muhasara edildiği Hendek Savaşı'nda İhlâl etti. Savaş sonrasında Rasulullah @ onların küçük kalelerini kuşattı ve yirmi beş günlük muhasaradan sonra durumlarına eski dostları Sa'd b. Muaz tarafından karar verilmesi şartıyla teslim oldular. Rasul tasvip etti. Sa'd b. Muaz da Tevrat'ın hükmüne göre savaşçı erkeklerin öldürülmesi, kadın ve çocukların esir edilmesi ve mallarının müslümanlar arasında paylaştırılması kararını verdi. Bütün bu yahudi kabilelerinin serüvenleri Rasulullah'ın onların dostluğunu kazanmaya ve bir tek toplumun üyeleri olarak eşit statü vermeye nasıl çalıştığım gösterir. Ancak onlar herhangi bir şekilde karşılık vermediler ve kriz zamanlarında da şu ya da bu şekilde hainliklerini kanıtladılar. Düşmanlarının düzenlerini faydasız ve etkisiz hâle çevirerek bu güçlüklerden başarıyla sıyrılması yalnızca Allah'ın yardımı ve Rasul'ın siyasî muhakeme ve ileri görüşlülüğü iledir. Bu kovulmuş kabileler Hayber'de yerleşerek müslümanlara karşı entrika çevirmeye devam ettiler. Bu yüzden yaptığı Hudeybiye antlaşması ile Kureyş'ten salim olarak Rasul sessizce Hayber'e doğru yürüyüşe geçip onları salim bir şekilde yakaladı. Tüm muhkem yerleri teker teker ele geçirildi ve topraklardan elde ettikleri ürünün yarısını müslümanlara vermek şartıyla barış içinde yaşadıkları müddetçe burada kalmalarına izin verildi. (Ayrıntıh bilgi İçin "Eşsiz Bir Askerî Lider" bölümünün 'Yahudilere Karşı Savaş' kısmına bakınız). |