Konu Başlığı: Tevrata Göre Hz. Musanın Mısırdan Çıkışı Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 03 Ağustos 2012, 10:18:34 Tevrat'a Göre Hz. Musa'nın Mısır'dan Çıkışı Tevrat, bu kıssaya, Yahudilerin Mısır'a girişlerini hatırlatmakla başlar. Onlar, Mısır'da Hz. Yusuf'a iltihak etmek üzere, Hz. Yakub ile birlikte girmişlerdi. Sonra "Ve Mısır üzerine Yusufu bilmeyen yeni bir kral çıktı." (Çıkış, 1: 8). Artık baskı dönemi başlamıştır. Bu Firavun, Yahudileri, bazı şehirleri inşa etmeye zorlar. Tevrat bu şehirlerin Pitom ve Ramses adlarını taşıdığını bildirir (Çıkış, 1: M). Firavun, Yahudilerin nüfus artışını önlemek amacıyla, onlardan yeni doğan her erkek çocuğun ırmağa atılmasını emreder. Bununla birlikte Musa, doğumundan üç ay sonrasına kadar, annesi tarafından saklanır. Fakat ana, neticede onu, hasırdan yapılmış bir sepet içersinde, ırmağın kıyısına koymaya, ister istemez karar verir. Firavunun kızı onu bulur ve alarak, bizzat annesinin yanına emzirilmek üzere verir. Zira, bebeği kimin alacağını gözetleyen Musa'nın kız kardeşi, onu tanımazlıktan gelmiş ve prensese -aslında çocuğun annesi olan- bir süt annesini tavsiye etmiştir. Çocuğa Firavunun bir oğlu gibi bakılır ve ona "Musa" adı verilir. Genç Musa, Medyen diyarına gider, orada evlenir ve uzun zaman orada ikâmet eder. Çıkış Kitabı, 2;23'de okuduğumuz şu ayrıntı öneklidir: "Ve vaki oldu ki, o çok günler geçerken, Mısır kiralı öldü..." Allah, Musa'ya, gidip Firavunu bulmasını ve kardeşlerini Mısır'dan çıkarmasını emreder (Bu emir, ateşli çalı olayının anlatımında nakledilir). Hz. Musa'nın kardeşi Harun da, bu görevde ona yardım edecektir. Bundan ötürü, Mısır'a döndüğünde Musa, kardeşiyle birlikte Firavunun yanına varır. Bu Firavun, iktidarı sırasında Musa'nın dünyaya gelmiş olduğu Firavunun halefi idi. Firavun, Musa'nın beraberindeki Yahudilerin, Mısır'dan çıkmalarım reddeder. Allah tekrar Musa'ya tecellî eder ve aynı isteğini Firavun'a tekrarlamasını emreder. Tevrat'a göre Musa o zaman seksen yaşındadır. O, Firavuna tabiat üstü güce sahip olduğunu, olağanüstü bir yolla gösterir. Bu yeterli gelmez. Bunun üzerine Allah, Mısır'ın üzerine meşhur felâketleri gönderir; ırmakların sularının kana dönüşmesi, kurbağaların, sivrisineklerin, at sineklerinin istilâsı; sürülerin ölmesi, insanlarda ve hayvanlarda tatarcığın ortaya çıkması; dolu vurması, çekirge istilâsı, zifiri karanlıklar, bütün ilk doğanların ölmesi. Fakat Firavun ardarda gelen bütün bu felâketlere rağmen, Yahudilerin çıkmasına izin vermez. Nihayet onlar, "kadınlar hâriç" 600.000 erkek (ileride görüleceği üzere bu rakam, açıkça mübalağalıdır) Ramses şehrinden kaçarlar (Çıkış, 12: 37). İşte bunun üzerine "Firavun kendi cenk arabasını hazırlatıp ordusunu yânına aldı. Ve her biri üzerinde araba cenkçisi olmak üzere altıyüz seçme cenk arabasıyla Mısır'ın bütün cenk arabalarını aldı... Mısır kiralı Firavun, 'yüksek elle çıkan' İsrail oğullarının peşine takıldı" (Çıkış, 14: 6 ve 8). Mısırlılar deniz kıyısında, Musa ile kavmine yetiştiler. Hz. Musa asasını kaldırınca, deniz önünde yarıldı, adamları denizin ortasına kuru yerden girdiler. "Ve Mısırlılar onları kovaladılar ve Firavunun bütün atları ve cenk arabaları ve atlıları, arkalarından denizin ortasına girdiler" (Çıkış, 14: 23). "Ve sular dönüp cenk arabalarını ve atlıları onların arkasından denize girmiş olan bütün Firavun ordusunu örttü, onlardan bir kişi bile kalmadı" (Çıkış, 14: 28-29). Çıkış kitabındaki metin oldukça açıktır. Firavun, takipçilerin başında bulunuyordu. Çıkış kitabı "onlardan bir kişi bile kalmadı" diye tasrih ettiğine göre, o da helak olmuştur. Kitab-ı Mukaddes bu ayrıntıyı, ayrıca Hz. Davud'un mezmurlarında da tekrar ele alır: "Ve hasımlarım sular örttü; onlardan hiçbiri kalmadı" (Mezmurlar, 106: 11) ve "Kızıldeniz'i ikiye bölene; çünkü inayeti ebedidir. Ve İsraili ortasından geçirene; çünkü inayeti ebedidir. Firavun ile ordusunu Kızıl-denize atana; çünkü İnayeti ebedidir." (Mezmurlar, 136: 13-15). Bunlar Allah'a şükran ifadeleridir. Şu halde, Kitab-ı Mukaddes'e göre, çıkış Firavununun suda boğulduğunda hiç bir şüphe yoktur. Kitab-ı Mukaddes, onun cesedinin akıbetine dair bir kelime bile söylememektedir. |