Konu Başlığı: Tüketim Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 20 Haziran 2012, 16:07:43 TÜKETİM Giriş Mescid-i Nebevî'nin İçinden. Tüketim, üretimin kaçınılmaz bir sonucudur. Mal sadece tüketilmek için üretilir. Bugün üretilen mal yarın tüketilecektir. Bundan dolayı tüketim, toplumların olduğu kadar fertlerin ekonomik hayatında da çok önemli bir rol oynar. Servet tüketiminde çok dikkatli olmak gereklidir. Eşit ve adil bir değişim ve dağıtım sisteminin sonucu olarak bîr Ülkede servet fazlalığı olabilir, ama eğer servet akıllıca bir şekilde harcanmaz veya gereksiz ve lüks şeylere israf edilirse, servet varhk amacından saptırılmış olur. Bu sebeple, tüketim akışını doğru ve uygun mecralara yönlendirmek gerekir ki ülkenin mal varlığından en uygun bir şekilde yararlanılsın. Kalite Ve Temizlik Kur'an-i Kerim'de tüketimle ilgili pek çok aydınlatıcı ayetler yer alır. Kur'an iyi ve faydalı şeyleri kullanmaya teşvik, gereksiz ve israf olan harcamalardan da men eder. Aşağıdaki ayetlerde müslümanlara iyi ve temiz şeyleri kullanmaları ve yemeleri şöylece buyrulur: "Onlar sana kendileri için neye izin verildiğini sorarlar. De ki: İyi ve temiz şeylere izin verildi." (5: 5). Bakara suresi: "Ey iman edenler! Sizi nzıklandırdığımız şeylerin temizlerinden yiyin." (2: 172). Mü'minin suresi: "Ey peygamberler! Her biriniz temiz ve helal olanlardan yiyin." (23: 51). Maide suresi: "Bugün size bütün iyi ve temiz nimetler helal kılındı." (5: 5). Nahl suresi: "Allah'ın sizi nzıklandir-dığı şeylerden helâl ve temiz olarak yiyin" (16: 114). Kur'an-ı Kerim'in yukarıdaki ayetlerinde kullanılan "iyi şeyler" kelimesi kişinin hoş, tatlı, iyi bulduğu ve görünümünü, kokusunu ve tadini beğendiği herhangi bir şey anlamına gelmektedir. Böylece, Kur'an, müslüman bir toplumda servet tüketimini yönlendiren genel esasları ortaya koymuştur. Müslümanlara, mal varlıklarının (doğrudan veya dolaylı tüketimi için) kendilerinin hoşlandıkları şeylere sarfedilmesi konusunda açıkça tavsiyede bulunulmuştur. Kur'an neyin uygun ve hoş olduğu hakkında katı kurallar ve talimatlar ortaya koymaz, ancak özellikle yiyeceklerden birkaç necis ve haram olan şeyi yasakladıktan sonra tüketim maddeleri ile ilgili temizlik standartı-m tesbit işini her toplumun kendisine bırakır. Kur'an'ııı bu özelliği, dünyanın değişik kısımlarındaki değişik insanlara, yenecek şeylerin seçimini, kendi sosyal ve geleneksel ihtiyaçları ve mizaç farklılıkları doğrultusunda serbestçe yapma iznini verir. Kur'an-ı Kerim, Müslümanlara hoş ve güzel olan her şeyi yeme izni vererek, dünyevî zevkleri hor gören riyaziyecilik ile insanların kendilerini hayatın şehevî zevklerine kaptırdığı materyalizm arasındaki "orta yolu" göstermektedir, insanlar ne hoş ve temiz olan şeylerden mahrum bırakılmışlardır, ne de dünyevî zevklere aşırı düşkünlük göstermelerine izin verilmiştir. Başka bir ifadeyle dünyevî zevklerden tamamen kaçınmak, bu zevklere müptela olmak kadar hoş olmayan bir durumdur. Kur'an-ı Kerim'e göre en iyi ve başarılı hayat tarzı dünyevi zevklerden mutedil bir şekilde faydalanmaktır. İslam, insanlara tüketim alanında büyük bir ferdi hürriyet verir. Onlar, pak şeylerin sınırını aşmadan isteklerini tatmin etmek için iyi ve hoş şeyler üzerine harcama yapmada serbesttirler. Yani, harcamadaki serbestiyet, sadece iyi ve hoş şeylerle sınırlıdır. İslam fertlere'mallarını, sosyal yardımlaşmaya yardımcı olmayan şeylere harcama ya da israf etme hakkını vermez. Bunun için fertlere iyi ve temiz şeylere yaptıkları harcamada devletin güvenliğini ve meşru halini tehlikeye atmaması şartıyla tam bir özgürlük verilmiştir. Bu prensip Kur'an-ı Kerim'de şu ayetle açıklanmıştır: ' "...O (Peygamber) İd, kendilerine iyiliği emreder, kendilerini kötülükten meneder; onlara güzel şeyleri helâl, çirkin şeyleri haram kılar..." (7: 157). Kullanılan kelime "tayyib" in zıddıdır. Bütün pak olmayan, nahoş, kötü görülmesi, koklan-ması veya tadılması uygun olmayan bütün şeyler anlamına gelmektedir. Burada Kur'an temiz ve uygun şeylerin kullanımına müsade vermiş, pis ve zararlı şeyleri yasaklamıştır. Kişinin zevkleri ve alışkanlıkları göz önüne alınarak, tayyibden nasiblen-mek konusunda tam bir özgürlük verilirken, toplumun genel menfaatine zararlı olan ve bundan dolayı milli israf kabul edilen pis ve zararlı şeylerin tüketimine izin verilmemiştir. Toplumsal refahı korumak ve emniyet altına almak için ferdin aşırılıklarına, hatta iyi ve uygun şeylerin tüketiminde bile, sosyal refahı zedelemesi muhtemel olduğu için, bazen müsaade verilmemiştir. Uyarı, Kur'an-ı Kerim'İn aşağıdaki ayetlerinde daha kuvvetli ifadelerle yapılmaktadır. Bakara suresi: "Ey İnsanlar! Yeryüzündeki helal ve temiz olanlardan yeyin ve şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o size apaçık düşmandır." (2: 168). En'am Suresi: "Allah'ın size verdiği nzıktan yeyin, şeytanın adımlarını izlemeyin." (6: 142). Bakara Suresi: "Allah'ın rızkından yeyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak (şuna buna) saldırmayın." (2: 60). Burada lüks ve sefahata düşkün toplumun kargaşalığına bir ima vardır. Şeytan, Allah tarafından emredilen yasaları İhlal etmişti. İnsana da tüketimde aşırıya kaçmaması ilahi yasaları ihlal etmemesi ve böylelikle şeytanın ayak izlerine uymaması tavsiye edilmektedir. İtidal: Kur'an-ı Kerim, materyalizm ve riya-zetçilik gibi iki aşırı hayat tarzı arasında vasat bir yolu benimser. Bir yandan kişisel arzuların tatmini için aşırı harcamalar yapmayı yasaklarken diğer taraftan, hayatın iyi ve temiz Şeylerinden nasiplenmeyi kerih görür. Dünyalık hazlardan kendilerini alıkoyan insanlara aşağıdaki ayetle hayata karşı tavırlarını değiştirmeleri söylenmektedir: "Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı şeylerin iyi ve temizlerini haram kılmayın ve sının da aşmayın." (5: 87). Bu ayet, sadece Hıristiyan ve Budist keşişlerin feragatçi yaşayışlarını değil ayrıca kötü ve tembelce olan hayatın helal zevklerinden kaçınma alışkanlığını da suçlamaktadır. Böylece Kur'an çok açık bir şekilde göstermektedir ki bu dünya da nefsi, iyi ve temiz şeylerden alıkoymakla ve hayatın güzel şeylerinden mahrum bırakmakla Allah'ın hoşnutluğunu kazanamazlar. Dolayısıyla, takva, hayatın iyi ve temiz şeylerinden kaçınmak demek değildir. Bu tüketim problemine dengeli yaklaşım o kadar önemlidir ki hatta Peygamber hayatta helal ve temiz olan rızıklardan kaçınmaması hususunda uyarılmıştır: "Ey Peygamber! Allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin haram ediyorsun, zevcelerinin rızasını arıyorsun? " (66: 1). Bu ayette Peygamber'e kendisi için helal kılınan şeylerden sadece hanımlarını memnun etmek için kaçınmaması söyleniyor. Hz. Aişe'den rivayetle, Rasulullah bir sebepten bal şerbeti içmeyi kendine haram etti, bunun üzerine Tahrim suresinin bahsi geçen ayeti nazil oldu: "Ey Nebiyyi Kerim, zevcelerinin rızasını bulmak için Allah'ın sana helal ettiğini niçin haram kılarsın?" (66: 1). Bu rivayete göre, Peygamber helâl olan bir dünya zevkinden kaçınmaya karar vermişti ama Allah tarafından temiz ve helal olan hiçbir şeyden kaçınmaması emredildi. Böylelikle Peygamber'ı dünyevi zevklerden sınırları muhafaza ederek nasiplenmeye yönelten Kur'an-ı Kerim, tüketim konusunda en dengeli yaklaşımı göstermiştir. Yani, kişi mal tüketiminde orta yolu tutmalı, ne ruhban sınıfı gibi dünyevi zevklerden kaçınmalı, ne de materyalistler gibi dünyevi zevklere aşın düşkün olmalıdır. |