> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Arkeoloji
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Arkeoloji  (Okunma Sayısı 665 defa)
06 Haziran 2012, 17:32:32
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 06 Haziran 2012, 17:32:32 »



20- Arkeoloji

Arkeoloji, eski çağların, özellikle tarih ön­cesi devresinin bilimidir (The Oxford Con-cise Dictionary). O, tamamen eski çağların ve antik şeylerin yapısına işaret eder; fakat onun asıl önemi zaman zaman genellikle in­celeme ve araştırmalar zirciriyle tesbit edile-gelmiştir. Arkeoloji bir dereceye kadar, her­hangi bir topluluğun ilk devirlerine ait olan her şeyi içine almasıyla tanımlanmıştır. (Encyclopedia Britannica, Cilt II, s. 333). Bir ulu­sun tarih öncesi kültürel başarılarını ortaya çıkarmak için, uluslararası düzeyde büyük harcamalar yapılır. İlerlemelerinin derecesi, sanat ve mimarî alanlarında gösterdikleri ba­şarıyla ölçülür. Güzel binalar ve heykeller, büyük bir medeniyetin ve maddî ilerleyişin işareti olarak kabul edilir. Bütün arkeolojik çabalar, onların manevî yanlan veya Yaratı­cılarına karşı davranışları gözönüne alınma­dan, bir topluluğun geçmişteki tüm tarihi üzerinde toplanır.

Kur'an-ıKerim, farklı bir açıdan ve bambaş­ka bir amaçla arkeolojik çalışmalardan sö-zeder. O, heybetli yapılarını, saraylarını ve büyük heykellerini takdir etmek için değil, onların bu dünyada nasıl yaşadıklarını gör­mek İçin, kişinin dikkatini eski insanlara çe­ker. Onlar bu dünyada, Yaratıcının hâkimi­yetini kabul etmeden, bağımsız olarak mı ya­şamışlardı, yoksa Allah'a inanmışlar ve O' nun peygamberlerinin yolunu izlemişler miy­di? İlâhî hayat kurallarına mı, yoksa sadece nefislerinin kötü isteklerine mi uymuşlardı? Eğer Allah'ın kanununa itaat etmişler ve bü­tün hayatlarını ona göre düzenlemişlerse, on­lar başarılıydılar. Diğer taraftan, şeytanın pe­şinden gitmişlerse, büyük kültürler, medeni­yetler ve imparatorluklar tesis etmiş olsalar bile, Allah katında başarısızdılar. Onların hepsi bilgisizdi ve cahiliyyet İçinde yaşamış­lardı. Büvük başarı ve ilerleme kaydetmelerine rağmen, Kur'an'a göre, gayri medenî ve kültürsüz olabilirler. Bu zamanda olduğu gi­bi, geçmişteki İnsanlar hakkında da karar vermek için tavsiye edilen ölçü, imandır. Her kim Allah'a inanır ve iyi, doğru olarak ha­reket ederse, o başarılıdır, medenîdir ve iler­lemiştir; ve her kim inanmıyorsa, o da başa­rısızdır, gayri medenidir ve geri kalmıştır. "Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür. Bakî kalacak olan salih ameller ise, Rabbi-nin katında, sevapça da hayırlıdır, amel ola­rak da hayırlıdır." (18: 46).

Kur'an-ı Kerim, Allah katında hangi tip in­sanın ve hangi çeşit hareketin övgüye değer ve iyi, neyin kötü ve fena olduğunu gösteren bir örnek verir: "Kâfirlere ve müminlere iki adamın halini misal getir: Birine her türlü üzümden iki bağ vermişiz ve her iki bağın da etrafını hurmalarla çevirmiş, aralarında ekinler bitirmiştik. Her iki bahçe de ürünle­rini vermişlerdi, hiçbir şeyi noksan bırakma­mışlardı. İkisinin ortasından bir de nehir akıtmıştık. Bu adamın (başkaca) gelirleri de vardı. Bundan dolayı, arkadaşıyla konuşur­ken; 'Ben, malca senden daha zenginim, nü­fusça da senden daha kuvvetliyim' dedi. Kendisine şöylece yazık ederek bahçesine gi­rerken; 'Bu bahçenin batacağını hiç zannet­mem. Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. And olsun ki eğer Rabbime döndürülürsem, orada bundan daha iyisini bulurum' dedi. Arkadaşı ona hitap ederek; 'Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da se­ni insan kılığına koyanı mı inkâr ediyorsun? İşte o benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbi­me kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdi­ğin zaman; Bu Allah'tandır, benim kuvve­timle değil, Allah'ın kuvveti ile olmuştur.de-men gerekmez mi? Rabbim bana, senin bah­çenden daha iyisini verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir afet indiriverir de bahçen yerle bir olur. Yahut suyu çekilir de bir daha onu bulamazsın.' Nitekim ürünleri yok edil­di, bağın altüst olmuş çardakları karşısında sarf ettiği emeğe içi yanarak ellerini oğuştu-rup: 'Keşke Rabbime kimseyi ortak koşma-saydım.' diyordu. Ona Allah'dan gayri yardım edecek bir topluluğu da yoktu, kendi kendini de kurtaramadı. Burada kudret ve hâkimiyet varlığı gerçek olan Allah'ındır. Mükâfatlandırma bakımından hayırlı olan da, sonuçlandırma yönünden hayırlı olan da O'dur!' (18: 32-44).

Böylece Kur'an-ı Kerim, arkeoloji çalışma­larına, Batı'nınkinden çok farkh*bir yakla­şım getirmiştir. Allah'ın peygamberlerini in­kâr eden önceki milletlerin sonunu görüp, kendisi için bir ders alabilsin diye, geçmiş ta­rih olayları, insanın dikkatine sunulmuştur. Mümin Suresi'nde şöyle buyurulur: "Yeryü­zünde dolaşıp, kendilerinden çok daha kuv­vetli, yeryüzünde bıraktıkları eserler daha sağlam olan öncekilerin sonuçlarının nasıl olduğunu görmezler mî? Kazandıkları onla­ra bir fayda vermemiştir." (40: 82). Kur'an-ı Kerim, insanları, etraflarına bakıp günah­kârların akibetlerini görmeye çağırır: "Nice memleketler vardı ki, zulüm yapıyörlarken biz onları helak ettik. Artık çatıları çökmüş, kuyuları metruk, yüksek sarayları bomboş kalmıştır. Yeryüzünde dolaşmadılar mı ki, orada onları akledecek kalpleri, işitecek ku­lakları olsun. Ama yalnız gözler kör olmaz, fakat göğüslerde olan kalpler de körleşir." (22: 45-46). Eğer yine gözleyen gözlerle ba­karsanız: "Nice memleketlere haksız oldukları halde, mehil vermiştim. Sonunda onları yakalayıverdim. Dönüş ancak O'nadır." (22: 48). Kur'an-ı Kerim'de, insana, ülkeyi baştanbaşa dolaşıp, arkeolojik kalıntıları görme­sini ve eski insanların tarihini incelemesini tavsiye eden pek çok pasaj vardır.

Dünyanın her köşesinde, yıkılmış ve terke­dilmiş saraylar, kıral şatoları, çok güzel dö­şenmiş binalar, göz alıcı bahçeler ve tama­men bir harabe halinde olan bakımsız ku­yular bulabilirsiniz. Bir zamanlar kocaman binaların ayakta duran ve yıkılmış duvarla­rı, o insanların sonunu gösteren yeterli bir delildir. Bunlar, Allah'ın peygamberlerini ve onların mesajlarını reddedenlerin korkunç sonuna tanıklık eder. Aynı zamanda, insan tarihin diğer bir temel gerçeğine işaret eder:

Milletlerin hareketlerini yöneten, Allah'ın prensipleri ve genel kuralları vardır. Allah'ın emirlerine itaat eden, O'nun prensipleri­ne uyan bir millet, ahirette olduğu gibi bu dünyada da kazançlıdır. Ve Allah'ı inkâr edip, O'nun kanununu reddeden ve şeytanın yolunu izleyen bir millet de, Allah tarafın­dan yokedilir ve hem bu dünyada, hem de ahirette günahlarının kötü sonuçlarından za­rar görür.

Bu dünyada, gören gözler için, kendilerinden önce günahları yüzünden kaç milletin yok olup gittiğini gösteren pek çok örnek var­dır: "Biz nice memleketleri yok etmişizdir: Geceleyin veya gündüz uykularında iken bas­kınımıza uğramışlardır. Azabımız kendileri­ne geldiği zaman; 'Gerçekten biz haksızdık.' ..." (7: 4-5). Kur'an-ı Kerim, ilerlemiş ve sonra yanlış hayat tarzlarını benim semeleriyle ken­di kendilerini helak eden pek çok .milletler­den örnekler verir. Nuh kavminden bahse­der: "Bunun üzerine Nuh'u yalanladılar. Biz de Nuh'u ve kendisiyle beraber gemide bu­lunanları kurtardık ve ayetlerimizi yalanla­yanları suda boğduk. Çünkü onlar, kör bir milletti." (7: 64). Yunus Suresi'nde şunları okuyoruz: "Nuh'u yalancı saydılar. Biz de onu ve gemide beraberinde bulunanları kur­tardık. Bunları Ötekilerin yerine geçirdik. Ayetlerimizi. yalanlayanları suda boğduk. Uyarılanlardan söz dinlemeyenlerin sonları­nın nasıl olduğuna bir bak." {10: 73). Şuara Suresi'nde şu sözler geçer: "Nuh kavmi, pey­gamberleri inkâr etti... Bunun üzerine biz, onu ve beraberindekileri, dolu gemi içinde taşıyarak selâmete çıkardık. Sonra da arkar sından geride kalanları boğduk." (26: 105, 119-120). Kur'an-ı Kerim, sonra gelecek ne­sillere hitap eder ve onların dikkatlerini, an­lamaları ve ondan gerekli sonuçlan çıkarma­ları için bu tarihî olaya çeker: "Doğrusu bun­da bir ders vardır. Öyle iken onların çoğu inanmamıştır." (26: 121).

Nuh'ın kavmini, Âd'ın kavmi takibetti: "Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u gönder­dik... Hûd, onlara şöyle dedi: 'Artık Rabbinizin azap ve öfkesini hak ettiniz. Allah'ın hiçbir delil İndirmediği, putlar hakkında mı benimle tartışıyorsunuz? Bekleyin, doğrusu ben de bekleyenlerdenim.' dedi. Nihayet Hûd'u ve beraberindeki iman edenleri, rah­metimizle kurtardık ve ayetlerimizi yalan sa­yan iman etmemiş olanların kökünü kestik." (7: 65, 71-72). Hûd Suresi'nde şunları oku­yoruz: "Onlar da dediler ki: 'Ey Hûd, sen bize bir belge getirmeden, senin, sözünden Ötürü tanrılarımızı terketmeyiz ve sana inanmayız... İşte bu Rablerinin ayetlerini bile bi­le inkâr eden peygamberlerine kafa tutan ve her inatçı zorbanın emrine uyan Âd milleti­dir. Onlar hem bu dünyada, hem ahiret gü­nünde lanete uğradılar. Bilin ki Âd milleti Rablerini inkâr etti ve yine bilin ki Hûd'un milleti Âd, Allah'ın rahmetinden uzaklaştı." (11: 53, 59-60). Yine Kur'an-ı Kerim, Âd kav­minin kaderinden, kendi yararlarına bir hik­met dersi almaları için, insanların dikkatle­rini çeker: "Böylece onu yalanladılar. Biz de onları helak ettik. Bunda şüphesiz ki ders vardır, ama çoğu inanmamıştır." (26: 139) .

Onların soyundan gelen Semûd kavmi de, Rablerinin peygamberini kabul etmediler. "Semûd (kavmine) de kardeşleri Salih'i (gön­derdik)... O kibirlenerek iman etmeyenler: 'Doğrusu biz, o sizin iman ettiğiniz şeyi in­kâr ediyoruz.' dediler... Bu yüzden onları şid­detli bir sarsıntı yuttu da oldukları yerde di-züstü çöküverdiler." (7:73, 76, 78). HûdSu-resi'nde şöyle geçer: "Onlar, 'Ey Salih! Sen, bundan önce aramızda iyilik beklenir bir kimse idin. Şimdi, babalarımızın taptığı şey­lere tapmaktan bizi vazgeçirmek mi istiyor­sun? Doğrusu senin bizi çağırdığın şeyden şüphe ve endişedeyiz! dediler... Buyruğumuz gelince, Salih'i ve beraberinde iman etmiş olanları tarafımızdan bir rahmet olarak o gü­nün rezilliğinden kurtardık... O zulmedenleri ise, korkunç çığlık tuttu. Oldukları yerde çö­küverdiler. Sanki orada hiç yaşamamışlardı. Bilin ki, Semûd milleti Rabbini inkâr etmiş­ti. Bilin ki, Semûd milleti Alla...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Arkeoloji
« Posted on: 19 Nisan 2024, 14:12:27 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Arkeoloji rüya tabiri,Arkeoloji mekke canlı, Arkeoloji kabe canlı yayın, Arkeoloji Üç boyutlu kuran oku Arkeoloji kuran ı kerim, Arkeoloji peygamber kıssaları,Arkeoloji ilitam ders soruları, Arkeolojiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes