Konu Başlığı: Tıp Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 05 Haziran 2012, 22:17:18 27- Tıp Diğer bilimler gibi, tıp ilmi de itici gücünü Kur'an ve onun felsefesinden almıştır. Yine diğer bilimlerde olduğu gibi ahenk ve denge prensibleri burada da işlemiş ve tıp ilmini etklerniştir. Önceden tartışıldığı gibi, tabiattaki uyum ve denge prensibi İslâm tarafından kabul edilen ve İslâmî araştırmaların her sahasını kapsayan evrensel (külli) bir prensiptir. Bundan dolayı "Bünyeler ile mizaçlar arasındaki ilişkinin tabiata İslâmî yönden bakışın bir parçası olması" (Islamic Science, s, 153-184), şaşılacak bir durum değildir. Bu görüş İslâm tıbbına ait araştırma ve çalışmaları etkilemiştir. Böylece, "Tıbbî pren-siblerin de, diğer İslâmî İlimlerde olduğu gibi, kökleri Isîâmî imandadır. (Islamic Science, s. 153-184) ifadesinin gerçekten uzak olduğu söylenemez. Aslında, bütün tıp ilmi, Kur'an araştırmaları ve tslâmî inanç ile sıkı bir ilişki içerisindedir. Tıbbî sahadaki bütün araştırmalar ise, Hz. Peygamber 'ın toplum sağlığı (hijyen) ve sıhhatli yaşamaya ait hadisleri ve Kur'an'm emirleri dolayısı ile İslâmî inancıyla ilişkidedir. Bu cümleden olarak İslâm şeriatı, yıkanmaya, temizlenmeye, genel hijyene, beslenme alışkanlıklarına, sağlıklı besinlere ve "vücudu ve vücut sağlığını etkileyen diğer bütün unsurlara" (Islamic Science, s. 153-184) ait direktif koymuştur. Yine, burada tıp ile îslâm arasında, başka bir anlamda da çok sıkı bir bağ olduğu görülmektedir. İnsan vücudu, ruhun meskeni olarak düşünülür ve dolayısıyla "can ve ruh ile sıkı bir işbirliği halindedir." (Islamic Science, s. 153-184). Burada bir ikilem göze çarpar. İlkinde, vücut, meşhur darbı mesele göre (el-insan remz el-vücud) varoluşun sembolüdür. Burada beden ruh ve cana son derece muhtaçtır. Çünkü bu alemde ruh ve can olmadan beden insan olmaz. İkincisinde insan, mevcut olabilmesi için dış yapısını iyi ve sıhhatli bir durumda sürdürmeye mecburdur. Bu bakımdan iç yapısının mevcudiyeti ( can ve ruhj öncekine yani bedene muhtaçtır. Bundan dolayı, insanın iç ve dış yapısı yönünden sıhhatli bir durumda olabilmesi için vücut bakımı ve sıhhat, tıp ve din için önemli bir mesele haline gelmiş olur. "Müslüman tabipler, bütün varoluş düzenleri ile bir yaratığın diğeri üzerindeki karşılıklı etki ve tepkileri arasındaki uygunluğun farkındaydılar. Onlar, bundan dolayı tıbbın konusunu teşkil eden insanı, ruh ve can yoluyla iç ve makrokozmİk hiyerarşi İçerisinde de diş yapısı itibarıyla nazar-ı dikkate aldılar. Ve yine bu müslüman tabipler, tıp prensiblerini bilimin ve onun işaretleri olan metafizik ve kozmolojinin prensipleri içerisinde araştırmışlardır. İslâmî tıbbın tarihi orijininde ne olduğu, onun dayandığı prensipler, îslâm metafiziği ve kozmoloji biliminin yardımı olmadan anlaşılmaz." (Islamic Science, s. 153-184). İlk müslümanları tıbbî çalışmalara yönelten ikinci etken bizatihi insan vücudu İdi. İnsan vücudunun anatomi ve fizyolojisi, filozof, ilâhiyatçı ve tabiplere geniş bir çalışma sahası sağladı. Kur'an çalışmaları da insan vücuduna ait çalışmaları teşvik etti, zira insan vücudu Allah'ın ayetlerinden biri idi. İnsan en mükemmel ve asil yaratık olduğundan, onun vücudunu ilgilendiren araştırmalar, Allah'ın hikmetlerini doğru bir şekilde anlamak için lüzumlu ve Önemli kabul edilmiştir. Kur'an-ı Kerim, insanı, Allah'ın hikmetlerini bulabilmek ve yaratılış gayesini tamamen kavrayabilmek için kendisine ait yaradılış hadiselerine bakmaya davet eder. O Allah'ın alâmetlerini, insanın içinde takdim eder. ' 'Arzda da gerçekten tasdik edenler için birçok ibretler var. Nefislerinizde de birçok alâmetler var. Halâ görmez misiniz?" (51: 20-21). Rum Suresi'nde şunları görürüz: "Sizi topraktan yaratması Allah'ın kudretine delâlet eden alâmetlerdendir. Sonra da insan olarak çoğalıp yayılırsınız." (30: 20). Yine Fissilet Suresi'nde: "O'nun hak olduğu meydana çıkıncaya kadar onlara hem yeryüzü etrafında, hem bizzat nefislerinde ayetlerimizi göstereceğiz." (41: 53) ifadelerini buluruz. jjac Suresİ'nde de şunları okuruz: "Ey insanlar! Eğer yeniden yaratılacağınız hakkında şüphede iseniz (düşünün) biz sizi toprakın yarattık; sonra bir nutfeden; sonra pıh-tılaşmış bir kandan; sonra belli belirsiz bir et parçasından ki size kudret ve hikmetimizi beyan edelim.' (22: 5). |