Konu Başlığı: Trampa Faizi Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 17 Haziran 2012, 20:06:18 2- Trampa Faizi (Riba-i Fazl) Riba-i fazl'ın esası borçlunun alacaklıya aynı tür mal değiş-tokuşunda Ödemiş olduğu ilave (fazla) miktara dayanmaktadır. O günlerde pek çok ülkede olduğu gibi, Arabistan'da da trampa muameleleri oldukça yaygındı. İnsanlar birbiriyle mal alış-verişinde bulunmaktaydı. Köy veya şehirlerdeki yoksullar, zenginlerden belirlenen sürenin bitiminden sonra daha fazlasını ödemek şartı ile belirli miktarda tahılı borç olarak almaktaydılar. Bu, yukarıda adı geçen ve 100 dinar borç olarak belirli bir süreden sonra 150 veya 200 dinar ödemeye söz veren kişinin durumuna oldukça benzemektedir. Her iki pazarlığın tabiatı tıpatıp aynıdır; yalnızca şekil olarak bir fark vardır. Birincisinde daha az tahıl karşılığında daha fazla tahıl, ikincisinde ise daha fazla para karşılığında daha fazla para ödenmektedir. Bütün bu pazarlıklar riba unsuru içermektedir. Onun için Peygamber riba uygulamasını yalnızca paranın kullanıldığı kredi işlemleri ile sınırlandırmayıp, aşağıdaki hadislerde de gösterildiği üzere bütün mal değiş -tokuşlarında yasaklamıştır. 1- Ebu Said el-Hudri'nin bildirdiğine göre Peygamber şunları söylemiştir: "Buğday ile buğday, arpa ile arpa, hurma ile hurmanın satışı riba'dır; ancak birbirine müsavi ve peşin olarak satışları müstesna." (Buhari). 2- Ebu Said el-Hudrî Peygamber'dan şöyle rivayet ediyor: "İki saa'lık hurma yerine bir saa'lık hurma satışı yapmayınız; iki dirhemlik yerine bir dirhemlik mübadele de yapmayınız (çünkü bu bir riba'dır)." (Buhari). 3- Ebu Bekr'den, Peygamber'in şöyle buyurduğu anlatılır: "Ancak eşit miktar altın yerine altın, gümüş yerine gümüş satınız, fakat altın yerine gümüş veya gümüş yerine altını istediğiniz gibi satınız." (Buhari). 4- Ebu Said el-Hudrî'den rivayet olunduğuna göre Rasulullah: "Altın ile altını, ancak misli misline olursa satın; birbirleri üzerine fazla yapmayın. Gümüş ile gümüşü de, ancak misli misline olursa satın, birbirleri üzerine fazla yapmayın. Onlardan gaib olanı hazırla dahi satmayın." buyurmuşlardır. (Buhari). 5- Ebu Hureyre'den rivayet olunduğuna göre Rasulullah şöyle buyurmuştur: "Altm altın ile, tartısı tartısına, misli misline; gümüş ile gümüş dahi tartısı tartısına, misli misline satılır. Her kim ziyade verir veya ziyade alırsa bu riba'dır." (Müslim ve Muvatta). 6- Osman, Rasulullah'dan şöyle anlatıyor: "Bir dinar yerine iki dinar veya bir dirhem yerine iki dirhem satmayınız." (Muvatta). 7- Ubade b. Sâmit, Peygamber'dan şöyle rivayet etmiştir: "Altın ile altm, gümüşle gümüş, buğday ile buğday, arpa ile arpa, hurma ile hurma ve tuz ile tuz, misli misline, birbirine müsavi ve peşin olarak satılırlar. Bu neviler değişirse peşin olduğu takdirde nasıl isterseniz öyle satın." (Müslim ve Muvatta). 8- Ebu Said el-Hudrî ile Ebu Hureyre'den rivayet olunduğuna göre Rasulullah Hayber üzerine bir adamı memur göndermiş, o zat da Rasulullah'a seçkin kuru hurma getirmiş. Derken Rasulullah: 'Hayber'in bütün hurmaları böyle mi?' diye sormuş, adam: 'Hayır ya Rasulullah! Biz bunun bir ölçeğini iki ve iki ölçeğini üç Ölçeğe alıyoruz' demiş. Bunun üzerine Rasulullah: 'Bunu yapma, kötü hurmayı para ile sat, sonra para ile seçkin hurma satın al' buyurmuş, tartı hakkında da böyle bir şeyi söylemişlerdir." (Buhari ve Müslim). 9- Ebu Said, benzer bir olayı nakleder: "Bir gün Bilal yeşil bir tür hurma ile Peygamber'a geldi. O, sordu: 'nereden aldın bunları?' Bilal; 'Elimizdeki düşük kaliteli hurmalardan iki saa verdim, bir saa bunları aldım' diye cevapladı. Rasulullah bu alışverişi hoş karşılamadı ve şöyle dedi: 'Böyle bir alışveriş yapmayınız. Üstün kaliteli hurma almak istediğinizde, önce düşük kaliteli hurmaları para karşılığı satınız, ondan sonra üstün kaliteli hurma satın alınız." Özetleyecek olursak; riba (faiz) unsuru, türü aynı-miktarları farklı malların değiş-tokuş undan doğmaktadır. Rasulullah'ın yukanya aldığımız sözlerinden de anlaşılacağı üzere, riba unsuru yalnız para muamelelerinde değil, fakat bir kimsenin değiş-tokuşunu yaptığı malın üzerinden elde etmiş olduğu fazlalık da dahil olmak üzere trampa muamelelerinde de bulunduğu kanıtlanmaktadır. Peygamberdin yukarıdaki sözlerinden kredi veya ırampa muamelelerinde riba unsurunun varlığında aşağıdaki prensipler çıkartılabilir: a- Miktarları eşit olmayan, türü ve değeri aynı olan şeylerin veresiye veya nakit olarak de-ğiş-tokuşu riba unsuru içermektedir. Mesela; on gram altının on iki gram altın ile değiş-tokuş edilmesi riba unsuru içermektedir. b- Miktarları eşit olmayan, türü aynı, fakat değerleri farklı iki şeyin veresiye olarak de-ğiş-tokuşu riba unsuru içermektedir. Fakat böyle bir değiş-tokuş elden ele yapıldığında riba'dan muaftır. c- Miktarları eşit olmayan, eşit değerdeki farklı şeylerin veresiye olarak değiş-tokuşu riba unsuru içermektedir. Fakat bu pazarlık elden ele yapıldığında riba'dan muaftır. Mesela; eğer bir altın 30 bin liralık gümüşe eşit ise, o zaman elden ele pazarlık helaldir, fakat bu muamelenin veresiye olarak yapılmasına riba unsurunu içereceğinden dolayı müsaade edilmez. d- Miktarları eşit olmayan, hem tür hem de değer olarak farklılık gösteren şeylerin veresiye ve elden ele değiş-tokuşu riba'dan muaftır ve helaldir. Mesela; tuz ve buğday taraflar arasında anlaşma sağlandığı takdirde elden ele ve veresiye olarak istenildiği miktarlarda değiş-tokuş edilebilir. e- Fiyatların ülkenin standard parası tarafından belirlendiği para ekonomilerinde aynı şeyin eşit olmayan miktarlarda elden ele ve veresiye olarak değiş-tokuşu riba'dan muaf olduğundan helaldir. Mesela; bir cins buğday bir fiyata, bir başka cins buğday ise daha yüksek bir fiyata satılmaktadır. Bu iki cins buğday, türün benzerliğine rağmen, riba endişesi olmadan eşit olmayan miktarlarda değiş-tokuş edilebilir. Çünkü muamele buğdayın çeşidi veya ağırlığına göre değil, fiyatına göre yapılmaktadır. |