๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 22 Haziran 2012, 18:40:26



Konu Başlığı: Ticarî Seyahatler
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 22 Haziran 2012, 18:40:26
Ticarî Seyahatler

Amcasının evinde büyüyen Muhammed, on­dan ticari işler konusunda bir takım tecrübeler edinmişti. Büyüdüğünde, amcasının o kadar zengin olmadığını, beslemek zorunda olduğu büyük bir ailesinin olduğunu anlayınca, Mek­ke'de kendi adına ticaret yapmaya başladı. Ge­nelde bilindiğinin aksine, ticari hayata Hz.Hati-ce ile müşterek çalışmaya başlamasından çok daha önce girmiştir. Mekke'de küçük çapta işler yapardı. Bir yerden mal alır, başkalarına sa­tardı. Bu, Hatice ile çalışmaya başlamadan ön -ce başkalarıyla ticari ortaklığa girdiğini göste­ren sonraki hadiseler ile de teyid edilmiştir. Ku­reyş'in bir ferdi olarak O'nun da geçimi için kabilesinin diğer fertleri gibi aynı mesleği, yani ti­careti benimsemesi beklenirdi. Kendi adına ti­caret yapacak sermayeye sahip olmamasına karşılık, kendi sermayelerini işletemeyecek olan, fakat dürüst insanlarla ortaklık yapmak is­teyen sermaye sahibi birçok zengin, dul ve yeti­me ait büyük bir sermaye birikimi bulunuyordu. Dolayısıyla Hz.Muhammed için sabit bir maaş karşılığı vaya kâr ortaklığı yoluyla iş ha­yatına girmesi yönünde birçok imkânlar vardı. Hz.Hatice, Mekke'de temsilcileri vasıtasıyla İş yapan zengin hanımlardan biriydi. Muhammed çocukluğundan beri çalışkan ve dürüstlüğü sebebiyle halk arasında "Sâdık" ve "Emin" isimleriyle tanınırdı. Böylece O'nu güvenilir ve kâr getirici bir ortak olarak gören Hatice de ba­zen ücretle, bazen de kârdan pay vererek Hz.Muhammed'ı birçok defalar kuzeydeki ve güneydeki değişik pazarlara, ticari seferlere göndermişti.(Mevdudi; Tafheem al-Quran, c.VI, sh.475-76).

Peygamber onun sermayesiyle pek çok ticari sefere çıktı. Bunlardan biri çok meşhurdur ki; bu seferin sonunda Hatice O'na hizmetkârı vası­tasıyla evlenme teklifinde bulunmuştu. Bu se­fer, Suriye'de Busra'ya yapılmıştı, detayları ise hadis, tarih ve siret kitaplarında bulunabilir. Bu geziye çıktığında yaşı 25 civarında idi. O'nun pek çok diğer ticari seyahatleri teyid edilmiştir, diğer yolculuklar tarihçiler tarafından yolcu­luğun niteliği hakkında ayrıntı vermeden sade­ce ismen zikredilmişken bazı seferlerinin Hz.Hatice adına yapıldığı açıkça belirtilmiştir. Haz.Hatice ile Suriye seferi için anlaşmasından önce Peygamber'ın tacirliği ve dürüstlüğü ile, hususi olarak ticari piyasada, umumi olarak da Kureyş'te büyük bir isim yaptığı bellidir. Ti­caretinin çoğunluğunu Yemen'e yaptığı ve bu gaye ile oradaki ticari merkez ve kasabalara pek çok gittiği bilinmektedir. Hz.Hatice için burala­ra dört sefer yapmıştır. Siret-i Halebiye'nin ya­zarı burada Habaşa ve Curaş adlı iki ticaröt mer­kezini aynı sanmakla bir hata yapmıştır. Zira buraları Yemen'de iki farklı şehir ismidir. O za­manların Arap coğrafyasına göre bunlardan biri Yemen'de diğeri ise Tehame'de idi. Meşhur Arap Coğrafya bilgini Yakut Hamavi'ye göre Curaş, Yemen'in Mekke yönünde bir şehri idi. (Mu'jam al-Buldan, Kahire, c.V, sh.59). Habaşa hakkında ise cahiliyye döneminde Tehame'nin önemli ticaret merkezlerinden birisi olduğu yazıhdır.(A.g.e., c.IV,sh.54).

Muhaddis Abdurrezzak Ma'mer'in Zühri'den naklederek rivayet ettiği bir olayı, Hz.Muhammed'ın erginlik çağına eriştiğinde ticarete başladığını haber verir. Sermayesi ol­madığından başkalarının sermayeleriyle ticaret yapmıştır. Hz.Hatice O'na iş vererek mallanın Tehame'deki Habaşa pazarına götürmesini iste­di. Bu şekilde, Siret-i Halebiye'de bahsedildiği gibi, Peygamber Suriye'ye yaptığı seferden başka, Hz.Hatice için iki Habaşa'ya, ikisi de Cu-raş'a olmak üzere dört ticari sefere daha çıkmış oldu. Peygamber'in Arap yarımadasının doğu kısmında yer alan Bahreyn'e de bir kaç se­fer yaptığı kaydedilmektedir. Bu konu Ahmed b.Hanbel'in Miisned'inde geçen bir hadis ile teyid edilmektedir. Mekke'nin fethinden sonra gelen sayısız heyetlerden birisi de Abdul Kays kabilesinin heyetiydi. Peygamber onlara li­derlerinin kim olduğunu sordu. El-Eşac ol­duğunu söylediler. Peygamber  el-Eşac'a değişik kasabalar ve oradaki ahval hakkında so­rular sordu. Özellikle Safa, Mushakkar, Hicar ve bazı kasabalardan bahsetti. Peygamber'in bu husustaki derin bilgisi karşısında şaşıran el-Eşac; "Anam-babam sana feda olsun, sen ülkem hakkında benim bildiğimden ve ülkemizin ka­sabalarının isimlerini bizim bildiğimizden çok biliyorsun" deyince O da; "Sizin ülkenize sık sık seyahat fırsatı buldum ve orada misafirperver­liğinizi gördüm" buyurdu. Peygamber'in ce­vabı tam olarak şöyledir: "Kad mata'tu ardakum ma fusiha li filia (ülkenizin topraklarını ayak­larımla çiğnedim). (Mu'jam al-Buldan, c.lV,sh.541).

Bu nakil çok açık olarak Peygamber'ın nübüvvetinden önce 18-25 yaşlan arasında ti­cari işlerini düzene koymak için faaliyetleri sırasında ticari gayelerle Bahreyn'e gittiğini ke­sin olarak göstermektedir. Oldukça geniş bir ai­lesi ve mütevazi geçim kaynaklan olan am­casının Ondan yükünü hafifletmesi için bazı işlere girişmesini istemesi de aynı dönemlerde olmuştur. Komşu ülkelere yaptığı bütün gezile­ri ticari amaçlar taşıdığından Bahreyn'e yaptığı ziyaretlerin de O'nun olağan ticari amaçlı sefer­lerinden olması gerekir. O'nun sözleri de Bah­reyn'e sık gittiğini gösteriyor. Hz.Peygamber ticari seferleri konusunda Mevlana Seyyid Süleyman Nedvi, O'nun bu bölgelere geziler yapmış olduğunun delillerinden söz eder. (Arz el Kur'an, cilt II, sh.243-295) İmam Ahmed'in bu nakli İmam Nevevi tarafından da tasdik edil­mektedir. Abdul Kays heyetinin Mekke"yi zi­yaret nedeninden de bahsetmiştir. Cahiliye döneminde Ganem b.Vediya kabilesinden Munkız b.Hayyan adında birisi Hicar'dan Yesrib'e (Medine) mallar getirirdi. Bu ticaretine Hz.Peygamber'in hicretinden sonra da de­vam etmiştir. Birgün Munkız bir yerde oturup mallarım satarken Peygamber oradan geç­mekteydi. Munkız Onu görünce hemen ayağa kalktı. O da "Sen Munkız b. Hayyan mısın?" di­yerek hatırını sordu. Sonra da kabilesinin ileri gelenlerinin isimlerini tek tek söyledi ve onlar hakkında sorular sordu. Onun bu bilgileri karşısında epeyce şaşıran Munkız İslam'ı kabul etti. Fatiha ve İkra surelerini Öğrenip Hz.Pey­gamber'ın Abdül Kays için verdiği mektubu alarak Hicar'a geri döndü. (Abdurrauf Danapu-ri, Ashha us sir, Meclis-i Neşriyat İslam, Kara-Cİ1979, sh.412).

Burada Hz.Peygamber'ın Hicar'ın asillerin­den ve liderlerinden söz etmesi de daha evvelce İmam Ahmed'in naklettiği ve aynı kişiye el Eşac gibi (Abdul Kays heyetinin lideri) Munkız b.Hayyan'a da üç şehir hakkında soru sorması ve "ben oralara bol bol seyahat ettim" demesi şeklindeki hadise ile benzer sebeplere da­yanır.

Bütün bu nakiller açık bir şekilde Hz.Peygam­ber'ın ticari işlere oldukça genç bir yaşta, muhtemelen 17-18 yaşlarında başladığını gösterir. Açıkça, herhangi bir dürüst ve kendisi­ne saygısı olan kişi gibi, fakir amcasına daha fazla yük olmaktan hoşlanmamış ve ticarete atılmıştır. Bu sebeplerle de komşu ülkelere bil­hassa sınır bölgelerdeki Yemen, Bahreyn ve Suriye kasabalarına, muhtemelen Habeşistan'a gitmiştir. Ancak Habeşistan'a gittiği hiçbir sa­hih kaynak tarafından teyid edilmemiştir. Mu­hakkak ki O, hayatını helal yoldan kazanma arayışı içinde çok gayret sarfetmiştir. iş hayatı­na, bir sermaye sahibi dulun ortağı olarak veya belirli bir ücret karşılığında çalışan bir kişi ola­rak başlamış olabilir. Daha sonra, bu sahada ka­zandığı   tecrübelerle   ve   doğruluğunun, dürüstlüğünün çevreye yayılması üzerine yu­karıda sözü edilen, Hz.Hatice'nin O'nu bir çok kere maaş karşılığı ticaret için çeşitli yerlere göndermesi ve sonra aynı amaçla büyük bir meblağla Suriye'ye göndermesi olayında ol­duğu gibi kendisine diğer insanların sermayesi ile iş yapması teklif edildi.

Bu olaylar, O'nun çocukluğunda küçük bir ücret karşılığında Mekke halkının koyunlarına ço­banlık yaptığını öğrendiğimizde daha bir ger­çeklik kazanıyor. Hz.Peygamber büyürken gençliğinin ilk dönemlerinde ticari hayatına muhtemelen sabit ücretler karşılığında başlamıştı. Daha sonraları Hz.Peygamber bu tarz ticareti, Yemen pazarlarına düzenlediği her seferin sonunda aldığı bir deve karşılığında Hz.Hatice için birkaç defa yapmıştı. Bu sebep­lerden dolayı Hz.Muhammed, hayatının gençlik dönemlerinde sabit ücret karşılığında Hz.Hatice de dahil Mekke'nin değişik zengin insanları için ticaret yapıyor görmemiz şaşırtıcı bir olay değildir.

Günün birinde Hz.Muhammed birisiyle tica­ri bir anlaşma yaparken aralarında bir mesele çıktı, bunun üzerine karşısındaki O'ndan iddi­asını ispatlaması için "Lat ve Uzza" putları üze­rine yemin etmesini istedi. Bunun üzerine O "hiçbir zaman bunu yapmadım. Tesadüfen yakınlarından geçsem kasden onlardan kaçın­ıyor ve değişik bir yol tutuyorum" buyurdu. O'nun tavrından oldukça etkilenen adam "Sen doğru ve adil birisin. Söylediklerin de hakikat­tir. Allah için, bu adam, bilginlerimizin ve ki­taplarımızın sözünü ettiği kişidir" dedi. (İbn-Sa'd c. I,sh.l3O, AbdülHamid Sıddıki tarafın­dan alıntıdır. The life of Muhammed, Lahor 1975, sh.52).

Tarihi kayıtlarda O'nun Said b.Ali Saib ile ortak ticaret yaptığından söz edilir. Mekke'nin fethin­den sonra Saib O'nu ziyarete geldiğinde ashab onun iyiliğinden söz edince Hz.Muhammed, onu herkesten daha iyi tanıdığım ifade etti. Onu sevgiyle karşılayarak "gel, gel, hoşgeldin kar­deşim ve benimle hiçbir zaman tartışmayan ti­caret ortağım" buyurdu. Saib'de Hz.Muham­med'ın ortağı olduğunu ve O'nun ticaret he­saplarını her zaman dürüstçe tuttuğunu anlattı. Allame Zehebi Hz.Peygamber'dan şöyle nakletmiştir: "Hatice için iki dişi deve karşılığında iki kez sefere çıktım." (Camii Sagir). Hakime göre Rebi b.Bedr, Talha b.Ubeydullah'ın kölesinin adıydı. Bu köle Hz.Peygam­ber ile ortak ticaret yapmıştı. Daha sonraları bu ortağı ile karşılaşınca Hz.Peygamber "Be­ni tanıdın mı?" diye sordu O da "Sen benim ortağımdm ve ortakların en iyisi idin. Benimle hiç bozuşmadın ve hiç aldatmadın" diye cevâp ver­di. Hz.Peygamber'in Hz.Hatice için iki ye­tişkin dişi deve karşılığında iki ticarî sefere çıktığına dair başka bir rivayet te vardır. Câbir'in rivayetine göre Hz.Peygamber Hz.Hatice adına Curaş'a iki sefer düzenlemiştir. Bunlardan birinde Hz.Hatice'nin, kölesi Meysere'yi de Hz.Peygamber'le beraber gönder­diği rivayet edilmiştir. Bu konuda farklı râvilerin, farklı rivayetleri vardır, ancak hepsinin or­tak noktası, O'nun ticaret için bu seferlere çıkmış olmasıdır. İbn-i İshak' göre "Hz.Hati­ce, şerefli ve zengin tacir bir hanımdı. Mallarını ülke dışına götürmeleri için kâr paylaşımına da­yanan ortaklıklar yoluyla insanlarla anlaşırdı. Zira Kureyşliler tüccar bir halktı. Hz.Hatice Hz.Peygamber'ın doğruluğu ve dürüstlüğü ve şerefli şahsiyeti hakkında söylenenleri du­yunca O'na mallarım Suriye'ye götürmesi için ortaklık teklif etti ve herkesin ödediğinden daha fazla para ödeyeceğim söyledi. Meysere'yi de yanına verdi. Allah'ın Rasulü bu teklifi kabul etti ve ikisi Suriye'ye gitmek üzere yola koyul­dular. (S iret).

Bu gezisinde Hristiyan bir keşişle de görüştü. Nakledildiğine göre Hz.Peygamber keşişin mağarasının yanında bir ağacın gölgesinde otu­rurken, keşiş Meysere'ye gelerek ağacın altında dinlenen kişinin kim olduğunu sordu. Meysere O'nun kutsal Kabeyi bekleyen Kureyş'ten ol­duğunu söyleyince keşiş "bu ağacın altında da­ha evvel Peygamberden başkası hiç otur­mamıştır" diye bağırdı. Hz.Peygamber daha sonra getirdiği malları sattı, satın almak istedik­lerini satın aldı ve Mekke'ye geri dönüş yolcu­luğuna başladı."(îbn-i İshak)

İbn-i Sa'd da ise şöyle geçmektedir: "Yeğeni 25 yaşına varınca, Ebu Talib onunla şöyle konuştu: 'Bildiğin gibi ben geçim kaynaklan kıt, oldukça zor şartlar altında çalışan biriyim. Kabilenden bir kervan kısa bir süre sonra Suriye'ye gidiyor. Hatice bınti Huveylid'in ticarî mallarıylailgüene-cck Kabilemizden omsıne ihtiyacı var. Eğer istersen Hatice seni tutacaktır." Hz.Muhammed'da: "Senin dediğin gibi olsun" diye cevap­ladı. Ebu Talib sonra Hatice'ye giderek yeğeni­ni bu ticari göreve kabul edip etmeyeceğini sor­du. O da daha evvelden Muhammed'in dürüstlüğünü, doğruluğunu ve yüksek ahlâkını duymuş olduğundan hemen kabul etti. O'na diğerlerine verdiği ücretin iki mislini vere­ceğini söyledi."(İbn-i Sad, c. I, sh.129).

Hz.Muhammed mallarını Busra'da satarak, başkalarının kazandığından iki misli kâr etti. Daha sonra da Mekke'ye geri döndü. Hatice O'nun Mekke'ye büyük kârlarla döndüğünü, diğerlerinin kazandıklarından daha fazla ka­zanç yaptığını görünce anlaştıklarından da fazla hisse verdi.

Tarihi kayıtlara göre bu Onun üçüncü veya dördüncü seferidir. Daha evvel yukarıda an­latıldığı gibi Peygamber'ın Hz.Hatİce namı­na yaptığı iki sefer Yemen'edir. Bu seferlerde Hz. Hatice'nin kölesi Meysere de Peygamberle beraberdi. Bu geziler Habaşa panayırında tica­ret yapmak içindi. Habaşa'da Recep ayında her yıl panayır (suk) kurulur ve üç gün sürerdi. Pey­gamber Meysere ile bu panayıra geldi ve bu­radan Mekke için kumaş satın aldı. Bu ku­maşlardan İyi bir kâr elde etti. Sonra yine Hz.Hatice namına Yemen'e gitti. Cerir b.Hazm'ın rivayetine göre Hz.Hatice, karşılığında dişi deve vermek üzere Hz.Pey­gamber'ı İki kez Yemen'deki Curaş kentine ticaret için göndermiştir (el-Müstedrek). Zehebi de bunu teyid etmektedir. Bu durumda Hz.Muhammed Hz.Hatice namına ikisi Habaşa'ya ikisi Curaş'a olmak üzere dört defa Yemen'e gitmiştir. O halde Suriye'ye gidiş Hz.Hatice için yaptığı beşinci seferi ve daha önceleri 12 yaşında iken amcası ile çıktığı sefer de dahil edilirse kendisinin altıncı seferi oluyor­du. (Ali b. İbrahim Burhaneddin Halebi, Siret-i Halebiye, Bulak 1875).

Rivayetlere göre Hz.Hatice, yakın akrabası olan Hakim b. Hizam'ın Habaşa pazarlarından Tehame kumaşları getirerek Mekke'de sattığını görünce Hz.Muhammed ile Meysere'yi tica­ret için oraya göndermeyi düşünmüştür. Peygamber'ın Hz.Hatice ite evlenmeden önce, Suriye ve Yemen'de çeşitli yerlere Hz.Hatice namına seferlere çıktığına şüphe yoktur. Bununla beraber maişetini temin için benzeri ticari gezilere çıkmış olması da muhte­meldir. Zaten O'nun gibi dürüst bir genç adamın vaktini amcasının yanında boş geçirdiğini düşünmek imkânsızdır. Çok küçük yaşlarda iken bile amcasının omuzundaki yükün birazını almak için Kureyş'te çobanlık yaptığı bilinmektedir. 25 yaşma gelinceye kadar yaşlı amcasına gereksiz bir yük olarak işsiz-güçsüz gezdiğini o halde nasıl umabiliriz? O'nun karakteri ve yapı­sı da göz Önüne alındığında, tüm deliller, en meşhurları Saib b.Ali Saib ve Kays b.Saib ol­mak üzere birçok kişilerle ortak olarak veya kendi adına çeşitli ticari faaliyetlerde bulun­duğunu göstermektedir. Yine eldeki kaynaklar bu amaçla .Peygamber'ın Hz.Hatice kendisi­ni ticari işleri için seçmeden önce Yemen'e ve kasabalarının pazarlarına bir kaç sefer yaptığını göstermektedir. Muhammed'ın mizacında genç bir adamın gençliğinde bu tarz ticari işlere girmiş olması gayet makul ve olağandır.

Diğer yandan Hz.Muhammed gibi bir in­sanın gençliğinde ve hatta oldukça erişkin bir yaşta maişeti için başkalarına bağımlı bir hayat sürmesi hiç bir zaman ileri sürülemez. Hz.Mu­hammed'in Hz.Hatice ile anlaşma yapmadan ve Ebu Talib'in konuşması ve İsteği vuku bul­madan önce en azından Yemen'e birkaç ticari sefer yapmış olması kuvvetle muhtemeldir. Fil­hakika, Bahreyn'e yaptığı bir kaç sefer Abdul Kays heyetinin liderine "Sizin topraklarınızı ayağımın altında çiğnedim" buyurması ile ken­di ağzından teyid edilmiştir. Bu Hz.Peygamber'ın ticari amaçlarla Bahreyn'e birkaç kez gittiğini açıkça göstermektedir, yoksa Hz.Pey-gamber "topraklarınızı çiğnedim" sözlerini kullanmazdı.