> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Vahiy Hadisesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Vahiy Hadisesi  (Okunma Sayısı 982 defa)
23 Ağustos 2012, 13:54:16
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 23 Ağustos 2012, 13:54:16 »



VAHİY HÂDİSESİ

Allah'ın rasûlü Hz. Muhammed, vahiy adına insanlara hitabeden ve İlâhî kelâmı on­lara aktaran peygamberler halkasının sonun­cusudur. Nuh peygamberden beri, Allah'ın sözlerini insanlara aktaran ve kendi nevala­rından konuşmayan seçilmiş kimseler zaman zaman geldi. Allah'ın onunla kendilerini des­teklediği vahy, kendisiyle Muhammed'i desteklediği vahiyden farklı değildi. Aksine vahiy vakıası hepsinde aynı idi. Çünkü kay­nağı birdi; hedefi birdi. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Nuh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. Nite­kim İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlar(m)a, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a, Süleyman'a da vahyetmiş ve Davud'a da Zeburu vermiştik. Daha önce sana anlattığımız ve anlatmadığımız elçilere de (vahyetmiştik). Ve Allah Musa ile de konuşmuştu." (4: 163-164).

Âyette isimlerinden açıkça bahsedilen pey­gamberlerin özellikle zikredilmeleri, İsrailoğullarının en meşhur peygamberleri olmala­rındandır. Onlar hakkında söylenen haberler, Hicaz ve çevresinde Rasûlullah'a komşu bulunan Kitab Ehli arasında yaygındı (el-Vahyu'l-Muhammedî, sh. 31).

Onun İçin Kur'ân-ı Kerîm, Hz. Muhammed'in kalbine indirilene vahiy demeye özen göstermiştir. Burada, bütün peygamberlerle ona gelen vahyin hem mâna ve hem de lâfız olarak birbirine benzediğine dikkat çekilmek­tedir. Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyuruimaktadır:

"İnmekte olan yıldıza andolsun ki, arkadaşı­nız sapmadı, azmadı. O heyâsından konuş­maz. O(na inen Kur'ân veya onun söylediği sözler), kendisine vahyedilen vahiyden başka bir şey değildir." (53: 1-4)

"...De ki: 'Onu kendiliğimden değiştirmek benim için imkânsızdır. Ben sadece bana vah-yolunana uyarım..." (10: 15).

"Onlara bir âyet getirmediğin zaman: '(öteki âyetleri surdan burdan topladığın gibi) bunu da toplasaydın ya!1 derler. De ki: 'Ben, ancak Rabbimden bana vahyolunana uyuyorum..." (7: 203).

Ayrıca akıl sahibi kimselerin vahyi tuhaf kar­şılamalarım onlara yakıştırmaz ve şöyle bu­yurur:

"İçlerinden bir adama: 'İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında kendileri için (yüksek) bir doğruluk makamı olduğunu müj­dele' diye vahyetmemiz, insanlara tuhaf mı geldi? Kâfirler: 'Bu, bir büyücüdür.' dediler." (10: 2). İnsanların beşeriyette müşterek olma­ları, Allah'ın aralarından birini dilediği ilim, hikmet ve imana aday seçmesine engel oldu­ğuna mantık hüküm verebilir mi? Mantık bu seçimi bir tuhaflık saymaya yetkili midir ki, insanlar meseleyi alaya alsın ve küfür ehli bu vahyi sİhire benzetsin?

Tuhaf karşılanmayan vahiy, anlaşılması kolay ve kapalılıktan uzak bulunanı olmalıdır. O halde dinin nazarında bu vahyin hakikati ne­dir? Hz. Muhammed'e gelen vahiy ile di­ğer Peygamberlere gelen arasında ne gibi bir farklılık vardır?

Din, bu şekildeki süratli gizli haber vermeyi "vahiy" olarak isimlendirirken, vahiy kelime­sinin lügat manasından uzaklaşmış değildir. Vahiy şu manalarda kullanılır:

a- İnsan İçin söz konusu olan fıtrî vahiy. Yüce Allah'ın: "Musa'nın anasına onu emzir diye ilham ettik." (28: 7) ve "Havarilere: 'Bana ve elçime İnanın!' di­ye ilham etmiştim..." (5: 111) âyetlerin­de olduğu gibi.

b- Hayvan için söz konusu olan içgüdü. Yüce Allah'ın şu sözünde olduğu gibi:

"Rabbin bal arısına (şöyle ) vahyetti: 'Dağlardan, ağaçlardan ve kurdukları çardaklardan evler edin!" (16: 68).

c- Rumuzla ve îma yollu süratli işaret. Hz. Zekeriyya'dan bahisle şu ayette geçtiği gibi: "Mâbedden kavminin karşısına çı­kıp onlara: 'Sabah akşam (Rabbinizi) teşbih edin!' diye işaret etti." (19': 11) Bu âyetin tefsirinde bilinen, Hz. Zekeriyya'nın onlara bir işarette bulunduğu ve konuşmadığıdır. Şairin şu sözlerinde de aynı manada kullanılmıştır: "Ona öyle bir   bakış   baktım   ki,   vasıflarının hârikulâde-liğinde düşüncemin incelikle­ri şaştı/ Göz kırpması ona, sevgimi iletti. Ve o iletiş, yanaklarında etki yaptı."

d- Vücut organlarıyla ima. Şairin şu sözün­de olduğu gibi: "Ona bir bakış baktım, vasıflarının fevkaladeliğine düşüncenin incelikleri şaştı./ Göz kirpisi ona, onu sevdiğimi ima etti. İma, yanaklarında et­ki yaptı." (İsfahanî, Müfredat).

Kur'ân-ı Kerîm ayrıca şeytanın vesvesesi ile kötülükleri insana hoş göstermesini de vahiy ile ifade ederek şöyle buyuruyor: "...(İnsan ve cin şeytanları), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar..." (6: 112) Yine şöyle buyuruyor: "... Şeytanlar, dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için fısıldar (telkin­de bulunur)lar..." (6: 121).

Kur'ân-ı Kerim, Allah'ın acilen emirlerini ye­rine getirmeleri için meleklerine ilka ettiği şeyleri de vahiy olarak isimlendirir: "Rabbin, meleklere vahyedİyordu ki: 'Ben sizinle bera­berim, siz iman edenleri pekiştirin; ben inkâr edenlerin yüreklerine korku salacağım..." (8: 12).

Allah'ın, Peygambere ulaştırmak üzere mele­ği görevlendirdiği inzal olan kitapların ayetle­rini vahiy olarak İfade etmesi ile Peygambe­rin kendisine vahiy ifadesi arasında sıkı bir ilişki vardır. İki ifade arasındaki mana farklı­lığı, vahiy meleğinin, vazifesini tam bir sada­kada yerine getirmesi ile peygamberin onu lavıp hıfzetmesi, onu tebliğ etmesinden başka bir şey değildir. Nitekim Yüce Allah öyle buyıırmaktadır: "(Allah'ın) kuluna, vahyettiğini vahyetti." (53: 10). Çünkü burada kastedilen, Allah'ın, güvenilir olan vahiy meleği Cebrail'e Cebrail'in peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed'e vahyedeceğini vahyettiğidir. O halde bu âyetteki vahyin delâlet ettiği mana Şuarâ sûresinde geçen tenzil kelimesinin delâlet ettiği manadır: "Muhakkak ki o (Kur'ân), âlemlerin Rabbinin indirmesidir. Onu, inzâr edicilerden olasın di­ye, Rûhu'l-Emin (güvenilir ruh, yani Cebrail) senin kalbine indirdi." (26: 192-195).

Ancak Kur'ân-ı Kerim, süratli bir şekilde ve gizli haber vermeyi vahiy olarak isimlendirir­ken vahiy kelimesinin lügat manasını gözet­mekle birlikte Allah ile kendilerine indirdiği kitaplara namzet olarak seçtiği peygamberler­le gaybî ve gizli teması sadece vahiy meleğiyle olmamıştır. Aksine, bir âyette vahyin üç şekline işaret edilmiştir:

1- Manânın peygamberin kalbine ilhamı.

2- Allah'ın perde arkasından peygamberle konuşması. Nitekim Yüce Allah ağacın arkasından Hz. Musaya nida etmiş ve Hz. Musa da bunu duymuştu.

3- Vahiy denirken dindar bir kimsenin nor­mal olarak anladığı şekildir ki, bu da me­lek vasıtasıyla olan vahiydir. Vahiy mele-S1» ya bir insan suretinde veya kendi aslî suretinde olduğu halde Allah'ın ulaştırma­sını istediği talimatı getirip peygambere bildirir.

Bu konusu ettiğimiz bu üç şekil şu ayette ifade edilmektedir: "Allah bir insanla (karşılıklı) konuşma/- Ancak vahiyle (kulunun kalbine düşünceyi doğurarak), yahut perde ve süratli haber vermenin kendine has özel şekilleri vardır. Ayrıca bu şekiller, Kur'ân'ın nazarında gizlilik ve sürat bakımından vahye benzeyen eski ve yeni haber verme şekillerin­den farklıdır. Onun için Kur'ân-ı Kerim bü­tün peygamberlerde vahiy mefhumunun aynı olduğunu açıklamasına rağmen Kitabı Mu­kaddes Sözlüğü'nda vahyin "Allah'ın ruhu­nun, ruhî hakikatlerle gaybî haberlere muttali olmaları için, şahsiyetlerinden hiç bir şey kaybetmeksizin mülhem kâtiplerin kalblerine hululüdür. Bu kendilerine ilham vâki olan kâtiplerin herbirinin kendilerine has telif şe­killeri ve ifade üslupları vardır." şeklinde tarif edilmesi esef vericidir. Bu sözlüğün tarifine göre, vahiy, Allah'a bağlı ve O'ndan kaynak­lanan mahiyetinden ziyâde; ilham sahibi şair­lerle, mutasavvıflarda saf ve temizine, kâhin ve sihirbazlarda bozuk ve bulanık çeşitlerine kadar insanlığın şahit olduğu keşf mânasına çok daha yakındır. (S. Salih, Kur'ân İlimle­ri).

Kelimeleri yerli yerinde kullanmamaktan do­layı vahiy vakıası ile keşf ve benzeri ilham, sezgi, bilinçaltı ve biliçsizlik gibi kelimeler arasında kalın bir çizgi çizilmelidir. Ne yazık ki günümüzün aydınları, yabancılara benze­mek sevdasıyla bu gibi kelimeleri ağızlarına sakız yapıyor ve diğer peygamberlerle pey­gamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed @'e gelen vahyi büyük bir saflıkla bu gibi kelime­lerle izah etmeye kalkışıyorlar.

İddia eden herkese keşfi ispatlamak pek ko­laydır ama vahiy iddiasında bulunan bir kim­se bu iddiasında ısrar etse de onu reddedebili­riz.

Keşf, açık ve sınırları belli bir anlamdan uzaktır. Çünkü çoğu zaman o, çatışma ve gayretin yahut ruhî egzersizlerin ya da uzun düşünmenin bir neticesidir. Kalbde ne tam bir yakîn ve ne de tam bir şüphe doğurur. O, dai­ma şahsî bir vakıa olarak kalır. Hakikati, daha üstün ve yüce bir kaynaktan almaz.

Ariflerin keşfi ve erenlerin ilhamı, kalbin yakîne ulaşmaksızın bildiği bir hazdır. Kalb ona sürüklenirken, hakiki kaynağını bilmeden ona yönelmiştir. Haz ve zevk ehlinin her haz ve zevki ona dahildir. Hatta Yunanlılardaki şiir tanrıları efsanesi ile câhiliyye devri Arap-larmdaki şiir şeytanları da onun kapsamı içe­risindedir.

Hiç şüphesiz keşif de, İlham gibi psikolojinin ilgilendiği konulardan biridir ve onu iddia edenlerce bile hâlâ kapalı hususları ihtiva et­mektedir. Çünkü bu gibi şeyler "bilinçdışı" alanının içine girmektedir. Bu alan, isminden de anlaşıldığı gibi, şuur hallerinden çok uzak­lardadır: Şayet bir kimse için; "keşf ve ilham sahibidir" denilirse o, bununla peygamberlik ve vahiy derecesine yükselmez. Çünkü her vahiyde tam bir şuur ve kavrayış vardır (Zahiratü'l-Kur'âniyye, sh. 161). Her Peygam­berlikte, peygamberliğin anlamı ve hedefi açık ve nettir.

Vahiy hâdisesinde dinî hakikatler ve gaybî haberler tabiatları itibarıyla meçhul perdesini aralamayı ferasete ve sezgiye bırakan şuur dı­şı yollardan uzaktır. Ayrıca mantıkî deliller ve zamanla olg...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Vahiy Hadisesi
« Posted on: 25 Nisan 2024, 06:37:05 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Vahiy Hadisesi rüya tabiri,Vahiy Hadisesi mekke canlı, Vahiy Hadisesi kabe canlı yayın, Vahiy Hadisesi Üç boyutlu kuran oku Vahiy Hadisesi kuran ı kerim, Vahiy Hadisesi peygamber kıssaları,Vahiy Hadisesi ilitam ders soruları, Vahiy Hadisesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes