Konu Başlığı: Ümmü Habîbe Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 25 Haziran 2012, 23:29:12 9- Ümmü Habîbe Hicretin altıncı yılında/m.628'de, Ümmü Habîbe Remle bintü Ebî Süfyan, Peygamber ile evlendi. Nikah, peygamber'in gıyabında Habeşistan'da kıyıldı. Ümmü Habîbe'nin meşru vasiliğini Halİd b. Said yapmış, Peygamber'ı da Necaşî temsil etmişti. Ümmü Habîbe, Ubeydullah b. Cahş ile evliydi. Müslümanların Habeş ülkesine ikinci hicretlerinde, kocası ile birlikte Habeş ülkesine hicret etmişti. Aradan biraz zaman geçtikten sonra Ubeydullah orada irtidat ederek Hristiyanlığa geçti. Ümmü Habîbe muttakî bir müslümandi, bu yüzden onu bıraktı ve yalnız yaşamaya başladı. Birgün Peygamber'ın şahsî teşebbüsüyle Necaşî, Ebrehe adındaki cariyesini Ümmü Habîbe'ye gönderdi. Ebrehe, Necaşî'nin elbiselerine, saçını, başını yağlama işlerine bakardı. Ebrehe mesajı iletti. Mesaj, Peygamber'inÜmmü Habibe'yi nikahlamak istemesini ihtiva ediyordu. O, bu habere çok sevindi ve üzerindeki gümüş bilezik ve yüzükleri çıkararak Ebrehe'ye verdi. Nikah merasimi, Cafer b. Ebî Talip dahil Habeşistan'a hicret edenlerin de hazır bulundukları bir sırada yapıldı. Necaşî, nikah töreninde bir konuşma yaptı. Halİd b. Said de cevabî bir konuşmada bulundu. Peygamber'in na.r.ına Necaşî, mehir olarak Halİd'e dört yüz dinar takdim etti. Nikah töreninde bulunanlar kalkıp gitmek istediler. Necaşî: "Oturunuz! Evlenildiği zaman, evlendirme yemeği (velime) yenmesi, Peygamberlerin sünneti ve âdetidir." dedi ve hemen yemek getirtti. Ayrıca, Ebrehe aracılığıyla geline misk ve amber gönderdi. Daha sonra Ümmü Habibe'yi Medine'ye göndermek için gemi hazırlandı. Şurahbil b.Hasan, Ümmü Habibe'ye eşlik etti Ümmü Habibe, Habeş ülkesinde İken, bir rüyasında kendisine bir kişinin 'Ey Ümmül-tnü'minîn' diyerek seslendiğini bildirdi ve bu rüyayı Peygamber ile evlenmesine yorumladı. (Madarij en-Nubuwa). Ümmü Habibe, İslâm'a ilk girenlerdendi, çok samimi bir mü'min idi. Peygamber'ın Ümmü Habibe ile evlenmesinin, erişilmesi güç tesir ve sonuçlan oldu. Bu evlilik dolayısıyla Ebu Süfyan'ın Peygamber'e olan muhalefeti büyük ölçüde dindi. Şimdi Kureyş, Hz. Muhammed'ın, kendi düşmanları olmadığını, ancak onların iyiliğini arzulayan biri olduğunu, bundan dolayı bir akrabayla savaşmanın pek mâkûl olmadığını anladılar. Ümmü Habibe, Peygamber'e sadık bir hanımdı. Bu bağlılığa bir misal verelim: Kureyş, Hudeybiye'de yapılan antlaşmaya-sırt çevirerek Benu Bekr'i, Müslümanların müttefiki Benû Huzaî'lerin üzerlerine saldırtmak için kışkırttılar. Antlaşmanın ihlâîî söz konusu iken Mekkeliler bu antlaşmayı kuvvetlendirmek ve Peygamber'dan biraz daha mühlet koparabilmek için Ebu Süfyan'i Medine'ye gönderdiler. Ebu Süfyan Medine'ye varınca Ebu Bekr, Ömer ve diğerleri İle görüştü fakat O'na kimse yardıma yanaşmadı ve Peygamber görüşmesi için aracılık yapmadı. Daha sonra kızı Ümmü Habibe'nîn aracılığı ile Peygamber ile görüşmeye gitti. Ümmü Habibe'nİn odasına girdi ve yerdeki mindere oturmak istedi. Kızı alelacele minderi çekti. Ebu Süfyan şöyle dedi: "Kızım! Neden minderi kaldırıyorsun? Minderi mi benden esirgiyorsun, beni mi minderden, anlayamadım." "Bu, Peygamber'ın minderidir." dedi Ümmü Habibe, "Sen ise müşriksin, pissin yani" dedi. Ebu Süfyan şaşırmıştı. Şöyle dedi: "Evimden ayrıldıktan sonra kötülük gelmiş sana." Ümmü Habibe: "Hayır baba. Ben İslâm'a kavuştum. Sen ise hâlâ putperestsin." dedi. Ebu Süfyan'ın hiç bir itibarı kalmamıştı. Bu tavrı Ümmü Habİbe'nin Peygamber'e olan büyük muhabbet ve bağlılığını göstermektedir. Kâfir olduğu sürece babasını, Peygamber'in minderine bile oturtmadı. Bildirildi ki; babası Ebu Süfyan Öldüğü zaman, Ümmü Habibe güzel koku getirtip onu ellerine ve yüzüne sürerek şöyle dedi: "Benim güzel kokuya ihtiyacım yok. Eğer Rasulullah (5)'dan şunu işitmeseydim koku sürünmezdirn. O demişti ki; 'Allah'a ve âhirete inanan bir kadın için, kocası hâriç, herhangi bir ölünün ardından üç günden fazla yas tutmak helâl değildir. Çünkü onun iddeti dört ay on gündür." (Buharı). Ümmü Habibe, üstün karakterde, faziletli bir kadındı. Peygamber'in şahsına çok bağlıydı. Beş yıllık beraberlikleri boyunca Peygamber'den rivayet ettiği hadislerin sayısı altmış beş'dir. O, Peygamber'ın sünnetim büyük bir dikkatle izlemekte ve titizlikle uygulamaktaydı. Gerektiğinde bu konuda insanları uyarırdı. Bir defasında yeğeni Ebu Safvan b. Sa-ad yanına gelmiş,biraz yemek yedikten sonra ağzını silmişti. Ünımü Habibe Bunu görünce hemen: "Ağzım yıkamalısın, pişmiş bir şey yediğinde yıkamak farz oluyor." dedi. (Müsned). Bununla beraber bu emir daha sonraları nesh edildi. Ümmü Habibe, Peygamber 'dan "Her kim ki günde on iki rekat nafile namazı kılsa Cennette evi olacaktır" diye işittiğinde vefatına kadar bu nafileleri edâ etmişti. O'nun kardeşi ve talebesi Utbe, Utbe'nin talebesi Umre b.Üveys ve onun talebesi Numan b.Salim, kendi zamanlarında bu namazları devam ettirdiler. (Müsned). Ümmü Habibe itibarlı ve etkili bir hanımdı. Her ne zaman iyi bir yemek yapsa, birazını Peygamber'e göndermeyi unutmazdı. Bir akşam helva yaptı ve hizmetçisiyle bir tas dolusu helvayı Peygamber'e gönderdi. O sırada Peygamber Aişe'nin odasında idi. Hizmetçi, tabağı Aişe'ye verdi fakat tabak Aişe'nin elinden kaydı, yere düştü. Helva tamamen dağılmıştı. Peygamber üzülmesine rağmen Aişe'yi teselli etti ve tasın parasını Ümmü Habibe'ye gönderdi. Ümmü Habibe, yumuşak huylu, nâzik bir hanımdı. Vefatından az önce Aişe ve Ümmü Seleme'yi çağırarak onlara: "Hanımlar arasında her ne olursa, bizirh aramızda da o oldu; onun için haklarınızı helâl edin." dedi. Aişe helâl ettiğini ve bağışlanması için duacı olduğunu söyledi. Sonra Ümmü Habibe şöyle dedi: "Beni memnun ettin, Allah da seni memnun etsin." (İbni Sa'ad). Ümmü Habibe, hicretten sonra ,40 veya 44 yılında kardeşi Muaviye'nin yönetimi zamanında vefat etti ve Cennet el-Baki'ye defnedildi. |