> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Tevhid
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tevhid  (Okunma Sayısı 624 defa)
07 Ağustos 2012, 16:42:35
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 07 Ağustos 2012, 16:42:35 »



Tevhid

Hz. Peygamber, savunduğu kavramları da­ima akılcı delillerle dile getirmiş ve insanları bu mesajı güvenilir ve doğru bilgi ışığında muhakemeye çağırmıştır. İslâm'ın temel taşı ve ana ilkesi olan Tevhid akidesi bile insanla­ra zorla dayatılmamış, bilakis onu destekle­mek için çok güçlü ve ağırlıklı deliller ortaya çıkarılmıştır. İnsanlardan bu inancın hakikati konusunu bilgiye ve makûl delillere dayana­rak yargılamaları; doğruluğuna kani iseler ka­bul etmeleri veya reddediyorlarsa fikirlerini destekleyecek açık deliller ileri sürmeleri is­tenmiştir. Kur'ân iman ve inanç konusunda bu temel prensibi şöylece koymuştur: "Dinde zorlama yoktur; artık hak ile bâtıl iyice ayrıl­mıştır." (2: 256). (Ayrıntılar için, bkz., Sîret Ansiklopedisi, c. I., bölüm 4). Bu âyetin ikin­ci kısmı insanlara niye kendi hayat tarzlarını kendi hür iradeleri ile seçmeleri gerektiğinin sebeplerini vermektedir. Allah, mesajını elçisi vasıtasıyla sarahaten açıklamıştır ve doğru yolu (sırat-ı müstakim) yanlış yoldan net bir şeklide ayırmıştır. Şimdi her iki yoldan birini seçme konusunda insanlar kendi tercihleri ile başbaşadır. Ve bu onların bu hayattaki imti­hanıdır. Eğer Hakkı kabul ederlerse ve doğru yolu takip ederlerse Allah tarafından cömert­çe mükâfatlandırılacaklardır; ve eğer Hakkı inkâr eder ve hayatın kötü yollarına saparlar­sa, sadece kendilerine zarar vermiş olacak ve Cehennem'de ceza görmeye müstehak olacak­lardır. Bu kendilerinin Hakkı reddetmek ve hayatın kötü yollarını izlemek şeklinde ger­çekleşen kendi fiilleri sonucunda başlarına gelmektedir. Tevhid akidesi değişik yollardan açıklanmaktadır, muhtelif yönlerine değişik açılardan ışık tutulmaktadır, onu destekleyen deliller öne sürülmekte ve muhalifleri aksi eleştiriler getirmeye davet edilmektedir. Bir dizi deliller en mantıkî ve aklî yollarla öne sürülerek muhaliflere bu doktrinin Hak oldu­ğunu inkâr edecek hiçbir yol bırakılmamaktadır. Nemi sûresinde- bu tarz delillere bir misal görmekteyiz: "... Allah mı hayırlı, yoksa or­tak koştukları şeyler mi? Gökleri ve yeri kim yarattı? Size gökten (kim) su indirdi de onun­la sizin bir ağacını bile bitiremeyeceğiniz gö­nül açan bahçeler bitirdi? Allah ile beraber başka bir tanrı mı var? Hayır, onlar (haktan) sapan bir kavimdir." (27: 59-60). Âyetin bi­rinci kısmı en katı ateist (veya müşrik) olsa bile hiç kimsenin karşı duramıyacağı veya inkâr edemeyeceği bir soru sormaktadır. Al­lah mı, yoksa (ortak koştuğunuz) sahte tanrı­lar mı daha hayırlıdır, gibi sathî olarak soru­lan bir soru, doğrusu insana tuhaf geliyor. As­lında, sahte tanrılarda haynn bulunup bulun­madığı konusunda soru sormak abestir. Dola­yısıyla bu hususta onlar Allah ile hiçbir suret­te mukayese edilemezler. Allah'ın, O'na or­tak koşmakta oldukları kendi tannlanyla mu­kayese edilebileceği hususunda yanlış bir an­layışa müşriklerde bile rastlanmaz. Fakat ha­talarından dolayı müşrikleri ikaz etmek için onlara bu soru yöneltilmiştir. Allah'ın mı, yoksa taptıkları tanrıların mı daha hayırlı ol­duğu hususunda düşünmeye sevketmek için onlara, bu sorunun açıkça sorulmuş olması da bundandır. Çünkü onlar böyle açık bir soruya karşı duramaz ve cevap veremezlerdi. İçlerin­den en bağnaz bir müşrik bile, kendi tanrıları­nın Allah'tan daha hayırlı olduğu şeklinde bîr şey söylemeye cüret edemezdi. Ancak onlar, Allah'ın daha hayırlı olduğunu itiraf etmiş ol­saydılar, bu sefer inançlarım bütünüyle yık­mış olacaklardı. Öyle bir durumda, daha yüce bir inanca karşı daha süflî bir inancı benimse­mek makul olmayacaktı. Böylece Kur'ân, muhaliflerini, daha ilk bakışta çaresiz bırak­mış oluyordu. Bundan sonra, Allah'ın kudreti ve yaratışına ilişkin deliller hakkında, şu me­alde sorular sorulmuştur: "Bunlar kimin eser­leridir? Allah'ın dışmda, O'na bu işlerde yar­dım eden başka herhangi bir tanrı mı var? Şa­yet yoksa, ne diye bunları tanrılarınız olarak uyduruyorsunuz?" Bu delil hiç kimse tarafın­dan reddedilemeyecek kadar kuvvetliydi ve bu nedenle muhalifler yalnızca sustular.

Kur'ân daha sonra meydan okumaya şöyle devam etmektedir: "Yahut şu dünyayı durula­cak yer yapan, aralarından ırmaklar çıkaran, sağlam dağlar yaratan ve İki deniz arasına bir perde koyan kimdir? Allah ile beraber başka bir tanrı mı var? Hayır, onların çoğu bilmi­yorlar.

Yahut dua ettiği zaman darda kalmışa kim yetişiyor da kötülüğü (onun üzerinden kaldı­rıp) açıyor ve sizi (eskilerin yerine) yeryüzü­nün hâkimleri yapıyor? Allah ile beraber baş­ka bir tanrı mı var? Ne de az düşünüyorsu­nuz.

Yahut karanın ve denizin karanlıkları içinde size yol gösteren kim ve rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci gönderen kim? Allah ile beraber başka bir tanrı mı var? Hâşâ, Allah onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir." (27: 61-63).

Allah'ın yaratıcı kudretini ve kâinat üzerinde­ki kontrolünü, O'nun yeri ve gökleri yaratı-şındaki harikuladelikleri; denizler, nehirler ve dağların; yağmuru getiren rüzgârın hareketi­nin hikmetleri bu âyetlerde ne kadar güzel di­le getirilmiştir. Hepsinin ötesinde, hayatın ya­ratılışında, hayatın sınırsız sayıdaki çeşitlili­ğinde, her türün kendine has özelliklerinin bulunmasında, hayatı sayısız değişik şekiller­le donatmış olan Âlim, Hakîm ve Kadir-i Mutlak'ın, Yaratılışı Planlayanın varlığının inkâr edilemez delilleri vardır. Aynı harikula­delik her hayvan, böcek ve bitki türünün üre­me hadisesinde de müşahade edilmektedir. Bundan dolayı modern genetik ilminin göz­lemleri muhteşem gerçekleri gözönüne serer. Bütün bunlar Âlim-i Mutlak bir Yaratıcıya ih­tiyaç duyarlar; yalnızca başlangıçları İçin de­ğil, uygun ve sürekli fonksiyon görmeleri için de sürekli yaratış hâlinde olan Âlim, Ebedî, Samed (kendine yeten) ve Basir (yaratıkları ebedi gözleyen) bir yöneticiye (Hâkim) ihti­yaçları vardır. Bütün göklerin ve yerin böyle­si bir kesinlik ve yeterlilikle fonksiyonlarını sürdürmesi ateistin Allah'ı inkâr fikrini oldu­ğu gibi, müşriklerin inanç sistemlerini de te­melinden tahrip eder.

"Bu hikmet dolu sistemin Âlim-i Mutlak olan bir Yaratıcı olmaksızın öylece kendiliğinden oluverdiği düşünüleebilir mi? Ve hangi akl-ı selim sahibi kimse, bu sistemde bizatihi Ya-ratıcı'dan başkasımn olduğunu tasavvur ede­bilir? Aksi inançtaki kimse iddiasını destekle­yecek bilgiye dayanan bir delil getirmelidir, veya en azından Allah'ı niye inkâr ettiğine veya O'na niye ortaklar koştuğuna makûl açıklamalar getirmelidir." (The Meaning of the Qur'an, c. IV, sh. 43-49).

Kur'ân aynı muhakemeyi bir başka açıdan di­le getirmektedir: "De ki: 'Sizi gökten ve yer­den kim rızıklandırıyor? Ya da o kulak(lar)a ve gözlere kim sahiptir (onları yaratıp yöne­ten kimdir)? Ölüden diriyi, dinden Ölüyü kim

çıkarıyor? (Yaratma) iş(in)i kim düzenleyip yönetiyor?' 'Allah!' diyecekler. De ki: 'O halde, (O'nun azabından) korunmuyor musu­nuz? İşte gerçek Rabb'iniz Allah budur. Ger­çekten sonra sapıklıktan başka ne var? Öyley­se nasıl (hak'tan sapıklığa) çevriliyorsunuz?" (10: 31-32). Bu sözlerle insanlara, Hakkı tanı­dıktan sonra onu niye takip etmediklerini cid­di bir şekilde düşünmeleri için çağrıda bulu­nulmaktadır. Hem sonra niçin sapıklık içinde­ki insanları körü körüne takip etmekteydiler? Onlara ortadaki gerçekleri düşünüp sağ duyu­larını kullanmalan önerilmektedir.

Bu husus şu âyetlerle iyice vurgulanmaktadır: "De ki: 'Sizin koştuğunuz ortaklarınızdan ilk defa yaratacak, sonra yarattığını çevirip yeni­den yaratacak olan var mı?' De ki: 'Allah ilk defa yaratır, sonra onu çevirip yeniden yara­tır. Öyleyse nasıl (doğru yoldan) çevriliyorsu­nuz?'

De ki: 'Sizin ortaklarınızdan hakka götürecek var mı?' De.ki: 'Allah, hakka götürür. Hakka götüren mi uyulmaya daha lâyıktır, yoksa (tu­tulup) yola götürülmedikçe kendisi doğru yo­lu bulamayan mı? O hâlde neyiniz var? Nasıl hükmediyorsunuz?" (10: 34-36).

Bu âyetlerde, vurgu hayatın ve kâinatın mese­lelerinin Nihai Hakikati üzerindedir. "Hakka eriştiren Kılavuz kimdir, insan hayatına rehberlik edecek doğru ilkeleri tespit edebil­mek için önşart olan bütün hakikatlerin kav­ranmasından İbaret ilimlere kim sahiptir? İnsanî problemlerin yayıldığı geniş sahayı tam olarak görebilecek Allah'tan başka kimse var mıdır? Bütün bu sorular insanoğlunu sağ­lam kafayla ciddî düşünceye davet etmekte­dir. Çünkü hayatın bu çok önemli meseleleri ancak böylece akılcı bir tarzda çözümlenebi­lir. Bütün bu meseleler akılcı bir tarzda ve sağlam bilgilere dayanarak çözülmelidir, zan ve inkârla değil." (The Meaning of the Qufan, c. V, sh. 30-34).

Kur'ân'ın delilleri daha sonra fizikî âleme yö­nelmekte ve İnsanlara bunları iyice inceleyerek Yaratıcısının belgelerini (âyetlerini) gör­meye çalışmaları söylenmektedir: "Onlar, üstlerindeki göğü nasıl yapmışız bir bakmaz­lar mı? Onda hiçbir çatlak da yoktur. Allah'a yönelen her kula öğüt ve bir belge olarak yer­yüzünü yaydık, oraya sabit dağlar yerleştir­dik, orada her güzel türden yetiştirdik. Gök­ten bereketli bir su indirdik, kullara rızık ol­mak üzere onunla bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçları yetiştirdik. O su ile ölü yeri dirilttik. İşte insanların diriltilmesi de böyle­dir." (50: 6-11).

En'am sûresinde şu âyetleri görmekteyiz: "Taneyi ve çekirdeği yaran şüphesiz Al­lah'tır; ölüden diriyi ve diriden ölüyü çıkarır. İşte Allah budur. Nasıl yüz çevirirsiniz? Tan yerini ağartan, geceyi dinlenme zamanı, gü­neş ve ayı vakit ölçüsü kılandır. Bu, güçlü olanın, bilenin nizâmıdır. O, yıldızları kara ve denizin karanlıklarında yol bulaşınız diye si­zin için var edendir. Gerçekten biz, bilen bir toplum için âyetleri uzun uzadıya açıkladık." (6: 95-97).

Bütün bu deliller, fıtrî bilgi ve idrak kabiliye­tine sahip olanları Hakkı tanıtmaya yönelik­tir; böyle açık delillerden sonra yalnız...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tevhid
« Posted on: 26 Nisan 2024, 00:44:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tevhid rüya tabiri,Tevhid mekke canlı, Tevhid kabe canlı yayın, Tevhid Üç boyutlu kuran oku Tevhid kuran ı kerim, Tevhid peygamber kıssaları,Tevhid ilitam ders soruları, Tevhidönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes